Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
erdal alova’dan “birinci çoğul şarkı” ‘Kitabım bir epik şiir’ Erdal Alova “Birinci Çoğul Şarkı”da, Kibele’den Mithras’a Anadolu gizemlerinin etkili olduğu bir coğrafyada yaşanan gizli tarihi, resmî tarih karşısında şiirle deşifre ediyor. Alova, özel adların ve tarihlerin yer almadığı bir karşıtarih yaratıyor. Alova’yla “Birinci Çoğul Şarkı”yı konuştuk. mustafa erdiken A ntikçağ’ın Anadolu için önemi ve belirleyici niteliği nedir sizce? n Birinci Çoğul Şarkı’da söz konusu olan, Hıristiyanlık öncesi Antikçağı. Karanlık Çağlar’dan sonraki dönem, yalnız Anadolu için değil, bütün Avrupa kültürü için belirleyici nitelikte. İlkçağ Anadolu kültürü ve yaşamı; ilk resmi para, ilk örgütlü fahişelik, ilk kitap (codex), ilk toplu kıyım, ilk toplu intihar, ilk gerilla (Spartaküs’ten üç yüz yıl önce), ilk roman ve daha nicesi, Anadolu tarihinin yoğun potasından doğar. Tragedyanın kökü bile Ramsay’e göre, Anadolu’daki keçi kurbanı ayinlerine uzanır. Bu arada, ilk büyük filozofları unutmayalım: Thales, Herakleitos, Anaksimandros ve ötekiler... Lirik şiir, ilk kadın şair Lesbos adasında doğmuştur. Dinsel yaşama gelince, o apayrı bir dünya. İda, Pessinus, Antakya, Ephesos, önemli din merkezleri. Bilicilik merkezleri, ilk tapınak hastaneler ayrıca önemli. Bütün bu zengin geçmiş çağımız için ana kaynak. Hegel yapıtlarında Herakleitos’un bütün fragmanlarını kullandığını yazar. Bugün de hekimler Hippokrates’in yeminiyle başlamıyor mu meslek yaşamına? Okumalarımda ilk sahne perspektifini, ilk cetvel kullanımını, ilk tüneli Sisam adasında yaşayan ustalara borçlu olduğumuzu öğrendim ve daha nicesini... “TEK KAHRAMAN ‘BİZ’ ÖZNESİ” n Çoğul bir dil kullanmanızdaki ana neden ne? Neden Birinci Çoğul Şarkı? n Kitabın epigraf bölümünde, “Şiir tarihsel bir halkın dilidir” yazıyor. Bu uzun şiirde, şair ya da başka bir dinleyişle erkek ve kadın koroları tarihsel bir halkın serüvenini anlatıyor. Yitmiş ya da günümüze kalabilmiş bütün halkların şiiri bu ama tek tek hiçbir halkın. Birinci Çoğul Şarkı’nın tek kahramanı “biz” öznesi. Şiir boyunca yepyeni yüzlere ve seslere bürünen bir özne. Sürekli gezinen bu özne ayrı budunların, sınıfların, dillerin ve cinsiyetlerin kimliğini taşıyarak tarihsel bir halkın gözcüsü, bildirmeni, giz çözücüsü, gezdirmeni oluverir bölümden bölüme geçerken. Böyleyken zaman zaman, şiiri yana kaydırıp birinci tekile geçerek dramatik monolaga yöneldim. Bu monologlar, korodan ayrılan solo şarkılar. Ama okur şiiri korosuz, biz öznesinin, lirikdramatik tonlarda söylenen, bir tanıklığı olarak da okuyabilir. Bu şiiri güneş vurmuş, kristal bir prizmaya bakar gibi okumalı. Aslında Birinci Çoğul Şarkı, on yıl önce yazdığım Birinci Tekil Şarkı’nın çocuğu sayılabilir. n Kitabın tamamında bir gezi süreci sonrasını çağrıştıran ama güzergahın somut izlerini kolayca fark edemedi Alova, “Bu şiiri yazarken yalnızca bir kesim aydının ya da okur yazarın değil, okuma yazma bilmeyen bir görmezin bile dinlerken Anadolu tarihinin o yabanıl tadını koklamasını, belleğine kazımasını gözettim hep” diyor. ğimiz, yer ve kişi adlarının olmadığı, örtük bir anlatım var. Kısacası bu karşıtarihi oluşturma çabasındaki asıl amacınız neydi? "MÜCEVHER TARİH” n Kahraman tarihsel özne olunca kişiler, yerler ve tarihler, tarihin gölgesi altında kalıyor ve siliniyor. Şiirde belirli bir coğrafyada yapılan bir gezi var; Anadolu uygarlıklarını tarayan bir gezi. Ama dediğim gibi aynı kişiler, aynı gezginler değil serüvenlerini dinlediğimiz. Hiçbirinin yüzünü görmedim ben. Bilinen anlamda bir gezi değil bu. Bir tür tarihsel bayrak yarışı bu ırmakşiir. Okurun baş başa kaldığı şiir deneyiminin arkasında yer yer elbette Anadolu tarihinin somut olayları ve kişilikleri duruyor. Anadolu uygarlıklarının tarihini iyi bilen biri bu olayları ve kişilikleri hemen fark edecek. Ama onları hiç bilmeyen biri de bu olayların ve kişiliklerin tarihsel oyun içindeki rollerini, tarihsel özlerini anlayacak. Resmî ve verili tarihin bizi önyargılara boğan özel isimlerinin uzağında. Bu bakımdan özel değil, cins bir tarihtir bu şiir; halkın şiir için kullandığı “mücevher tarih”tir. Karşı tarih derken resmî ve verili tarihin atlamalarını, ikiyüzlülüğünü şiirle deşifre eden bir duruştan söz ediyoruz. Burada tarihi yeniden yazmak değil, tarihi şiirleştirmek, başka deyişle şiirsel adaleti yansıtma söz konusu. Bir sürü özel adla dolu bir şiir bize önyargılarımızı hatırlatacak, tarihe çıplak akılla, yalın yürekle yeniden bakmamızı engelleyecekti. Bu şiiri yazarken yalnızca bir kesim aydının ya da okur yazarın değil, okuma yazma bilmeyen bir görmezin bile dinlerken Anadolu tarihinin o yabanıl tadını koklamasını, belleğine kazımasını gözettim hep. “İskender”siz bir İskender, “Antakya”sız bir Antakya, isminden kurtulmuş bir Tanrıça, kısacası! Böylece değişen içinde değişmeyeni, o metafiziği arayarak, çağımızla yüzlerce yıl öncesi arasında daha dolaysız bir bağ kurmak istedim. n Birinci Çoğul Şarkı’yı elimize alıp sayfalarına hızla göz attığımızda, bir şiir bulutu göze çarpıyor. Alışkın olduğumuzdan farklı bir şekilde bu uzun şiir, önce bölümler, sonra da şiirlerle numaralanıp adlandırılarak ayrılmış. Bu biçimlendirmedeki asıl amacınız neydi? n Bölümler, kimi yerde uygarlıkları belirtiyor kimi yerde de “biz” öznesinin kendini sorgulayışını. Örneğin, bir ana bölüm Karya’da geçiyor. Bu bölümün içindeki alt bölümler ve şiir adları da burada geçen kişiliklerden, olay ve sanatçılardan çıkarak yazılmış içderinleşmeler. Bölümler içinde faunaflora birliği olduğu kadar, siyasal ve aktörsel bir birlik de vardır. Her bölüm ayrıca kendi içinde zamandizinsel. İçindekiler bölümüne gelince, bu en az yirmi sayfa tutardı. Şiir kitabı için >>biraz uzun olurdu. Teknik olarak şunu da belirteyim, Birinci Çoğul 8 25 Şubat 2016 KItap