02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KEMAL SELÇUK’TAN “CEMİYET KAÇKINI” ‘Büyük eser’ peşinde Kemal Selçuk, iki yazar adayının; Oğuz ve Kerim’in, bir kadın etrafında şekillenen ikircikli ilişkisini anlatıyor yeni romanında. Bursa’yı, yazma iştahını, yıllar süren bir öfkeyi, kaybetmeyi, unutamamayı resmediyor. ERAY AK [email protected] Y azıyla, okumakla, dahası yazmanın bir fiiil olarak kendisiyle sıkıntılı, gerilimli ilişkiler geliştiren kahramanların çoğaldığını görüyoruz son dönem Türkçe edebiyatta. Bu bağlamda çok da uzun sayılmayacak bir süre önce, yine bu sayfalarda değerlendirmelerini okuduğunuz Ekin Can Göksoy’un Epope Tatavla ve Serhat Çelikel’in Karlar Altında Körler Ülkesi romanları, az önce bahsedilen durumu çok güzel yansıtan metinlerdi. İki romanın başkahramanları da yazmak isteyen, hatta çevrelerinde “şair”, “romancı” diye tanınan “tip”lerdi. Fakat gelin görün ki, ne kadar çabalasalar da yazmak istediklerini yazamıyor, bir şekilde kafalarında dönüp duran “büyük” hikâyeler, “destansı” şiirler tasarı aşamasında zihinlerinde kalıyordu. Aynı zamanda yaşadıkları şehir ve semtleri de bu “şair” ve “yazar” ruhlarda can buluyor, Göksoy’da Kurtuluş, Çelikel’de Kadıköy 1930’ların İstanbulu’na götürüyordu bizi. İKİ YAZAR ADAYI “Büyük eser” arayışı elbette ki günümüzün getirdikleriyle ortaya çıkmış yeni bir edebi yaratım şekli değil. Bu anlamda akla ilk gelen eser ise şüphesiz Thomas Mann’ın Doktor Faustus’u. Mann, bu son ve büyük eserinde mağrur bir sanatçı olarak çizdiği kahramanı besteci Adrian Leverkühn’ün gerilimli dünyasına çekiyordu okuru. Kahramanın ruhu, yaratma arzusuyla dolup taşsa da akılcı, duygusallıktan uzak mizacı ve dizginleyemeyen gerilimi, yaratma gücünün önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyordu. Fakat Mann’ın kahramanı üzerinden anlattığı sadece zahirdeki değildi. Mann, çok daha farklı ve evrensel boyutları da içine alan, faşizm gibi dünyayı ilgilendiren bir mesele üzerine kurmuştu romanını. Leverkühn’ün gitgelleri bunun sembolleşmiş haliydi sadece. Tam da bu nedenle dünya edebiyatının kült romanları arasında kendine çok sağlam bir yer açar Doktor Faustus. Hem anlattıkları hem de bu anlattıklarını kaleme getiriş şekliyle... Aynı şekilde Thomas Bernhard’ın Kireç Ocağı’nı da bu anlamda farklı bir yere koymak mümkün. Romanın kahramanı Konrad’ın beş yıl boyunca kendini ve tekerlekli sandalyeye mahkum eşini hapsettiği mekânda, “İşitme” başlıklı sanatsalbilimselyazınsal başyapıtını yazma uğraşının çevresinde kurulmuştu roman ve Mann gibi Bernahrd da kendine has üslubuyla, kendinden daha ötesine gitmeyi başarmıştı. Bu yönüyle Türkçe edebiyatın bugünkü verimlerine baktığımızda, Mann ve romanı Doktor Faustus’un, Berhard ve romanı Kireç Ocağı’nın aksine yerelliği benimsemeleri, daha çok “biz”i ilgilendiren dertler üzerine gitmeleriyle dikkati çekiyor. Bu bağlamlarıyla Göksoy ve Çelikel’in romanlarının hemen yanına ekleyebileceğimiz fakat kendi dünyasında farklılıklar da barındıran bir kitap daha okurlarla buluştu; Kemal Selçuk’un Cemiyet Kaçkını. Selçuk’un romanı, Göksoy ve Çelikel’in romanlarında olduğu gibi bir yazın sıkıntısını, bir kentin hikâyesiyle birleştiriyor. Fakat hikâyeye pek çok duygu katmanı dahil olduğu gibi farklı açılımlar da ekleniyor. Kemal Selçuk, yeni romanı Cemiyet Kaçkını’nda, dost mu düşman mı oldukları belli olmayan iki yazar adayının; Oğuz ve Kerim’in, bir kadın etrafında şekillenen ikircikli ilişkisini anlatıyor. Bu ikircikli ilişkiye götüren yol edebiyattan geçtiği gibi aynı şekilde bu ilişkiden uzaklaştıran nokta olarak da edebiyat varlığını hissettiriyor. Romanda, hikâyesine misafir olduğumuz tüm kahramanlar yaşamı edebiyatla algılıyor. Edebiyat, hayatlarının bir parçası olmaktan öte yaşamlarının kendisi haline dönüşmüş. Bu doğrultuda ise iki farklı yazar portresi çıkarıyor karşımıza Selçuk. Cemiyet Kaçkını bunlar dışında daha pek çok farklı meseleye de temas ediyor. Geleceğiz. Ancak önce iki yazar portresine ve geçmişlerine eğilmek gerek. Birer “yazar adayı” olarak kitap peşinden koştukları, küçük öykü denemeleri yaptıkları, okuduklarını birbiriyle paylaştıkları geçmişleri var hoş bir tesadüf sonucu Sait Faik’in Havuz Başı kitabının birleştirdiği Oğuz ve Kerim’in ancak aralarında belirgin bir statüyü işaret eden farklılıkları da bulunuyor. Bu farklılık aslında tamamıyla Oğuz’un karşısındakine bakışıyla ilgili bir durum. Oğuz, gelecekte büyük ve önemli bir yazar olacağına, yeteneklerinin buna izin verdiğine, roman boyunca çokça duyacağımız “talih”in kesinlikle yanında olacağına tam inancıyla Kerim’e karşı bir üstten bakış içindedir. Sadece bu değil ama Kerim’e üstten bakmasının nedeni. Oğuz “kentsoylu” bir aileden geliyordur. Haliyle farklı bir kültür YAKUP yapısına sahiptir. Kerim ALTAN ise muhafazakâr ve köyden kente göçmüş “Cemiyet Kaçkını’nı; bir kıskançlığın, bir öfkenin, kibrin bir ailenin çocuğudur. romanı olarak adlandırabileceğimiz gibi, bir Bursa romanı Zaten en az Kerim’in olarak da adlandırabiliriz rahatlıkla.” adı kadar, Oğuz’dan “köylü” kelimesini duyarız arkadaşına karşı. Bu her ne kadar yüze söylenmese de aralarındaki eşitsiz ilişkiyi açıkça belli ediyor bize. Yani, Kerim’in “köylülüğünü” Oğuz, kendi içinde Kerim’e üstünlük kuracağı bir alan olarak kodluyor. Kerim’in Oğuz’a “tâbi” tavırları da bunu destekliyor. Sonuçta da ortaya bir anlamda çarpık da olsa usta çırak ilişkisi çıkıyor. küçümsediği Kerim’e gönlünü kaptırır. Üzerine Kerim ve Makbule evlenir. Dahası Kerim’in kitapları yayımlanmaya başlar. Roman da esas bu noktadan sonra derdini döker. Kerim ve Makbule’nin evlenişi, dahası Kerim’in kitaplarını yayımlamaya başlaması; Oğuz’un kendini “cemiyet”ten soyutlayıp eve kapatmasına annesi ve onun kedileriyle beraber yalnız bir yaşam “EDEBİ İNTİKAM” HİKÂYESİ “Patronun kim olduğunu ilk günden Kerim’e öğreten Oğuz, bu çömezi yanında gezdirebileceğini anladı,” diyor romanın anlatıcısı da bu ilişkiyi özetlemek için. Oğuz da bu noktadan sonra tam da bir “usta”ya yakışacak şekilde Kerim’e destek olur. Fakat içten içe küçümsemesi hiç dinmez. Kerim’in yazdığı “gerçekçi” öyküleri önemsiz bulsa da edebiyat dergilerine göndermesine ön ayak olur. “Yanında gezdirdiği” çömeziyle edebiyat sohbetleri yapar, ona kitaplar tavsiye edip yol gösterir. Hatta Kerim’in de işin içinde olduğu, Oğuz’un ise Yazı İşleri Müdürü görevini üstlendiği bir dergi çıkarmaya karar verirler. İşler de tam bu noktada karışır zaten. Degiye öncesinde yazı gönderen, sonrasında ise tanışarak aralarına aldıkları Makbule, iki arkadaşın arasını açtığı gibi Oğuz’un da hayattan kopuk bir yaşantı sürmesine neden olacaktır. Aynı şekilde Oğuz’un “büyük eser” arayışına girmesi ve bu büyük eserin peşinde neredeyse bir ömrü geçirmesi de tamamıyla Makbule ile ilgili gibi görünse de, altında büyük bir “yazın kıskançlığı” sürmeyi tercih etmesine yol açıyor. Oğuz bu yaşadıklarını hayatı boyunca unutamıyor. Buna bağlı olarak her hatırladığında kabaran öfkesi ve her şeye rağmen törpülenmeyen kibri ise romanın duygu dünyasının zenginleşmesini sağlıyor. Oğuz’un büyük roman fikri de intikam ateşiyle ortaya çıkıyor zaten. Aradan geçen onca zamana rağmen unutamadığı ve hâlâ küçümsediği Kerim ve Makbule’den intikamını ancak “bir büyük eser” vererek alabileceğini düşünür. Cemiyet Kaçkını da bu anlamda bir “edebi intikam” hikâyesine evrilir. Ancak Cemiyet Kaçkını, hikâyesini sadece Oğuz ve Kerim üzerinden kuran bir roman değil. Oğuz ve Kerim’in yaşamına tanıklık ederken bir yandan da geniş bir Bursa panoraması akıyor hikâyenin ardından. Bursa, 80’lerin sonundan bugünlere yaklaşana değin hikâyesiyle âdeta bir başka kahraman gibi kendini öne atıyor romanda. Bu anlamda Cemiyet Kaçkını’nı, bir kıskançlığın, bir öfkenin, kibrin romanı olarak adlandırabileceğimiz gibi, bir Bursa romanı olarak da adlandırabiliriz rahatlıkla. n barıdıran bir durum olarak öne çıkar. Çünkü Oğuz’un deli divane âşık oldu Cemiyet Kaçkını / Kemal Selçuk / ğu Makbule, yine Oğuz’un “köylü” diye İletişim Yayınları / 128 s. 6 7 Temmuz 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle