Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
birbirlerine karşı sempatiden de yoksun- öfkelidir onlara. Ama Olga Tokarczuk
lar. Ortak bir noktaları varsa, yabancılaş-
bir kadın romanı yazmış gibi görünmü-
ma ve suçluluk duygusunun yansıtılma- yor. Daha çok, aşılmaz bir varoluşsal
sı olabilir ancak, bir de ölüme alışmak.
tuhaflık hakkında, genel olarak yaşa-
ma karşı duyulan uyumsuzluk hakkında
GÖÇEBE BİR YAŞAM
bir roman bu; hatta bir adım daha ata-
YOLCULUĞU... lım, insanın kaçınamadığı yazgısı, yani
Bu üç kadın kahraman çıktıkları yol-
ölüm hakkında bir roman.
culuklarında, akrabalarını, ebeveynlerini, Tokarczuk, bu kitabı için verdiği “İyi
kocalarını, terk ederler ve yerleşik yaşa-
Ölüm Sanatı” başlıklı bir röportajda,
mı bir göçebe yolculuğuna dönüştürürler. “Ölümü önce başkalarının ölümüyle ta-
Anneanne Pareskeva, yurdunu ve ai-
nırız” demiş.
lesini terk ederek kocasının ülkesine ge- Oysa bu kitapta tersine çevrilmiş bu
lirse de kocasını başka bir erkek için
tanışıklık; ilk hikâyede Ida kendi ölü-
terk eder, ancak sevgilisi tarafından iha- münü “deniyor”, ikincisinde Pareskeva
nete uğrayınca kocasına geri döner; ne
umutsuzca yakındaki bir köyün sakin-
var ki döndüğü yerin bir hapis, dünya- lerine kocasının öldüğünü bildirmenin
dan tecrit olduğunun da farkındadır.
bir yolunu arıyor ve üçüncüsünde, Ma-
Boşanmış bir kadın olan kızı Ida, beş ja oğlundan yabancı ölümleri saklama-
Avrupa ülkesinde tur rehberi olarak
ya çalışıyor.
durmadan gezer; Ida’nın kızı Maja, tüm Oysa ölüme alıştırmanın tam tersi sı-
dünyayı dolaşarak seyahat rehberleri
rayla olması daha iyi olmaz mıydı, yani
derlemektedir. önce yabancı, sonra yakın ve en son da
İkisi de bir yerde sürekli kalmaktan
kendi ölümünü deneyimlemek? Ne var
kaçınarak, göçebe sarmalı içine kendile- ki Olga sırayı karıştırmış.
rini hapsetmişlerdir bir bakıma.
ÖZ ÖLÜM DENEYİMİ!
En korkutucusu olan “öz ölüm dene-
EVLİLİĞE KARŞI
yimi” olduğuna göre romana böyle baş-
ÜÇ FARKLI TUTUM!
layarak kahramanı Ida’ya son ayrılığa
Üç hikâyede de evliliğe karşı üç farklı
alışması, okuyucuya da yaşadığı yaşa-
tutum vardır. Pareskeva, teyzesi istediği
mı ölçüp biçmek için bir şans vermek
için evlenmiş ve yalnız yaşamayı hayal
istiyor belki yazar.
edemediği için kocasına dönmüştür.
Ida ölüme son bir veda için yaşayan-
Burada aşk söz konusu değildir, an-
lar arasında geri dönüyor. Ida’nın ölü-
cak sürdürdüğü huysuz monologda, iki
me karşı tutumu bir anlamda onu evcil-
ayrı kefeye koyduğu aşkın ve alışkanlı-
leştirmeye yönelik belki.
ğın sırayla yoğunlaşan ağırlıkları vardır.
Öyle ya ölüm çok sıradan ve olağan
Ida, karakterlerin uyumsuzluğunu
bir şey olmalı, ne de olsa hepimiz öle-
fark ederek, zayıf gördüğü kocasını terk
ceğimizi biliyoruz da ölüm karşında
etmiş bir kadındır, oysa yalnız ölmekten
TOMASZ LAZAR
hâlâ neden şaşırıyoruz ki? Zaten Ida da
büyük bir korku duyduğunu da satırlar
böyle düşünüyor:
arasında okuruz:
Ölümünü okullarda ders olarak göste- çok akıllı insanlar olurduk zaten. Evet,
Hepimiz öleceğiz, buna hazırlanma-
Bu Alman kadına, yılda üç dört kez
rilsin diye filme çekmeyi kabul eden bir
lıyız, ölümü destekleyen dernekler kur- aptalız biz.”
tur dolayısıyla konakladığında gördüğü,
gönüllü bulunmalı.
mamız, hiç olmazsa son kez olsun ha-
doğru dürüst tanımadığı, hatta onu tam
Bu derslerde ölüm hakkında var olan
ta yapmamak için bilgiler veren okulları ÖLÜMÜ SIRADAN
olarak anlayıp anlamadığını bile bilme-
onun hakkında düşünülen anlaşılan, ne- GÖRMEDİĞİMİZE GÖRE
finanse etmemiz gerek.
diği bu kadına, kalbine bir şey olduğun-
den bazen kadın bazen erkek olduğu,
Beden eğitimi derslerinde nasıl ölünür, APTALIZ BELKİ DE!
da ya da başına başka bir şey geldiğinde
karanlığa rahatça nasıl kayılır, bilinç nasıl ölümden sonra nereye gidildiği, hatta Ölümü sıradan görmediğimize göre
yalnız olacağını söylemek istiyor.
bir yere gidilip gidilmediği konusunda
kaybedilir, tabutta nasıl düzgün görünü- aptalız belki de, kim bilir! Oysa Mark,
Maja ise terk edilmiştir; oğlunu yetişti-
lür gibi alıştırmaların yapılması gerekir. etimolojik belgeler gösterilmeli. Maja’nın oğlunun ölü kaplumbağayı
rir, erkeklerden uzak durur ve ken-
görmemesi için gösterdiği çabaya bakın
di kendine yetmeye çalışır. Duy-
‘İNSAN NE ZAMAN nasıl yanıt veriyor: “Bu ölü kaplumba-
gusal ilişkiler hakkında sonsuz bir
ÖLMEYE BAŞLAR?’
ğa için kusura bakmayın, ama ölü kap-
karamsarlık içinde konuşur:
Sonraki iki hikâyede Pareskeva lumbağa işte, başka bir şey değil.”
“İnsanlar böyledir. Bir zin-
ve Maja’nın ölüme daha mesafe-
Öyle ya, ölüm, sadece ölüm işte, baş-
cirin halkaları gibi birbirimize
li yaklaştıklarını görüyoruz, ölüm ka bir şey değil.
bağlıyız. Lanetliler gibi bağlıyız
karşısındaki şaşkınlığımızın nede-
birbirimize. A, B’yi sever ama
nini en güzel Pareskeva anlatıyor: OLGA TOKARCZUK
B, A’yı sevmez de C’yi sever; C
“Beni tek bir şey çok ilgilen-
DÜNYAYI SEVER, ANCAK!
daha çok D’ye meyillidir, D ise
diriyor: İnsan ne zaman ölmeye Olga Tokarczuk dünyayı sever, ancak
F veya G’ye yanıktır ve böylece
başlar? Yaşamda kesinlikle böy-
bu dünyada acının ve ölümün her yerde
devam eder (…)
le bir an olmalı, kısa, fark edil- olduğunu görmekten, göstermekten asla
Zavallı A. Ha, bir de zirve-
mez, ama mutlaka olmalı.
vazgeçmez. Bu romanı sayesinde, bel-
de pek çok vektöre yönelmiş ama
Tırmanış, gelişme, yukarı çı- ki de okuyucu kendini benzer bir hazır-
kimseye dönmeyen Z var. Arke-
kan bu yol doruk noktasına ula-
lığın içinde bulacaktır: Gerçekliğe dik-
tip bir narsist, dünya ona tapı-
şır ve aşağı kaymaya başlar. katlice bakmak, ölümün gözlerine bak-
yor. Tanrı adil olsaydı, Z ile A’yı Bu yaşamın öğleden sonrası ol-
ma cesaretine sahip olmak.
birleştirirdi, çemberi kapatır ve malı; hani güneş doruğa ulaşmış Olga Tokarczuk, piyasaya uyum sağ-
sonsuzluğa kilitlerdi.” da batıya doğru düşüyormuşça-
lama çabasına düşmüş bir yazar değil.
sına. Çok güçlü bir fırtına olma- Nobel’i 2018’de alması ve artık ünlü ol-
VAROLUŞSAL TUHAFLIK lı; hani en güçlü rüzgâr, arkasın-
ması da değil bunun nedeni. Başından
“Erkek dünyasında” yaşanan dan sessizliğin geleceği en güm- beri böyleydi, şöhret için yazmadı asla.
kadınsal başarısızlıklar mıdır an- bürtülü gök gürültüsüymüşcesine.
Çünkü romanlarında okuyucusuyla soh-
latılan? Bir dereceye kadar evet, Sönmeye başlayan en har- bet etmeyi seçmiş bir yazar o.
çünkü roman, erkeklik karşıtı lı ateşmiş gibi. Ya da çok sarhoş
İşte bu romanda da ışıktan, zaman za-
vurgulardan yoksun değildir; Pa- olup da hemen ayılmaya baş- man gölgeye çekilerek, sonsuz bir hü-
reskeva erkekler hakkında Herif- larmış gibi. Öyle bir an olmalı,
zün manzarası içinde yazıyor, bazen ür-
ler toplanır, koca göbekleri, ufa- ama bilmiyoruz onu. Ayırt ede- kek, zaman zaman da koşar adım ölümü
İllüstrasyon BARTOSZ KOSOWSKI
cık şeyleri vardır diyecek kadar miyoruz. Fark edebilsek, hepimiz
evcilleştirmeye çalışıyor.
n
18 11 Kasım 2021