Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CAN ORHUN’DAN “EXLIBRIS YA DA PERTEV EFENDI’NIN YOLCULUĞU” ‘Kitaplar kimseye ait olmamalı!’ Ciltçiler, sahaflar, tacirler, din adamları, yeniçeriler, cariyeler, dolandırıcılar, eşkiyalarla dolu bir çağ... Osmanlı Sarayı’nın kütüphanesinden çalınan bir el yazması... Gizemli bir beddua... Kitaplara âşık ciltçi Pertev Efendi ve sonu belirsiz yolculuğu... Can Orhun, “Yusuf’un Limanları”ndan sonra yayımlanan ikinci romanı “Exlibris ya da Pertev Efendi’nin Yolculuğu”, üç boyutlu Oryantalist panaromada bir iz sürümü. GAMZE AKDEMİR gamzebaharakdemir@gmai.com E xlibris ya da Pertev Efendi’nin Yolculuğu”nda, kurgu ile tarihi gerçekler kolkola. Corvina Kütüphanesi, hediye edilen el yazmaları, exlibrisler ve beddualar... Yola çıktığınız bu tarihi gerçekleri anlatır mısınız? Arka plan tarih araştırmaları yapmayı, dönemin gerçek kişilerinden ve olaylarından yola çıkmayı çok seviyorum. Bu romanımda Anlatıcı 1877’de yaşıyor ve yüzyıl gerisini anlatıyor. Romanın öncesinde el yazmalarına epey merak salmıştım, onunla ilgili yazayım diye düşünürken araştırmalarım sırasında exlibrislerle* karşılaştım ve ikisini bağdaştırıp ilerlemeye karar verdim. Exlibrisin Osmanlı ve yabancı el yazmalarındaki hikâyesini okuyunca işin içine kitapların üzerine çalınmasın diye yazılmış “beddua” ayrıntısı girmeye başladı. Dönem araştırması yaparken 2013’te, Budapeşte’de el yazmasıyla ilgili yapılmış bir serginin haberine rastladım. Corvina Kütüphanesine Osmanlı kitaplarının hediye edilmesinden bahsediyordu. Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan seferinde, Corvina Kütüphanesinden el yazmalarını alıp İstanbul’a getirmesi de, bir kısmının hediye olsun diye iade edilmesi de gerçek. 1877’de bununla ilgili bir haber çıktığını buldum. New York Times’ın dijitalleştirilmiş arşivlerinde de kupürü buldum, romana Türkçe çevirisini koydum. Ayrıca 250 yıl önce yaşanan büyük İstanbul depremi de gerçek tabii. Ciltçi Pertev Efendi’nin yaşamında önemli ve travmatik bir an olarak yer verdim. Ciltçilikle ilgili bölümde de, mesleki ayrıntıları hep gerçeğe dayandırarak yazdım. İşte ciltçinin kullandığı bir malzemenin vanilya kokusuna kadar, rahiyasını duyumsatmaya çalıştım. “GIAMBATTISTA TODERINI DE ROMANDA” n Ciltçi Pertev’in mütevazı bir dünyası var. Varsa yoksa kitaplar! Öyle, kitaplara âşık. Orta yaşlarına gelmiş, Solak Süleyman’ın tarihte böyle bir ciltçi de yaşamış ayrıca yanında yetişmiş biri. Beyazıt’ta küçük bir cilthanesi var. Ragıp Paşa Kütüphanesi’nde çalışan bir arkadaşı sayesinde hem kütüphaneden ciltçilik işleri alıyor hem de yeni bir kitap geldiğinde görme olanağı buluyor. Eşiyle yuvasında mutlu bir adam. Hayalinde İstanbul’dan çıkmak, maceralara atılmak falan hiç yok. Ne zaman ki kütüphanede üzerinde Sultan Süleyman’ın temellük* kaydının olduğu, romanın baş kahramanı o el yazmasını görüyor, hayatı değişiyor. n Venedikli Papaz Giambattista Toderini de romanın kahramanları arasında. Evet, Giambattista Toderini’nin “Türk lerin Yazılı Kültürü” (Türklerin Edebiyatı) adıyla Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış bir kitabı vardır. Toderini gayri resmi olarak kitap ticareti de yapmış. O dönemde Sultan Süleyman, Corvina Kütüphanesi’nden kitapları aldığında hangi kitapların orada olduğuna dair Batılılarda bir merak var. Toderini romanda o listeyi istiyor sadece. El yazması ise yerine geri koyulmak üzere dışarı çıkarılıyor. Pertev Efendi’nin de amacı sadece bir geceliğine alıp cildini incelemek. Fakat sonra bedduayı görüyor, yapışık iki sayfadaki sırrı fark ediyor. Bedduayı okuyor ama anlamıyor, exlibrisi görüyor ama ne olduğunu henüz bilmiyor. Deken bedduayı çeviriyor ve artık tutamıyor kendini. BEDDUALI KİTAPLAR! n Olaylar zincirini başlatan da bu korkusu. Bedduadan ödü patlıyor Pertev Efendi’nin. Bu beddualar gerçekten de var değil mi? Kesinlikle. Romandaki kurgusal bir bed dua ama sayısı çok olmasa da, çalınmasın diye dini içerikli beddualar eklenmiş kitaplar var. Genelde daha çok Hıristiyan el yazmalarında var. Osmanlı’da bedduadan çok muska var. İşte “Kebikeç” muskası meselâ; ilk sayfaya ‘Yâ Hâfız Yâ Kebikeç’ diye yazıyorlar. Kebikeç, kitapların koruyucu meleği; çalmak isteyenlerden çok zarar verecek, sayfalarını kemirecek güvelere, böceklere karşı koruması amacıyla yazılıyor. Tabii sadece muskaya bırakmıyorlar işi özel, ilaçlı bir mürekkeple yazarak işi sağlama da alıyorlar! n Kitap pek çok duraktan geçerek İstanbul’a ulaşmış. Bu durumda İstanbul’dan başladığımız için rotayı tersine izleyerek konuşalım. Geriye doğru kitabın anavatanına hangi duraklardan geçerek ulaşacak Pertev Efendi? Evet, yoldaşı Mustafa Efendi ile yollara düşüyor. El yazmasının son durağı Osmanlı Sarayı malum. Ondan önce Macar Kralı Matthias’ın döneminin en büyük, en etkileyici kütüphanelerinden biri olan Corvina Kütüphanesi’nde olduğunu öğreniyoruz. Corvina’dan önceki durağı da Patmos’taki Aziz Yuhanna Manastırı ki zaten üzerindeki exlibris de Patmos’a ait. Aziz Yuhanna’dan önce Kudüs’teki Aziz Mark kilisesi, ondan önce İznik ve İznik’ten önce de kitabın asıl anavatanına ulaşacağız. ÜÇ BOYUTLU ORYANTALİST BİR PANAROMA n Okuma boyu, dönemin Oryantalist evrenini tablo gibi yansıtan, üç boyutlu bir anlatım sürüyor. Kaplumbağa Terbiyecisi’nin kaplumbağasının yanımızdan yavaş yavaş seyirtmesi an meselesi gibi. Teşekkür ederim. Detaylarıyla, gölgesinden, kıyafetine kadar duyumsatmayı amaçladığım da buydu. Üç boyutlu dediniz, doğru; öyle kurmaya çalışıyorum. Romanlarımda İstanbul’u eski resimlere bakarak canlandırmayı seviyorum. İstanbul’un tarihi mekânlarına, sokaklarına, kütüphanelerine girdim, gezdim. Oryantalist ressamların özellikle 17 ve 18’inci yüzyılları yansıtan resimlerini inceledim, esinlendim. n Karakterlerin hepsinde kitaba büyük bir sevgi var. Kimse kitaba zarar vermiyor, yırtmıyor, yok etmeye uğraşmıyor romanda. Kesinlikle. Anlatıcı’dan başlayarak hiçbir karakter kitaba ticari gözle baksın istemedim. Kötü, uyanık, üçkâğıtçı olan bile kitabı sevsin, kitaptan anlasın, değer versin istedim. Kara Mustafa Efendi mesela... Sahte haritalar yapmaya uğraşan, sahte kitaplar yapıp satan bir adam ama kitap tutkusu ve bilgisi tartışmasız. *exlibris: Üzerinde bulunduğu kitabın kime ya da nereye ait olduğunu belirten Latince etiket. *Temellük: Yazma eserin ait bulunduğu kişiyi veya kitaplığı bildiren yazı, kayıt. Exlibris ya da Pertev Efendi Efendi’nin Yolculuğu / Can Orhun / Oğlak Yayıncılık / 336 s. 12 11 Nisan 2019