02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y on yıllarda, kimi vatandaşlarımız, düşüncelerine ya da inançlarına aykırı buldukları kimi kitapları, filmleri yasaklatma uğraşında sansür kurullarıyla yarışıyorlar. Ya erotik bir kitabın birkaç tümcesini okur okumaz “tahrik” olup “müstehcen” silahına sarılıyor ya da bir kitabın satırlarında, bir filmin sahnelerinde, bir heykel ya da resmin görüntüsünde dinin burada söz konusu olan İslamiyet kuşkusuz aşağılandığı sonucuna varıveriyorlar. Kimi vatandaşlarımızın bu denli “hassaslaşıp” muhbirliğe soyunmasında, toplumda giderek yükselen cehaletin yanı sıra, iktidarın düşünce, ifade ve eylem özgürlüklerine karşı her geçen gün artırdığı baskıların yarattığı elverişli ortamın da payı olsa gerek. Geçenlerde ilginç bir “örnek” daha yaşandı. Bir vatandaşımız, sinemalarda gösterilen “Nuh: Büyük Tufan” adlı filmin “Allah’ın peygamberi Hz. Nuh’un şahsiyetini rencide ettiği ve inançlara aykırı olduğu” sonucuna vardı ve “filmin, senaristin kurgusu olduğu ve Kuranı Kerim’de bahsedilen Hz. Nuh ile alakası olmadığına” ilişkin bir metnin gösterimlerden önce yayımlanması isteğiyle mahkemeye başvurdu. Mahkeme, vatandaşımızın bu isteğini geri çevirdi. Aslında, “Nuh” filminin daha önce Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Malezya gibi dinsel yasaların egemen olduğu ülkelerde yasaklanmış olduğunu düşünürsek, filme Kuran’dan yola çıkarak yapılacak bir müdahalenin, dindışı yasalarla yönetilen ülkemizde nasıl bir anlam taşıyacağını daha iyi anlayabiliriz sanırım. Ben kimsenin düşüncesine karışmaktan yana değilim. Söz konusu vatandaşımız da “Nuh” filmini bu söylencenin Kuran’daki yorumuna aykırı bulmakta özgürdür. Ama mahkemeye başvurarak bu düşüncesini kamu ortamına taşırsa, bizim de görüşümüzü söylememizde bir sakınca kalmaz. Dilerseniz, konuyla ilgili olarak belleğimizi tazeleyelim. Hem Yahudilik, hem Hıristiyanlık, hem de İslam geleneğinde büyük peygamberlerden biridir Nuh. Eski Ahit’in Tekvin Kitabı’ndan, Âdem’in dokuzuncu kuşaktan torunu olduğunu öğreniriz. Bildik öyküye göre, Tanrı, yeryüzündeki yozlaşmayı görerek insan soyunu yok etmeye karar verir. Nuh’a yaklaşan felakete ilişkin bir uyarıda bulunur, onu ve ailesini kurtarma vaadiyle Nuh’la bir antlaşma yapar. Ona bir gemi yapmasını, yeryüzündeki bütün hayvan türlerinden birer erkek ve dişiyi gemiye almasını buyurur. Bu anlatıya bakılırsa, Tufan’dan sonra bütün insanlar da Nuh’un üç oğlunun soyundan türer. Nuh, Tufan’dan sonra, Tanrı’ya kurbanlar sunacak, Tanrı da artık insanlara karşı yeryüzüne ilenç yağdırmamaya söz verecek; yaratılış sırasında verdiği buyruklarda da değişiklik yapacaktır: İnsanlar ar eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Tek kitaplı insandan kork... S oturduğu inancı yaygındır. Kuran’ı yorumlayan İslam bilginleri de Tufan’dan sonra insanlığın Nuh’un çocuklarından ve yanındakilerden türediğini kabul ederler ve Nuh’u insanlığın ikinci atası sayarlar. AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi’nden toparlamaya çalıştığım bu bilgileri buraya almaktan amacım, Nuh ve Nuh’un Gemisi öyküsünün, Kuran’dan çok daha eskilere, ta Babillilere, Gılgamış destanına kadar uzandığını, giderek, tek tanrılı dinlerin kitaplarında, Eski Ahit ve Yeni Ahit’te, sonra da Kuran’da temelini korumakla birlikte farklı yorumlara uğradığını bir kez daha anımsatmak. Metin And, “Minyatürlerle Osmanlıİslam Mitologyası” (Akbank, Kültür ve Sanat Kitapları, 1998) adlı kitabında, Tufan öyküsünün, en eski uygarlıkların mitologyasından örneklerde, büyük dinlere kaynak oluşturan Sumer mitologyasında da yer aldığını anlatıyor. And, kitabında, Tufan olgusunun simgesel anlamına da açıklık getiriyor: İnsanlık ya da canlılar nasıl sudan yaratılmışsa, Tufan’la yeniden suya dönüşmekte ve yeni bir dünya yaratılmaktadır. Bir çağ âfetle kapanırken, yeni insanlarla yeni bir çağ açılmaktadır… Su ve suya gömülmek, arınma ve yeniden doğuşu simgeler. Suya gömülmek ölüm, sudan çıkmak yeniden doğuştur… Yeri gelmişken, hemen değineyim: Christopher Dell’in, kısa bir süre önce YKY’den çıkan “Mitoloji: Hayali Dünyalara Eksiksiz Rehber” (Çeviren: Nurettin Elhüseyni) adlı görsel yönden çok zengin kitabında da Nuh, Nuh’un Gemisi ve Tufan öyküleriyle ilgili farklı yorumlar, ilginç bilgiler bulabilirsiniz. DEĞİŞİK BİR YAKLAŞIM “Nuh” filmi de, şimdi burada ayrıntısına girmeyeceğim değişik bir yaklaşım getiriyor Nuh öyküsüne. Üstelik, Tanrı ile Nuh arasındaki ilişkide izleyicileri vicdanlarıyla baş başa bırakıyor. Bu farklı yorumlayışı da izlemekte yarar var bence. Ama, vatandaşımızın filmle ilgili mahkemeye başvurmasının kanımca üstünde durulması gereken yanı, uygarlıklar tarihi boyunca var olmuş, hem çoktanrılı dönemlerin mitologyalarında, hem de tektanrılı inanışların kutsal kitaplarında değişik yorumlar getirilmiş evrensel bir öykünün tek bir kitabın yorumuna bağımlı kılınmak istenmesi. Kuşkusuz, inançlı biriysek, tek bir kitaba inanabiliriz. Ama tekmil insanlığın paylaştığı Nuh öyküsünün yalnızca ve sözcüğü sözcüğüne bizim inandığımız kitaba göre yorumlanmasını dayatmak, hem evrenin ve insanlığın yaratılışı açısından pek çok simgesel anlam taşıyan bu söylenceyi onca zenginliğinden yoksun kılmak, hem de insanoğlunun alabildiğine özgür düşgücüne köstek vurmak olmaz mı? 13. yüzyılın Hıristiyan ilahiyatçılarından Aquinolu Tommaso, “Tek kitaplı insandan kork!” derken, besbelli, insanların tek bir kitaba inanmalarından çok, tek bir düşünceye saplanıp kalmalarından ve onu herkese dayatmaya kalkmalarından doğan bağnazlıktan söz ediyordu… Yine yüzyıllar önce, Galileo Galilei, önlerindeki Kutsal Kitap’tan başlarını kaldırıp dünyaya bakmayan Engizisyonculara direnirken, “Kitabı Mukaddes gökyüzü cennetine giden yolu gösterir, gökyüzünde neler olup bittiğini değil” diyordu. n K İ T A P S A Y I 1262 Türk İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan “Zübdedü’tTevârih”ten Nuh’un Gemisi minyatürü. tık hayvanları öldürerek etini yiyebilecek, insan öldürenler yine insanlar tarafından cezalandırılacaktır. Ne ki, Tufan öyküsü ile Babillilerin kıyameti andıran tufan söylenceleri arasında da yakın benzerliklere rastlanır. Babil söylencelerinde de, Utnapiştim, Nuh’a benzer bir konumdadır. Gılgamış destanında, bir gemi yapması yolundaki tanrısal buyruğa uyarak evrensel yıkımdan kurtulan Utnapiştim’den söz edilir. TEKVİN’DEKİ TUFAN ÖYKÜSÜ Ama, Babil söylencesinde Tufan tanrılar arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklanırken, Tekvin’deki öyküde, Tufan’ın nedeni, insanın ahlaksal yozlaşmasıdır. Mezopotamya Tufan öykülerindeki çoktanrıcılığa karşılık, Eski Ahit’te doğruluktan yana tek bir Tanrı’nın mutlak gücü ve iyiliği olumlanır. Tekvin’in sonraki bölümlerine gelindiğinde, Nuh’la ilgili anlatı, Tufan’la ilgisi olmayan farklı bir bağlama oturur. Tufan öyküsünde Nuh’un oğulları evlidir ve karıları da onlarla birlikte gemiye biner. İkinci anlatıda ise, evli olup olmadıkları belli değildir. Nuh’un sarhoş olup çadırında çıplak kalması da, Tufan öyküsündeki dindar kişiliğiyle pek bağdaşmaz. Eski Ahit’in Hezekiel Kitabı’nda ise, Nuh’tan, erdemli insanların ilk örneği olarak söz edilir. Yeni Ahit’te de, Hz. İsa’yı Âdem’in soyuna bağlayan soyağacında Nuh’un adı geçer. Kuran’da, Nuh’un öyküsü, Eski Ahit’te yer alan öyküden belirgin farklılıklar 2014 gösterir. Birincisi, Nuh’un sarhoşluğuna ilişkin öykü Kuran’da yer almaz ve İslam bilginlerince reddedilir. Öte yandan, Kuran, putlara tapınan halkına peygamber olarak gönderilen Nuh’un, bütün çabalarının geri çevrilmesi üzerine gelecek kuşakları korumak amacıyla “yeryüzünde dolaşan tek kâfir bırakmaması” için Tanrı’ya yalvardığını bildirir. Kuran’a göre, Tufan, Nuh 950 yaşındayken gerçekleşmiş, Tufan’da yeryüzündeki bütün insanlarla birlikte Nuh’un bir oğlu da ölmüş, inananları ve her canlıdan birer çifti taşıyan gemisi suların çekilmesinden sonra Cudi dağına oturmuştur. Buna karşılık, Batı’da, Nuh’un gemisinin Tufan’dan sonra Ararat (Ağrı) dağına Gustave Doré, “Tufan”. S A Y F A 6 n 24 NİSAN C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle