02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

STEPHEN GREENBLATT’TAN “MUHTEŞEM WILL” Will nasıl Shakespeare oldu? Shakespeare’in 400. ölüm yıldönümünde, Stephen Greenblatt’ın “Muhteşem Will” adlı kitabı yeniden yayımlandı. John Carey’e göre yazılmış en iyi Shakespeare biyografisi olan kitap, “Shakespeare nasıl Shakespeare oldu?” sorusunun yanıtını arıyor. Cem tunçer [email protected] W illiam Shakespeare öleli dört yüz yıl oluyor. Kendisi artık birçok uyarlama filme ve oyuna konu olmuş, hakkında sıkça polemik üretilen, hatta bir popüler kültür malzemesi haline de gelen edebi figür. Geçtiğimiz günlerde The Guardian’da yayımlanan bir araştırmaya göre, yurtdışında, ülkesinde olduğundan daha popüler; Shakespeare’i seviyor musunuz sorusuna Meksikalıların yüzde 88’i, Türklerinse yüzde 79’u evet yanıtını vermiş. Bu oranla Türkiye, “Shakespeareseverler” grubunun üst sıralarda yer buluyor kendine. Shakespeare’in yazdıkları kadar, yazdıklarının yeniden üretimleri ilgi çekici. Posta kutumda şöyle bir adını aratmamla bile, Shakespeare’in Star Wars’u adında bir uyarlamaya rast geliyorum hemen: Star Wars’u Shakespeare yazsaydı sonuç ne olurdu? Shakespeare’in oyunlarını bilmeseniz de oyunları hakkında bir fikir sahibi olmamanız imkânsız gibi; Shakespeare bir şekilde sizi bulur ya da ona bir sebeple maruz kalırsınız. Romeo ve Juliet’i okumuş insan sayısı, hikâyeyi bilenlerin sayısından çok az olsa gerek. Harold Bloom, Dante’yi şairlerin şairi, Shakespeare’i ise halkın şairi olarak nitelendirir. Onu idol haline getiren Goethe, Shelley, Victor Hugo gibilerinin yanı sıra Tolstoy gibi ondan nefret eden ve bunu her daim dile getiren, oyunlarının yüksek sınıfın dinsiz, ahlaksız zihin yapısına uygun olduğunu belirten yazarlar da mevcut. Emerson’sa şöyle bahseder Shakespeare’den: “Kalabalığın dışında olduğu kadar saygıdeğer yazarlar kategorisinin de dışındadır. O akıl almaz bir şekilde bilgedir, diğerlerinin bilgeliği anlaşılabilir. Kısacası, iyi bir okur, Platon’un beynine yerleşip oradan düşünebilir ama Shakespeare’in beynine giremez. Bize kapılar hâlâ kapalıdır. İcra yeteneği açısından, yaratıcılık açı sından, Shakespeare eşsizdir.” KARANLIK ÇAĞI AYDINLATMA Stephen Greenblatt, edebiyatın bu önemli figürünün yer yer karanlık çağ olarak nitelendirebileceğimiz bölümü başta olmak üzere hayatına ışık tutuyor. Emerson’ın deyişiyle “akıl almaz şekilde bilge” Shakespeare’i bir akla sığdırmaya, ona bir beden biçmeye çalışıyor. Ünlü yazarla ilgili az bilinen ya da bilinmemesi sebebiyle tartışma konusu haline getirilen noktaları aydınlatmak istiyor ve ele aldığı konuları, Shakespeare’in oyunlarından hareketle, kimi zaman bir psikanalistin hastasının ağzından çıkan tek bir kelimeyle onun hayatının derinliklerine dalması kimi zaman cinayeti çözen bir Sherlock gibi Shakespeare’in hayatını anlamayaanlatmaya girişiyor. Shakespeare’in yaşayıp yaşamadığı konusunda bile çeşitli görüşler varken çoğu ciddiye alınmayacak zırvalar da olsa Greenblatt, yazarın hayatının en mahrem alanıyla; özel hayatıyla oyunları arasında bir paralellik kurma, Shakespeare’e dair açıklama getirme çabası içerisinde. Greenblatt, bir bulmacayı çözer gibi Shakespeare’in hayatındaki boşlukları doldurma görevini üstleniyor. ÂŞIK SHAKESPEARE? Genç Will’in, babasının işlerine yardım ederken uğraştığı eldiven ve derilerin sonrasında oyunlarında nasıl yer bulduğunu aktarıyor Greenblatt. Yahut oyunlarında sarhoşluğa kafa yorması Greenblatt, bir bulmacayı çözer gibi Shakespeare’in hayatındaki boşlukları doldurma görevini üstleniyor. nı, Hamlet’in ağzından incelikli bir şekilde tiksintisini kaydetmesini, yine de şen saçmalamalardan, adabımuaşerete sırt çevirmelerden, aniden parlayan o içgörü anlarından da büyülenmesini, ale tadıcılığı yapan babasının, içki yoluyla kendini belaya sürüklemiş olabileceğinden kaynaklandığını söylüyor. Shakespeare’le ilgili en önemli hususlardan biri de medeni hali olsa gerek. Nasıl bir evlilik yaşadı, cinsellikle ilgisi nasıldı, onu yazma işine mutsuz ilişki mi yöneltmişti? Greenblatt, 1582 tarihli bir belgeye dayandırarak Shakespeare’in acele bir evlilik yaptığını aktarıyor; hatta bu hızlandırılmış evlilik için Shakespeare’in kırk pound gibi dönem için oldukça yüklü bir tutara karşılık gelen bir borcun altına girdiğinden söz ediyor. Romeo ve Juliet’teki sabırsız âşıkların telaşı bu yüzdendir, hatta Juliet’in telaşının Romeo’nunkinden daha derinden anlatılması da Will ve eşi Anne arasındaki evlilikte, sabırsız olanın Will değil, üç aylık hamile Anne olduğuna dair bir sonuca çıkaracaktır bizleri. VI. Henry’de Gloucester’li Richard’ın “Nadirdir aceleyle yapılan evliliğin iyi gitmesi” gözlemi bu yüzdendir ve On İkinci Gece’de, Kont Orsino’nun “Bir kadın kendinden büyüğüne varmalıdır” adlı tavsiyesi, tamamen bir kişisel hesaplaşmadır: Anne, Will’den yaşça büyük olandır. Shakespeare, karısıyla ilişkisine dair hiçbir iz bırakmamıştır ya da hiçbiri günümüze ulaşmamıştır; “Bu fevkalade dilbaz adamdan, Anne’e yollanmış hiçbir aşk mektubu, birlikte acıyı ve mutluluğu paylaştıklarına dair hiçbir işaret, hiçbir tavsiye, hatta herhangi bir parasal işlem kaydı bile bulunamadı” diye aktarır Greenblatt. “BİR ATA KRALLIĞIM” 2012’de, III. Richard’ın kemikleri bulunduğunda, kemikler üzerinde yapılan incelemede onun cansız bedeninin savaş alanında soyulduğu, bir at sırtında Leicester’a getirildiği öğrenilmişti. Sanılanın aksine Shakespeare’in tasvirlerinin aksine Richard kambur değildi, kollarındaki yaralardan anlaşıldığı kadarıyla savaş alanında “Bir ata krallığım” diyerek kaçmak yerine savaşırken kılıç savururken hayatını kaybetmişti. Greenblatt, Shakespeare’in güçle ilişkisini, kitabın hemen başında şu sözlerle anlatıyor: “Shakespeare, kariyeri boyunca kraliyetin karizmatik gücünden kitlelerde yarattıkları heyecandan, güçlü adamların bile karşılarında titremesinden, o huşu hissi yaratan büyüklükten derinden etkilenmişti. Bu gücün karanlık yüzünü keşfettikten çok sonra, neden olduğu kibir, zalimlik ve ihtirası, tetiklediği tehlikeli oyunları, yaratıp beslediği açgözlülük ve şiddeti anladıktan çok sonra da Shakespeare, kraliyetin yarattığı sarhoş edici zevk ve heyecanla bağlantısını koparmadı.” Genç Will’in nasıl Shakespeare’e dönüştüğünün hikâyesi olan Muhteşem Will, 1592’de, henüz 28 yaşındayken VI. Henry’nin üç bölümünü ve III. Richard’ı yazan bir adamın hayatından kesitleri aktarıyor bize. Shakespeare’in hayatı ve eserlerinin şekillenişiyle ilgili bilgifikir sahibi olmak isteyen herkesin edinmesi gereken kitap, John Carey’e göre yazılmış en iyi Shakespeare biyografisi; “Shakespeare nasıl Shakespeare oldu?” sorusunun cevabını ise hakkıyla veriyor. n Muhteşem Will/ Stephen Greenblatt / Çeviren: Cem Alpan / Everest Yayınları / 506 s. KItap 7 Temmuz 2016 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle