22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet ANELKA, YENİDEN Nicolas Anelka, Paris'te isyan çıkan banliyölerden Trappes'te büyüdü. Martinik asıllı. Milli takıma yedekte alınmasını protesto ettiği için üç buçuk yıl kadroya alınmadı. Yasağı Martinik maçında kaldırıldı. O da takımının ilk golünü attı. Fransa Anelka üzerinden şöyle diyordu: "Aslında dışlanmış değilsiniz", ama bu gerçeği anlatmıyordu... Derya Kömürcü Sayfa 2 Ya ocağı açık unuttuysam! Evden çıktı. Yarı yolda geri döndü, çünkü şofbeni ve ocağı kapattığından emin değildi. Aslında onun bu takıntısı, obsesifliğin en kolay başa çıkılır hali. Kendini bir metrekareye hapsedenler, eşiğe basmanın ölüm getireceğini düşünenler de var! Üstelik de böyle yaşayanların oranı Türkiye nüfusunun yüzde onu... Esra Açıkgöz S hakespeare'in Lady Macbeth'ini okuyanlar, Macbeth'in Kral Duncan'ı öldürdükten sonra ellerini defalarca yıkarken söylediğı sözü hatırlar, "Arabistan'ın bütün parfümleri getirilse bu elin kirleri temızlenemez". Peki, Macbeth bir obsesif kompülsif miydi? Bu, tartışılabilir elbette, ama psıkıyatrlar hastalığı tanımlarken en sıkı örnek olarak Macbeth'i kullanmaktan çekinmiyorlar. Romanların, filmlerin arasında dolaşırsak daha pek çok örneğe ulaşabiliriz, mesela Jack Nicholson'un oynadığı "Benden Bu Kadar" filmi. Kahramanımız, her gün aynı saatte, aynı yerde, aynı kahvaltıyı yapan, titiz, kapı kollarına elini sürmeyen, yolda çizgilere basmadan yürümeye çahşan Melvin... Günlük, gerçek hayat ise fılmlerdekinden daha sert, daha yorucu... Eşiğe basmanın "annesinin ölümüne neden olacağı" düşüncesiyle kendisini babasına taşıtanlarla, yakınlarına zarar verme korkusuyla eline makas, bıçak alamayanlarla, eşınin kendini aldattığı kaygısıyla pencerelere, yatağa işaretler koyanlarla, temizlik takıntısıyla bir metrekarelik alandan çıkamayanlarla iç içe yaşıyoruz. Elbette daha hafif, hatta eğlencelik obsesif kompülsif örnekler de var, belki de o takıntılardan birine siz de sahipsiniz... Çünkü nüfustaki oran pek küçümsenemeyecek bir rakam, yüzde on. Bunlara bir de bulmaca çözme meraklılannı ve â^ıkları ekleyin. Oran yüzde yüz olmasa da şöyle, yetmişlerı, hatta seksenleri zorlayabüir. Pisa Ünıversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre, âşıklarla obsesif kompülsif hastaların düşünüş ve davranış biçimlerı birbirine benziyor. Araştırmada âşık 20 genç öğrenci ile 20 obsesif kompülsif hasta karşılaştırılmış ve iki grubun serotonin düzeylerinin birbirine yakın olduğunu saptanmış. Galiba, aşk da bir hastalık, bir obsesyon... Yeditepe Üniversitesı öğretim üyesi Psikiyatr Prof. Dr. Arif Verimlı "evet" diyor "Çünkü, aşk da takıntısal bir düşüncedir. Obsesif kompülsif kişiler, psikolojik travmayı aynı şekilde devam ettirirler. Aşk da bir düşüncenin tekrar tekrar çiğnenmesi anlamına gelir. Yani aslında, geviş getirmektir". Peki nedir obsesyon? "Insanın aklına ters bazı fikirlerın düşünce alanına zorla girmesi, kişinin saçma olduğunu bilmesine rağmen düşünmekten vazgeçemediği zorlayıcı fikirler". Obsesyonun ınsanda oluşturduğu kaygıyı yok edebilmek için yine saçma sayılabilecek bir hareketi yapma durumuna ise, kompülsif denıyor. Mesela, ınsana nazar değme fikri rahatsızlık veriyorsa; bu obsesyona karşı, tahtaya üç kere vurarak rahatlaması kompülsif. Aslında genış bir yelpazeye sahip, trikotillomani (saç çekme), trikofaji (saç yeme), kleptomani, piromanı (yakma), seks bağımlılığı, kumarbazlık ve tiklerde de bir kompülsif yan var... Tek bir obsesyonluk hali yok. Hastalık üç grupta toplanıyor. En ağır olanı obsesif kompülsif bozukluk, kod adıyla OKB. KapıJan çıkarıp yıkamak, kirlenmemek için insanlara dokunmamak, evı kırletir endişesıyle misafir kabul etmemek, dışarıda giyilen elbıselerı evin içinde asla kullanmamak bu gruba giriyor. "Benim gördüğüm en ağır vaka, temizlik obsesyonu nedeniyle bir metrekarelik bir alanın dışına çıkamıyordu ' dıyor Prof. Venmlı. Bir örnek daha veriyor, bu, işı cinsel ilişkiye gırmeden önce eşinin cinsel organlarını deterjanla fırçalamaya kadar götüren bir kadın. Psikiyatrının obsesif kompülsif kişilikler başlığı altında değerlendırdiği bir grup daha var kı, bu plakaları saymak, yaptıklarını uğurluuğursuz diye ayırmak gibi daha hafif durumlarla atlatılabıhyor. Bu iki halı birbirinden ayıran çİ2gi, kişinin hayatını devam ettirıp ettirememesi. Devamt45 sayfalarda ARMAĞANLI BULMACA | ÇENGEL BULMACA | DİJİTAL DÜNYA | SATRANÇ | BRİÇ | SOFRA | GÖNLÜMÜN KÖŞESİ | 80 YIL ÖNCE CUMHURİYET | MEKÂN Aile içi şiddete son! Feminizmin en önemli sloganı "Özel olan politiktir" olsa gerek. Çünkü aile içi şiddet "mahrem" sayılan özel alanlarda yaşanıyor. Eğitim, ün, zenginlik tanımıyor. Giderek daha görünür hale gelse de mücadelede, hükümetlere büyük görev düşüyor. Avusturya ise bu konuda örnek... Özgür Erbaş Sayfa 10 Kırklarını ardında bırakmak... Dünyada genç olmak miti güçlendikçe, kabak kadın oyuncuların başına patlıyor. Onlar da çözümü ya karakter rollerine alışmakta ya da mitlerini korumakta arıyor. İşte beyazperdenin taşbebek sendromu... Aslı Selçuk Sayfa 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle