02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU n Fips Olanları Anlayamıyor / Jeanette Randerath, İmke Sönnichsen / Çeviren: Arzu Tuncel Rollenhagen / Gergedan/ 2014 / 32s. / 5+ Anne babaları ayrılan çocukları ayrılık sürecinde ve sonrasında destekleyen, bol resimli bir kitap. Fips, annesi ile babasının kavga ettiğini gördüğünden beri çok mutsuz, kaygılı, ne yapacağını bilemiyor. Arkadaşları ile oyun oynamak bile istemiyor. İhtiyar köpek Bruno’nun ona anlattığı bir hikâyenin yardımı ile bir şey yapması gerekmediğini, anne ve babası ayrılsalar bile onu sevmeye devam ettiklerini anlıyor. Öykünün Fibs üzerinden anlatılması çocuk okurların istedikleri oranda özdeşim kurabilmesi açısından önemli. Fibs, annebaba ayrılığı ile ilgili bütün sorularının yanıtını alırken kendi kişiliğindeki güçlü yönleri keşfediyor. Kitap nitelikli baskısı ile de dikkat çekiyor. Sudanya Gezegeni / Halime Yıldız / Evrensel Çocuk Kitaplığı / 80 s. / 2014 / 8+ Öğrenciliği öğretmenlikten daha eğlenceli bulan eğitimci Halime Yıldız, Sudanya Gezegeni’nde yedi masalla tanıştırıyor okurları. “Bu masalları okuyanın üstü başı düş olur. Gözüne masal kaçarsa gözü gör olur” diyor kitabın arka kapağında. Her masal haftanın bir günü tarafından anlatılıyor. Pazartesi gününki Sudanya Gezegeni. Salı günü için Dinozor Tamircisi. Çarşamba gününün masalı 202 Çiçek Gözlü Çocuk, perşembeninki Palmiye Kızım Hurma Oğlum, cumanınki Kutsal Köpek Şelale, cumartesininki Yıldırım Yiyen Kartal, pazar günününkü ise Yuma Guma Dum. Bir varmış bir yokmuş, bu kitabı okuyan çocuklar güzel düşler görmüş… Kaplancık’a Mektup Var / Janosch / Çeviren: Necdet Neydim / Kelime Yayınları / 2014 / 48 s. / 58 Kaplancık’ın altı macerası var. Dördü yayımlanmış bile: “Seni İyileştireceğim Dedi Ayıcık”, “Kaplancık’a Mektup Var”, “Kaplancık için Dev Parti”, “Haydi Gel Hazine Bulalım.” Ayıcık ve Kaplancık birbirini sevip kollayan, azıcık ayrılsalar hemencecik özleyen gerçek iki dost. Öyle ki, Ayıcık balık tutmaya gittiğinde Kaplancık kendisi yalnız hissettiğini söyleyince, birbirlerine mektup yazmaya karar verirler. Ne hoş bir şeydir mektup S A Y F A 2 2 n 2 4 KİTAPÇI M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ almak… Sizin hiç adınıza yazılmış bir mektubunuz oldu mu? Hayır mı? Eee, ama o zaman demek ki hiç mektup yazmadınız! Mektup almak için, önce yazıp yollamak gerekir, öyle değil mi? Öyküde Ayıcık ile Kaplancık’ın mektuplaşmasına kimler kimler katılır ve mektuplar çoğalıverir. Siz de bir deneyin. Bakarsınız sizin mektuplarınız da çoğalıverir. O zaman Kaplancık gibi, “Bugün hayatımın en güzel günü,” diyebilirsiniz. Uçmak İsteyen Balık / Nalan Barbarosoğlu / Resimleyen: Reha Barış / Kırmızıkedi/ 2014 / 36 s. / 4+ İlgi çekici metni, capcanlı renklerle bezenmiş güzel resimleri, nitelikli baskısıyla, özellikle okul öncesi dönem çocuklarının çok sevecekleri bir kitap. Benekli balık biraz iştahsız; yemezse annesinin üzüleceğini biliyor. Yemeğini bitirdikten sonra kum evinden dışarı çıkıp mercanların arasında dolaşıyor. Derken, yukarılara çıkıp bir bakmak geçiyor içinden. Başını sudan çıkarınca martıyla göz göze geliveriyor. Onun gökyüzüne nasıl havalandığını görünce yüreği uçma isteğiyle doluyor. Yüzgeçlerinin gücü artsa uçabilir mi acaba? Martılar kadar mutlu olabilir mi? Yoksa da farklılıklarımız mı bizi mutlu kılan? Hitler Oyuncağımı Çaldı / Judith Kerr / Çeviren: Berfu Durukan / Tudem / 264 s. / 2013 / 12+ Tarih, sadece ders kitaplarından öğrenilmiyor. Keyifli bir okuma da tarihi, dünyanın neler yaşadığını, insanlığın çektiği acıları, katlandıklarını anlatmak için iyi bir yol. Kitaplardan sadece tarihi değil, insanların yaşadıkları acıları da gözler önüne seriyor. Belki böyle böyle yeniden yaşanmaz aynı acılar diye bir ümit taşıyoruz. Hitler Oyuncağımı Çaldı, adından anlaşılacağı gibi bir dönem yaşanan acıları anlatan, Hitler Almanya’sında başlayıp oradan oraya sürüklenen bir roman. Romanın baş kişisi Anna ve ailesinin Almanya’da sakin ve huzur dolu bir hayatı vardır. Babası Hitler karşıtı bir yazar olan Anna bir gün tıpkı onun gibi ünlü olmayı dilemektedir. Ancak 1933 seçimlerinden önce Hitler’in politikalarını görebilen insanlarda bir huzursuzluk, bir endişe vardır. Anna’nın babası kuşkusuz bu huzursuzluğu en çok yaşayanlardan 2 0 1 4 biridir. Haksız da değildir, çünkü gerek radyo programlarında gerekse yazılarında ve kitaplarında Hitler ve Naziler’i eleştiren görüşlerini sık sık dile getirmektedir. Hitler’in seçimi kazanması halinde ailesinin başına gelecekleri tahmin eden yazar aldığı bir gizli uyarı sonucu ailesiyle birlikte apar topar Almanya’dan kaçar. Yazar Judith Kerr’in kendi yaşam öyküsünden yola çıkarak kaleme aldığı kitap, olaya bambaşka bir açıdan bakıyor. Henüz ilkokul çağında olan bir çocuğun “mülteci” hayatına alışmasını anlatıyor. Gittiği her yerde “Yeni” çocuk olan Anna ve ağabeyi Max, dil sorunundan başlamak üzere, yabancı kültürlere uyum sağlamak, yeni insanlarla ilişki kurmak gibi bir insanın hayatını gerçekten etkileyen önemli sorunlarla uğraşıyorlar. Buna bir de parasızlık eklenince hayatları cidden alt üst oluyor. Çünkü çok ünlü bir yazar olmasına karşın babası, hem o dönemde tüm dünyayı etkileyen ekonomik buhran nedeniyle hem de siyasi görüşlerinden dolayı yazıları kabul görmeyen biri oluveriyor. Bu da ailenin yüz yüze kaldığı bambaşka sorunlar getiriyor. Anna, sık sık Almanya’daki yaşamını hatırlıyor, özellikle geride bıraktıkları onu çok yaralıyor. Anna ve ağabeyi Max’ı büyüten yardımcıları Heimpi, sevimli oyuncağı pembe tavşan ve Julius Amca… Bir çocuk daha ne kadar savrulabilir ki? Evinden, dilinden, arkadaşlarından ayrılması bir yana, sürekli ülke değiştirerek ve hep “yakalanacakları” korkusu duyarak yaşamak bir çocuğun ruhunu oradan oraya savurmaz mı? Hitler Oyuncağımı Çaldı, usta yazar Judith Kerr’in, Hitler’in sadece Yahudiler’e değil ancak Almanlar’a ve hatta tüm Avrupa’ya yaşattığı acıları anlatıyor. Ancak, romanda, ailenin yaşadığı ekonomik kriz yer yer öyle çok ve çeşitli sebeplerle yinelenmiş ki, okur bu dönemin ana sorunu “parasızlıkmış” hissine kapılabilir. Anna ve ağabeyi Max’ın yaşadığı diğer ve daha önemli sorunlar parasal sıkıntıya görece daha kolay çözülüyor. Bunun yanı sıra; “dikta rejimi,”, “faşist yönetim şekli” vb gibi baskıcı rejimleri eleştiren ve küçücük ama çok vurucu anlatımlar okuru yeni araştırmalar yapmaya, düşünmeye itecek gibi… Örneğin; babasının kitaplarının yakıldığını duyan Anna’nın tepkisi; “Ne kitapları?” diye sordu Anna. “Ben sadece Nazilerin bizim eşyalarımızı aldığını düşünmüştüm, onları yaktıklarını bilmiyordum.” (sayfa: 66). Yazar, böylesi çok katmanlı bir süreci anlatırken roman kişilerini kullanmış. Örneğin; çocukların yaşadıkları sorunları bizzat Anna ve Max üzerinden anlatırken, politik baskıların ne anlama geldiğini, insanların sırf düşünceleri nedeniyle suçlu ilan edilmesini, bu nedenle arananalar listesinde yer almasını hatta başına para ödülü konmasını Anna’nın babası aracılığı ile aktarmış. Ailenin yaşadığı parasal sorunlar da evi çekip çevirmekle, yemek, kira, çocukların zorunlu giderleri gibi konuları çözmekle sorumlu olan annelerinin gözünden anlatılmış. Sağlam bir kurgusu olan kitabın çevirisinde yer yer göze batan eksiklikler olduğunu söylemeden edemeyeceğiz. Bu roman daha özenli bir çeviriyi hak ediyor. Resim Defteri Kes, Yapıştır, Çiz ve Boya! / Resimleyen: Aysun Berktay Özmen / Redhouse Kidz / 2014 / 28 s. / 5+ Mavi Seri’nin diğer üç kitabının karakterleri, bu etkinlik kitabında karşımıza çıkıyor. Mavi Mogi, Mavi Tutkunu Karga ve Tıkır, çocuklara eğlenceli oyunlar sunuyor. Kitabın ortasındaki çizim şablonları çıkarılıyor ve çiçek, balık, elbise çanta, eldiven, fiyonk gibi şekiller kesip çıkarmak üzere, yine kitabın sayfaları arasındaki renkli sayfaların üzerine konuyor. Sonra çıkan renkli şekilleri, kitaptaki siyahbeyaz çizimlerin üzerine yapıştırarak renklendirebiliyorsunuz. Şablonlar, değişik kağıt parçaları, hatta kumaşlar üzerinde bile kullanılabilir. Makas, yapışkan, renkli boyalar, cetvel, aklınıza gelen ya da evde bulabileceğiniz her türlü malzemeyi bu etkinlikler için değerlendirebilirsiniz. Acar Hafiye Bayat Numaralar ve Islak Ayaklar / Jürgen Banscherus / Resimleyen: Ralf Butschkow / Çeviren: Şeyda Öztürk / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2014 / 66 s. / 9+ Acar Hafiye, bu kez hırsızların, dolandırıcıların değil ama araba düşmanlarının peşinde. Acar, sıkıntıdan patlamak üzereyken arkadaşı Kiraznaz’ın başına gelenler imdadına yetişir. Kiraznaz’ın çok sevdiği arabasının cilası boydan boya çizilmiştir. Bu öyle pek olağandışı bir şey gibi gelmiyor kulağa ama aynı durumdaki onlarca araba Acar’ın dedektiflik dürtülerini harekete geçirmek için yeterlidir. Kiraznaz’ın anlattığına göre bu talihsiz olay bir benzincide arabasını yıkattıktan sonra olmuştur. Acar Hafiye, durur mu? Hemen gerekli hazırlıkları yapıp gözlem yapmaya, şüpheli olay yerini incelemeye başlar. Sizce Acar doğru yolda mı? İşi arabalara bakım yapmak olan biri veya birileri böyle hain bir pusu kurar mı? Yanıtları ararken Acar Hafiye’ye eşlik etmek ister misiniz? O halde, iyi okumalar! n K İ T A P S A Y I 1262 N İ S A N C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle