29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MARGARET ATWOOD’DAN ‘DELLIÂDDEM’ Kıyamet sonrasına dair bir kurgu DNA siparişinin verilebildiği, çocuklarının kişiselleştiği, pornografinin ayyuka çıktığı, sosyal medyanın hayatı tamamen ele aldığı bir dünyayı anlatıyor Atwood. Okudukça bir kâbus olduğunu düşündüğünüz bu yeni sistem aslında gerçeğin ileride nasıl olabileceğine dair bir tür canlandırma. ADALET ÇAVDAR P ek çok bilimkurgu kitabında benzer öğeler vardır – artık pek çok bilimkurgu dizisinde de – kötü şirketlere farkında olarak ya da olmadan çalışan bilim insanları, dünyanın bir şekilde yok olması ya da yok olmakla karşı karşıya kalması ve dünyaya yeni gelen nesle bir haberci ya da hikâyecinin olanı biteni anlatması... Başka türlü bir dünyanın mümkünlüğüne inanmak arzusudur ütopyalar biraz, delirmeye imkân bulamayan aklımızın kurduğu, çağı başka türlü anlatma arzusudur distopyalar, aklımızın şaşa kaldığı kötülükleri artık durduramadığımız zaman başvurduğumuz. Özellikle bilimkurgu ve fantastik edebiyata merakı olmayanlar Margaret Atwood’un adını bugünün internet dizilerinden duydular. Alias Grace ve Damızlık Kızın Öyküsü kitaplarının dizi olması, bir aktivist olarak yer aldığı alanların ve yaptığı konuşmaların duyulmasını da iyice arttırdı. 1939 Kanada doğumlu yazar, şair, denemeci, eleştirmen, feminist ve çevre aktivisti Margaret Atwood “ütopya” ve “distopya” kavramlarını birleştirerek “üstopya” adını verdiği kendine has bilimkurgu türündeki romanlarıyla dünyada tanındı. Ürettiği her alanda aldığı ödülleri ise saymak pek mümkün değil. Doğan Kitap Atwood’un eserlerini Türkçede yayımlıyor. Atwood’un orijinal adı “MaddÂddem” Türkçesi ile “DelliÂddem” üçlemesinin ilk iki kitabı olan Antilop ve Flurya ve Tufan Zamanı yakın zamanda yayımlanmıştı. Serinin üçüncü kitabı olan DelliÂddem ise Dilek Şendil çevirisiyle nisan ayında yayımlandı. Romanın orijinal adı tersinden de aynı şekilde okunan bir kelime bütünleşmesi. Bu tersinden ya da düzünden aynı şekilde okunan kelime romanın içinde de çeşitli şekillerde yer alıyor. Üçleme aynı zamanda Darren Aronofsky tarafından televizyona uyarlanmaya çalışılıyor. ÜÇLEMENIN SON KITABI Edebiyatın yaşayan en ünlü feministlerinden biri olan Atwood aynı zamanda doğaya, çevreye, insana verdiği değer, politikanın insanı ve yaşadığımız her alanı nasıl kirlettiğini her zaman dile getiren kadın yazarlardan biri. DelliÂdem, Atwood’un dünyaya dair bakış açısını ortaya serdiği bir roman. Kıyamet sonrası dünyayı anlatmaya ça lışıyor yazar. Daha iyi bir dünya için bugünün tamamen yıkılması mı gerekiyor sorusunun cevabını ise okurunun aklına, vicdanına ve sağduyusuna bırakıyor. DelliÂdem, üçlemenin ilk iki kitabının kısa hatırlatmalarıyla başlıyor. Antilop ve Flurya’nın başında KarAdam gezegeni yok eden ölümcül saldırıdan bir tek kendisinin hayatta kaldığına inanıyordu, sonrasında ise üç kişinin daha yaşadığını öğrendi. Tufan Zamanı’nda ise ilk kitap ile aynı zamanlarda geçiyor ama farklı bir öykü, Âdem Bir tarafından kurulan yeşilci bir din olan Tanrı’nın Bahçıvanları’nın hikâyesini anlatıyor. Son kitap DelliÂddem ise bu iki romanda bir şekilde yer alan herkesin hikâyesini birleştiriyor. Ve öteki iki kitaptan kalan bütün kurgusal soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. DelliÂdem yaratılış mitolojisinden, kutsal kitaplardan ve yeryüzünün oluşumuna dair anlatılan hikâyelerden ve mitolojiden ilham alıyor. Bir salgın ile sonu gelen insanlığın hikâyesini sağ kalan Toby anlatıyor. İyi ve kötünün yan yana yeniden durmaya çalıştığı bu yeni düzen ve âlemde KarAdamı Jimmy, ilk kitaptan bu yana gönülsüz bir peygambere dönüşüyor. İnsanlığa dair bir umudun kalıp kalmadığını saf ve çocuksu karakterler olan Fluryagillere olanı biteni anlatan Toby’den dinliyouz. Tobby’nin çabası aslına bakarsanız biraz umutsuz, çünkü dünyayı bir şekilde tanımlayan ya da anlatan herhangi bir nesne artık o yeryüzünde bulunmuyor. VAHŞİ BİR YOLCULUK Ekolojik felaket, salgın, yağmalama, teknolojinin getirdikleri ve götürdükleri, sosyal çürüme ve ayakta kalma savaşları ya da kulağa daha başka pek çok şeyi çağrıştıran çabaları serinin öteki iki kitabının yanı sıra DelliÂddem ile iyice büyüyor. Okuruna vahşi bir yolculuk ve bol engebeli bir arazi sunuyor. Bu arazinin içinde ürettiği dilin bol göndermeli ve hicivli olması ise okuru biraz yoruyor. İlk iki kitapta yaptığını üçüncü kitapta da yapmaya devam ediyor Atwood kıyamet sonrası şimdiki zamanı öteki kitaplarla birleştirerek anlatmaya devam ediyor. Hayatta kalanların aralarındaki sorunları tek tek çözmeye uğraşıyor. DNA siparişinin verilebildiği, çocuklarının kişiselleştiği, pornografinin ayyuka çıktığı, sosyal medyanın hayatı tamamen ele aldığı bir dünyayı anlatıyor Atwood. Okudukça bir kâbus olduğunu düşündüğünüz bu yeni sistem aslında gerçeğin ileride nasıl olabileceğine dair bir tasavvur. Bugün neden kırılıyorsak onun biçimini değiştirerek bize yeniden sunuyor yazar. Yaşadığımız çağın alıştığımız kokusunu yeniden duymamızı sağlıyor, uzuvlarımızı açıyor. Atwood, DelliÂddem ile aslında insanlığın geçmişini ve sözlü hikâye geleneğini bir araya getiriyor. Nereden ve neden geldiğimizi hatırlatıyor. Bundan bir yüzyıl öncesinde kimimize göre ütopya kimimize göre distopya olan bugünü bize bir şekilde yeniden anlatmanın yolunu buluyor. Bulduğu metodun içerisinde klişelere yer verse de, klişelerin aslında hayatımızın kocaman parçaları olduğunu da hatırlatıyor. Yeryüzünde her şeyin dengesi olduğunu bir kez daha okuruna sunuyor. Kırılan bir kalbin ya da bir nesnenin asla iyileşmeyeceğine inanan ve bunu bize çeşitli şekillerde kanıtlamaktan vazgeçmiyor sadece hayata dair hissettiğimiz neşeden ve aldığımız keyiften vazgeçmemiz gerektiğini mizahla anlatmayı tercih ediyor. DelliÂddem / Margaret Atwood / Çeviren: Dilek Şendil / Doğan Kitap / 488 Sayfa / Nisan 2019 4 6 Haziran 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle