Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 EKlM 2005 / SAYI 1022 İYİ İYİMSERLİK... Naif olmaksızın pozitif, sahte yanılsamalara kapılmadan yapıcı olunabilir rjıi? Evet, bir aydınlık iyimserlik var, onun kökleri kendine güvenmekte ve yaşama sevincinde gizli... Bu her şeyi değiştiren bir ruh durumu... im, Voltaire'in Candide'i gibi "Mümkün olan dünyalann en iyisinde, her şey daha iyi içindir" diye düşünebilir? Her şeyden önce, dünyanın hali belli. Tehlikeli biçimde ısınan gezegen, geçer akçe olmuş saldırılar ve daha okuldan başlayarak yaygınlaşan hoşgörüsüzlük arasında neşeli olabilmek önem taşımıyor. Mahrem alanda da, işler daha iyi gitmiyor. Kimin yakın çevresinde, ölümcül bir hastalıkla, yoksullukla ya da depresyonla boğuşan bir yakını yoktur? Biz böylesi felaketlere maruz kalmasak bile, insanlık halimiz orta yerde adaletsiz ve kusurlu olarak durur. Woody Allen'in dediği gibi "Insanoğlu ölümlü oldukça, bütünüyle sorumsuz olmayacaktır." Peki nasıl pozitif kalmalı? Bizi en iyinin beklediğini kabul etmeye gözü kapalı inanmalı mıyız? K Idealizm de, gerçeği görmezden gelmeye yol açan bir başka can sıkıcı eğilim. ldeal olana ve duygulara en büyük yeri verip, paradoks olarak daha büyük yanılgıları devreye sokar Herkes için tek bir doğruya inanmak, maddesel ilerlemenin her zaman yararlı olduğunu ya da selametimizin bir kişiye bağlı olduğunu düşünmek bizi sayısız savaşa vc ekolojik ya da ilışkılcr çıkmazına tepe taklak daldırdı. Burada da nüans yokluğu, bir bedel ödetiyor. Bu iyimserlikten de söz edecek değiliz artık. Gerçek iyimserler, mukcmmel olmayan bir dünyada yaşadıklarının bilincınde olanlardır. Bu dünyada aşklar sönebilir, masumlar ceza görebilir, hastalar ölebilir. İYİYİ BÜYÜTMEK Akıllıca pozitif bir iyimserlik var olabilir mi? Her durumda size denemenizı öneriyoruz. Bu iyimserlik, gerçekçilik ve kesinkes umuttan oluşuyor. Bu "kaygılı" bir iyimserlik, içerdiği projeler için dinamik aynı zamanda da aşm ak zorunda olduğu engellere karşı uyanık... "Moralini şişirmek" ya da "nöronlarına gaz vermekten" oluşmuyor, "yardımcı" düşüncelerin doğurduğu kendini iyi hissetmek duygusundan besleniyor. Akıllı iyimserlik "Sorunlar var, ama kendimi onlara uyarlayacağım" der. Bo^ umutlardan beslenmez ve idealizm ve inkârın tersine, düş kırıklıklarma uğramama avantajına sahiptir. I ler şeyin kendi kurduklan gibi sonuçlanacağinı sananlar işler tersine gittiğinde kendilerini aptal hissederler. Gerçek iyimserler, mukcmmel olmayan bir dünyada yaşadıklarının bilincınde olanlardır. Bu dünyada aşklar sönebılır, masumlar ceza görebilir, hastalar ölebilir. Bu iyimserliği ne oluşturur? Dış olaylarla, NE İNKÂR, NE DE İDEALİZM... Dünyanın olabilecek en iyi dünya olduğunu, geleceğin kesinkes umut verdiğini düşünmek melekçe iyimserlik. Hepimiz "İyi olacak, evet, iyi olacak" deyip duranları tanırız, oysa davranışlannda ve yaşamlarında tersini haykırırlar, Puccini'nin operasındaki Madame Butterfly benzeri... Geçen yüzyıl başlarının bu geyşası, yakışıklı subayının tekrar geleceği düşünü yaşatıp, "Geri gelecek, besbelli, geri gelecek" diye yineler. Psikanalizcilerin böylesi bir körlük için bir deyimı var: Inkâr. iyimserlik, sonradan çekümez olacak bir gerçekliği görmeyi reddetmeye yönelik bir davranış olmuştur onlar için. dünyanm durumuyla ya da çeşitli durumların yaşamlarımıza etkisiyle ilgili değildir bu. Bu iyimserlik iyiyi kavrayışımıza, kendimize olan güvenimize ve yaşama sevincimize bağlıdır. 1943'te sürgüne yollanan genç bir Yahudi kız günlüğünde, o ilkbahar gecesi gördüklerini şöyle not etmiş: "Yaban yaseminleri, küçük güller ve Alman siperleri arasından geçtik" KENDİNİ UYARLAMAYI BİLMEK Gazeteciler "kötü haber" yayarlar hep. 2004'te kurulan Umut Muhabirleri Derneği "pozitif" haberlerin işlenmesini teşvik ediyor. Paris'te açılan bir kreş, Israillilerle Filistinlilerin birlikte yaşadıkları bir köy, Fildişi Sahili'nde AIDS'e karşı ilaç sağlamak için kurulan bir dayanışma fonu, v.b... Amaç gazetecilik mesleğini gerçeğin öteki yüzüyle ilgilenmeye yüreklendirmek: Kaderciliğe karşı kazanılan zaferler, angaje eylemler, barış yürüyüşleri... Kaygılandırıcı bir dünyada, çözüm kişisel mutluluğu keşfetmeye başlamakta yatıyor. Bunun için her yerden bir şeyler devşirmek gerekiyor. Devşirmek. Bu deyim herkesi doyum kaynaklarını araştirmaya ve kendine yakışacak yaşamı kurabilmek için onlan besleyip büyütmeye davet ediyor.. Aynı anda hem gerçekçi hem de umut verici olan bu bakışı seçin, önerimiz bu!..* Psychologies'den çeviren: EMRE ÇAĞATAY EDİTÖR'DEN u haftaki kapak konumuz gençlik. Esra Açıkgöz, 2022 yaşlarında üniversite öğrencisi dört gençle konuştu. Bu röportajlar 27 üniversiteden 2200 gençle yapılan bir araştırmadan esinlenerek gerçekleştirildi. Araştırmanın konusu "Üniversite Gençliğinin Değerleri: Korkular ve Umutlar". Sonuçlan herkes politik görüşüne, hayatı algılama şekline göre yorumlayacak elbette, kimisi "yazık" diyecek, kimisi "kayıp", kimisi de"çocukhaklı"... Ancak görünen o ki, yaşı kırkın üzerinde olanları şaşırtacak bu sonuçlar... Aynı beynin hem bilime hem kadere inanması, aileyi kutsaması, kişisel yetkinlik yerine sosyal normları önemsemesi kafaları karıştıracak. En çok da "özgürlük" isteyen ve bunun için de pek de B küçümsenmeyecek bir bedel ödeyen iki kuşağın ardından itaatkar bir kuşağın gelmesi şaşırtacak. Araştırmayı yürüten Prof. Dr. înci Erdem Artan da özgürlükçü bir kuşaktan itaatkar bir kuşağın doğmasını enteresan buluyor. Yorumu ise şu: "Anne ve babalar çok şeyin bilincinde olunca, daha korucuyu oluyorlar. Hak ve özgürlük söylemlerinde kendilerini aşmış çocuklar yerine, sorundan daha uzaklaştırıknış, farklı bir gençlik yetiştirdiler"... Anne ve babaların neyin bilincinde oldukları, hangi bilinçle çocuklarını sorunlardan uzaklaştırdıkları tartışılır bir konu. 12 Eylül'ün şiddeti de elbette göz ardı edilemez, ama asıl sorun, muhalefeti gençüğin sırtına yüklemekte, muhalif olnıayı bir gençlik esrikliği görmekte. tnsan anne ya da baba olunca akıllanıveriyor bu yüzden! Sisteme orta yerinden ya da ucundan köşesinden tutunulurken cümleler de hizaya getiriliyor. Muhalefet dört duvar arasında, eş dost sohbetlerinde dillendiriliyor, sokaktan ses verenlere, eğer aralarında kendi çocukları yoksa hak veriliyor. Elbette kendi anne ve babalarından daha demokratikler, çocuklarına düşüncelerini söyleme, seçme şansı tanıyorlar, ama sakin ve güvenli sularda. Geceyi ve karanlığı kullanmak çocuklara yasaklanıyor. Çocuklar söylenen ve anlatılandan çok, gösterilene yani yaşanana bakıyorlar... Bu yüzden ille de itaat etmeyi öğretmek gerekmiyor! Araştırma sonuçlan kız öğrencilerin, erkek öğrencilere göre daha çok bireysel ve cinsel özgürlük istediklerini gösteriyor. Özgürlük derken neyin kastedüdiği başka bir konu, ama bu istekte, feminist hareketin yansımalarını da görmek gerekiyor. 20 küsur yıllık "Bedenimiz bizimdir" sloganının az da olsa hedefine ulaştığını gösteriyor... lyihaftalar... Berat Günçıkan MAXIMUM KART'AOZEL %10 İNDİRİM VE + 2 TAKSİT 20052006 SonhaharKış Cumhuriyet DERGÎ* Imtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: tbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baski: thlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ tstanbul tdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/îstanbul Cumhuriyet Reklam (0212) 251 98 7475 / (0212) 343 72 74 '''Cumhuriyet Gazetesi'nin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet. com.tr mum \v.ınaxlmum.com.tr | 444 02 02 Kampanya Maxımum anlaşmalı İGS mağazalarında geçerlıdır.