Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Will Self’ten “İzmarit” Bir izmarit insanın başını ne kadar belaya sokabilir? r Cem TUNÇER ill Self’e Türkiye okuru pek de yabancı değil. Kendisini Büyük Maymunlar (Ayrıntı Yayınları, 2011) ve Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar (2012) ile Şemsiye (2014) kitaplarından tanıyoruz. 1961 doğumlu yazar, erken yaşlarda uyuşturucuyla tanışmış ve sorunlu denebilecek bir genç olarak büyümüş. Buna rağmen Oxford’da eğitim gören Self’in kariyeri bir hayli ilginç: O bir karikatürist, komedyen, romancı, denemeci, köşe yazarı, gazeteci. Şu aralar iki kitabı ile yeni çıkanlarda rastlıyoruz yazara: Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan “Ciğer”, her birinin ortak noktası aynı adlı organımız olan öykülerden oluşurken; İzmarit, akıl almaz derecede sert sigara yasaklarının her yerde kendini hissettirdiği, farklı kabilelerin ve beyazların tuhaf kurallar sayesinde bir arada yaşadığı esrarengiz bir ülkeye tatile giden Tom Brodzinski’nin hikâyesi. W “İzmarit”, akıl almaz derecede sert sigara yasaklarının her yerde kendini hissettirdiği, farklı kabilelerin ve beyazların tuhaf kurallarıyla bir arada yaşadığı esrarengiz bir ülkeye tatile giden Tom Brodzinski’nin hikâyesi. sin en az bir kere yaptığı, gayet sıradan bir şey: Sigara biter, izmarit balkondan atılır. Ancak Brodzinski’nin attığı izmarit alt kattaki komşu Lincoln’ın kel kafasına düşer. Tom aşağı koşup özür diler, ikisi de aynı toprağın vatandaşı olan komşular, kendi aralarında anlaşır ve Lincoln bir sorun olmadığını söyler; sadece küçük bir yanıktır kafasındaki. Bu girişten sonra, evli ve çocuklu, oldukça sıradan bir karakter olan Tom ertesi güne uyanır. Hikâye de ana hatlarını bu noktadan sonra kazanmaya başlar: Alt kattaki komşu evindeyken yere düşer ve bunun suçlusu olarak kafasına düşen izmarit gösterilir. Hastanedeki komşu Lincoln’ın eşi, bölgenin tuhaf kabilelerinden birine mensuptur; o bir Tayswengo’dur ve haliyle Lincoln da bir Tayswengo’dur ve durum o ki, Tayswengolar da diğer çöl kabileleri gibi kazalara inanmamaktadır: “Eğer kadın üçüncü ya da hatta ikinci nesil bir Anglo olsaydı durum farklı olurdu. Eğer bir Ibbolit ya da daha da iyisi Tugganarong olsaydı, yine yaptığınız şeyin legal statüsü farklı olabilirdi. Gelgelelim Bayan Lincoln bunlardan biri değil; o bir Tayswengo ve bu yüzden neredeyse kesin olarak bir saldırı, hatta belki de bir cinayete teşebbüs suçlamasıyla karşılaşacaksınız.” Kafamızda hikâyeye dair bir şeyler bu andan itibaren canlanmaya başlıyor. Belki distopik bir kurgu, belki E Y L Ü L 2 0 1 5 Hikâyenin geçtiği ülkeyi, sıkı kuralları sebebiyle belki biraz Kuzey Kore’ye, kabilelerin ya da inançların hukuka bu kadar müdahale edebildiğini düşündüğümüzde belki bir Orta Doğu ya da Uzak Doğu ülkesine, coğrafi olarak düşündüğümüzde ise Avustralya’ya benzetebiliriz. Bu ülkedeki hukuk, kabilelerin kurallarına göre değişim göstermekte ve ilginçtir ki kişi, kendi ülkesine kaçsa dahi, yasalardaki boşluklar ya da diğer ülkelerin bu küçük ülkeyi umursamayıp önlerine konulan her evrakı imzalamaları yüzünden, kimsenin peşini bırakmamaktadır. Ana karakterimiz, yasadaki bu boşluklardan ötürü yargılanmaya başlasa da kitap boyunca kafamızı kurcalayan bir şey bulunuyor: Ya tüm bu yaşananlar, daha büyük bir oyunun parçasıysa? Bu yönüyle okuyunca, karşımızda Kafka’nın dünyasından farklı bir şey olduğunu düşünüyoruz ve kafamızda soru işaretleri oluşmaya başlıyor. Karakterimizin eşinin, avukatının, adada karşılaştığı yerli halkın da içinde bulunduğu, Truman Show tarzı bir gösteri show olabilir bu soru işaretlerinden birinin cevabı. Belki karakterimiz Shutter Island filmindeki gibi büyük komplo ve entrikalarla karşı karşıyadır ya da daha çok Türk dizilerinde rastladığımız ve Will Self’ten beklemediğimiz gibi, tüm bu yaşananlar hayal ürünüdür: Karakterimiz sigaraya o kadar bağımlıdır ki, bıraktığı anda başına çok kötü şeyler gelebileceğini tahayyül edip balkonundan aşağı attığı izmarite bakarken kafasında kurmuştur tüm bu yaşananları. POLİTİK BİR ELEŞTİRİ, BİR TAŞLAMA Karakterin başından geçenlerin belirsizliği ve neler döndüğünü tam olarak kavrayamayıp kafamızda Self’in araya sıkıştırdığı şüpheler ve küçük detaylar sayesinde hep bir belkinin kalıyor olması, Self’in yarattığı bu evreni her sayfada daha da canlı tutuyor ve bizi kitaba daha da bağlıyor. Kitabın sonunun hayal kırıklığı yaratmaması ve bana göre beklenenden çok daha iyi sona ermesi sayesinde ise kapağını kapattığınızda, biraz önce bitirdiğiniz şeyin kesinlikle okumaya değer olduğunu hissediyorsunuz. Yazar, kitabını tanımladığı bir söyleşide, kitabın tıpkı Joseph Conrad’ın “Karanlığın Yüreği” kitabında olduğu gibi birçok okumaya müsait olmasını istediğini aktarıyor. İzmarit, Self’in belirttiği gibi birçok okumaya müsait. Kitapta Kafka’yı ya da Conrad’ı görebilirsiniz. Batı’nın Doğu’ya nasıl baktığını hicivle aktaran hikâye, Tom Brodzinski’nin başından geçenler, politik bir alegori, 11 Eylül sonrası yaşanan paranoyaya dair bir taşlama, adalet ve sömürge eleştirisi olarak da okunabilir. İzmarit, kesinlikle okunması gereken, Will Self’i hiç okumamış olanlar için iyi bir başlangıç kitabı. İzmarit’le aynı zamanda yayımlanan “Ciğer” de okunursa, yazar hakkında kafalarda birkaç düşünce balonu belirebilir; bunların çoğunun olumlu olacağına dair benim bir şüphem bulunmamakta. n [email protected] İzmarit/ Will Self/ Çeviren: Gül Korkmaz/ Ayrıntı Yayınları/ 336 s. Kafkaesk bir eleştiri. Biraz araştırınca, Will Self’in Türkçeye İletişim Yayınları tarafından çevirilen kitabına, “Dal ve Budak”a ve hakkında Sunday Times’ın yazdığı “Kafka’nın Dönüşüm’ünü William Burroughs’un senaryosuyla David Cronenberg’in çektiğini düşünün” övgüsüne ulaşıyoruz. Karşımızda bu kez Kafka’nın Dava’sının, Josef K.’nın farklı bir sürümü mü var diye geçiriyoruz içimizden. Ama işler o kadar basit değil. İSİMSİZ BİR ÜLKE ÜZERİNDEN ADALET ELEŞTİRİSİ Öncelikle, Tom’un tatil için bulunduğu ülke ve geldiği yere, zamana dair herhangi bir ipucu yok kitapta. SALDIRI SİLAHI OLARAK İZMARİT Bir izmarit insanın başını ne kadar belaya sokabilir? Tom Brodzinski, tatil için gittiği, ismi verilmeyen gizemli bir ülkededir ve balkonda son sigarasını içmektedir. Bu duygusal an, Tom’un hayatını umduğundan fazla değiştirecektir. Self bu sahneyi, sevgiliyle vedalaşma ânında yaşanan duygusallıkla aktarıyor ve Tom, izmaritine içten bir elveda diyor. Balkondan atılan izmarit, alt kattaki komşusunun kafasına düşünceye dek. Eylem sigara içen herkeS A Y F A 1 0 n 2 4 İzmarit, Self’in belirttiği gibi, birçok okumaya müsait. Batı’nın Doğu’ya nasıl baktığını hicivle aktaran hikâye. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1336