Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OĞUZ TECIMEN’DEN ‘ANAKRONIK’ Asabi, aylak, zamansız bir isyankâr Oğuz Tecimen’in “zamansız bir adamın günlüğü” alt başlığıyla kaleme aldığı Anakronik adlı anlatı, zamanla olan bağını ‘zamansız’ denecek kadar farklı hale getirmiş bir huysuz ihtiyarın düşüncelerinden oluşuyor. EZGI BÜYÜKCAN G eçen yıl onuncu yılını kutlayan Kırmızı Kedi Yayınevi’nin “yeni” yayınlarında dikkat çekenlerden biriydi “Yeni Edebiyat” kitapları. Mayıs ayında dört kitapla birden ilan edilmişti. Leyla Çapan’ın öykü toplamı Adı Yağmur; Şükrü Keleş’in İmiş adlı romanı, Alper Beşe’nin üçüncü öykü toplamı Kırılgan ve Melik Saraçoğlu, Hakkı Kurtuluş, Deniz Arslan’dan oluşan üç yazarın ortak verimi, bir deneysel anlatı Vatandaş Berzins yayımlanmıştı art arda. Dört kitap ayrı ayrı, yayınevinin “Yeni Edebiyat” için na sıl bir tanım veya tanımlar getirdiğini ispatlar biçimdeydi. Yaklaşık bir yıl aradan sonra aynı diziden yayımlanan Anakronik adlı anlatı, dizinin devam edeceğini ve gerçekten dikkate değer isim ve metinlerle olacağını ispatlıyor. Oğuz Tecimen’in “zamansız bir adamın günlüğü” alt başlığıyla kaleme aldığı Anakronik adlı anlatı, zaman hepimizden başka bir açıdan yaklaşan ve dolayısıyla zamanla olan bağını ‘zamansız’ denecek kadar farklı hale getirmiş (deyim yerindeyse) bir huysuz ihtiyarın düşüncelerinden oluşuyor. Bu düşünceler; zamansız dolaylı olarak da “anakronik” karakterin, birbiriyle ilintili ama başlık olarak farklı konular, durumlar ile ilgili tiratlarına dönüşüyor. Basitçe; başlığı bilin se de başlangıç noktası tam olarak bilinmeyen uzun cümleler, isyanlar silsilesi diyebiliriz Anakronik için. BİR ÇAĞIN ELEŞTİRİSİ Kelimenin tam anlamıyla “aylak” kahramanımız örneğin parkta bir bankta otururken veya havaalanında dış hatlar kapısının tam karşısında dururken yahut köprünün korkuluklarına dirseklerini dayamışken düşündüklerini tam da düşündüğü hızla dile getiriyor. Bu, bir andan sonra öyle bir hal alıyor ki, kahramanımız on yıllardır içinde dönüp durduğumuz kültür ortamının, edebiyat ortamının, akademik ortamın, sanat ortamının safralarını kusar hale geliyor. Genel anlamıyla entelektüel “kimlik”le tanımladığımız insan ların yer aldıkları, içinde bulundukları kimi hallere değgin çuvaldızlar batırıyor. Hayır. Kendine değil, tam tersi okurundan yazarına, sanatçısından entelektüeline herkese. Sakınmıyor sözünü. Yarası olan gocunur… Bu yönüyle bakıp, Anakronik’in kuru sıkı / güncel “bir dönem eleştirisi” metni olduğu yanılgısına düşmeyin. Bir çağın ve zihin biçiminin durumunu ortaya koyuyor ve onu eleştiriyor aslında. Üstelik “has edebiyat”ın tam ortasında. Dile, Türkçeye sonuna kadar hâkim bir karakter bu... Dolayısıyla yazar da bu karakter aracılığıyla yapmak istediği her şeyi yapıp, dilin imkânlarını sonuna kadar zorluyor. Yurtdışına değil Arjantin’e, İngiltere’ye, Londra’ya, giden; yurda değil Türkiye’ye, İstanbul’a dönen bir kahraman bu! Hikâyesiz, İnsansız, Sanatsız, Yersiz, Zamansız adlı beş ana bölüm ve (sırasıyla 2+2+2+3+1) toplam on alt kısımdan oluşan bölümlerin başlıkları bile meşhur “üç temel unsur”a (olayzamanmekân) bir esaslı gönderme. Aynı zamanda karakterimizin hali pür melalini de gözler önüne seriyor. Bu basit dikkat bile Tecimen’in anlatıda neleri nasıl yaptığının/yapabildiğinin örneği olacaktır. 99 sayfada hem bu topraklara hem evrensele ait olan bir anlatıya imza atıyor Oğuz Tecimen. Çok iddialı gelebilir ama, bir zaman sonra “kült”leşecek, kendi okurunu oluşturacak bir kitap Anakronik. n AnakronikZamansız Bir Adamın Günlüğü / Oğuz Tecimen / Kırmızı Kedi / 224 s. / Mart 2019 ARİF TEKİN’DEN ‘HZ. MUHAMMED’IN UZAY YOLCULUĞU’ Peygamberler gökyüzüne neden çıkar? Cumhuriyetçi kitlelerin büyük çoğunluğu en az itiraz ettikleri kitle kadar bilgisizdir, kulaktan dolma bilgilerle gericiliğe karşı mücadele edebileceklerini sanmakta, istemeden gerici tezlerin güçlenmesine yardımcı olmakta. HALDUN ÇUBUKÇU N eden? Neden gerçeği bulmak; özellikle de İslam dininin gerçeğini öğrenmek zorundayız? Soruya verilecek ilk karşılık özellikle yeni ve gittikçe karanlığı koyulaşan bir “cahiliye” döneminde dinci gericiliğe, bağnazlığa, yobazlığa karşı tutarlı olduğu kadar kazanıcı bir mücadele verme zorunluluğundan oluşturulabilir. Ülkemizde ise son yıllardaki Cumhuriyet’ten rövanş alma eğiliminin iktidarda olduğu, bütün referansların en başta din üzerinden yapıldığı bir karşıdevrim döneminde aydınlanmacı, evrenselci, bilim temelli bilinç oluşturma zorunluluğunu belki de en çok hissetmiş üç aydınımız birinci elden çok nitelikli bilgi ve birikim sunmaktadır: Bilgisi ve tezleri karşısında umarsız kalanların katletmekten başka yol bulamadıkları Turan Dursun, Prof. Dr. İlhan Arsel ve bazı yapıtlarıyla Muazzez İlmiye Çığ. TURAN DURSUN’UN TILMIZI Bir süredir onlara, bir anlamda bütünleyici, el atılmamış konulara daha çok değinerek karanlıktakileri ışığa çıkaran bir ad daha eklenmiştir: Arif Tekin. Arif Tekin, Turan Dursun’un tilmizi sayılabilir, onun bıraktığı yerden ama onu da aşan katkılarla. Her ikisinin özel önemi ise mücadele et tikleri dini gericilik ve bağnazlığın bizatihi içinden gelmeleridir. İkisi de küçük yaşlarda koyu, “sağlam” medrese eğitimi almıştır. Arapça, Kur’an, hadis, kelam, fıkıh, vd. bilgileri öncelikle orada edindikten sonra “laik” sistem içindeki din eğitimi veren okulları da bitirmişlerdir. Arif Tekin ilahiyat fakültesi bitirmiş, yine Turan Dursun gibi Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışmıştır. Dolayısıyla İslam üzerine bilgileri tamdır. Ayrıca bu bilgilerini ansiklopedist kültür geleneğinin mirasını da donanarak, öteki dinlerin bilgisini de iktibas ederek kültürel ilgi alanlarını geliştirdikçe benzersizleşmişlerdir. Tefsirleri, hadisleri, sureleri, ayetleri birbirleriyle olduğu kadar tarihsel ilintilerini, nedenselliklerini, ve bağıntılarını sorgulamakta ve açıklamaktadır. İşte, Arif Tekin’in son kitabı “Hz. Muhammed’in Uzay Yolculuğu” adlı İslam Peygamberi’nin İsra ve Miraç mucizeleri üzerine çalışması yine son derece önemli bir aydınlanma yapıtı olarak ortaya çıkıyor. Evet, ilk başta biraz değişik, hatta şaşırtıcı bir ad taşımaktadır yapıt. “İsra” ve “Miraç” geceleri kapsamındaki “göğe çıkış” aslında o zamanın algısında biçimlenen bir uzaya yolculuktur. Kutsal bir uzaya! “Göğün yedi katı”na yapılan bir yolculuğun, mucizenin, gecenin İsra ve Miraç olarak birbiriyle ilişkisi, önemleri, tartışmaları üzerine ayrıntılı ve doğrudan birinci el İslami kaynakları harmanlıyor Tekin. En makbul altı hadis kaynağı ile ötekilerini karşılaştırarak tefsirler, içtihatlar, efsaneler arasında gerçeği bulmaya çalışıyor. İlki, İslam dini açısından tutarlı gerçeği, ikincisi de insan aklı ve bilgisi açısından tutarlı gerçeği. Gerçek bilgisi onu bir güç, bir olanak haline dönüştürme yeteneğine sahip olabilenler için belirleyici değerdedir. Arif Tekin bu gücü sunuyor. n Hz. Muhammed’in Uzay Yolculuğu / Arif Tekin / Berfin Yayınları / Kasım 2018 / 200 s. 18 11 Nisan 2019