Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel r. \ ONAT KUTLAR SUSAN SONTAG Akça Zeynep Sayfa 1 2 BU TAKILARIN BİRER OYKUSU VAR Fatma Ovacık Sayfa 1 5 Bedeniniz hapishaneniz mi, ozgurlugunuz mur* Felsefenin, tıbbın, sanatın bin yıllardır peşinde olduğu bu sorunun yanıtı karmaşık ve zor... Biz de bir dansçıya, modacıya, dövmeciye, oyuncuya, basketbolcuya, makyöze, vücut geliştirene, piercing yaptırana ve mazoşiste bedenleriyle ve öteki bedenlerle ilişkilerini sorduk... Nilüfer Zengin B eden, uzun bir süre, hem Batı hem de Doğu düşüncesi tarafından dünyevi ve düşük bir "parça" olarak değerlendırildi. "Özne"nin günü gelince toprağa bırakıp, ayrıldığı bir parçası olarak... Bu tutum, en açık ifadesıyle Descartes'ta okunabilir: "Duyduklarına, gördüklerine asla itimat etme. Belki de bu gorduklerin, bu gördüklerin değıl". Bcden algılaması dünyanın gerçekliğine bir referans kabul cdilemezdi. Aydınlanma çağının karanlık aralığı da burada başlıyordu zaten... Sonraki yüzydlarda çok önemli birkaç isim tarahndan beden konusu bambaşka bıçımlerde ele alındı. Marquis de Sade örneğin... Sade, insanın bedeniyle ilişkisini acı çekme, hükmetme ve itaat çerçevesinde konumlandırır. Bu, basit bir cinsel aşırılık icadı değil kuşkusuz, varolma sorgulamasına dahil edilmeyen "dünyeviliğin" yer altından çıkişıydı. "Erdemle Kırbaçlanan Kadın", günlük hay huyun, burjuva ahlakının sıradan, hatta "iğrenç" dıye tanımladığı halleri bir başka gözle görmeye niyetlilere önerilebilecek bir kitap. Sade'ın isminden türeyen sadizmi bir kerelik de, insanın bedeninin ve ruhunun sınırlarını görme arzusu olarak düşünelim. "Haydi hep birlikte kırbaçlayalım, yaşasın sapkmlık!" demek istemiyoruz elbette. Ama unutmamak gerekir ki, iktidann bedenlerimiz üzerindeki etkisini darmadağın eden ilk metinler bize Sade'ın armağanı. 20. yy. Fransız felsefesinın en önemli isimlerinden Michel Foucault, bedenın ve cinsel varoluşun felseti okumasını yaptı. Foucault'ya göre varoluşun ve "kendi"liğin manası beden ve cinsiyet dışarıda tutularak bulunamaz. Foucault'nun önemli esin kaynakları eşcinsellik ve delilikti. ken anlatıyor ARMAĞANLI BULMACA | DİJİTAL DÜNYA , SATRANÇ | BRİÇ Zira, örneğin eşcinscl varoluş, kişinin kendilik ve kimlık arayışının, iktidarla çatışmasının açıklıkla görüldüğü bir alan. îktidar, kurumlar, mahrem denebilecek cinsel kimliklerin takibini yapar. Bir erkeğin bir başka erkeği arzulaması sorun değildir ıktidar için, "genel"in dışına çıkılması sinirıni bozar. 68 ihtilalinin çıkışı da, Fransa'da erkek ve kız öğrencilerin yatakhanelerinin ayrılmasıyla başlamıştı. Mayıs 68'in dünya tarihinde bedenin ve cinsiyetin hem kabul görüp hem reddedildiği ender anlardan biri olduğu söylenebilir. Foucault'nun öğrencisi olan Maurice MerleauPonty, felsefe tarihinin en zor satırlarını yazmış biri olarak, beden hakkında, ashnda çok basit bir şey söylüyor: "Dünyayı, 'ben' değil, 'beden'im bilir". Masayla, sandalyeyle, sokaklarla, arabalarla aramızda tensel bir ilişki var. Şöyle bir düşünürsek, dünyaya temas eden bedenimiz olduğu ıçin, örneğin, dansçılar var. Dünya da, her bir "başkası"nın gözüyle bize bakan bir beden. Bütün başka gözlerin sahibi o beden için dövmeler, piercingler yapılıyor, giyinip soyunuluyor belki de. Çoğumuzun bedenlcrimizle kurduğu ilişki de aslında bu savı onaylıyor. Kendimden nefret mi ediyorum? Omzumda bir melek dövmesıyle kendime daha şirin görünebilirim belki... Beden "ben"in yerine geçiyor sık sık. Yalnızca güzellik, gençlik, dirilik anlamında değil, pek çok anlamda beden hükmünü sürüyor. Her yerde ve hep bedenlerimiz var. Biz de, bütün bu bilgilerin izinde, bedenlerimize ve kendi bedenlerine en yakın kişilere düşüncelerini sorduk... 23. sayfalarda ANKET DEFTERİ | MODA | HAYVANLAR | DEKORASYON LABİRENT Kadın, İslam ve sinema Türkiye, İran, Pakistan, Malezya, Bangladeş, Kazakistan... Gönül DönmezColin İslam ülkelerinin sinemasını araştırdı ve yazdı. Berat Günçıkan Sayfa 9 Fotoğraftaki şamdan Bursa'da, 2. Murat Külliyesi'nden 15 yıl önce çalınan şamdanın kimde olduğu iki hafta önceki yayınımıza kadar bilinmiyordu! özgen Acar Sayfa 8 Erkek etek giyerse RTÜK Başkanı Karaca, "Erkeklere etek giydirmem" derken aslında neyi koruyor? Kime karşı savaşıyor? Özgür Erbaş Sayfa 4