14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K Muhsine Helimoğlu Yavuz, masalların, “ait oldukları toplumların gelenek, görenek, inançlarını; sosyal, kültürel, ekonomik yapılarını yansıtan pek çok motiften oluştu(ğunu)” söylemiyor yalnız, derleyerek kaleme aldığı masallarda bu gerçekliği enikonu ortaya döküyor. asalla uyku arasında tuhaf bir ilişkileniş düzeneği kuruluyor nedense… Hatta masalları, çocukluğun doğal uyku ilacı gibi alımlayanlar bile oluyor… Masal anlatılır, sonra çocuk uyutulur. Ninnilere benzer biçimde… Masal, bir dil oysa, farklı bir dil… Toplumları, onların yaşamlarını, ekinlerini, bilimsel, düşünsel, sanatsal tüm birikimlerini ele veren çetele, bu yöndeki bütün çıktıların dilsel göstergesi de denebilir… Beden uyusa, dokular, hücreler dinleniyor gibi dursa da bilinçaltının hamur gibi yoğrulduğu bir tekne, masal. Çünkü dil, bir toplumun nabzı, yaşam göstergesi; bunu da en ilkelinden en gelişmişine toplumların masallarında gözlemek olası… Bu yüzden değil mi zaten dünya toplumlarının kendilerini olduğu gibi ele verdiği bir panayır aynı zamanda dünya masalları… Hele ucundan yazınla ilgileniyor, genç ya da erişkin çağda, yazınsal türlerin birinde, birkaçında kalem oynatıyorsanız eğer, bir biçimde masallarla da içlidışlı olacaksınız demektir… “Kitaplar Adası”nı aralıklarla masala ayırışım, bu bağlamda yazınımızı kendi kökleriyle buluşturmaya dönük teyelleme olarak alınabilir. Elbette tüm yazıncılarımız, masalın önemi, işlevi konusunda bir bilinç taşıyor, bundan kuşku duyulabilir mi? Nitekim yazarlar, kendileriyle yapılan konuşmalarda, söyleşilerde beslenme kaynakları arasında masala yer açmayı savsaklamıyor genelde hiçbir zaman. Ne ki bunlarda Binbir Gece Masalları ile Pertev Naili Boratav adları anılarak sanki alttan alta biraz da yasak savılıyormuş gibi tutum su yüzüne çıkmıyor değil… Masal türüne yönelik ayrıntılara girilmeyişi, alana dönük çalışma yetersizliği bu izlenimi pekiştiriyor… Bu da, yazarlarımızın masala dayalı zengin bir birikime yaslanmadığı gibisinden bir başka sanıya yol açıyor insanda… Diyeceğim yazarlarımız belagatli İngilizceyle konuşup yazabiliyor da kendi dillerinde masalın süt tadını yoğurup çörek yapabilme hünerini kapmış değiller henüz yazık ki… Öncelerde Oğuz Tansel’in, Hasan Latif Sarıyüce’nin büyük emeklerle yazınımıza armağan ettiği masallarına yer açmıştım “Kitaplar Adası”nda. Bu kez, masallarımız, ötesinde dünya masalları için neredeyse bir C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I itaplar Adası M. SADIK ASLANKARA msaslankara@hotmail.com sadikaslankara@gmail.com Masallarla uyanmak... ömür vermiş bir başka yazarımızın çalışmalarına yer açalım, onun bize kazandırdığı masallarla birlikte olalım istiyorum… İşte Muhsine Helimoğlu Yavuz, işte onun bize armağan ettiği Anadolu masalları, dünya masalları… BİR MASAL ANASI: MUHSİNE HELİMOĞLU YAVUZ… Muhsine Helimoğlu Yavuz, çalışmalarını uzaktan da olsa izlediğim, öteden beri yazılarını, derlemelerini okuyup yararlandığım bir yazınbilimci, yazar… Anlatıcı konumuyla ise görece bir “masal anası” da aynı zamanda. Dilimizde bu deyiş gereğince kullanılmıyor ya da ben rastlayamıyorum belki de. İşi dengbejlerle sınırlamak bir bilgi eksikliği yalnızca, söylememiş olmayayım… Daha önceleri imzasını taşıyan perakende bir iki derlemesini okumamış değildim yazarın. Ama onu, asıl Diyarbakır Efsaneleri / DerlemeAraştırmaİnceleme (Doruk, iki cilt bir arada ikinci basım, 1993) adlı kitabıyla tanıdım diyebilirim. Bu yoğun emekli çalışma, yazınla ilgilenen herkes için önemli bir başucu kaynağı kuşkusuz. Şimdilerde Can Çocuk, Helimoğlu Yavuz’un derlediği bütün masalları art arda yayımlıyor da bizler de böylelikle bir kez daha kucağına yatıp şefkat dolu sütüyle besleniyoruz bu masalların. Gelin bunların adlarını analım… İlk olarak Vaghar Aghaei’nin resimlediği beş kitaplık “Anadolu Masalları” dizisi: Evvel Zaman İçinde (2011), Gel Zaman Git Zaman (2011), Zaman Zaman İçinde (2011), Esil ile Yesil (2012), Bir Varmış Bin Yokmuş (2012)… Claude Leon’un resimlediği “Kürt Masalları”: Hıle ile Dıle (2010)… Derken bunların ardı sıra gelen bir dizi daha… Resimde yine Vaghar Aghaei imzasını taşıyan “Dünya Masalları”; ilk kitap Zamanlardan Birinde (2013)… Can Çocuk’tan aldığım bilgiye göre Muhsine Helimoğlu Yavuz’un “Anadolu Masalları” ile “Dünya Masalları” dizisine birer kitap daha eklenecek önümüzdeki aylarda… Buna göre neredeyse bir kutu dolusu masal kitabı elimizin altında olacak, uzandıkça ona, ruhumuza, bilincimize sağacağız ana sütü halinde bunları… Hele yaz tatili de başlarken şu günlerde çocuk, genç, erişkin herkes uzanabilmeli bu masal peteğine. Yazarlar ise, “masal”a giriş anlamında kendileri için şans bağlamında algılamalı Muhsine Helimoğlu Yavuz’un çalışmalarını… Kaldı ki yazar, “Anadolu Masalları”yla “Kürt Masalları”na eklediği “Önsöz”lerde, “kitap(lard)aki masallar(ın), Anadolu’nun hemen her bölgesinden derlenerek ilk kez sözden yazıya geçirilmiş, özgün halk anlatıları” olduğunu belirtiyor. Bu çerçevede kitaplara, “kaynak bilgiler bölümünde”, “Masalın derlendiği yer:/ Kaynak şahsın adı:/ Kaynak şahsın işi:/ Kaynak şahsın masalı kimden dinlediği:” bilgisini ekliyor. (“Kürt Masalları”nda kaynak bilgiler, masalların hemen altında.) 1 2 6 9 M Diyeceğim, masal emekçisi ustaların ardılı bir büyük masal emekçisi de Muhsine Helimoğlu Yavuz. Onun bu alanda yürüttüğü çalışmaların gözlemcisi Veysel Öngören’in değerlendirmesi yalnız tanıklık anlamında değil, budunbilimsel bağlamda da önemli bir saptama olarak alınabilir: “Bu çalışmanın kimi zamanlarına tanık oldum. İlginçtir, bildiği efsaneyi söylemeyi istememek gibi bir eğilime de tanık oldum. Bir emaneti gözlerden gizler gibi. Çalışmacı, ısrar yoluna gittikçe, insanların huzurunu bozmak gerekmez diye, çalışmacıyla tartıştığım da oldu. Ama araştırmacı durmadı, daha ileri yürümek istedi. Ve aldı… Veril Masal emekçisi ustaların ardılı, bir büyük masal emekçisi de Muhsine Helimoğlu Yavuz. mesinden kaçınılanı aldı. Gördüm ki, bir halkın halvetine girmek zordur. Bir halkın, hayat telakkisini sana aralamasını sağlamak zordur. Kendisinden alınıyor da olsa, kendisine veriliyor da olsa, hep kendisinin yitireceğine, deneylerinden ötürü inanan insandan, bir şey almak da bir şey vermek de zordur. Ama işte oldu…” (Diyarbakır Efsaneleri, 524, 525) MASAL YAZININDAN MASAL BİLİMCİLİĞİNE… Muhsine Helimoğlu Yavuz, masalların, “ait oldukları toplumların gelenek, görenek, inançlarını; sosyal, kültürel, ekonomik yapılarını yansıtan pek çok motiften oluştu(ğunu)” söylemiyor yalnız, derleyerek kaleme aldığı masallarda bu gerçekliği enikonu ortaya döküyor aynı zamanda. Hatta “Anadolu Masalları 1”de masalların sonuna, bütünleyici amaçla şiirleştirilmiş kısa lokmalar da ekliyor. Ancak bu masallar, masalı gösterirken masala yönelik bir yazınbilimsel kitap olmaktan da özellikle uzak duruyor. Yani biz bu masallarda masalla karşılaşıyoruz, onun bilimiyle değil. Bu konuya ilgi duyanlar, halkbilimci Vladimir Propp’un Masalın Biçimbilimi (Çev.: Mehmet RifatSema Rifat, İş Kültür, İkinci Basım, 2011) başlıklı kitabını başuçlarına alabilirler pekâlâ. “Masalların doğru bir betimlemesinin yapılması” (23) kadar, masal konusunda kavramsal açı1 2 H A Z İ R A N lımlar kazanmak, ufuk genişliği edinmek açısından da önemli bu… Biriyle öteki arasındaki ilişki çerçevesinde gelişen masallar, aslında insanı, çevresini saran ne varsa bunları düzenleyip yerleştiren, karmaşık haldeki bütünü kendince dizgellendiren yapı sergiliyor. “Dünya Masalları 1”in “Önsöz”ünde, örneğin şöyle söylüyor Helimoğlu Yavuz: “Herhangi bir zamanda ve dünyanın bir yerinde, bu masalları okuyan ve okuyacak olan çocuklar, ortak bir dünya bilinci, ortak bir duruş, dünyayı ortak bir algılayış geliştirmişlerdir.” Bir insanlık suçu olurdu ya, diyelim böyle bir deney yapılsaydı eğer çünkü bunu düşünmek bile tehlikeli nasıl bir sonuç çıkardı dersiniz; örneğin belirli koşullar altında masal dinletilerek büyütülen çocuklarla kendilerine hiç masal dinletilmeden yetişkin hale gelen çocuklar öngörülecek sürenin sonunda acaba nasıl bir davranış sergilerdi? Hoş sokak çocukları, işçi çocuklar vb. azımsanmayacak bir kesim bu örnek kapsamında alınabilir pekâlâ. Masalın etkisi, işlevi, sağaltıcı rolü gibi önemli başlıklar açısından nasıl bir sonuçla karşılaşılırdı peki? Masalın, yaşamdaki önemi genelde göz ardı ediliyor. Oyunlar, oyuncaklar gibi masallar da giderek yaşamın sisli geçmişine, anıların tozlu bölümlerine doğru süpürülüyor adeta. Nitekim daha öncelerde genişçe yer açtığım Gülten Dayıoğlu’nun Emel Alp Sarı resimleri eşliğinde yayımladığı Akgüvercin ile Yeşilsalkım’ın Aşkı (Altın, 2010) adlı masal kitabında günümüzde yaşanan türe yönelik güçlüklere yapılan vurgu üzerinde durmuştum. Gerçekten öteki türlerde gözlendiğince, konfeksiyon işi masal kavrayışının giderek öne çıktığı seziliyor. Dayıoğlu, buna dönük sıkıntıyı paylaşıyordu bir bakıma okurla. Oysa masal da tıpkı sanatın öteki alanlarıyla türlerinde olduğu gibi butik kavrayışla çalışılması gereken bir tür. Yoksa Muhsine Helimoğlu Yavuz’un, ondan öncekilerin ne sıkıntısı vardı da dağ tepe dolaşarak, bin bir güçlük çekerek masal derlemeye girişti? “KİM UYUR, KİM UYANIK”… Muhsine Helimoğlu Yavuz’un bir çalışması da ‘Kim Uyur Kim Uyanık’ (1992) başlığını taşıyor… Yukarıda aktarılanlar, masalların uyutmak şöyle dursun, uyandırmak gibisinden temel bir işleve karşılık geldiğini gösteriyor bizlere aynı zamanda. Yazar, “derken derken” deyip anlatarak, “gece masalsız meşe çakalsız olmaz” deyip soframızdaki tadı ballandırarak sürdürdüğü masallarıyla dilimizi, ruhumuzu, canlandırıyor, belleğimizi tazeleyip ufkumuzu ışıklandırıyor… Bizi yeniden masallarla yetişmek için isteklendiriyor… Bu açıdan baktığımızda biz bu masallarla bir kez daha uyandırılıyoruz aslında… Ninnilerle gömüldüğümüz uykulardan kalkıp başımızı doğrultuyor; bilenen bilincimizle geleceğe akıyoruz… Kendimizi, hayatın batağından yukarıya çekip Shakespeare’in aynasındaki dolambaçlardan süzülerek Muhsine Helimoğlu Yavuz’un deyişiyle “hayatın ta kendisi”ne geçip akıyor, akıyoruz… Yaa, böyle işte… “Onlar yemiş içmiş yere geçmiş, siz de yiyin için muradınıza erin.” Hani diyeceğim ki, bu yaz başı yolculuğunuzda lütfen masal salkımlarınızı, yani süt güğümlerinizi yanınıza almayı unutmayın, olmaz mı? Buyurun yediden yetmiş yediye hep birlikte masalın bu zengin sofrasına… Yeniden, bir daha… n 2 0 1 4 n S A Y F A 1 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle