Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
sennur sezer’i anarken Gerçeğin masalcısı “Şiirin ve umudun yorulmaz iğnesi” diye nitelenen Sennur Sezer’i 7 Ekim 2015’te apansız yitirmiştik. Sezer; emekçilerin, hayatı üreten ve yaratanların en büyük şairlerindendi. Tahir şilkan S ennur Sezer’in şiiri ve yazdıkları, toplumsal içerikli, yalın bir anlatıma sahip, bilgi birikimini yansıtan, coşku ve umut dolu, kendine özgü bir şiir dili olan, yaratıcı, yeni ufuklar açan bir şiir ve anlatıydı. Sezer, edebiyatın çeşitli türlerine olduğu kadar, halk hikâyelerine ve çocuk masallarına da emek vermişti. İnsanın var oluşuyla başlayan, yüzyıllardır anlatılan, halk kültüründe, sözlü ve yazılı anlatımda önemli yer tutan halk hikâyelerini, çağdaş bir yorumla ve yeni bir dille yeniden yazan Sezer, her anlatılışında bir başka güzellik eklenen halk hikâyelerinden üçünü, Şahmaran, Kerem ile Aslı ve Tahir ile Zühre’yi anlatmış bize. Yaşadığımız coğrafyanın dününü, bugününü çok iyi bilen bir ozan, yüzyıllar öncesinden sözlü ve yazılı olarak günümüze kalan söylencelerden, masallardan, insanların insanlara yaptığı zulmü, aşkı, sevdayı, özlemi, dostluğu, kavuşamamayı anlatıyor. Şiirlerinde kendisi de söylenceler yaratmış bir ozanın anlatısıyla yeniden yazılmış hikâyeler. Şahmaran, insan gövdesi ve başına sahip bir yılan; bir söylence yaratığı. Eskiden uğur getirmesi için Anadolu’da duvarlara Şahmaran resimleri, Şahmaran’ın işlendiği duvar halıları asılırmış. Şahmaran, Farsça yılanların şahı demek. Söylencelere göre Şahmaran, Çukurova’da yaşamış bir yaratık. Bazı söylencelerde Tarsus’ta, bazılarında Misis’te yaşadığı anlatılmış. Sezer anlatısında, Şahmaran’ın Misis’te yaşadığına ilişkin bir hikâye anlatılıyor. Günümüzün en iyi korunmuş kalelerinden olan Yılankale, yöre halkı tarafından Şahmaran Kalesi olarak da adlandırılır. Antik çağlardan kalan bir yerleşim merkezi olan Misis’te, Lokman Hekim’in Misis Köprüsü’nden geçerken ölümsüzlük ilacını kaybettiği rivayet edilir. Sezer, “Gerçeğin Masalcısı” olarak Lokman Hekim’i de söylencenin parçası yapan, gerçeğe en yakın söylenceyi yorumlayan bir anlatıyla kurmuş hikâyesini. Sezer, “ihanet, dost için kendini feda etme, ahde vefa, verdiği söze sadık kalma, yaşadığı ülkenin başka ülkelerle olan sınırlarına saygı gösterme” gibi günümüzde de anlamlı pek çok değeri ustalıkla yerleştirdiği bir solukta okunacak bir masal anlatıyor. Halk hikâyeleri, halkların töreleri, gelenekleri, sahip olduğu insani zenginlikleriyle gelişip değişiyor. Farklı din, mezhep ve sosyal statüdeki insanların birbirine âşık olabilmesini mümkün kılan ve hükümdarın kızını kendinin tedavisine katkı sunan yoksulun oğluna vermesi gibi halkın gönlünde mümkün olanı da gerçekleştiren hikâyeler. Halk hikâyelerinin kurgusunda benzerlikler var. Bunun nedeni, onların masallara ve söylencelere dayanması. Sezer’in yazdığı halk hikâyelerinde bu bilinen benzerlikleri görüyoruz: Aşk, kavuşamama, sevdiğine kavuşabilmek için mücadele, zalim hükümdarlar, sevdaya engel çıkaran anne ve babalar, sevenleri ayırmak için tuzak kuranlar, sevenlere yardım eli uzatanlar, gerçek dostlar, iyi insanlar, melekler, Hızır... vb. Tahir ile Zühre ve Kerem ile Aslı hikâyelerinde; yüzyıllar önceki Anadolu kentlerine yapılan yolculukları, bu kentleri tanıtmak için araç olarak kullanıyor Sezer. Tahir ile Zühre’de Mardin öne çıkarken Kerem ile Aslı’da Doğu Anadolu Bölgesi’nin şehirlerine Sivas ve Kayseri de ekleniyor. Sezer, üç anlatısında da hikâyelerin aslına sadık kalarak yalın, akıcı ve şiirsel bir dille okurlara günümüze ilişkin mesajlar veren, çağdaş bir yorum sunuyor. Usta işi, sürükleyici bir anlatım. Yakan, yok eden, kahreden, uğruna dert, mihnet çekilen aşklar, sevdalar, hayatlar... n KItap 1528 Şubat 2016