Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NOBEL KONUŞMALARI Nobel’den dökülen kelimeler Kime verileceği her yıl tartışma konusu olan, üzerine bahisler dönen Nobel Edebiyat Ödülü, sahibini bulduktan sonra da kendinden bahsettirmeye devam eder. Bu kez yazarların tören sırasında yaptığı konuşmalar gündem oluşturur. İşte onlar ‘Nobel Konuşması’ başlıklı bir dizide kitaplaşmaya başladı. İlk yayımlananlar ise Claude Simon, Günter Grass ve Bob Dylan’ınkiler. Eray ak erayak@cumhuriyet.com.tr N obel Ödülleri, Alfred Nobel’in 1895 tarihli vasiyeti üzerine doğdu ve 1901’den itibaren fizik, kimya, tıp, edebiyat, iktisat alanlarında olmak üzere beş dalda verilmeye başlandı. Alfred Nobel’in vasiyetinde belirttiği gibi Edebiyat Ödülü ise sahibine İsveç Akademisi’nin seçtiği beş kişilik komite tarafından karar verildi. Ancak Nobel Edebiyat Ödülü, diğer dallarda olmadığı kadar tartışmalara neden oldu dönem dönem. 1958’de örnekse Boris Pasternak, bu ödüle değer görülmüş ancak Sovyetler Birliği hükümetinin baskısı altında ödülü reddetmek zorunda kal mıştır. 1964’te ise bu kez JeanPaul Sartre, geçmişte tüm resmî ödülleri reddettiği gibi Nobel’i de reddeder. Bu yaşananlar elbette Nobel Ödülleri etrafında dönen tartışmaları alevlendirir. Çok da uzak sayılmayacak bir zaman önceden bugüne kadar taşınan dedikodular ise Nobel’in daha çok siyasi saiklerle verildiği... Tam da bu nedenle kime verileceği her yıl tartışma konusu olan, üzerine bahisler dönen Nobel Edebiyat Ödülü, sahibini bulduktan sonra da kendinden bahsettirmeye devam eder. Son yıllarda komitenin verdiği kararlar da bu bağlamda ciddi tartışmlar yarattı. 2016’da Bob Dylan’a verilen ödül günlerce konuşulmuştu örneğin. Neden bir edebiyatçıya değil de bir söz yazarına, bir şarkıcıya bu ödülün verildiği gündemi epey meşgul etmişti. Açıklanması her yıl merakla beklenen Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi bu yıl açıklanmadı. Nedeni; İsveç Akademisi’ndeki cinsel saldırı skandalı nedeniyle yaşanan istifalar. Ödülü 1901’den bu yana dağıtan İsveç Akademisi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ödülün gelecek yıl iki kez verileceğini duyurdu. Anlayacağınız Nobel cephesinde ilginç şeyler oluyor. Hâl böyleyken, yani Nobel Edebiyat Cladue Simon Günter Grass Bob Dylan Ödülleri üzerinde özellikle son zamanlarda kara bulutlar dolaşırken ödülün prestiji yara alsa da Nobel hâlâ dünyanın en çok konuşulanları arasında en üstlerde yer alıyor. SADECE “MERAKLISINA” DEĞİL Hemen yukarıda da belirtildiği gibi Nobel Edebiyat Ödülü, sahibini bulduktan sonra da kendinden bahsettirmeye devam eder hep. Bu kez ödülün “neden” verildiği ve yazarların tören sırasında yaptığı konuşmalar gündem oluşturur. Meraklıları da basına yansıdığı kadarıyla bu konuşmalar hakkında bilgi sahibi olur. Fakat nedense Orhan Pamuk’un ödül konuşması Babamın Bavulu dışında, kitaplaşmış herhangi bir metin yayımlanmamıştı bugüne kadar. Bunda satış kaygısı da etkilidir muhakkak ama ortaya çıkacak kitapların, hiçbir zaman sıradan bir ödül konuşması olmadığını düşündüğümüzde aslında yapılmamasına şaşmalı. Hemen her yazar ödül konuşmasında; kendi edebiyat yolculuğundan, okumayazma serüveninden, dünya ahvalinden ve bu yolculuktaki kırılma noktalarından bahseder. Bu yönüyle içeriklerine baktığımızda yazarların kendileriyle yaptığı röportajlar olma özelliğini de taşır aynı zamanda. Röportajların, yazarların okurla kurduğu organik bağlardan en önemlisi olduğunu düşündüğümüzde ortaya çıkanın ilk elden nitelikli bir kaynak olduğu gerçeği de bu noktada düşünülmesi gereken detaylardan biri olarak öne çıkar. Yakın zaman önce kitapçı raflarında görmeye başladığımız “Nobel Konuşması” başlığı altında yayımlanan kitaplar da hemen yukarıda söylenenleri kanıtlar nitelikte. 1985’te ödülü alan Claude Simon’un, 1999’da ödülü alan Günter Grass ve yakın zamanda en çok gürültü koparan Nobelli Bob Dylan’ın konuşmaları dizi kapsamında yayımlanan ilk kitaplar oldu. Hepsi de küresel ölçekte tanınan bu isimlerin kendilerini ve dünyalarını okurlarına açtıkları önemli “kaynak”lar. Sadece “meraklısına” denemeyecek kadar kapsayıcı ve geniş düzlemdeler. Nobel Edebiyat Ödülü’nü bu kadar konuşmamızın ve dedikodu malzemesi yapmamızın yanına bir de bu ödüllerin yazarlar açısından ne anlam ifade ettiğini öğrenmek çok daha anlamlı olmaz. “Nobel Konuşması” dizisi bunu sağlamayı amaçlıyor işte. n 1985 Nobel Konuşması / Claude Simon / Çeviren: Orçun Türkay / Kırmızı Kedi Yayınevi / 80 s. 1999 Nobel Konuşması / Günter Grass / Çeviren: Ali Nalbant / Kırmızı Kedi Yayınevi / 40 s. 2016 Nobel Konuşması / Bob Dylan / Çeviren: Pelin Batu / Kırmızı Kedi Yayınevi / 32 s. 14 3 Ocak 2019 KItap