Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ENERJİ rağmen geçmişte özel sektörün de bu alanda yeterli yatırım yapmaması özellikle pik kurulu güç yedeği açısından sorunu arttırmıştır. Diğer taraftan sektörde her alanda kamunun hızla azalan etkisi sürecin yatırım ve üretim planı ile enerji fiyatları açısından kontrol dışı kalmasına neden olmuştur. Bunun ilk olumsuz sonuçları da geçen yıl yaz aylarında ortaya çıkmış olup otomatik artışa bağlanan elektrik fiyatları ile sürmektedir. EÜAŞ’ın 2007 yılı faaliyet raporlarına göre 2007 yılında 191.5 milyar kWh’lik toplam elektrik enerjisi üretiminin 36 milyar kWh’i hidrolik kaynaklardan üretilmiştir. Hidroelektrik enerji üretimi 2006 yılına göre 8 milyar kWh azalmıştır. Böylece, 2006 yılı için yüzde 25 olan bu oran 2007 yılında yüzde 18.7’ye düşmüştür. Bu oran, çok uzun dönemdir hidroelektrik üretimin toplam elektrik enerjisi üretimi içindeki en düşük oranını göstermektedir. hacimlerle girecektir. Diğer taraftan Dicle ve Fırat havzalarındaki barajların daha çok kar erimeleriyle beslendiği dikkate alınacak olursa, bu düşüşün Dicle ve Fırat barajları için 2009 yılının Nisan ayına kadar hızı azalarak da olsa devam edeceği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda hidroelektrik enerji üretimindeki düşüş sorunu 2009 yılının elektrik enerjisi üretimine de sarkmış olacaktır. 2009 yılının bol yağışlı bir dönem olmaması kazanılması zor olacak düşüşlerin önlenebilmesinin sağlanabilmesi gelecek için önem taşımaktadır. Rasyonel planlama gerekli Son iki yıldır ülke geneline düşen kümülatif yağışlarda (ekimtemmuz dönemi) normale göre yüzde 1415 civarında bir azalma görülmüştür. Bu azalma son iki yıldır barajlarımızın aktif doluluk oranlarının düşmesinin önemli bir nedenidir. Ancak toplam hidroelektrik enerji üretiminin azalmasının nedenlerinden sadece birisi olup belirleyici nedeni değildir. Bu az yağışlı dönemlerin daha az zararla atlatılabilmesi için enerji planlamasında enerji kaynakları çeşitliliği ve güvenilir güç yedeği oluşturulması gerekir. Yerli ve yenilenebilir kaynakların daha çok geliştirilmesi bu dönemlerde yabancı enerji kaynaklarına bağımlılığın artmasını engelleyebilir. Bu nedenle temel sorun elektrik enerjisi üretim ve işletme planlamasının uzun dönemdir rasyonel ve ulusal çıkarlarımızı gözeten bir şekilde yapılmamış olması sorunudur. Son dönemdeki hidroelektrik enerji üretimindeki düşüş hidroelektrik enerjinin güvenilir olmadığı yolundaki söylemleri arttırabilir. Ancak bu kasıtlı iddialar daha çok hidroelektrik enerjinin gelişmesinden rahatsız olan bazı yabancı kaynaklı enerji lobilerinden gelecektir. Türkiye yıllık ortalama yağış olarak belirli aralıklarla kurak dönemler yaşamaktadır. Ancak bu kurak dönemlerin, oluşturulacak güvenilir güç yedeğini planlı bir şekilde işletmeye alıp kar ve yağmur ölçümlerinin daha hassas yapılması ve akışa geçecek miktarın sağlıklı tahmini ile barajlardaki işletmenin daha dikkatli yapılarak daha az sorunlu bir şekilde atlatılması olanaklıdır. Diğer taraftan daha önce belirtilen kümülatif yağışlarda azalma ülkemizdeki tüm akarsu havzalarında aynı olmayıp, bazı havzalarımıza düşen yağış geçen yıla göre artmıştır. Örneğin bu yıl Dicle Fırat, Antalya, Doğu Akdeniz havzalarındaki barajların aktif doluluk oranları azalırken; Çoruh, Kızılırmak, Yeşilırmak, Doğu Karadeniz havzalarındaki doluluk oranları artmıştır. Bu nedenle enerji potansiyeli olarak dördüncü büyük olan Çoruh Havzası’ndaki barajların yapılmış olması diğer havzalarda oluşan hidroelektrik enerji üretimi düşüşünün belirli bir bölümünün bu barajlardan karşılanarak dengelenebilme olanağını sağlayacaktı. Bu durum da tüm havzalarımızdaki hidroelektrik potansiyelimizin hızla geliştirilmesinin önemini tekrar ortaya koymuştur. ? 2009’a barajlarda boşalmış depolarla giriliyor! Enerjide ulusal bir stratejinin olmayışı ve elektrik enerjisi üretim ve işletme planlamasının rasyonel ve ulusal çıkarlarımızı gözeten bir şekilde yapılmamış olması, bu yılın ikinci yarısı ve 2009 yılı boyunca elektrik talebinin karşılanmasını riskli bir duruma sokmuştur. 1 Eylül 2008 tarihi itibariyle işletmede olan 46 adet enerji amaçlı barajımızda doluluk oranı yüzde 23.5’e düşmüştür. Geçen yıl aynı tarihte bu değer yüzde 40 olup barajlarımızda geçen yıla göre yaklaşık yüzde 16.5 oranında daha az su kalmıştır. Fırat ve Dicle Havzası’ndaki elektrik üreten barajlarımızın aktif doluluk kapasiteleri 9 Eylül 2008 tarihi itibariyle geçen sene aynı tarihe nazaran Fırat Havzası’nda yüzde 47’den yüzde 22’ye, Dicle Havzası’nda ise yüzde 36’dan yüzde 15’e düşmüştür. Ülkemizin hidroelektrik enerji potansiyeli topoğrafik ve hidrolojik özellikler açısından tüm yurda eşit olarak dağılmamıştır. Bu dağılımda Dicle ve Fırat Havzası ve dolayısıyla GAP bölgesi barajları ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Üretilen hidroelektrik enerjinin yaklaşık yarısı GAP bölgesindeki barajlardan üretilmektedir. Fırat nehrinden Suriye’ye 500 m3/saniye (sn) su verilmesi ve Dicle ve Fırat havzalarından enerji üretimi nedeniyle rezervuarların hacimlerindeki azalma devam etmektedir. Bunların yanı sıra son iki yıldır yaz mevsimi ortalama sıcaklıklarından 1.6 santigrad (C) fazla oluşan sıcaklar, rezervuarlardaki buharlaşma kaybının da artmasına neden olarak su seviyesindeki düşüşü hızlandırmaktadır. Büyük depolamalı hidroelektrik tesislerinin yapımında çok önemli ve kilit bir rol oynaması gereken DSİ Genel Müdürlüğü’nün devlet genel bütçesinden aldığı pay daha önceki dönemlerde yüzde 56, yatırımlardan aldığı pay yüzde 3235 iken son dönemlerde hızla azalmıştır. Bu durum büyük barajlı hidroelektrik enerji yatırımlarının yavaşlaması sonucunu doğurmuştur. Tüketimin yoğun olduğu pik saatlerde enerji talebi daha çok büyük rezervuarlı hidroelektrik santrallardan karşılanır. Bu nedenle hidroelektrik enerjimizin yaklaşık yarısını üreten büyük hacimli Dicle ve Fırat havzalarındaki barajlar bu sene de pik enerji talebinin karşılanmasına büyük katkıda bulunmaktadır. Ancak bu barajlardaki aktif doluluk oranlarının düşük olması, bu katkının ve üretilen hidroelektriğin toplam üretim içindeki payını azaltacaktır. Bu nedenle 2008 yılında hidroelektrik enerjinin toplam elektrik enerjisi üretimi içindeki payı yine düşerek yaklaşık yüzde 13 civarında gerçekleşecektir. Bu düşüşten ortaya çıkan açık, 2008 yılı içinde doğalgaz santralları ile kapatılacağı için doğalgazın elektrik enerjisi üretimindeki payının yüzde 55’e ulaşma ihtimali yüksektir. Dicle ve Fırat havzalarındaki barajlar ile Akdeniz Bölgesi’ndeki bazı barajlarda düşük olan aktif doluluk hacimleri enerji üretimi zorunluluğu nedeniyle önümüzdeki yağışlı döneme kadar azalmaya devam edecektir. Bu barajlar 2009 yılına boşalmış depolarla en düşük su seviyesinin de altındaki ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ durumunda sorun süreklilik kazanabilecektir. Verimli işletme seviyesine ulaşma zaman alacak 2007 yılında aşırı yüklenilen barajlarımızın bu yükü 2008’de halen devam etmektedir. Bu üretimin özellikle GAP barajlarındaki seviyeleri ve önümüzdeki yılı da dikkate alan bir işletme programına göre acilen yeniden düzenlenmesi gerekir. DSİ Genel Müdürlüğü bazı işletme kotlarının altına düşülmemesi konusunda Enerji Bakanlığı’nı uyarmasına rağmen üretim ve seviyelerdeki düşüş devam etmektedir. Çok büyük hacimlere sahip bu barajların tekrar dolması ve verimli bir şekilde enerji ve sulama taleplerini karşılayabilmesi uzun zaman alabilecektir. Bu durumda ise uzun dönem boyunca düşük seviyelerde düşük verimlilik ile enerji üretmeye zorunlu kalınabilecektir. Bu nedenle geç kalınmadan Dicle ve Fırat havzaları barajları rezervuarlarında özel bir işletme programı uygulanmaya konulmalıdır. Bu işletme programı ile barajların göl seviyelerinde geriye ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ 2009’da pik enerji güç açığı riski 2006 yılında Türkiye’de toplam 175.7 milyar kWh’lik elektrik enerjisi üretilmiştir. Bu üretimim 44 milyar kWh bölümü hidroelektrikten sağlanmıştır. Bunun içinde GAP barajları 21 milyar kWh hidroelektrik üretimiyle yüzde 48.5’lik bir paya sahip olmuştur. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ