25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“Hacı Bektaş Veli’nin Evlatları” Bir ailenin ardındaki 800 yıllık tarih Meral Salman Yıkmış’ın uzun dönemli saha araştırmasına dayanan çalışması, Bektaşiliğin Çelebi kolunu temsil eden Ulusoy ailesini konu ediyor. r Nida Nebahat NALÇACI ektaşilik, ortalama bir okur için neredeyse hiçbir çağrışımı olmayan, tarih ile ilgili okurlar için ise nostaljik bir kavram. Hem Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında hem de Cumhuriyet devri boyunca süren yoğun kontrol ve baskı, Bektaşiliği diğer tarikatlara kıyasla çok daha değişik mecralara yöneltmiş. Hacı Bektaş Veli’nin öğretileri etrafında şekillenen ve asırlarca süren evrimine rağmen asimile olmadan varlığını sürdüren Bektaşilik hakkında bilgi kirliliğinden korunarak, derli toplu bilgi almak amacıyla başvurabileceğimiz kaynakların sayısı oldukça az. Fuat Köprülü’nün 1919’da neşrettiği Türk Edebiyatı’ndaki İlk Mutasavvıflar, bu konudaki çalışmaların tetikleyicisi olarak kabul edilir. Abdülbaki Gölpınarlı, Esat Coşan, Suraiya Faroqhi, Irene Melikoff, Kiristina KehlBodrogi ve Ahmet Yaşar Ocak gibi kalemlerin titiz çalışmaları zamanla AlevilikKızılbaşlıkBektaşilik konusundaki boşluğu doldurur. Öte yandan, tüm bu araştırmalara rağmen, Bektaşiliğin kendi uzun tarihi içinde araştırılmayı bekleyen daha alt konuları da vardı. Bunlardan biri de, Bektaşilik tarikatında önemli bir yer tutan ve Alevilerin bir kısmının da kutsallık addettiği Hacı Bektaş Veli’nin soyunu temsil eden Çelebiler Ailesi idi. Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca tarikatın yaşadığı değişimlerden nasibini alan aile, yakın zamana kadar araştırma konusu olmadan bugünlere kadar geldi. Meral Salman Yıkmış’ın doktora tezi konusu olarak Çelebi ailesini seçmesi, bu eksikliklerden birini telafi etmiş. Bir sosyolog olarak Hacı Bektaş Veli’nin torunları olan Çelebi ailesi hakkında yaptığı saha araştırmasını aynı zamanda bir “sözlü tarih” anlatısına dönüştüren Yıkmış, aile tarihi üzerinden hem bir inancı, hem de o inancın Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki tarihini anlatıyor. Soyadı kanunu ile Ulusoy soyadını alan Çelebi ailesinin Cumhuriyet dönemi boyunca kutsiyetini nasıl koruduğunu ve yeniden ürettiğini anlamak üzere yapılan bu araştırma bir saha çalışması olduğu için yazar önce nasıl bir süreç yaşadığını okuyucuyla paylaşıyor. Yıkmış, kendisi de bir Hacıbektaşlı olduğu için saha araştırması için nispeten avantajlı bir noktadan işe başlamış fakat aynı zamanda ilçenin diğer pek çok sakini gibi aile ile arasında kutsi olduğuna inandığı özel bir bağı olmadığı için bir araştırmacının ihtiyaç duyacağı referans mesafesini de sağlamakta zorlanmamış. Ulusoy ailesinin tarihini Cumhuriyet dönemindeki laiklik ilkesini merkeze alarak anlatan bu çalışma, sekülerleşme tanımının 19. yüzyılda dünyada ve Türkiye’de nasıl evrildiğiyle başlıyor. Yazar, ilk bölümde Bektaşilik inancının ana hatlarını, tarikatın Çelebi ve Babagan kollarının oluşma süreçlerini ve aile kutsiyetinin dönüşümünü tarikatın kuruluşundan itibaren Bektaşiliğin birincil kaynakları ve bugüne değin yapılmış araştırmalar ışığında tarayarak aktarıyor. Tarikat ve aile hakkında bu bilgilendirici bölüm, konuyla ilgili bilgisi olmayan okuyucunun bile Ulusoy ailesinin yakın geçmişi ve günümüzdeki durumunu konu alan bu araştırmayı takip edebileceği bir seviyeye gelmesini sağlıyor. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonraki süreçte Ulusoy ailesinin devlet indindeki yeri ve politik duruşu, aileyi kutsal kabul eden talipler ile ilişkisi, vakıf garantörlüğünü kaybeden makamın ve tekkenin dönüşümü hem hüzünlü hem de merak uyandırıcı bir hikâye. Aile konakları, önceleri yılın her günü talipler ve diğer misafirlerin bir nevi hac ve ziyaret mekânıyken artık daha çok yazları özellikle Hacı Bektaş Veli’yi anma haftasında Ulusoy ailesi bireyleri ile talip buluşmasına ev sahipliği yapan yerlere dönüşmüş. Bektaşiliğin Çelebi kolundan olan müritler için Hacı Bektaş Veli’nin torunları olarak kutsal kabul edilen ve “efendi” olarak görülen Ulusoy ailesi, asırlarca bu konak kompleksinde bir arada yaşamış ve tarikatın “network”ünü buradan yönetmiş. Meral Salman Yıkmış, siyasal sebeplerin tetiklediği toplumsal dönüşüme “maruz” kalan Ulusoy ailesinin gerek efendileri ve kadınlarıyla, gerek talipler ve Hacıbektaş sakinleriyle yaptığı bu çalışmada, bir kısmı sözlü tarih sayılabilecek bu görüşmeleri araştırmanın belkemiği yapmış ve çalışmasını bunun üzerine inşa etmiş. Bu görüşmeler sayesinde, Ulusoy ailesinin Atatürk ile arasındaki ilişki gibi yazılı kayda geçmemiş pek çok bilgiyi ilk kez öğreniyoruz. Dahası, Bektaşilik gibi üzerine son derece sınırlı sayıda araştırma yapılan bu alanda böylesine derinlikli bir çalışmanın yapılmış olması, biz okuyuculara Bektaşiliğin son yüzyılda tecrübe ettiklerini takip etme imkânı vermesi açısından da takdire şayan. n Hacı Bektaş Veli’nin Evlatları/ Meral Salman Yıkmış/ İletişim Yayınları/ 287 s. K İ T A P S A Y I 1291 B “ Locke Lamora’nın Yalanları en sevdiğim on kitap arasında bulunuyor. Belki de ilk beştedir. Kitabı okumadıysanız, okumalısınız. Okuduysanız, muhtemelen yeniden okumalısınız…” Patrick Rothfuss “ Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir şekilde yazılmış.” George R.R. Martin www.ithaki.com.tr facebook.com/ithakiyayin twitter.com/ithakiyayinlari S A Y F A 3 0 n 1 3 K A S I M 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle