20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

189 ‘Burada Bir Nehir Çatlayacak’ “Sen ne zarif bir insandın Evin İyem” 4676 16.10.18! Cezayir nam tarihi mekânda, TürkAmerikan şairlerinin şiir okuma gecesi vardı, etkinliğin şeref konuğu şair, akademisyen ve Pulitzer ödüllü müzik eleştirmeni Lloyd Schwartz’dı. Amerikalılar şiirlerini odaklanarak okurken bizimkiler sanki bir başkasının yazdığı mektubu zoraki okuyorlardı. (Bu gözlemimi gecenin moderatörü iyi şair ve çevirmen Gökçenur Ç.’ye aktardım.) Bilahare genç bir şair adayıyla tanıştırıldım; adımı galiba duymuştu ve zamanı olmadığı için Cumhuriyet Kitap Eki’ne bakamıyordu. (Kendisini eleştirdim.) İki gün sonra dünürlerimizle seçkin bir lokantada brunch’a gittik. Masamıza hizmet eden genç kadın bir ara kulağıma eğilerek “Siz Selçuk Altun değil misiniz?” diyecekti. 4677 Türkiye’de kitap okunmadığından yakınıyoruz da şair, yazar ve sahafların karnesi de düşündürücü. 4678 Diyanet İşleri Başkanı 09.11.18 gibi kritik bir günde Atatürk düşmanı ve cumhuriyet karşıtı K.M.’ye hasta ziyaretinde bulundu. Büyük tepki gördü, istifası istendi ve iki gün sonra olay birden unutuldu. Derken aklıma ne geldi: 02.06.16 tarihli Kitap İçin’in başlığı; Muammer Kaddafi’nin, “Şekspir aslında Araptı ve gerçek adı Şeyh Pir idi” zırvasıydı… 04.07.16 tarihinde Beyaz TV’ye çıkan trajikomik K.M.de “Şekspir’in gizli Müslüman olup gerçek adının Şeyh Pir” olduğunu iddia edecekti. Ne tesadüf! 4679 Kadın yazar ve şairlerin yanı sıra nice erkek yazar ve şair de yaşını saklıyor. Okurun, okuduğu kişinin gerçek yaşını bilmesi hakkıdır görüşündeyim. Ayfer Tunç’u biyografilerinde yaşını saklamadığı için de takdir ederim. 4680 Yetkin ressam, alçakgönüllü insan Yusuf Kâtipoğlu’nu (19412018) severdim. Kuzguncuk’un sembol isimlerindendi ve Çınaraltı Cafe’de onu görünce yaşama sevincim artardı. Okumayla arası yoktu, kendisine bu yüzden takılanlara “Ben kâtip oğluyum, yazarım” derdi. “Ardıç Ağacının Altında”ya başlamıştı da bitirdiğini duymamıştım. Pastel renkleri yeğlerdi, ışıklar içinde yatsın… (Abebooks) safari yaparken vesileyle onun 1981’de İstanbul’a uğradığını da öğrendim; piyanist arkadaşı İngrid Bülau’ya yazdığı kartpostal iki kısa cümleden mürekkeptir: “Viyana da bir Konstantinopol’dur. Görüldüğü gibi.” Yusuf Kâtipoğlu 4681 Küresel Kültürazzi: 1933 Nobelisti, Rus yazar Ivan Bunin’in babaannesi Selma adında bir Türk’tü. / Jorge L. Borges: Odyssey’i sever, Ilyada’yı sevmezdi, Jung’u sever, Freud’u sevmezdi; Unamuno’yu sever, Heidegger’i sevmezdi. / Borges’e göre “Ulysses değersiz” bir kitaptı. / Borges’e göre Conrad, Dickens ve Çehov karakterlerine can verirken Dostoyevski bunu beceremezdi. / Gizemli kadın Alice Keppel, İngiltere Kralı VII. Edward’ın metresi ve Prens Charles’ın şimdiki eşi Camilla ParkerBowles’ın büyük ninesiydi. / Keppel’in lezbiyen kızı, yazar Violet Trefusis’in büyük aşkı Vita SackvilleWest’ti; heyhat onunkisi, Virginia Wolf’tur. / Eşcinsel şair W.H. Auden, Nazi zulmünden kurtarmak için Thomas Mann’ın kızı Erika ile göstermelik bir evlilik yaptı; hiç boşanmayıp ölene dek dost kaldılar. / Erika Mann bu konuda ilk önerisini Christopher Isherwood’a götürmüştü. / Şair Catullus (MÖ 8454) edepsiz Clodia Metelli’ye âşıktı. Önüne gelenle düşüp kalkan, kocasını zehirleyen kadın mahkemede yargılanırken şikâyetçi avukatı Çiçero’ydu. / Dante, Beatrice’ye âşık olduğunda dokuz, ebedi sevgilisi sekiz yaşındaydı; onlar asla bir araya gelemeyince ölümsüz “İlahî Komedya” doğdu. 4683 Sevgili komşum ve okurum Sezgin Noyan’ın tüyosudur; İzmir’e yolum düşerse ilk fırsatta Ege Üniversitesi Kâğıt ve Kitap Sanatları Müzesi’ni ziyaret edeceğim. 4684 (T)EK. 4685 Frankfurt Seyahatnamesi’nin önsözünden – Ahmet Haşim (18841933): “İşte şair ve seyyahın bu akrabalığı yüzündendir ki seyahatname, hiçbir lisan hünerine muhtaç olmaksızın bir şiir kitabının kardeşidir. Seyahatname okumanın tadını öteden beri bilirim. Bütün çocukluğum onları okumakla geçti. Kış geceleri, dışarıda rüzgâr ulurken bir gaz lâmbasının ışığını göz bebeklerimde, iki altın nokta gibi taşıyarak zengin bir ateş karşısında, rahat bir koltukta okuduğum o Afrika ve Amerika seyahatnamelerinin masum ve namuslu üslubundan aldığım tadı bana az edebi eser verebilmişti.” 4686 Onomastik: Özel adların kökeni, tarihi ve kullanımını inceleme bilimi. 4687 Ülkü Tamer (19372018), İkinci Yeni akımının bence en birikimli şairiydi. Yetkin bir çevirmen, tiyatro 4682 Gözde yazarım ve tepkinin efendisi Thomas Bernhard’ın (19311989) ölümünün otuzuncu yıldönümüdür. Sahaflar sitesinde Ege Üniversitesi Kâğıt ve Kitap Sanatları Müzesi. oyuncusu ve gazeteciydi. Sinema tutkunuydu. Fellini’nin başyapıtı “Amarcord”u Türkiye’ye o getirtmişti. Gizemli bir adamdı, kumar severdi (Orhan Veli gibi at yarışı bahisleri) derler. Ben YKY Yönetim Kurulu Başkanı’yken bir özel nedenle görüşmek istemiş, Robert Kolej kökenli şairi derhal kabul etmiştim. Daha ilk cümlesiyle beni sinirlendirdiğini anımsıyorum. 4688 “Sıragöller”den – Ülkü Tamer (1974): Şiire Önsöz Samanyoluna çıktın, gündüz oldu, artık kimse görmez ülkeni, yıldızlardan harfler kes, gökyüzüne mektuplar yaz, yanlış yapmaktan korkma, güneş gibi silgiyi nereden bulacaksın? Burada bir nehir çatlayacak senin orada fışkırmanla. 4689 1931 ürünü “Rumour at Nightfall” adlı romanının yeniden basılmasını yasaklamıştı Graham Greene. O ciltli baskıdan bir adedini 75 dolara alabilirsiniz. Oysa “cilt kapaklısından” (dust Jacket) piyasada tek bir tane var; Londralı sahaf Peter Harrington onun için 59 bin 386 dolar rica ediyor! 4690 “ABD’deki ekonomik sınıfları nasıl tanımlarım biliyor musunuz? Üst sınıf bütün parayı elinde tutar ve hiç vergi ödemez. Orta sınıf bütün vergiyi öder ve bütün işleri yapar. Fakirlerse orta sınıfı korkutmak için vardır.” George Carlin 4691 Arkası Gelecek AyII (Ahmet Merey): (“Zayıflamak” adlı yazısının ilk bölümünde Ahmet, yemek yemeyerek zayıflayacaksak Marmaris’e gitmemize ne gerek vardı diyordu.) Odaya yerleştik, aşağıya yemeğe indik. Açık büfe var demişlerdi. Acayip güzel bir açık büfe. Üstünde dünyada aklınıza gelebilecek her türlü ot var. Ama sos mos yok. Tuz muz yok. Allahtan çatal bıçak var. Derken garson çorba var dedi. Nefis yağsız, tuzsuz, bibersiz, şekersiz filan haşlanmış Girit Otları çorbası geldi. Garson “sonra da tatlı var” dedi. Biz ot tatlısı beklerken şekersiz deniz atı haşlaması suyu geldi. Bir iştahla yedik ki sormayın. Yemek biter bitmez İpeğe “Haydi odaya çıkıyoruz” dedim. “Sen çık, ben sonra gelirim” deyince bir rahatladım ki sormayın. Odaya çıkıp hemen kebapçıyı aradım. “Bana iki porsiyon kebap, bahçede otların arasındayım, oraya getiriver” dedim. Neme lazım, güvenlik görür filan, kurallara uymuyorum diye vuruverir. Ohhh, kebabı bir yedim, bir yedim; sonra da bizimkilerin yanına gittim. “Çok yemişim, uyku tutmadı” dedim. Aptal aptal bana baktılar. Haklıydılar. Ben de olsam aptal aptal bakardım. Baktım ki herkes çok memnun, o gece hemen nasıl zayıflamış olduklarını birbirlerine anlatıyorlar. Hani bunlar cahil cühela da değiller; okumuş yazmış kişiler. Verdiği ilaç için “bu ilaç >>şişmanlık yapabilir” diyen doktora asırların verdiği tecrübeyle “Tohtor 10 3 Ocak 2019 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle