Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ENERJİ geri kalanında fosil yakıt kullanımından 0.7 ton karbondioksit açığa çıkıyor. Bu durum belli sayıda gelişmiş ülkenin dünyanın geri kalanından yaklaşık dört kat daha fazla enerji tükettiğini gösteriyor. Bugün küresel kapitalizmin insanlığın temel sorunlarına çözüm üretemeyeceği açıkça görülmektedir: Halen dünya nüfusunun yüzde 20’sinin toplam enerjinin yüzde 60’ını, gelişmekte olan yaklaşık 5 milyarlık nüfusun ise enerjinin yüzde 40’ını tüketmesi, yaklaşık 1.6 milyar insanın ticari enerjiye ulaşım olanağının bulunmaması son 50 yılda geliştirilen kalkınma modellerinin bir sonucudur. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2002 yılında yayınladığı 3. Küresel Çevre Raporu’na göre; başta Afrika ve Asya kıtalarında yaşayanlar olmak üzere dünyada 1.1 milyar insan, güvenli içme suyu; 2.4 milyar insan ise arıtma hizmetlerinden yoksundur. Her yıl atmosfere 22 milyon ton karbon gazı karışıyor ve sera etkisi yaratarak atmosferin ısınmasına neden oluyor. 10 Avrupa ülkesinden bir grup bilim adamının hazırladığı rapora göre, Güney Kutbu’ndaki en derin buz katmanında yapılan incelemede karbondioksit oranının rekor düzeye ulaştığı, bu düzeyin 650 bin yıllık dönem içinde ulaştığı en yüksek orandan yüzde 27 daha fazla olduğu belirtiliyor. Aynı rapora göre ortalama küresel sıcaklık son 5 yılda normalden 100 kat hızlı artış göstermiştir. Dünya nüfusunun yüzde 20’si dünya zenginliğinin yüzde 80’inden fazlasına el koyarken; yenilenemez enerjinin yüzde 80’i, temiz içme suyunun yüzde 40’ı da aynı yüzde 20 tarafından kullanılıyor. Her yıl 17 milyon hektar orman alanı yok oluyor ve bugünkü tüketim düzeyi devam ederse petrol rezervinin 50, doğalgaz Dünya nüfusunun yüzde 20’si dünya zenginliğinin yüzde 80’inden fazlasına el koyarken; yenilenemez enerjinin yüzde 80’i, temiz içme suyunun yüzde 40’ı da aynı yüzde 20 tarafından kullanılıyor. rezervinin ise 70 yıl içinde tükeneceği tahmin ediliyor. Sürdürülebilir yaşam projesi oluşturulmalı Bugün kalkınma adına dünyanın ulaştığı sonu görmek yeterli olmuyor. “Son ağaç yıkılıp, son nehir kirletilip, son balık da tutulduktan sonra paranın yenmediğini anlayacaksınız” diyen Kızılderili atasözüne kulak verip, şimdi her zamankinden daha fazla, kimilerinin adına kalkınma kimilerinin ise gelişme dediği, son 50 yıla hükmeden barbarlık projesine karşı sürdürülebilir bir yaşamı ve geleceği savunmak gerekiyor. Sermayenin ihtiyaçlarına değil aklın egemenliğine uygun bir yaşamı insanlığın ortak geleceği yapmak için insanı ve doğayı metalaştırmayan yeni bir uygarlık projesine ihtiyacımız var. Bu projenin oluşumunda da şu gerçekliği ihmal edemeyiz: “Doğa üzerinde kazandığımız zaferlerden dolayı kendimizi pek fazla övmeyelim. Bu zaferlerin her biri için doğa öcünü alır… Mezopotamya’nın, Yunanistan’ın Anadolu’nun halkları… ormanları ekilebilir alanlar açmak için yok ederken… bu toprakların şimdiki çölleşmiş durumuna ortam hazırladıklarını hiç düşünmemişlerdi. İtalyanlar Alplerdeki ormanları yok ederken… bölgelerinde sütçülük sanayinin köklerini kazıdıklarının… hatta.. dağlardaki kaynakların suyunu kuruttuklarının farkında değillerdi. Şunu her zaman hatırlamalıyız ki, hiçbir zaman doğaya hükmedemeyiz… fethedilmiş insanları yöneten egemen gibi, doğanın dışındaymışız gibi... onun üzerinde kurduğumuz bütün egemenlik, başka bütün yaratıklardan önce onun yasalarını tanıma ve doğru olarak uygulayabilme üstünlüğümüze dayanıyor…” (Friedrich EngelsMaymundan İnsana Geçişte Emeğin Rolü/1876) Ekonominin insanlığın ortak gereksinimlerine hizmet ettiği, üretimin kullanım değeri olarak toplumsal ihtiyaçlara göre belirlendiği bir yaşamda nasıl bir kalkınma sorusuna, “nasıl bir gelecek, nasıl bir toplumsal yaşam ve dünya özlüyoruz” ekseninde yurttaşların aktif katılımı ve denetimi ile yanıt vermek mümkündür. Bu yanıtı vermekte geciktiğimiz her an doğa başına gelenlerin hesabını ayrımsız bir yakıcılıkta sormaya hazır. Ama bilinmesi gereken bu hesabın altında sadece dünyayı kirletenler kalmayacak. Aksine başka bir dünya ve başka bir yaşamı savunanlar da bu ekolojik felaketten payına düşeni alacaktır. Son söz olarak, insan ve doğa sömürüsüne karşı özgür, demokratik bir dünya için, kalkınma ve ekonomiyi; insanın temel ihtiyaçlarından ödün vermeksizin, sosyal güvenliğini esas alan, doğayla uyumlu teknolojilerin geliştirildiği, karar alma süreçlerinde yurttaşların aktif katılım ve denetiminin sağlandığı, enerjinin ise ekolojik evrimi koruyan, sosyal bir hak olarak herkesin eşit olarak yararlandığı, yenilenebilir kaynaklar ile üretilen bir tarzda ele almak en başta çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz olmalıdır. ? ENERJİ KİTAPLIĞI Hakkı ÜNLÜ EMO Kütüphane Birimi Petrolsüz Dünya Yazar: Prof. Dr. Doğan Aydal Baskı: Mayıs 2008 Yayımlayan: Truva Yayınları Petrolsüz Dünya adlı eseri kaleme alan Prof. Dr. Doğan Aydal, çalışmasında petrol kaynaklarının her geçen gün tükendiğine dikkat çekerek, dünyamızda petrolsüz bir hayatın nasıl olacağını aktarmaya çalışıyor. Petrol kaynaklarının tükenmesine karşı yapılması gereken hazırlıklara ilişkin Aydal, yalnızca alternatif enerji kaynaklarının kullanımına ve alternatif enerji teknoloji geliştirilmesine vurgu yapmıyor. Aydal, kitabında eğitim sistemi, siyasi yapı gibi sosyal alanların da nasıl düzenlenmesi gerektiği konularında da fikir yürütüyor. Eserinde, petrol kaynaklı enerjinin yerini alacak alternatif enerji kaynaklarına uygun bir yaşam tarzının oluşması gerektiğinin altını çizen Aydal, “Var olma sebebinizin gereklerini yerine getirmiyorENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ sanız, siz zaten yoksunuz demektir!” cümlesiyle kitabına başlıyor. Aydal, kitabının önsözünde şöyle sesleniyor: “…Batılıların kendi ülkelerinin çıkarlarını korurken uyguladıkları kanlı metotlara, siyasi taktiklere, iki yüzlülüklere kızmalı mıyız? Ben kızmamayı, kendi eksik ve kusurlarımızı görüp, bunlardan dersler çıkarmayı tercih ediyorum. Gelecekte aynı hatalara düşmemek için ne yapılmalıdır sorusunun cevabını ülkemiz adına, süratle aramak ve bulmak da, belki en sağlıklı yollardan biridir. Zira eksik bilgilerle donatılmış bir çok danışman tarafından kuşatılan ‘yetkililerin ve etkililerin’ son yıllarda önlerine ‘özellikle’ sürülen bazı enerji üretim fantezileri içinde kaybolup, boğulup, önümüzdeki çok kıymetli hazırlık yıllarını heba etmelerinden ve yanlış kararlar vermelerinden ciddi olarak endişe etmekteyim. Ben vazifemi yaptım, sıra ve sorumluluk onlardadır artık!” ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Sürdürülebilir Enerji ve Hidrojen Yazarlar: Hülya Erdener, Serdar Erkan, Ela Eroğlu, Nadiye Gür, Erce Şengül, Nurcan Baç Baskı: Kasım 2007 Yayımlayan: Orta Doğu Teknik Üniversite Toplum ve Bilim Merkezi Sürdürülebilir enerji kaynaklarına ilişkin temel bilgilerin yalın bir dille aktarıldığı eser, Orta Doğu Teknik Üniversite Toplum ve Bilim Merkezi tarafından yayımlandı. Çalışmada, alternatif enerji kaynaklarından hidrojen, biyoyakıt, yakıt pilleri, güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik kaynaklara yer veriliyor. Kitapta ayrıca sıvı yakıtların tüketiminde verimlilik de ele alınıyor. Günümüzde yaşamı kolaylaştırmak üzere evlerde ve işyerlerinde elektrik enerjisi, ulaşım sektöründe ise yakıt olarak benzin ve mazot kullanıldığına dikkat çekilen kitapta, fosil kaynakların her geçen gün tükendiği ve yaşadığımız yüzyılın son çeyreğinde enerji payENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ laşımının savaşlara yol açtığına vurgu yapılıyor. Buharlı makinenin icadı ve sanayi devrimi ile birlikte enerji tüketiminde büyük bir değişim yaşandığı anımsatılırken, fosil yakıtların aynı zamanda günümüzün en önemli sorunlarından biri olan iklim değişikliğine de yol açtığının altı çiziliyor. Prof. Dr. Nurcan Baç’ın kaleme aldığı kitabın “Başlarken bölümü”nde, “Ülkemizde uzun dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen hidrojene dayalı bir ekonomi bütün sektörleri olumlu etkileyecektir” deniliyor. Prof. Baç, hidrojen kaynaklı enerji konusundaki ArGe çalışmaları için 2020 yıllına kadar teşvik politikası uygulamasını ve bu tarihten sonra da hidrojen kullanımının yaygınlaşması için 2050 yılına kadar teşvikler sağlanmasını öneriyor. Kitabın içinde yer alan grafik, resimler, istatistikler ve sonunda yer alan sözlük çalışmayı okuyucular için çok daha anlaşılır kılmış. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ