Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Turhan Selçuktan İnsan Manzaraları ABDÜLCANBAZ Nazife GÜNGÖR HES lisanslarıyla proje borsası oluşturuldu İMO’dan hidroelektrik uyarısı E MO Basın İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Su Çalışma Grubu tarafından hazırlanan raporda, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yürütülen hidroelektrik santralı projelerinin, çevre ile uyumlu olmadığına dikkat çekilerek, bu projelerden üretilen enerjinin, “yenilenebilir enerji” kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulandı. Bölgede özel sektör tarafından uygulanan projelerde doğal hayatın sürdürülmesi için hayati önem taşıyan “can suyu” miktarlarının bile pazarlık konusu yapıldığına dikkat çekildi. Verilen hidroelektrik santralı lisanslarıyla “proje borsası” yaratıldığını kaydeden İMO, projelerin özel sektör ihtiyaçlarına göre ranta yönelik hazırlanmasına tepki gösterdi. İMO, iklim değişikliği nedeniyle su akım miktarlarının değiştiğinin göz ardı edilmesinin birçok projenin “ölü yatırıma” dönüşmesine yol açabileceği uyarısında bulunuldu. İMO Su Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Eylül 2008 tarihli raporda, 11 Eylül 2008 tarihi itibari Devlet Su İşleri ve Elektrik İşleri Etüt İdaresi tarafından geliştirilen toplam 726 adet hidroelektrik santralı (HES) projesi bulunduğu kaydedildi. Diğer tüzel kişiler tarafından geliştirilen proje sayısının ise 1179 olduğu belirtilen raporda, toplamda 2 bine yakın projenin gündemde olduğu bildirildi. Ölü yatırım uyarısı Küresel ısınmanın ve kuraklığın etkisini daha fazla hissettirdiği bu dönemde geçmiş yıllarda elde edilen su akım gözlemlerine dayanarak yapılan projelerin yeniden ele alınması gerektiği belirtilen raporda, “Projelendirilmesinde geçmiş yılların akımlarının kullanıldığı HES’lerin ölü yatırıma dönüşmemesi, kamu denetimini zorunlu hale getirmektedir” denildi. ana kadar yapılan uygulamalarda can suyunun tayini ile ilgili herhangi bir mevzuat ve standart mevcut değildir. Örneğin 25 metreküp/saniye debisi olan İkizdere’de ortalama 200 litre/saniye can suyu verilirken, debisi 5 metreküp/saniye olan İkizdere’nin debisinden 5 kat küçük olan Rüzgarlı Deresi’ne 150 metreküp/saniye can suyu verilebilmektedir. Oysaki Rüzgarlı Deresi’ne 330 metreküp/saniye can suyu verilmesi gerekmektedir.” için ÇED raporları istenmelidir.” HES inşaatları denetimsiz İnşaat çalışmalarının kısa zamanda kamu denetimi altına alınması gerektiği ifade edilen raporda, inşaat çalışmalarına ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri şöyle sıralandı: “Örneğin dere yatağındaki balıkların yavrulama döneminde nehir akışının ters istikametinde yüzmelerini sağlayacak balık geçitleri HES projelerinde ve şartnamelerinde zorunlu tutulmasına rağmen uygulanmamaktadır. HES’ler için dere suyunun alındığı; iletim kanalları yerine yapılabildiği ölçüde tünel yapılmalıdır. Çünkü iletim kanalları inşaatı yol yapımını zorunlu kılacaktır. Karadeniz Bölgesi gibi doğa güzelliği tartışılmaz bölgeler için iletim kanallarının kullanılması binlerce ağacın, doğal güzelliğin katline neden olacaktır. Herhangi bir kontrol ve denetime tabi olmayan HES’lerin kazı malzemeleri, dere yataklarına boşaltılmaktadır. Bu kazı malzemeleri altyapı çalışmalarında kullanılabilecekken dere yatağı boyunca yine çevrenin ve birçok ağacın zarar görmesine neden olmaktadır.” Karadeniz Bölgesi’nde özel sektör tarafından uygulanan projelerde doğal hayatın sürdürülmesi için hayati önem taşıyan “can suyu” miktarlarının bile pazarlık konusu yapıldığına dikkat çeken İMO, verilen hidroelektrik santralı lisanslarıyla “proje borsası” yaratıldığını belirtti. Can suyu pazarlığı Gündeme gelen 2 bin projenin 800’e yakın bölümünün Karadeniz Bölgesi’nde yer aldığına dikkat çekilen raporda, projeler kapsamında derelere bırakılması gereken “can suyu” konusuna dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Halen derelerin doğal hayatının devamını sağlayacak can suyu; derelere bırakılması gereken minimum su miktarı mevcut uygulamalarda kurak ve ıslak yılların yüzdesi olarak uygulanmaktadır. Ancak can suyunun tespiti özellikle küçük derelerde, dere ve mansap (akarsu ağzı) koşulları incelenerek karar verilirse oradaki doğal hayatın devamı, garanti altına alınabilir. Bu sebeple can suyu pazarlık konusu yapılmamalıdır. Öte yandan mevcut şekilde yüzde hesabı ile uygulansa bile can sularının hidroelektrik santral inşaatları bittikten sonra denetlenmesi ve kontrolünün yapılmasının şartları ortaya net olarak konulmadığından mümkün gözükmemektedir. Can suyunun kar hırsı ile azaltıldığı dönemlerde, bir de dere yatağına ulaşan evsel atıklar ile kirlenen dere yatağında, doğal hayatın devamı mümkün olamayacaktır. Şu Lisans alan projelerden de ÇED istenmeli Bölgede yürütülen projeler açısından Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının hayati önem taşıdığına ve çoğu zaman bu raporların masa başında oluşturulduğuna dikkat çekilen raporda, şunlar belirtildi: “ÇED raporları, HES kurulu gücüne bakılmaksızın tüm hidroelektrik santrallar için istenmelidir. Şu ana kadar Türkiye’deki birçok hidroelektrik santralın kurulu gücü 50 megavatın altında olmasına rağmen ÇED raporları kurulu gücü 50 megavatın altında olan hidroelektrik santrallar için istenmiyordu. 17 Temmuz 2008 tarihinde bu uygulama değişmiş kurulu gücü 0.5 ile 25 arası olan hidroelektrik santrallar için ön ÇED raporu, kurulu gücü 25 megavatın üzerinde olan hidroelektrik santrallar için de ÇED raporu istenmektedir. Ancak 17 Temmuz 2008 tarihine kadar neredeyse Türkiye’deki tüm nehirler için HES lisansı alındığı için yeni getirilen uygulama bir kandırmacadan ibarettir. Bu nedenle lisans almış dahi olsalar tüm hidroelektrik santrallar Çevreye zararlı HES projeleri yenilenebilir sayılamaz Doğaya zarar vermeyen projeler çerçevesinde üretilen enerjinin, yenilenebilir enerji olarak kabul edildiğine dikkat çekilen raporda şunlar kaydedildi: “Türkiye’nin su potansiyeli ve bu hidroelektrik potansiyelin yüzde 36.5’inin kullanıldığı düşünüldüğünde hidroelektrik enerji, yenilenebilir enerji kaynağı olarak değerlendirilmelidir. Bugün tüm dünyada HES’ler yenilenebilir enerji olarak kabul ve teşvik edilmekte, çevresiyle uyumlu ve barış içinde olmayan projelere teşvik kredileri verilmemekte, tesis işletme halinde olsa da, üretilen enerji yenilenebilir kapsamına alınmamaktadır. Tesisin yapımı ve işletmesi dikkate alınarak, kaynağa ve bu kaynaktan beslenen doğaya zarar vermeyen projeler çerçevesinde üretilen enerji, yenilenebilir olarak kabul edilmektedir. Projelere sadece kilovat hesabı, yatırımkar ilişkisi çerçevesinde bakılırsa, Artvin ve Rize örneğinde olduğu gibi peşkeşe, talana dönüşmesi kaçınılmazdır.” ? Proje borsası oluştu Söz konusu projelere ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun verdiği lisans sayısının ise 314’de kaldığı açıklanan raporda, lisans verilen projelerde de ilerleme sağlanmadığına dikkat çekildi. Raporda, “Lisans alan bu projelerin birçoğunda da herhangi bir gelişme kaydedilmemiş, satışa çıkartılarak lisans ticareti yapılmış, bu da ifade yerindeyse bir ‘proje borsası’ oluşmasına yol açmıştır” denildi. Hidroelektrik santralı projelerinin özel sektörün ihtiyaçları ön planda tutularak hazırlandığına dikkat çekilen raporda, “Siyasi iktidar genel ekonomik ve politik yaklaşımına uygun olarak HES’ler üzerinden rant elde etmeye çalışan, kendisini beşon senede amorti edecek, işletmeleri neredeyse yarım yüzyıl hiçbir masraf yapmadan çalıştıracak projeleri öne çıkartmaktadır” denildi.