02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Yeni Hikayeler / Münir Göker / İkinci Adam Yayınları / 236 s. Gazeteci, yazar ve sinema eleştirmeni Münir Göker, edebiyata, müziğe, sinemaya göndermeler de yaptığı Yeni Hikâyeler’de ironi ve trajediyi bileştirerek insanın bilindik bilinmedik yanlarını yazıyor. Bir kuşağın, 68’lilerin acılarını, hüzünlerini, aşklarını, dostluklarını ve kendi yaşanmışlıklarını anlatıyor. Bir bakıma içinde yaşadığımız kurtlar sofrasını ve çakallar dünyasını ortaya koyan Göker, öykülerine birebir yaşadığı acıları, hüzünleri, kumpasları da taşıyor. Gündelik hayatın içinden geçerken rastladığı, tekdüze, yarı dünyalı, küçük insanların yani görünenin tasvirini çiziyor. Gündelik hayatın içinden geçerken rastladığı insanların yani görünenin tasvirini çiziyor. Mekânlardan çok hayatlara dokunarak, kendiliğinden sığlaşan bir toplumun coğrafyasını irdeliyor. Tüm bunları yaparken şiirle kavrulan bir yazar ve kitap “Yeni Hikâyeler”. Hayat Kırıkları / Gökhan Yılmaz / Kerasus Kitap / 176 s. Gökhan Yılmaz, “Hayatın önünüze çıkardığı engeller karşısında önemsediğiniz biri için ne kadar ileri gidebilirsiniz? Herkesi karşınıza alıp, gururunuza ve içinde bulunduğunuz toplumun kültürüne ne kadar karşı gelebilirsiniz?” sorusundan hareketle kaleme aldığı Hayat Kırıklıkları’nda gerçek hayatların sahici hikâyesine dikkat kesiyor. Romanında Kaan isimli kahramanın hayat mücadelesini, eşi ile kötü giden ilişkisini, tam ilişkisini bitireceği ve aşık olduğu, yanında huzur bulduğu kadına gitmeye karar verdiği sırada eşinin yakalandığı amansız hastalığın sonrasında gelişen karışık hayat örgüsünü yazıyor Yılmaz. Hayat kırıklıklarıyla vurgulanan da bu. Hayatın öğrettiği ve birlikte yaşamak zorunda bıraktığı acılar veya tercihler. Zaman zaman bir sevgilinin kaybı, zaman zaman ise istenmeyen bir tercihle ruhumuzda oluşan izler. Hayat akışını ansızın değiştirebilen kimi tatlı, kimi acı dolu sürprizler. Operadaki Hayalet / Gaston Leroux / Çeviren: Ümit Keskin, Tarık Özbek / Bilgi Yayınevi / 352 s. Paris Operasındaki hayalet söylentisi, ses sanatçısı Christine Daae’nin bir gün ortadan kaybolmasıyla herkes için ürkütücü bir hal alır. Genç kıza âşık olan Vikont Raoul Chagny’nin de dahil olmasıyla, olaylar korkunç bir hikâyeye dönüşür. Kıskançlık ve kaybetme duygusuyla herkese korku dolu anlar yaşa tan yaratık bir hayalet midir yoksa yalnızca anlaşılmayı bekleyen bir zavallı mıdır? Gaston Leroux, gotik korku türünün önemli örneklerinden biri olan bu trajik aşk hikâyesinde, okura nefret ile merhamet arasında soluksuz bir duygu karmaşasında yol aldırıyor. Genelevde Yas / İrfan Yalçın / h2o Kitap / 192 s. İstanbul. Karaköy. Zürafa Sokak. No: 14. Basit bir adres. Sadece postacıların değil neredeyse tüm erkeklerin bildiği, kadınlarıyla meşhur, kadınlara yasak bir adres. Sıradan insanların sıra dışı acılarının mekânı. İş bulamayan yoksul kadınların açlığa karşı tutunacakları son dal. Yaşı geçmekte olanların günden güne tükendikleri, bütünüyle düştükleri ve düşkünleştikleri, geri kalanların ibretlik geleceklerini gördükleri çaresizlik kuyusu. Genç bir Yaprak’ın düşmesiyle yarınsızlıklarının acısını gözbebeklerinde hisseden kabuk bağlamış kadın gövdeleri. Korkmayın, utanmayın burası bir genelev... Her meslekten, her yaştan, her erkekten misafirleriyle; sözcüleri, gözcüleri, dikizcileriyle burası bir ülke. En derin acıların yapmacık bir kahkahayla seyreltildiği, tebessümlerin gelip geçiciliğinde hüznü ağır basan bir dünya. O halde neden yas tutmamaktayız? “Genelevde Yas”, İrfan Yalçın’ın kaleminde edebiyatla buluşan insanların, insancıkların romanı. Hoş Çakal Hoş Tilki Enis Batur’a Mektuplar (1975 – 2002) / Ece Ayhan / Çolpan Kitap / 144 s. Ece Ayhan, “Hoş çakal hoş tilki” diye bitiriyor, Enis Batur’a yazdığı bazı mektuplarını. Hayatla olduğu kadar mektubun muhatabıyla da iyimser bir ilişkiyi bildiriyor bu son sözler; ayrıca Ece Ayhan’ın dille oynamayı sevdiğini de işaret ediyor. İlk mektuplar, 1974’te beyin ameliyatı için gittiği Zürih’ten. Kitaplarını nasıl kurduğu, nasıl ve hangi şartlarda çalıştığı, kimi şair ve yazarlar hakkında neler düşündüğü, yoksulluğun ve yoksunluğun insanı nasıl etkilediğine ilişkin doğrudan veya dolaylı bilgilerle dolu mektuplar. Elbette, şiiri için ipuçları da sunuyorlar. Kitaplarının yayıncısı olarak yazdıklarında ise Batur’a duyduğu güven hissediliyor. Ece Ayhan, çeyrek asrı geçen bir zamanda Enis Batur’la dertleşiyor. Kasırga Tutulması / Jesmyn Ward / Çeviren: Solina Sliahlı / Doğan Kitap / 280 s. Esch 14 yaşında... Üç er kek kardeş, alkolik bir baba, yeni doğum yapmış köpekleriyle, yoksul evlerinde Katrina Kasırgası’nı karşılayacaklar. Katrina’nın bütün gücüyle Kıyamet Günü’ne hazırladığı yoksul dünyada Nuh’un Gemisi’ne kimler binecek? Annesiz bir çocukluğu birbirine tutunarak geçiren çocuklar... Karnında taşıdığı taze hayatı, köpek China’dan öğrenerek korumaya çalışan Esch... Dostluklar... Bir çukurun içinde umutla geçirilen hayatlar... Ve aşk... Kasırga Tutulması, Jesmyn Ward’dan aşk, dostluk ve aile bağları üzerine, National Book Award ödüllü bir roman. Kültür Mirasını Koruma İlke ve Teknikleri / Zeynep Ahunbay / Yem Kitabevi / 256 s. Prof.Dr. Zeynep Ahunbay bu çalışmasında, çağdaş koruma uygulamalarını yönlendirmek için geliştirilen uluslararası ilkeleri, yaklaşımları irdelerken; bir yandan da oluşturulması gereken bilimsel altyapıyı açıklamaya çalışıyor. İnceleme; “Türkiye’de Koruma Uygulamaları Yapan Kurumlar; Yetki Alanları ve Çalışma Yöntemleri”, “Koruma Teknikleri İle İlgili Uluslararası İlkeler”, “Koruma Eğitiminde Temel İlkeler”, “Koruma Teknikleri”, “Arkeolojik Alanların Korunması” ana bölümlerinden oluşuyor. Kitabın sonunda verilen “Uluslararası Tüzük, İlke, Belge, Bildirge ve Kılavuzlar” ile “Sözlük” bölümleri ise kültür mirasını koruma konusunda bir rehber niteliği taşıyor. Tayga Sendromu / Cristina Rivera Garza / Çeviren: Banu Karakaş / Yüz Kitap / 89 s. Aldatılan bir koca tarafından tutulan bir kadın dedektif, kaçak çiftin peşinden dünyanın öteki ucundaki tayga ormanlarına kadar gider. Kayıp çifti bulmaya çalışırken, dünya tekinsiz, öngörülemez bir yere dönüşür. Tayga ormanlarında yoluna kurtlar, kardaki izler, eski hikayeler ve vahşi bir genç çıkan dedektif tökezler ve her şeyin gerçekliğini sorgulamaya başlar. Roman, kadim bir dehşet hissinin, ruhtaki yabanın anlatısı. Türkçeye ilk kez çevrilen Meksikalı yazar Cristina Rivera Garza’dan geçmişin yankılarını taşıyan karanlık, korkusuz, çağdaş bir fabl. Bir Cumhuriyet Akıncısı: Türkiye’de Milli Sanayinin Mimarlarından Nurullah Esat Sumer / Hasan Aslan Akpınar / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 240 s. Gazeteci, yazar Ahmet Emin Yalman’ın “Cumhuriyetin Akıncıları” olarak isimlendirdiği sayısız kahraman, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde her türlü zorluğu aşarak modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapı taşlarını döşemişlerdi. Nurullah Esat Sumer; genç Türkiye Cumhuriyeti’nin iktisat ve sanayi hayatında çok önemli görevleri başarıyla yürütmüş, sadece otuz dört yaşında Sümerbank’ın ilk genel müdürü tayin edilerek ülkede tekstil, kâğıt ve demirçelik sanayilerinin kurulmasında büyük hizmetlerde bulunmuş bu akıncılardan biriydi. Hizmetlerinin karşılığında “Sumer” soyadı bizzat Atatürk tarafından kendisine verilmiş, İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı sırasında Maliye bakanlığı, Devlet bakanlığı ve Dışişleri bakanı vekilliği görevlerini yürütmüştü. Yalman’ın arka planında Türk iktisat ve siyaset tarihine yer verdiği kitabında; İkinci Dünya Savaşı’nda ve Soğuk Savaş’ın başlangıç yıllarında çok çetin görevleri başarıyla yerine getiren Sumer’in ilginç ve inişliçıkışlı hayat hikâyesiyle bir portresi sunuluyor. Bu Kulaklar Neler Duydu Türkiyede Konferans Çevirmenliğinin 50 Yılı / Somnur Vardar / h20 Kitap / 344 s. Her şey 1960’ların ilk yarısında Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Heyeti’nin gazetelere verdiği ilanlarla başlamıştı: İleri derecede yabancı dil bilen, genel kültürü zengin, iyi yetişmiş gençler aranıyordu. Amaç verilecek eğitim yoluyla konferans çevirmeni yetiştirmekti. Başvurup seçilenler ilk konferanslarından bugüne, sendika toplantılarından, zeytinciliğe, çok farklı alanlarda sözlü çeviriler yaptılar; ülkenin ve anadillerinin yıllar içinde değişimini gözlemlediler. Üniversitelerde bölümler kurdular, yeni nesil çevirmenleri yetiştirdiler; gazete ilanıyla tesadüfen seçtikleri işi saygın bir mesleğe dönüştürdüler. 1969’da birkaç çevirmenin girişimiyle kurulan, yıllar içinde çalışma etiği ve ilkelerini geliştirerek gerçek anlamda bir meslek kuruluşuna dönüşen Türkiye Konferans Tercümanları Derneği’nin üç kuşağı bu kitapta bir araya geliyor, kaybettiklerini anıyor. Mesleklerinin hikâyesini anlatırken Türkiye’nin yakın tarihine bir başka yönden tanıklık ediyorlar.. Çağa Karşı Koymak: Faşizm ve Hümanizm Üzerine Düşünceler / Rob Riemen / Türkçeleştiren: Melis Oflas / Delidolu Yayınları / 148 s. Batı felsefine güncel katkılarıyla bilinen Nexus Enstitüsü’nün kurucusu ve başkanı Rob Riemen’in Çağa Karşı Koymak: Faşizm ve Hümanizm Üzerine Düşünceler adlı çalışması, küresel çapta yükselişe geçen sağcı ideolojiler ve faşist siyasi eğilimlere karşı demokratik değerlerin yeniden canlandırılmasına yönelik çabaları tartışıyor. Riemen, kültür ve eğitim “insan ruhunu yetiştirme” amacına hizmet etmedikçe, bir değerler sistemi olarak faşizmin asla yok olmayacağını, belli aralıklarla tekrar saldıracağını vurguluyor. 24 10 Ekim 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle