02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

JAVIER MARIAS’TAN “BEYAZ KALP” Pervasız cümlelerin gücü “Beyaz Kalp”, anlatmanın, sorgulamanın ve en az iki insan arasında kurulan ilişkiyle birlikte diyalogların sınırının nerede başlayıp nerede bittiğini, hangi noktalara vardığında hangi sonuçlarla yol açabileceğini anlatan bir roman. Javier Marias, sayfalarda görünen karakterler aracılığıyla epey ayrıntıya girerek çetrefil hale getirdiği bu ilişkiler sayesinde günümüzün, ilişki ve ilişkisizliklerine göndermelerde bulunuyor. alİ bulunmaz [email protected] J avier Marias’ın kitaplarında belirgin bir özellik var: Karakterler çok konuşuyor. Ağız ishalinden bahsetmiyorum. Oradaki kahramanlar içini döküyor ve başlarından geçenleri anlatmaya koyuluyor. Bunu yaparken ara sıra gerçekleri, iç dünyalarıyla besleyip olmamışları, olması gerekenleri ve olsun istediklerini sıralıyorlar. Üstelik o anlarda kendilerine bile zor açtıkları ve hatırlamak istemedikleri sırlar da devreye girebiliyor. Onca susturulmuşluğun, ötelenmişliğin, ketumluğun ve çarpıtmanın ardından sular seller gibi gelen cümlelere rastlıyoruz. Marias, zaman zaman uzayan cümlelerin, peş peşe gelen diyalogların sıkıcı bir hava yarattığına dair eleştirilerle karşılaşıyor fakat herhangi bir savunmaya girişmediği gibi her cümlenin, sonuca giden yolda önemli olduğunu anlatmak istercesine aralara küçük küçük ayrıntılar serpiştiriyor. Buradan bakınca sabırla okunduğunda mutlaka şaşırtıcı bir şeylere rastlayabileceğimiz kitaplar kaleme aldığını görüyoruz Marias’ın. Tıpkı Türkçeye yeni çevrilen Beyaz Kalp’te olduğu gibi. EVLİLİK: TAM ANLAMIYLA BİR BULMACA Beyaz Kalp, Marias’ın hemen her gün karşılaştığımız insanlarla ilgili gözümüzden kaçanlara ya da anlatılmadıkça asla ortaya çıkmayacak şeylere yer verdiği bir kitap. Tam bu anda kilit bir soruyla devam edelim: Ölüler konuşur mu? Bazı zamanlarda canlılardan daha çok şey söylerler. Peki, karşımızdaki insanlar ölülerin diliyle yalnız onların bildiğini sandığımız şeyleri anlatmaya başlarsa ne olur? Marias, Beyaz Kalp’te bugünle geçmiş, ölülerle hayattakiler arasında bu bağlamda bir köprü kuruyor. Bir aile içinde ne kadar sır barındırabilir? Görünenlerin ötesinde, ilişkilerin tarihi ne kadar geriye gider ve oralarda bugüne dair neler bulabiliriz? Marias’ın anlatıcısı, yaşadığı günden bakıp bu ve benzer sorular sorarak hayatını, aile büyüklerini, yaşayanları ve ölüleri sorguya alırken geçmişin izlerini takip ederek bazı eksik parçaları tamamla maya çalışıyor. Kırılgan evliliklerin ve her an patlak verebilecek kavgaların, bu yapboza dâhil olduğunu da söylemek lazım. Eşi Luisa’yla evliliğinin ilk günlerinden beri içini kemiren, her an aynı yöne adım atma zorunluluğundan doğan rahatsızlık, anlatıcıda, iki insanı resmî bir bağla birbirine kenetleyen bu kuruma ilişkin tedirginlikler yaratıyor. Öbür taraftan, erkeklerin ve kadınların takındığı tavır ve üstlendiği roller de geçmişteki ve bugünkü evlilikler arasında bağlantılar kurularak tartışılıyor Beyaz Kalp’te. “Benimsin” ifadesiyle özetlenebilecek ruh hali, o tartışma ve hesaplaşmanın merkezinde. Marias, evlilikteki en has kavgaların, boğucu bir bağımlılığın varlığı ya da çiftin birbirine sahip çıkma yoksunluğundan kaynaklandığını anlatmak istercesine karakterler arasındaki diyalogları kurgularken akıp giden zamanla birlikte eşlerin neleri kaybettiğini ve nelerin farkına vardığını da ince ince dokuyor romanda. Luisa ve kocasına odaklanıyor gibi görünse de aslında hayli genel sorunlardan söz ediyor. Görülen ve işitilenlerin, görülmeyip işitilmeyenlere benzerliğini anımsatıyor. Böylece Luisa ve eşi başta olmak üzere, herkes yavaş yavaş bir başkasına dönüşüyor: “Tüm zekâmızı, tüm duygularımızı, tüm tutkumuzu şimdi değilse de zamanla birbirinin eşi olacak şeyleri birbirinden ayrıştırmak için harcıyoruz, bu yüzden de hep pişmanlıklarla, kaçırılmış fırsatlarla, doğrulamalarla, onaylamalarla ve yakalanmış fırsatlarla doluyuz, gerçekte hiçbir şeyin doğrulandığı yokken ve her şey durmadan elimizden kayıp giderken.” Geri dönüş ve düzeltmelerin geçersiz olduğu bir gerçekliğin tasvirini yapıyor Marias. Geçmişte de böyleydi, anlatıcının sırlarını paylaştığı günümüzde de böyle. SORULAR VE SUSKUNLUKLAR Beyaz Kalp, hem bir ailenin tarihinden kesitler sunuyor hem de onların geçmişindeki, çoğu zaman konuşulmayan ve yaşanan, o aileden hayatta kalanların ölüme mahkum ettiği sırlardan. Arada bir bu anlatıma bazı öğütler de eşlik ediyor: “Bir sırrın varsa onu asla açıklama.” Anlatıcımız, evlilikleri kelimelerin belirlediğini; söylenen, söylenmeyen ve istemeden söylenenlerin rotayı çizdiğini açıklıyor. Yazılı olmayan bir anlaşmayla sırların ortadan kalktığını, bunu da hikâye etme, yorumlama ve özetleme Geri dönüş ve düzeltmelerin geçersiz olduğu bir gerçekliğin tasvirini yapıyor Marias. gibi yöntemlerin mümkün olmadığı anlarda ortaya çıktığını hatırlatıyor. Marias, öbür romanlarındaki gibi Beyaz Kalp’te de karşılıklı konuşmaları, kilitleri açan birer anahtar olarak meydana getirmiş. Bunlar, tarafların geçmişine ve bugününe dair önemli ipuçları verirken hayati bilgiler edinmemizi sağlıyor. Yazar, bulmacanın parçalarını tamamlarken yenilerini oluşturuyor. Böylelikle metin karmaşıklaşıyor gibi görünse de Marias, konuyu, gerek sezdirdiği gerek bir şekilde satır aralarına gizlediği noktalara bağlıyor. Başka bir deyişle uzaklardan gelen sesiyle kurguya kendisini de dâhil edip okuru, kokusunu alsa da kimseye konduramadığı olaylarla yüz yüze getiriyor. Şüphe, bunların başında geliyor. İtiraf edilmedikçe harlanan bir ateşe benzeyen ve zaman geçtikçe insanı olur olmadık sapaklara yollayan kuşku, yine cümlelerle ve varlığından daima endişe edilen sırlarla birleşince kişinin aklını kurcalayan tehlikeli bir ruh haline evriliyor. Marias’ın Beyaz Kalp’te gittiği yollardan biri de o işte: Sormakla susmak arasında kalan insanın gerginliğini; söylenenlerin ötesinde söylenmeyenlerin bünyede yarattığı ağırlığı eşeliyor. Benzer bir ağırlığı hisseden yakın veya uzak geçmişin ölüleri de ara sıra romanda kendini gösteriyor. Sonuçta geçmişle bugünü birleştiren çember tamamlanırken iş yine gelip kelimelere dayanıyor: “Diğer insanlara olanlar, yokluklar, felaketler, cinayetlerin hepsi bize çok uzaktır, sanki yoklarmış gibi. Hatta bizim başımıza gelen şeylere bile bir kez olup bittikten sonra yabacılaşırız. Tüm hayatı boyunca böyle olan insanlar vardır, sonsuza dek genç olanlar; büyük talihsizliktir. İnsanlar söyler; kelimeler bedavadır ve bazen kendiliğinden pervasızca taşar insanlardan (...) Kelimelerin normalde sahip olduğundan daha kötü sonuçlar doğurmadığı çok nadirdir.” Beyaz Kalp, anlatmanın, sorgulamanın ve en az iki insan arasında kurulan ilişkiyle birlikte diyalogların sınırının nerede başlayıp nerede bittiğini, hangi noktalara vardığında hangi sonuçlarla yol açabileceğini anlatan bir roman. Javier Marias, sayfalarda görünen karakterler aracılığıyla epey ayrıntıya girerek çetrefil hale getirdiği bu ilişkiler sayesinde günümüzün, ilişki ve ilişkisizliklerine göndermelerde bulunuyor. n Beyaz Kalp/ Javier Marias/ Çeviren: Bülent Kale/ Yapı Kredi Yayınları/ 252 s. 4 7 Temmuz 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle