16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 PAZAR SÖYLEŞİLERİ Dünya sanayi öncesi döneme göre daha sıcak. Önümüzdeki zamanda daha da ısınacak. Küresel ısınma bu yüzyılın en büyük sorunu olmaya aday. Yakın zamanda yaşanan Katrina kasırgası da bunun sonuçlarından biriydi. Peki küremiz biraz daha ısınırsa ne olacak? ABD'deki Katrina kasırgası, küresel iklim değişikliğinin sonuçlarından biriydi... |M 23 EKIM 2005 / SAYI 1022 Yaşam kültürüölüm kültü Ataol Behramoğlu aha önce Taksim Gezi Parkı alanına camı yapmak isteyip bunu başaramayan çevrelerin şimdi de Göztepe Parkı'na bir cami kondurma istekleri, bu çevrelerin samimi dındarlıklan ya da din duygusunu siyasette araç olarak kullanma çabalan ya da başkaca çıkar hesaplarıyla açıklanabilir mi? Bu çabalardan herhangi biri ya da hepsi doğru olabilir. (Son ikisinden, din duygusunu siyasette araç olarak kullanma çabasıyla başkaca çıkar hesaplarından kuşku duymaya hiç gerek yok.) Fakat bu açıklamaların üçü ve başkaca benzerleri de, yapılmak istenen şeyin anlamını tam olarak ortaya koymaya yeterli değil. Asd sorun bence iki dünya görüşünün, iki yaşam algılayışının karşıtlığında. Ben bunlardan birini yaşam kültürü, ötekini ölıim kültü (tapınıcıhğı) diye adlandırıyorum. Bu kültür ve kült ülkemizde kıyasıya bir çatışmada. Asd görülmesi gereken bence budur. D Bunları düşünmekte olduğum bir sırada sevgili dostum Musa Kart'ın alnından öpülesi karikatürüyle karşılaşıverdim. Anımsayalım; ensesi kalın, şalvarlı, sarıkh, poturlu yobaz, parmak kadar küçücük iki çocukcağızın tepesine dikilmiş vaaz veriyor: "O parkın yerine cami yapacağız... Sizler de orada ibadet ederseniz içinde billur suların aktığı, mis gibi çiçeklerin koktuğu, yemyeşil bir cennete gireceksiniz!" O PrfRKIN VERINIE StZLER DE ORADA ÎBADET EBERSENtZ fCtNDE BÎLLUR .ULARIN AKTIĞI MtS StBl CTCEK I I R t N KOKTUSU VEMYEŞIL BİR CENNETF ) İklim değişiyor, ya biz? Özgür Erbaş M, önümüzdeki yüzyıl içinde, deniz sevıyesinin 88 cm, küresel tsınmanın da 5.8 dereceyi bulacağını tahmin ediyor. 2003 yıhndaki sıcak hava dalgası, 35 bin kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. ABD'deki Katrina kasırgası, 2004'te Bangladeş'te musonların yarattığı sel felaketi küresel ısınmanın sonuçları arasında saydıyor. Işte bu ve benzeri felaketlerin önüne geçebdmek için, sanayileşmiş ülkelerin karbon salınımını 1990'a göre yüzde 5 indırmelerini öngören Kyoto Protokolü yürürlüğe girdı. Ancak ABD, Avustralya ve Türkiye henüz protokolü onaylamadı. Hatta Türkiye'nin, proto kolü onaylamak için gerekli envanter çalışmaları bile yok. îklim değışıkliğine dikkat çekmek ve sorumluları harekete geçmeye çağırmak için tüm dünyada kampanyalar surüyor BM'nin Kanada'da yapacağı îklim Değişikliği toplantısı da tüm dünyada "3 Aralık Küresel İklim Değişikliği Eylem Günü" olarak ilan edildi. Biz de Almanya Wuppertal lldim, Çevre ve Enerji Enstitüsü'nden Dr. Wolfgang Sachs'la küresel ısınmayı ve sonuçlarını konuştuk. Fosil yakıtların 2038'de tü t & B Aslında bu ısınmanın kaç derece olacağı tam olarak bilinınıyor Ancak sanayi oncesi döneme göre 0.7 derecelik bir artışın yaşandığını kesin olarak büiyoruz. Temel olarak 2 derecelik artışın telaffuz edilmesinin nedeni, bunun içinde yaşanabilir, tolere edilebilir limit olmasından kaynaklanıyor. Tabii bu 2 dereceye daha uzun sürede de ulaşdabilir. Bizim amacımız 21. yüzydda iklim değişikliğini ve ısı artışını 2 derecenin üzerine çdcartmamak. Yapdan anlamlı anlaşmaların amacı da bu. Eğer sıcakhk artışı bunun üzerine çıkarsa, sonuçlarının neler olacağını öngörmemiz mümkün dcğil. Katrina kasırgası bu örnekler arasında sayılabilir mi? Katrina, iklim değışiklıklerınin nasd hareket ettığını, yanı nasd ışlediğinı gösterdi. Kasırgalar hep olmuştur, ancak kasırgalann oluşumu değilse de şiddeti sürekli artış gösteriyor. Bunun nedeni yüzey ısınması. Meksika Körfezı ve orta Atlantik'te yüzey suyunun ısınması kasırgaların şiddetinin artmasına neden oluyor. Son yapdan araştırmalara göre Katrina ile iklim değişikliği arasındaki bağlantı da bu. ABD KYOTO PROKOLÜ'NÜ ONAYLAMADI ABD Katrina'yla birlikte Kyoto Protokolü'niin imzaIanmaması ve uygulanmamasının sonuçlarını acı bir biçimde de olsa gördii. Sizce ABD neden bu anlaşmaya yanaşmıyor? ' ABD Kyoto'yu imzaladı ancak meclisine onaylatmayı başaramadı. ABD ekonomisi kömür ve petrol başta olmak üzere kaynak çıkarmaya ve bunu tüketmeye odaklı. Aynı şey Kanada ve Avustralya için de geçerli. Oysa bu Avrupa'da böyle değil. Bu yüzden Avrupa iklim değişikliğini durdurmak için çabalayıp bunu gündeme getirebdiyor. Kömür ve petrol, hem politdc yapıyı hem işleyişi hem de lobilerin yapısını etkiüyor. ABD'nin ekonomisi fosil yakıt üzerine kurulu, sistemi de fosilleşmiş! Bu yüzden Kyoto'yu imzalamaddar. Parmak kadar küçücük çocukların, bir ağızdan, çocuksu yanıtları şöylc: "Göztepe parkı gibi mi yamV" Musa'yı ünlii kedi karikatürii için mahkemeye verenler, ondan asd bu karikatürünün hesabını sormalılar. Çünkü yaşam kültürüyle ölüm kültü arasındaki karşıtlığın, çocuksu bir yaşama sevinciyle, kapkara bir ölüm seviciliği arasındaki karşıtlığın ve ikincisinin içerdiği iki yüzlü yalanın ben bundan daha anlamlı, daha özlü bıı anlatımını görmedim. Goztepe'de şu kadar kilometre kareye şu kadar cami düşmekteymiş. Gcrçi bu konuda da kendi aralarında çelişkilere düştüler ama, acaba başbakan, ya da îstanbul belediye başkanı, ya da söz konusu kararı alan meclis üyeleri, Goztepe'de ya da îstanbul'un herhangi bir başka yerinde kaç kilometreye kaç okul, kaç kitaplık, kaç öğretmen, kaç doktor, kaç sağlık görevlisi, çocuklar için kaç oyun yeri, kaç yüzme havuzu, kaç konservatuvar düştüğünün bilgisine sahipler mi? Aralarında olmaya can atılan Avrupa Birliği ülkelerinde bu oranlar acaba nedirı3 Başbakan'ın kendisi, çocuklarının eğitım gdrdüğü ABD Indiana eyaletinde böyle bir araştırmayı yaptırıp, sonuçları Türkiye'deki benzer bir yerleşim yeriyle karşdaştırmayı düşündü mü?.. Aslında herkes her şeyi bdiyor. Aldatdmak istenen Musa'nın karikatüründeki o çocuklar ve çocukluk dönemini henüz tam olarak aşamamış halkımız. Fakat tıpkı karikatürdeki gibi, şimdilik çocuksu yanları da olsa, çocuksu bir ürkeklikle de sorulsa, sorular soruluyor ve sorulacak. Göztepe halkı, tı'ım Kadıköylüler, tüm Istanbullular, samımıyetle inanç sahibi olanlar en başta gelmek üzere, yalana, din sömürücülüğünc, çocuklanmızın bugünlerinin ve geleceklerinın karartılmasma karşı, karanlıkçı bir ölüm kültüne karşı aydınlık yaşama kültürünü savunmak için kolları sıvamaya hazır olmaldar...# keneceği söyleniyor. Bu stokların hepsini kullamrsak dünyaya ne kadar zarar vereceğimiz öngörülüyor? Açıkçası tam olarak bilmiyorum. 2038'de petrol tükense bileki maksimum üretim noktasını geçmiş bulunuyoruz kömür tükenmeyecek Kömür ve petrol gibi karbon üreten yakıtların tamamını tüketirsek başımıza gelecek şey felaketler olarak özetlenebilir. Gelecek 10 yıl için 2 derece gibi bir ısınmadan söz ediliyor. Ancak bunun sonuçları tam olarak anlaşılmıyor. Ne olur dünya sıcaklığı ortalama 2 derece artarsa? Doğalgaz, kömür ve petrole alternatif olarak gösteriliyor. Doğalgaz gerçekten çevreye daha mı dost? Doğal gazın yakıldığında daha az karbondioksit salınımı sağlaması gibi bir özelliği var. Doğalgaz petrolden daha az, petrol de en kötüsü olan kömürden daha az karbondioksit salıyor. Ancak bu başarılar, enerji üretimi aynı şeküde devam ettiği müddetçe çok küçük kazanımlar olmaya devam edecek. Sürdürülebdir olmayan kazanımlar bunlar. Ikinci olarak, doğalgaz da tükenecek. Şu anda petrolün 20 yıl sonra tükeneceğini öngörüyoruz, bir sonraki 20 yılda da doğalgazın tükeneceğini konuşmaya başlayacağız. Bu kısıtlı zamanda yapmamız gereken yeni yataklar aramak yerine, temiz enerjilere geçmek. Fosil yakıtları da mümkün olduğunca terk etmek. 1970'li yıllardan itibaren çevreciler eylemler yaptılar ve diğer muhalifleri de bu harekete katmaya çalıştılar. Ancak genel olarak "insanlar kurtulsun, çevre sonra" denildi. Gelinen noktada, üzerinde yaşanacak bir dünyanın kalıp kalmayacağı tartışmalı. Diğer muhalif hareketlerin, bilim çevrelerinin ve yaşamayı seven tüm insanların diyelim, bu konudaki duyarsızlrklarını neye bağlıyorsunuz? Neoliberallerin, solun ve sağın ortak noktası ekonomık gelişmedir. Kapitalizm ve sosyalizmin kökü aydınlamada yatar ve aydınlanma insanı özgürleştirmek demektir. Buna insanın doğa üzerindekı özgürleşmesi ya da doğaya tahakkümü de dahildir. Bu bağlamda bakarsanız, insanların doğanın bir parçası olduğu hep atlanmıştır. Bunu söylemeyi denediğinizde, özgürleşmeyi engellediğiniz söylemiyle karşı karşıya kahrsınız. Özellikle 20. yüzydda hem sağ hem de sol için üretim tapındacak bir şeydi. Sağ bunu teknoloji olarak, sol ise üretim gücünün açığa çdcması olarak tanımladı ve her ikisi de teknolojik gelişmeyi olumladı. Çevre konularına dikkat çekmek, ne sağ için ne de Ortodoks sol için kolay değd. Tüm bunlar da çevre hareketinin baskın gelmesinin önündeki engeller olarak söylenebilir. • Farkındayım, mutluyum... Avlİn y .ı T ' l u t u n emeklerimiz ve çabalarınuz hayatımızdaki | ^ her şeyin daha güzel gitmesi içindir aslında. V., J Bir kısırdöngü içersinde mükemmeli, problemsizliği hedef edinmişizdir. Bunu da çoğu zaman fark etmeyiz. Ancak an gelir ve sorunlar ortaya çıkar, an gelir her şey yolunda gitmez. Problemsizliğe kodlanmış bizler, ne yapacağımızı şaşırırız. Oysa her şey kendı kurallarımıza göre gider ve mükemmel olursa esas sorun o zaman başlar. Ama bilemeyiz ya da bilmek istemeyiz. Hayatımız tekdüzeleşir. Hayattan keyif alabilmek için inışlerin çıkışların yaşanması gerektiğine direniriz. En iyi iriiş çıkış yolunu bulmak ise farkında olmaya doğru çabalamaktır. Farkında olmadan önce çok düzgün bir hayat yaşadığımızı düşünebiliriz, ancak içimizi de kimi zaman tarif edemediğimiz bir sıkıntı duygusu kaplar Yakınlarımıza, etrahmıza "hayatımda her şey yolunda, ama ıçimde bir sıkıntı var" diye de yakınırız. Gerçekte ise her şeyin yolunda gitmesidir yolunda olmayan. Farkına varmakla belki azap çekmeye de başlarız, ama gerçek mutluluk da budur. Mutsuz olduğumuzda ya da içimizdeki sdantıyı tarif edemediğimizde bunu dile getirsek bile nedeniyle yüzleşme cesareti gösteremeyiz. Çünkü bu yüzleşmenin ardmdan bizi çok meşakkatli bir yolun beklediğini hissederiz. Sakin ve çalkantısız hayatımıza mutsuzluğumuzla yüzleşmeden geri döneriz. Farkına varmak başka bir pencere, başka bir gözdür. Tadı alındıktan sonra ıstırap çekmek de daha başka bir pencere. Istırap çekmeden olgunlaşılmayacağından, olgunluk neden bu kadar keyiflidir sonra anlaşılır. Geriye döndüğümüzde problemsız hayatımızdan daha mutlu olduğumuzu görür ve bütün sıkıntdara rağmen farkında olmayı tercih ederiz. Sinirlensek de, sıkıntı yaşasak da, bazen acı duysak da farkında olmak esas mutluluktur.# [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle