22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Fotoğraftaki şamdan Bursa'da, 2. Murat Külliyesi'nden çalınan "Süleymaniye Tipi" şamdanın nerede, kimde olduğu 15 yıldır bir gizdi. Şamdanı çalanlar yakalanmış, bazı isimler vermişlerdi, ama bulunamamıştı... Ta ki önceki haftaya kadar... Yandaki fotoğrafla kanıtlandı ki, şamdan Ayşegül Tecimer'de... Özgen Acar I ki hafta önceki Ayşegül Tecimer (Nadir) ile ilgili haberimde Tecimer'i Afrodisyas'ta "Afrodit" kılığında ve yalısında gösteren iki fotoğrafı kullanıldı. Fotoğrafları seçen, Istanbul'daki arkadaşlardı. Ikincisini görünce, şaşkınlık geçirdim, çünkü şimdiye değin görmemiştım. Resimde, Tecimer'in arkasında 19. yy'da yapılan "Süleymaniye Tipi" denilen, büyük boyda bir şamdan duruyordu. Bu şamdan 1989'da Bursa 2. Murat Külliyesinden çalınmıştı. tsterseniz bu çalıntı şamdanın öyküsünü arşivimizdcn aktaralım. TANITICI BROŞÜRLERLE HIRSIZLIK Sürcyya Eıhan Karaveziroğlu (48), 1980'lerin sonunda Kadıköy'de "Bizans Restaurant"ın sahibiydi. Yanında da Sü leyman Yüceal (36) ve Nedim 'l'iryakı (34) çahşıyordu. Sonra... Bu bölüm, resmi kayıdarda Karaveziroğlu'nun ağzın dan şöyle anlatılıyor: "tşler iyi gitmeyince lokantayı kapat tım. Hırsızhk yapmaya, Bursa müzelerinden antika çalmaya karar verdik. 25 Haziran 1989'da kiraladığımız otoyla Bursa'ya gittik. Sabah 06.30'da Yeşil Türbe'ye yöneldik. Bahçede iki mermer tuğra gördük. Antika işlerinden anladığımızdan bahçenin köşesinde arabayı park et tik. Nedim ve Süleyman bir metre yüksekliğindeki duvardan atladılar, bir süre sonra ikisi de tuğralı, ince mermeri gctir diler. 2025 kilo ağırlığındaki parçalan bagaja koyduk. Daha sonra Bursa'nın ta nıtıcı broşürünü aldık. Burada belırtilen yerleri dolaşmaya başladık. Muradiye Türbesi'ne gittik. 11 'de içeriyc girdiğimizde dört şamdanı gördük. Bunları çal maya karar verdik. Ancak kalabalıktı. Öğleden sonra 15'te yeniden türbeye geldik. Ben arabada gözcü kaldım. Süleyman ile Nedim içeri girdiler. Döndüklerinde dört şamdanı, türbenin arkasında ki mezarlığa sakladıklarını söylediler. Onları akşam almayı kararlaştırdık. Sonra Osmanlı Evi'ne gittik. Orada iki tombak şamdanı gözümüze kestirdik. Akşam 18.30'da Türbeye döndük. Ben arabada kaldım. Arkadaşlar dört şamdanı bagaja taşıdılar. Sonra Istanbul'a döndük. Şamdanları ben evimde sakladım." ŞAMDANLAR DEĞİŞTİRİLİYOR Anlattıklarını arkadaşlarının da doğruladığı Karaveziroğlu'nun ifadesi şöyle sürüyor: "Osmanlı Evi'nde gördüğümüz şamdanların iki benzerini Istanbul'da bir hediyelik eşya satan mağazadan 75 bin liraya aldık. îki gün sonra Bursa'ya döndük. Arkadaşların sırt çantalarında tombak şamdanların taklitleri vardı. Ben görevliyi lafa tuttum. Arkadaşlar üçüncü katta şamdanları değiştirdiler. îstanbul'a dön Bursa Yeşil Türbe'de de aynı şamdanlar var. Fotoğraf: Göniil Öney arşivi dük. Bunları da ben evimde sakladım." îki hafta önceki yazıda sözünü ettiğimiz, Sotheby's müzayede evinde satışa çıkarken rahmetli Sevgi Gönül'ün beni uyarıp geri getirdiğimiz tombak şamdanlardı bunlar. Karaveziroğlu'nun ifadesi daha da ilginçleşiyor: "Ben lokanta çalıştınrken, Peter adlı bir tngiliz ile tanıştım. 3040 yaşlarındaki bu kişi Türkçe biliyordu... Osmanlı eserleri bulursam kendisine ayırmamı, Türkiye'ye üç ayda bir geldiğini söylemişti. Biz yakalannıadan iki ay önce geldi. Tüm şamdanlar ve iki mermer" tuğra için pazarlık yaptık. Ben 20 milyon lira istedim, 15 milyon verdi. Kabul edince 9 milyonunu peşin ödedi. 6 milyonu sonra verecekti. 9 milyon lirayı arkadaşla rımla paylaştık." Üç kafadar Hatay Müzesi'nde imparator heykel başı soygununda yakalanınca Karaveziroğlu şu açıklamayı yapıyor: "Bursa'da aynı gün iki yerden, Balıkesir ile Konya camilerinden şamdanlar, Hatay Müzesi'nden împarator heykel başını çaldık. Tüm satışlardan 79 milyon lira kazandık. 6 milyon alacağım kaldı. îki adet sebiJ tepeliği Ayşegül adlı bir bayana emanet olarak verdim. îki adet şamdanı da Yaman Mursaloğlu'na 3 milyon liraya sattım. Sattığım kişilerin evlerini polise göstermek üzere gittiğimde Ayşegül'ün yurtdışında olduğunu öğrendik." Anımsanacağı üzere iki hafta önceki yazımızda TecimerMursaloğlu arasında büyük boy şamdanlara ilişkin alacak verecek kavgasını ayrıntılı olarak anlatmıştık. Resimde Tecimer'in arkasında biri görülen tombaklar îkinci Murad Türbesinde envantere (30313033) arasındaki sıra numaraları ile kayıt edilmişti. Bunlar 19. yy'da döküm tekniği ile pirinçten yapılmıştı. 65cm yüksekliğinde, kaidesi 26, ağız çapı ise 19cm 'diler. Ne yazık ki bugün dördü de kayıp olduğu için envanterden silindiler. Açık seçik Hatay, îstanbul ve Bursa'da polise ve daha sonra savcılıkta verdikleri ifadelere karşdık üç kafadar Bursa Birinci Asliye Ceza Mahkemesi yargıçlığınca aklandılar. 1991'de "iki tombak" bağlantılı yazımızda, bu aklama karşısında "yargıcın vicdanı sızlaması" gerektiğine değindiğimizde, yargıç gönderdiği yanıtta "vicdanını sızlatacak bir karar almadığını" bildirmişti. Ayşegül Tecimer'den el konulan yapıtlar arasında bu şamdan acaba duruyor mu? Öteki üç şamdanı acaba nerede? • 7. ULUSLARARASI UZAKDOGU FİLM FESTİVALİ : . • ' Teknolojiye evet, ama... Ateş Yanık zakdoğu Kültür Merkezi tarafından hazırlanan 7. Uzakdoğu Filnı Festivali geçen günlerde Ankara ve Istanbul'da sinemaseverlerle buluştu. Kimi film zamanın gerisinde kalmış geleneklere kafa tutarken, kimisi ülkelerindeki "Batılılaşma" sürecini ön plana çıkanna derdindeydi, ama her birinin ortak özelliği, çekildikleri ülkelerin geleneklerinden, günlük yaşamlarından örnekler barındırmalarıydı. Festivalin ilk günü gösterilen Güney Kore yapımı "Mafya ile Evlilik", bir mafya babasının iyi bir avukatı kendi yanına çekebilmek için, içinde kızının da bulunduğu karanlık planını uygulamaya koymasını konu alan çok hareketli bir komediydi. Endonezya'dan scçilen "Arısan!", kendi kültürümüzle ben zerlikler kuıabileceğimiz ilginç bir komedi filmdi. Film, Endonezya'daki ilk gösterimlerinde t U iki erkeğin öpüşme sahnesi sansürsüz yayınlandığında kızgın izleyicilerin ıslık ve bağırışları yüzünden birçok defa yarıda kesilmiş. "Bisikletçi", çok yoksul bir kasabada geçimini bisikletli çekçek kullanarak kazanan bir gencin hayatını konu alan görsel yönü çok zengin, ödüllü bir Vietnam yapımıydı. Festival Hint filmleri olmadan olur mu? "Yüz Yüze" 1950'lerdeki işçi hareketlerini kolay bir dille izleyiciye aktarırken, 1971 yapımı "Pakeezah", danslar, şarkılar ve aşk teması ile tipik bir Hint filmiydi. Geçen onlarca yıla rağmen bu film Hindistan'da hâlâ popüJaritesini koruyor. Şarkılar ve filmin melodileri herkesin ezberinde... ANİME FİLMLER... Festivalde filmlerin yanı sıra J a pon animasyon (anime) örneklerini de izledik. "Retrospektifler" kapsamında Ha yao Miyazaki'nin, aralarında Oscar ve Altın Ayı ödüllü "Ruhların KaçışıSpirited Away" filminin de yer aldığı üç filmi özellikle gençler tarafından büyük ilgi gördü. "Ruhların Kaçışı" kimilerince kapitalizmi eleştiren bir film olarak görülüyor. Bu yönüyle Oscar ödülünü alması da çok daha büyük bir başarı olarak yorumlanabilir. Miyazaki'yle yapılan bir röportajı okuyana kadar bu filmi böyle algılayanlardan biriydim. Ona göre "Ruhların Kaçışı" en basit anlamıyla iyi ve kötünün savaşını konu almayan nadir macera filmlerinden biri. Fantastik bir dünyada geçen bu filmi çekme fikrinin nereden geldiği sorusuna ise yıllar önce okuduğu bir masal kitabından esinlendiğini söyleyerek karşılık veriyor. Meğer her şey bu kadar basitmiş. 1984'ten beri çizgi film yapan Miyazaki, filmlerinde bilgisayarın ninıetlerinden minimum düzeyde yararlanmaya özellikle çaba gösteriyor. Ona göre üçboyutlu bilgisayar animasyonları teknisyenlik demek, iki boyutlu geleneksel animasyonlar ise gerçek sanat eserleri. Tabii o bunu daha yumuşak bir üs lupla, şakayla kanşık şekilde anlatmayı uygun görüyor. îzleyicilere, Hollywood'da çekilen yeni versiyonlarıyla ilgi toplayan Japon korku filmlerinden birkaç örnek de sunuldu. Şu an gösterimdeki Takashi Shimizu'nun "Garez" filminin orijinali "JuOn", salona çok sayıda izleyici çekmeyi başardı. ISLAKLIK VE SAÇLAR... Japonlar, gelenekleri nedeniyle her hareketlerini ölçülü, saygı çerçevesinde yapmaya alışmış insanlar. Tüm ilişkileri çeşitli kurallar çerçevesinde şekilleniyor ve örf ve adetlerin sınırladığı yaşamlarında ağırbaşlı ve sakin davranıyorlar. Bu etmenlcr korku filmi de olsa, tüm filmlere yansıyor. Filmlerındeki öcüler de temiz yüzlü, sakin ve ağırbaşlı. Kurbanların üzerlerine eğilip bakmaktan, emekleyerek peşlerine düşmekten başka bir şey yaptıklarına pek rastlamadım. "JuOn" filmi ile birlikte, Hideo Nakata'nın "Halkal 2", Takashi Miike'nin "Cevapsız Arama", hatta Koreli yönetmen Jiwoon Kim'in "Karanlık Sırlar" filmini de aralarına katacak olursak tüm bu iilmlerdeki öcüler de şekıl ve davranış itibarıyla neredeyse aynıydı. Tck fark bu filmlcrde korku unsuru olarak ıslaklık ve saçın ısrarlı kullanımıydı.#
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle