Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
[email protected] ‘Çalıyor kapımı güz / tam ben çekip gidecekken uzaklara’ Fransız şairlerden güz şiirleri / Çeviren: A. Kadir Paksoy GÜZ EZGİSİ I Soğuk karanlıklara gömüleceğiz yakında; Elveda, kısacık yazlarımızın sıcak aydınlığı! Duyuyorum şimdiden ölüm acısını avluda Düşerken kurumuş dalların yaydığı. Bütün bir kış öfke içinde, Kin, ürperme, yılgı ve zoraki uğraş, Bir güneş gibi kutup cehenneminde, Kalbim olacak donmuş kızıl bir taş. Ürpererek dinlerim düşen her dalı; Daha ağır gelmez yankısı darağacının bile. Ruhum çöken bir kule gibi çaresiz, gamlı Bir koçbaşının vuruşları altında gide gele. Bana öyle gelir ki bu tekdüze gidiş gelişte, Hızlı hızlı tabut çakan biri var, Kimin için? Dün yazdı; önümüz de güz işte! Bu gizemli gürültü bir ayrılış gibi çınlar. II Beni benden alıyor o yeşil ışığıyla uzun gözleriniz, Tatlı kadın, bugünse her şeyde bir acı var, Ve hiçbir şey, de od, ne oda, ne de sevginiz, Sarmıyor beni denizde parlayan güneş kadar. Ama yine de sevin beni candan bir anne gibi, Nankörü de sevin, kötüyü de yürekten; Bir günlük de olsa, bir sevgili, bir kızkardeş gibi Görkemli bir güzden ya da batan bir güneşten. Kısa görev! Mezar bekliyor, aç gözlü mezar! Ah, bırakın başımı koyup dizlerinize, Tadayım özlemle beyaz, sıcacık yazlar, Güz sonu aydınlığından düşen ne varsa size. Charles Baudelaire 18 10 Ekim 2019 SONYAZ EZGİSİ Yaralar kalbimi Biteviye bir ezgiyle Uzun hıçkırıkları Sonyaz kemanlarının Tıkanır soluğum Solar yüzüm Çalınca saat Eski günleri arar Ağlarım Alır götürür beni Sonyazın uğursuz yeli Kenarda kıyıda Orda burda Ölü bir yaprağım Paul Verlaine SONBAHAR Sis içinde çarpık bacaklı bir köylü Önünde ağır ağır giden öküzü Yoksul evler sis içinde Köylünün dilinde bir vefasızlık türküsü Aşkından, bir yüzükten Ve kırık kalbinden söz eden Ah! Sonbahar sonbahar öldürdün yazı Geçip gidiyor iki koyu gölge sis içinden Guillaume Apollinaire SONBAHAR Yığılıyor bir at iki yanı ağaçlı bir yolun ortasına Dökülüyor yapraklar üzerine Ürperiyor sevdamız Ürperiyor güneş de Jacques Prévert GÜZ Selam! Başı son yeşilliklerle taçlı orman! Çimenler üzerindeki sarı yapraklar! Elveda son güzel günler! Bu yaslı orman Benim acımı ve özlemlerimi saklar! Dalgın adımlarla ıssız bir patikada, Batan güneş alıyor benden beni, Doyamıyorum bakmaya son bir defa, Ormanın karanlığını ayaklarımın ucunda deldiğini! Evet, şu güz günleri, doğanın çaresiz can çekişmesi, Bütün güzellikler onun bakışlarında, Bu bir dost vedası, son gülümsemesi Ölümün sonsuzca kapatacağı dudaklarında! Yer, güneş, vadiler, ne kadar güzel ve tatlı bak, Size gözyaşı borçluyum mezarımın kenarında; Ne hoş kokuyor hava, ışık ne kadar berrak! Güneş ne kadar güzel ölen bir insanın bakışlarında! Şimdi muradım dibine kadar bitirmekte Ölümsüzlük iksiri ve öd karışımı bu kadehi! Hayatı içtiğim bu kupanın dibinde, Bal gibi bir damla saklıdır belki! Alphonse de Lamartine