23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Émile Zola’nın ölümsüz klasiği: “Germinal” Klasiklerin fıtratında olan... Émile Zola’nın, RougonMacquart serisinin en önemli ve ünlü romanlarından “Germinal”, Soma faciasından sonra tekrar konuşulmaya başlandı. Romanda, maden ocaklarındaki ağır ve tehlikeli çalışma koşulları, maden işçilerinin yoksulluğu, küçük iç dünyaları, kendince yaşadıkları sevgileri ve çekincesiz mücadeleleri anlatılıyor. Ölümsüz klasik bununla birlikte, “Klasikleri niçin okumalıyız?” sorusunun da yanıtı adeta. Roman, günümüze attığı güçlü kancalarıyla tüm ülkeyi yasa boğan, derin ihmal kaynaklı cinayetlerin nasıl bir zeminden doğduğunu da “teşhir” ediyor. r Eray AK man edinerek anlamlarını ve varlıklarını tazelerler. Bir anlamda, son günlerin “moda tabiriyle” klasiklerin “fıtratında” olduğunu söyeleyebiliriz tüm bunların. Klasiklerin kaderleri, bizi zamansız bir derinlikten her zaman yakalayacak olmaları. Madenciliğin fıtratında ölmek varsa eğer, onları yaşatmak da, ölmeyen konu ve tipleriyle klasiklere düşüyor. Yani anlayacağımız, bu zihniyet karmaşasında yolumuz yine dönüp dolaşıp klasiklere çıkıyor. İşte tam da bu nedenle biraz daha dikkatle durmak gerekir üzerlerinde. Bugün için de değil, her zaman... ADALETSİZ DÜZENİN PORTRESİ Bu yazı ise az önce söylenenlere tezat duracak bir bağlamdan ilerleyecek. Klasiklerin vakti geldiğinde ya da sadece güncelle bir bağlantı noktası yakalandığında değil de her zaman okunması gerektiğini daha az önce söyleyen ben, tüm ülkeyi yasa boğan, derin ihmal kaynaklı cinayetlerden sonra, tam da olayın güncelle bağlantısını yakalayarak bir klasik okuması tavsiye edeceğim. Tavsiye de değil aslında. Düpedüz bir zorunluluktan bahsedeceğim. Bir çırpıda unutup geçmek isteyenler ile hem kendi hem de toplum hafızası için bir adım atmak isteyenler arasındaki çizgiyi, tercihler dahilinde, biraz daha belirginleştirmek belki de yapılan bu yazıyla ama unutmanın şüphe götürmez hafifliği ve hatırlamanın kaldırması güç ağırlığı arasında kalanlara, zor zamanlarda sığınabilecekleri bir vicdan sığınağı açmak gerekmez mi? Ya da bir klasiğin tam olarak yapması gerekeni yapıp daha önceden açtığı bu vicdan sığınağının yerini tarif etmek herkesin görevi değil mi? Bu sorulara yanıt “Evet!” olacak ki yaşadığımız travmatik Soma faciasından hemen sonra konuşulmaya başlanan bir klasik romanın üzerinde hâlâ duruluyor. Yeni açılımlar kazandırılmaya çalışılıyor. Émile Zola’nın Germinal’inden bahsediyorum. Bugün bile işçi sınıfını anlatan yapıtları düşündüğümüzde en üste koyabileceklerimizden Germinal’le Soma’da yaşananlar arasındaki benzerlikler, Zola’nın bu romanının büyüklüğünü bugün bir kez daha gösteriyor bize. Bunun nedenini, girişte uzunca bahsedilen Calvino’nun cümlelerinde bulmak mümkün. Bir klasiğin yarattığı tiplerin evrenselliği, kurduğu dünyaların ölümsüzlüğüyle açıklayabiliriz bu durumu. Ancak biraz daha üzerine gidip açacak olursak, Zola’nın yakıcı gerçekliğine gitmek zorunda kalacağız. Gidelim de. Bazen gerçeklerin can acıtması gerekir ya, işte tam da o zamanlarda değil miyiz zaten? Germinal’de, maden ocaklarındaki ağır ve tehlikeli çalışma koşulları, maden işçilerinin yoksulluğu, küçük iç dünyaları, kendince yaşadıkları sevgileri ve çekincesiz mücadeleleri anlatılıyor bir cümlelik özetle. Zola’nın roman anlayışının en tipik örneklerinden biri olan Germinal, yazarının döneminde, maden ocaklarında gerçekleştirilen grevleri “yerinde gözlemleyip”, işçilerle bire bir diyaloğu sayesinde doğmuş bir roman. Yazarın tam da öncüsü olduğu akımın natüralizmin özelliklerinin en önde gelenini gözlemi bir yazma biçiK İ T A P S A Y I 1269 talo Calvino’nun ünlü “Klasik nedir?” ve “Klasikler okunmalı ama neden?” sorularına verdiği yanıtlardan mürekkep Klasikleri Niçin Okumalı? adlı bir kitabının varlığından, kitapla haşırneşir olmuş hemen herkes haberdardır. Haberi olmayanlar için bir cümlelik yer açacak olursak; Calvino, genel ve esprili bir bakışla şöyle diyordu kitapta: Klasikleri okumalıyız çünkü “klasikleri okumak okumamaktan evladır.” Calvino’nun bu son derece gerçekçi ve bir o kadar neşeli tespitine geri dönüp genişletmek üzere bir kenara bırakarak klasiklerin bir okur için ne ifade ettiği üzerinde de durmak gerekir. I “Germinal”i en son Hamdi Varoğlu çevirisiyle Yordam Kitap bastı. Şu sıralar kitapçı raflarında görebileceğimiz yine değerli çevirmenlerin elinden çıkmış Germinal’ler ise sağda... KLASİKLERE ÇIKAN YOLLAR Klasikler genelde okur kitaplıklarında okunmak üzere bekleyen kitaplardır. Bir diğer yandan ise yine Calvino’dan yola çıkarak “okunmadığı söylendiğinde utanılacak kitaplar.” Ancak burada bir parantez açmakta fayda var. İnsanların bu kitapların okunması gerektiğini düşünüp edinmeleri ve “zamanı geldiğinde” okuyacaklarını hesap ederek bekletmeleri önemli. Nedeni ise bir bilinç, belki de farkındalık meselesi. Okurlar, yollarının bir şekilde klasiklerle kesişip yıllardır raflarda beklettikleri kitaplarla oynaşmak, didişmek, boğuşmak zorunda kalacaklarının ayırdında olarak alırlar klasikleri kendi kişisel kitaplıklarına. Ancak her ne hikmetse gündeliğin hayhuyu mu dersiniz ya da güncel kitapların daha cazip gelmesi mi bir türlü sıra gelmez onlara. Daha çok güncelle bir bağlantısı S A Y F A 4 n 1 2 yakalandığında uzanır eller o klasiğe. Gelin görün ki klasikler sadece güncelle bağlantısı olduğunda okunacak türden kitaplar değildir. Aksine, güncelin kendisinde dolaşan tiplemelerin çoğu bu klasiklerden çıkmıştır. Yani, bir yerde güncelin kendisini yaratan kitaplardır klasikler. İşte tam da bu nedenle vakti geldiğinde okunası değil, zamanın her dilimine sahip olan kitaplardır klasikler. Farklı bir bakışla ise okumuş olanlar için tekrar okumak da önemli klasikleri. “Kitaplar aynı kalmış olsalar da biz hiç kuşkusuz değişmişizdir, dolayısıyla da bu yeniden okuma tümden yeni bir okuma olacaktır.” diyor Calvino. Bu sadece bizim değişmemizle ilintili bir durum değil. Dünya değiştikçe değişiyoruz biz. Ama dünya değiştikçe değişen bizlerin ve etrafımızdaki “tiplerin” kökeni yine klasikler. O yüzden değişen dünyada var olan bizlerin köklerini tekrar tekrar yaşamak ve anlamak adına da çok önemli bir yerde duruyorlar. Sonuçta tekrar Calvino’ya dönerek rahatlıkla şunu söy2 0 1 4 leyebiliriz: “Klasik, ilk okumada verdiği keşif duygusunu her yeniden okumada veren kitaptır.” Çünkü klasikler okurlarına söyleyeceklerinin tümünü hiçbir zaman tüketmezler. Üstelik içlerinden geçtikleri her yeni kültürle farklı bir kat “Germinal” filminin afişi. H A Z İ R A N C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle