Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OLGA TOKARCZUK’TAN ‘SON HIKÂYELER’
Ölümü evcilleştirme üzerine...
Nobel Edebiyat Ödüllü Olga Tokarczuk, psikoloji eğitimi görmüş Polonyalı bir yazar. Dünyanın muhteşem bir
dönüm noktasına girdiği 1990’ların başlarında görünüyor edebiyat sahnesinde, yapıtlarının belkemiğini oluşturan
21. yüzyılın can alıcı konularında yazdıklarıyla pek çok okuyucuyu allak bullak ederek hem de.
Olga Tokarczuk’un en etkileyici romanlarından biri olan ve kısa süre önce ülkemizde de yayımlanan Son
Hikâyeler (Timaş Yayınları / Çev. Neşe Taluy Yüce) üç kadının üzerine kurulu: Ida, Pareskeva ve Maja. (Anne,
anneanne ve kız.) Tokarczuk, üç yaşam savaşçısının ölümle karşılaşmasını anlatırken bir anlamda ölümü
evcilleştirmeye soyunuyor.
motiflerle çeşitlendirilen, patchwork bir
anlatıma eşlik ediyordu.
NEŞE TALUY YÜCE
Hiç kuşkusuz Olga Tokarczuk, oku-
yucuların ihtiyaçlarını eleştirmenlerden
YAZDIKLARIYLA
ALLAK BULLAK ETTİ! ve edebiyat bilimcilerinden çok daha iyi
ve önce anlamıştı; parçalı bir biçimde
Nobel Edebiyat Ödüllü Olga Tokarc-
zuk, psikoloji eğitimi görmüş Polonya- kaleme aldığı bütünselliğe sahip olma-
yan anlatımını bu süre içerisinde oluştu-
lı bir yazar.
1962 doğumlu, demek ki çocuk- rarak, arka arkaya birçok yapıt verdi.
luk ve gençlik dönemleri Polonya Halk
Cumhuriyeti’nde geçmiş. ANLATIMI ÇOK ELEŞTİRİLDİ
Yazarın sürdürdüğü dağınık anlatı-
Yazmaya ise Sovyet rejiminden çık-
mış bir Polonya’da yani Polonya Cum- mın okuyucuda bir kaos izlenimi ya-
ratmak amacıyla kullanmadığını belirt-
huriyetinde başlamış.
Dünyanın muhteşem bir dönüm nok- mem gerek.
Ne de olsa Olga bu anlatımı yüzün-
tasına girdiği 1990’ların başlarında gö-
rünüyor Olga Tokarczuk edebiyat sah- den çok eleştiri alan bir yazar. Hatta
2018’de Nobel aldığında, dönemin Kül-
nesinde, yazdıklarıyla pek çok okuyu-
cuyu allak bullak ederek hem de. tür Bakanı Piotr Glinski, Tokarczuk’un
hiçbir kitabını sonuna kadar okuyama-
Ekoloji, LGBTİ+ ayrımcılığı, cinsiyet
eşitliği, kalkınma sorunları, dığını (!) itiraf etmişti.
Oysaki efsaneler, Jung
kontrolsüz ekonomik bü-
yüme tuzakları, çeşit çeşit arketipleri, masallar ve öy-
küler biçiminde oluşan bu
dışlanma türleri hakkında
Polonya halkı fazla bir şey parçalı anlatım, kahraman-
ların önünde diğer dünya-
düşünmüyordu o sıralar.
Oysa Olga yapıtlarının lar ve zamanlarla iletişim
kanalları açmakta.
belkemiğini oluşturan 21.
yüzyıl konularıyla çoktan
GERÇEKLERE KARŞI
ilgilenmeye başlamıştı.
İlk yapıtı, Kitabın İnsan- DİRENÇ STRATEJİSİ!
Efsanelere ve masalla-
larının Yolculuğu (Podro´z
ludzi ksiegi / 1993) ile bir- ra karşı eğilimi, çocukluk
öykülerine olan duygusal
likte, neredeyse Umberto
Eco’nun Gülün Adı tadın- bağlılığının ya da gözlerini
gerçeğe kapatmasının bir
da bir romana sahip oldu
Polonya edebiyatı. sonucu değil.
Aklımızın çarpıcı başarısını, bir bü-
Bu kitabıyla başlayacağı yolculuğu
okuyucusuna kısaca şöyle özetlemişti: tün olarak dünyayı duyumsamayı yiti-
rerek ödediğimiz gerçeğine karşı bir di-
“Roman yazmak benim için, kendi ken-
dine masal anlatmak gibi bir şey. Hani ço- renç stratejisi daha çok. FELIX STROSETZKI
Aynı süreç, yüzlerce yıldır Avrupa ve
cukların uyumadan önce yaptıkları gibi.
İşte bu kitap da yirmili yaşlarını sürmekte Kuzey Amerika’nın kalkınmasına odak-
lanarak, hayvanların, bitkilerin, suların,
olan bir çocuğun, insanların başına gelen
luğu, birbiriyle savaşan cins ve ırklar gibi, Tokarczuk; üç yaşam savaşçısının
her şeyin bir anlamı olduğuna dair ma- kısacası doğanın hunharca bozulması-
tutarsız unsurların bir takımyıldızı örne- ölümle karşılaşmasını anlatırken bir an-
na, çevre katliamına, iklim değişikliğine
sum inancıyla yazılmıştır.”
ği bütünlenmesi burada söz konusu olan. lamda ölümü evcilleştirmeye soyunu-
neden olmadı mı?
yor. Aslında bu anlatılar birleşerek bir
Bölgesel savaşlardan kaynaklanan
KADİM ZAMANLAR VE
ANTİ-DESTAN ‘SON HİKÂYELER’
roman oluşturmuş, ne var ki kadınların
DİĞER VAKİTLER mülteci sorunları, ekonomik krizler,
VE ÜÇ SAVAŞÇI KADIN!
hızla gelişen teknoloji, koca dünyanın kaderi bir bütün oluşturmuyor.
Ardından yazdığı Kadimzamanlar ve
Olga Tokarczuk’un en etkileyici romanla-
Diğer Vakitler (Prawiek i inne czasy / sırtına yük üstüne yük bindirmedi mi? Bu, bir aile hikâyesi değil, hele hele
rından biri olan ve kısa süre önce ülkemiz-
Evet, Tokarczuk tüm bunlardan yola yakın ilişkiler hakkında sıcak bir anlatı
Timaş Yayınları / Çev. Neşe Taluy Yüce
de de yayımlanan Son Hikâyeler de (Çev.
/ 1996) adlı yapıtı, yazarın kahramanla- çıkarak, dünyayı yeniden bir bütün ola- hiç değil. Daha çok bir anti-destan, kop-
rak duyumsamak adına, kendine özgü bir Neşe Taluy Yüce) yazarın diğer romanla-
rının “zamanını” coşkulu bir sesle an- muş aile bağları, kayıp ilişkiler, aile zin-
lattığı öykülerden oluşuyordu. edebiyat programı oluşturmaya başlamış. rı gibi Timaş Yayınları’nca yayımlandı.
cirinin halkalarında kendini bulamama
Tabii ki ne sihirdir ne keramet cazibe-
Bu coşku, eğilip bükülen bir garip Roman üç kadının hikâyesi üzerine ku-
hakkında bir hikâye.
gerçekçilikle, ucubelik, sıra dışılık, has- siyle değil, ancak uyumsuz insanlar, an- rulmuş: Ida, Pareskeva ve Maja: (Anne,
Kahramanlar - Pareskeva, Ida, Maja
laşmazlıklar, insan ve hayvan uyumsuz-
talık, delilik, parapsikoloji ve benzeri anneanne ve kız.)
- sadece derin bağlardan değil,
>>
16 11 Kasım 2021