17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MERHABA İki tenha kitap Şatafatlı büyük kitapçılara pek gitmiyorum artık. Çünkü oralarda kitaptan çok mal satıldığı kanısındayım. Ara sıra yolum düşerse, hemen kapıdan girince çok satanlar, yeni çıkanlar falan gözüme çarpıyor elbette. Bazılarının kapağında yazarların fiyakalı fotoları var. Kapak yıldızları gibi maşallah! “Ne olur bizi satın alın!” diye bağıran kitaplar. K ıyıda köşede duran kitaplar çekiyor benim ilgimi. Örneğin, Türkiye’de az tanınan yabancı bir yazarın bir yapıtı çevrilmiş, az bilinen bir yayınevin ce basılmış, bu büyük kitap pazarına bir yerden düşmüş oluyor ba zen. Geçenlerde, ne yazık ki gene gecike rek bulduğum bu tür iki kitaptan söz ede ceğim. Birincisi Kurt Schwitters’in Üç öykü ve Diğer Küçük Şeyler’i, SUB yayınlarından 2017 yılında çıkmış. Deniz Kurt aktarmış Türkçeye. Schwitters (1875 1948) ülkemizde uzman çevreler dışında pek tanınmayan muazzam bir sanatçıdır. Dada akımıyla yola koyulmuş, ama çok daha yaratıcı bir yöne gitmiş. Bir ara ilgilendiği dışavurumculara da pek uymamış. Kendi sanat akımını yaratmış: Merz. Commerzbank sözcüğünün orta bölümü (ticaretbank’tan caret’i alır gibi). Nedir Merz? Dünyayı bir sanat yapıtı olarak yeniden biçimlendirmek iddiası. Dünyada her şeyi sanata dönüştürülebileceğini düşünmüş Schwitters. Önce bir ressam o, baskıları, litograflar, oymaları da var ama asıl kolaj tekniğinin babası olarak biliniyor. Paramparça olmuş bir dünyaya bakıyor Schwitters. Bütün o parçaları bir araya getirerek yeni bir bütünlük yaratmaya çalışıyor sanki. Her türlü nesneyi, malzemeyi kullanıyor, atıkları, kâğıtları, maden ya da deri parçalarını. Ortaya çıkan sonuçlar müthiş. “Aslında dünya bu kadar güzel işte, ama değerini bilmiyoruz” der gibi. Schwitters “yerleşmeler” yapmış. Bir evin içini tümüyle sanat yapıtına dönüştürüyor, sağa sola koyduğu nesneler, yaptığı değişikliklerle. Sanki sanatçı, ruhuna, zihnine, belleğine somut karşılıklar ara Kurt Schwitters değil, yazında da değişimin peşinde. İyi bir şair. 1919’da çıkan Anna Blume’ye kitabı epey tutulmuş. “Ey sen! Yirmiyedi duyumun sevgilisi” diye başlıyor, alışılmış yaklaşımları, söz kalıplarını alt üst eden deneysel aşk şiirleri. Dada’dan etkilenerek bu sıradışı çizgisini hep sürdürmüş. 1932 tarihli Ursonate’si de ünlü. Sözcüklerin değil, değişik harflerin belli bir ses uyumundan ibaret. Sahnede okuduğunda etkileyici, doğrusu. Bizde olsaydı “anlamsız şiir” akımından sayılırdı. Ah, Sevgili İlhan Berk! Neredesin? Schwitters’in üç öyküsünü okuyoruz andığımız kitapta. Schwitters’in bildiğim sanat yapıtlarının merkezinde alaycı, nükteli bir bakış görürüm. Fotoğraflarındaki bakışı da öyle. Öykülerinde bu bakışını kâğıda döküyor sanki. Zevkle okudum. Naziler 1937 yılında açtıkları “Dejenere Sanat” sergisinde Kurt Schwitters’i unutmamışlar (!). 1930’lardan 1948’e, Schwitters fotoğraflarındaki o gülümsemesine karşın çok çekmiş, beş parasız ölmüş. Sanatı karanlık dönemlerde yaşatan kahramanlardan. mış, onu oluşturan parçaları birleştirip nihayet kendini bütünleşmiş görebilmek için. Değerli sanat adamımız Ali Artun’un, Schwitters’in Erotik Istırap Katedrali üzerine çok güzel bir çalışmasını okudum. Herkese salık veririm. Schwitters, sadece görsel sanatlarda GÖSTERİŞTEN UZAK DİZELER İkinci kitabımız, ünlü Arjantinli kadın şair Alfonsina Storni’den seçme şiirler: Denize Doğru. İyi şairlerimizden Tozan Alkan’ın çevirisi. Medakitap yayını, Eylül 2016. Türkçede ilk okuyoruz ülkesinde heykeli dikilen bu şairi (1892 1938). Aynı zamanda gazeteci, tiyatrocu, kadın hakları savunucusu. Bir efsane. Andığımız kitaptaki şiirleri okuyunca ince, keskin duyarlıklı bir kadın özne algılıyoruz. Storni’nin duygusal âlemi için belki keder sözcüğünü başlık olarak seçebiliriz. Latinlere özgü trajik bir kavrayışla aktarıyor duygularını. Elbette, şiirlerini asıl okutan şey, bu duygularını aktarma biçimi ve imgeleri. Storni, şairane fiyaka, gösteriş peşinde yazmıyor. Birkaç sözcükle, kısa dizelerle, birkaç imgeyle toparlıyor anlatmak istediğini, yani dünyaya ilişkin kara duygularını, olumsuz izlenimlerini. Okuru bir çevrinti gibi alıp götürebilen şiirler bunlar. Deniz (su, yağmur, gözyaşı) ve ölüm ana imgeleri, izlekleri. Deniz nasıl da çekiyor Alfonsina’yı. Kanserin onu Azrail’e teslim etmesine izin vermeden yürüveriyor denize doğru. İntihar diyorlar ama şiirleri başka bir şey diyor. “Denizin dibinde / camdan / bir ev var.” diye başlıyor etkili bir şiiri. Zor katlanmış bu hayata. Aslında evine döndü Alfonsina. Bir deniz kızıydı o, ne işi vardı insanların arasında? ESKIL BIR SES... Ölümünden sonra Ariel Ramirez ile Felix Laura, Alfonsina y El Mar (Alfonsina ve Deniz) başlıklı bir şarkı bestelemiştir. Çeşitli ülkelerde birçok ünlü şarkıcının seslendirdiği bu şarkıyı kitabı okuduktan sonra mutlaka dinleyin. Birkaç dizesi serbestce şöyle aktarılabilir belki: “Gidiyorsun, yanında yalnızlığın, Kim bilir hangi yeni şiirleri bulmaya Eskil bir ses, rüzgârdan ve tuzdan olma, İstiyor ruhunu, çağırıyor onu, ve gidiyorsun suya doğru, düşlerde yürür gibi, Uzanıp uykuya dalıyorsun, üstün denizle örtülü.” n Üç Öykü ve Diğer Küçük Şeyler / Kurt Schwitters/ Çeviren: Deniz Kurt / SUB / 2017 Denize Doğru / Alfonsina Storni / Çeviren: Tozan Alkan / Meda Kitap / 2016 KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gürer Mut l Tasarım: Funda Yaşar Er l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Baskı Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 311 Nisan 2019 Bu sayımızda, elli üç yıldır sinema eleştirmenliği yapan Atilla Dorsay’ın yeni yayımlanan anı kitabı, Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar, üstüne arkadaşımız Gamze Akdemir’in kendisiyle yaptığı konuşmayı okuyacaksınız. Dorsay’ın yeni kuşakların sinema kültürü üstünde ne denli etkili bir yazar olduğu düşünülürse, sinema odaklı ama bir o kadar da hayatın türlü alanlarına yayılmış bu yaşamöyküsü, elbette geniş okur kesimlerinin ilgisini çekecektir. Gazetemizin efsane yazı işleri müdürlerinden Sami Karaören, doksan yılı aşan uzun yaşamından önemli anı ve tanıklıklarını Mukadder Özgeç, Şükran Sabanuç ve Ömer Özgeç’e anlattı. Güzel Günlerimiz Oldu kitabını hazırlayanlarla Adil İzci konuştu. Yeni kuşak romancılar arasında kendine özgü dünyasıyla ayrı bir yer edinen Ömer F. Oyal’la yeni yayımlanan romanı Gemide Yer Yok üstüne Ege Yatır konuştu. Günümüz dünyasının güvensiz karmaşa ortamının insan doğasındaki etkilerini araştıran romanın, sorgulayıcı bakışıyla romancılığımızda ayrı bir yer tutacağı açık. Eski kitap meraklıları için, kitabın kime ya da nereye ait olduğunu belirten “exlibris” etiketinin ayrı bir önemi vardır. Can Orhun, Exlibris ya da Pertev Efendi Efendi’nin Yolculuğu adlı romanında kitap meraklılarını peşinden sürükleyecek bir serüvene çağırıyor okurları. Kitap üstüne Gamze Akdemir’in sorularını yanıtladı. Çocuk sayfamızda Burcu Yılmaz, Stefan Beuse’nin yaşamın zenginliklerini, çılgı ve şiirsel yanlarını anlatan Aydaki Keçi ya da Anı Yaşamak kitabını tanıtıyor. İyi okumalar. [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle