29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Acıyın dertli bir anaya’ Brezilyalı şair Drummond de Andrade’yi (19021987) bu sayfalarda daha önce altı şiiriyle tanıtmıştık. Bu hafta onun “Dünyayı Taşıyor Omuzların” adlı kitabından uzun bir şiirini sunuyoruz. CARLOS DRUMMOND DE ANDRADE/ ŞİİRLER / ÇEVİREN: CEVAT ÇAPAN LUISA PORTO’NUN KAYBOLUŞU I Sorun bakalım bilen var mı Luisa Porto’nun nerede olduğunu; lütfen bildirsin bilenler Santos Oleos Sokağı, Numara 48’e. Hemen haber versinler yıllardan beri yatalak, şimdi de üzüntüden bitkin zavallı hasta anasına. Eğer rastlayacak olursanız– Luisa Porto, 37 yaşında– söyleyin dönsün evine, ya iki satır yazsın ya da bildirsin yerini. İster amatör bir gazeteci olun, ister yoldan geçen bir yabancı, bir satıcı ya da can alıcı bir katil, kim olursanız olun ya da hangi sınıftan, hatta varlıklı olsanız bile, acıyın dertli bir anaya, bulup getirin evine ya da hiç değilse bir haber. Luisa uzun boylu, zayıf, siyah saçlı, yumuşak tenli, dişleri beyaz, sol gözünün altında bir güzellik beni, ileri derecede miyop, gözlüklü, giyimi gösterişsiz... Üç aydır kayıp kendisi. Bu hasta bir ananın feryadı. Duyurun şehrimizin iyiliksever insanlarına, özel ilgi gerektiren bir aile sorununda yardımcı olsunlar. Luisa iyi bir kız, yüreği sevgi dolu, dindar, çalışkan, temiz. Köşedeki marketten alışverişe gitmişti, bir daha geri gelmedi. O kadar az para vardı ki cebinde. (Bulun Luisa’yı.) Eve geç dönen biri değil. (Bulun Luisa’yı.) Hiç erkek arkadaşı da yoktu. (Bulun onu, bulun onu.) Onsuz dayanılır gibi değil hayat. Carlos Drummond de Andrade II Bu arada onu bulamıyorsanız, hemen vazgeçmeyin aramaktan; inançla direnirseniz, Tanrı da sizi ödülsüz bırakmaz, er geç bulursunuz onu. Zavallı dul annesi hiç yitirmiyor umudunu, unutmayın ki Luisa pek ender inerdi şehre, onun için en iyisi mahalleden başlamalı işe, (annesini saymazsak) en yakın arkadaşı Terzi Rosita Santana, hafifmeşrep kızın biri, sorunu aydınlatmaya pek hayır gelmez ondan, “Bilmem ki! Bilmem ki!”den başka bir söz çıkmaz ağzından. Tuhaf mı tuhaf bir kız, işin gerçeği. Rio gibi bir şehirde o kadar çok insan kayboluyor ki son yıllarda, Luisa Porto da hiç bulunmayabilir. Bir ara, 1898’de ya da 99’da, emniyet müdürü bir gece Rossio Meydanı’nda denetime çıkmış, kaybolup gitmişti gözden, bu güne kadar da... Luisa’nın o zamanlar genç bir kız olan annesi Ticaret Postası’nda okumuştu da bu haberi hayretler içinde kalmıştı; hâlâ aklındadır o iri puntolu başlıklar. Nereden bilebilirdi yazgısının kısa bir evlilik, sonra dulluk, yoksulluk, hastalık ve pişmanlık olacağını; miyop ama sevimli tek kızının durup dururken kaybolacağını. Son olarak, iyiliği ve merhameti sonsuz Tanrı adına bulun Luisa Porto adlı ve erkek arkadaşı olmayan şu zavallı kızı. Politikayı filan unutun bir an, maddi çıkarları bir yana bırakın da sorup araştırmaya vakit ayırın. Pişman olmazsınız. İnsan ruhunu arıtan bir iyilik sonucu mutlu bir ananın yüzünün gülmesinden ve huzura kavuşmasından daha büyük bir doyum yoktur hayatta. III Luisa’nın kendi canına kıydığını söylemeyin bana. İnancın kutsal ateşi yanıyordu onun Tanrı’ya ve Efendimiz İsa’nın Kutsanmış Anası Meryem’e adanmış ruhunda. Asla kıyamaz o kendi canına. Bulmak zorundasınız onu. Polis bir şey bilmiyorsa ve basının haberi yoksa herhangi bir felaketin kurbanı olamaz kızım. Yatalak anasının esenliği, ana sevgisinin mutlak zaferinin, dinimizin saygınlığının, evlatlık ödevinin tanıklığı adına yaşıyordur çocuğum. Erdemine de kimse toz kondurmaya kalkmasın: Yoktu, diyorum size, sevgilisi yoktu onun. Olağanüstü bir şey olmuş olmalı: bir deprem ya da bir kralın gelişi; yön değiştirmiş olmalı caddeler bu kadar geciktiğine göre; hava karardı! Ama biliyorum, gelecek, ya kendi başına ya da bir hayırseverin elinden tutup uysal ve sevecen, bir şarkı gibi. Günün ya da gecenin herhangi bir saatinde, onu bulan lütfen bildirsin Santa Oleos Sokağı’ndaki eve. Telefon yok. Evdeki yaşlı yardımcı kadına haber bırakın yeter, o gerekeni yapar. Ancak ulusların yazgısının daha önemli olduğunu söylüyor ve böyle ufak tefek sorunlarla vakit kaybetmeyelim diyorsanız tamam, aşağılayın Luisa’nın anacığını, çevirin sayfayı: Tanrı esirgemeyecektir yardımını kaybolandan, terkedilenden; arasın diye güç verecektir kötürümün cansız bacaklarına. Tanrı’nın Kendisi, Git, diyecektir, bul biricik kızını, öp ve bağrına bas onu sonsuza kadar. IV Belki de o Tanrısal destek gerekmeyecektir sonunda. Luisa’nın annesi (hepimiz günahkârız) layık görmeyecektir kendini böyle bir inayete. Umudu vardır daha, bu da bir nimettir aslında. Evet bir gün dönerler sürüden ayrılanlar, belki de hiç dönmezler. Düşündükçe anlarız bunu. Anasının bütün istediği çocuğu, geçmişte bir öğleden sonra, ta Cachoeiro’da doğar doğmaz, ana sütüyle, sancıyla ve gözyaşıyla tanışan. Başka açıklama gerekmez, bir de –bağışlayın– şu fotoğraf: canlı bir varlığın silik izlerini taşıyan, bunun da bir anlamı yok sizin için. Artık bırakın aramayı. Susturun radyoları. Kalplerin dertlerden arındığı ve eldeğmemiş bir bakire hayalinin belirdiği mavi bir bahçede açan taç yapraklarının erinci içindeyim. Hissederek anlıyoruz. Aramanın artık bir yararı yok sevgili kızım Luisa’yı. Ben şimdi bedenime tutturulmuş bu yararsız bacaklarla dolaştıkça dünyanın külleri arasında, acı çektikçe ve çektiğim acıyla kendimle uzlaşıp hayata dönerek yürümeye başlayınca, o kımıldamadan bana bakıyor Sevgi denen o görünmeyen yıldızın kalbinden. n 40 12 Nisan 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle