30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Beşir Göğüş’ten iki Kitap Anıların ve yazıların izinde... Adnan Binyazar’ın söyledikleri Beşir Göğüşü’ü ve yapmak istediklerini şöyle anlatıyor bizlere: “Beşir Göğüş’ün ders kitaplarında dilsel inceleme ağır basıyordu. Böylece öğrenci, yazının bir dil yaratısı olduğu bilincini kazanıyordu. Bu da onun, ‘okuduğunu anlat’ yöntemiyle yazılmış ezberci dil eğitimi yerine, metne yönelik sorularla dil eğitiminde irdeleyici bir yöntemi yerleştirmek istediğini gösteriyordu.” Ë Dilek Göğüş ÜLGÜRAY üğümler, Düşünceler Anılar”ın önemli bir bölümü, babam Beşir Göğüş’ün annem ve kız kardeşimle birlikte 17 Ağustos depreminde Yalova’da ölümünden sonra, Ankara’daki evimizin çalışma odasındaki bir dolapta bulduğum beş anı defterinden oluşmaktadır. Beşir Göğüş, 1966’da Milli Eğitim Bakanlığı’ndan emekli olup Türk Dil Kurumu’ndaki görevine başladığı günlerde, “Düğümler” adını verdiği günlükler tutmaya başlamış ve defterlerine, yaşadığı önemli olayları, duygu ve düşüncelerini, arkadaş ve dostlarını, okuduğu kitapları, izlediği filmleri, tiyatro, opera ve konserleri, çalıştığı kurumları, gezip gördüğü yerleri, ailesini, torunlarını, kendi çocukluğuyla ilgili anılarını yazmış. Babamın, deneyim ve birikimini yansıtan düşünce ve değerlendirmelerini okuduktan sonra, içimde bir gün bu anılardan bir kitap hazırlanabileceği arzusu ve umudu doğdu. Kendisi de anılarında, “Geçmişin yaşadığımız ‘bugün’ için büyük değeri vardır; çünkü ‘bugün’, ‘dünün’ devamıdır. Bugünün sorunları hep geçmişte başlamıştır. Geçmişi bilen insanlar, toplumu ile birleşmiş olurlar. Bugünün başarılarını gençler anlatıp övünsünler, sorunlarını tartışsınlar. Biz yaşlılar da onlara geçmişi anlatalım” diyor. Çocukluğunda Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemini yaşamış, gençlik yıllarında özel yaşamında sıkıntılar geçirmiş, Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemiş, mesleğine çok emek vermiş ve özen göstermiş idealist bir Cumhuriyet öğretmenine ait bu anıların, düşüncelerin ve belgelerin, bugünkü ve gelecek kuşaklara ışık tutacağı, o dönem öğretmenlerinin genç kuşaklara tanıtılmasını sağlayacağı düşüncesi, bu kitabın yayımlanmasında etken oldu. Kitapta, “Düğümler” adını verdiği defterlerinden başka, kendi yaşamöyküsünü ve anılarını anlatarak bir kitap halinde toplamak üzere hazırladığı dosyada bulunan yazılar da yer aldı. 1999’da defterine yazdığı son satırSAYFA 14 ? 6 HAZİRAN “D arasında, önce savaş, yoksulluk ve çocuk denecek yaşta babasının ölümü gibi acılarla sarsıldıktan sonra, genç yaşta atıldığı öğretmenlik mesleğinde emin adımlarla ilerlemesi ve yaşadıklarının anlatıldığı bu kitabın okuyanların beğenisini kazanacağını umuyorum. ARDINDA KALAN BELGELER larda, “Bu yılın başında Dilek, bana verdiği bir armağana eklediği karta şunları yazmış: ‘Hayatımda okuduğum en güzel kitap, babamdır...’ Bilmem çocuklarıma ‘kitap’ olarak ne öğretebildim. Ama bu sözü, kendi açımdan şöyle değiştirdim: Okuduğum en hazin öykü, babamın hayatıdır.” “Düğümler Düşünceler Anılar”da, dost ve yakınlarının onun hakkındaki düşünce ve anıları ile hakkında yazılan yazılara ve anısını yaşatmak için yapılanlara da yer verildi.19151999 Deniz’le Emirgan Korusu’nda, 1998. Bu kitap, eğitim, dil ve yazın, kitap eleştiri ve incelemeleri, denemeler, kişilerin ardından ve diğer yazılarla bildiriler olmak üzere Göğüş’ün ardında kalan belgelerden oluşmaktadır. Ulusal eğitimimizin Atatürk’ün çizdiği yoldan sapılarak apayrı bir yöne sürüklenmekte olduğu ve eğitimle ilgili bilimsel gerçeklerin, ideolojik kaygılar ön plana alınarak yok edilmek istendiği günümüzde, bu yazılar hâlâ güncelliğini ve önemini korumaktadır. Bu bakımdan, eğitim konusundaki görüş ve düşüncelerini, Türk dili ve edebiyatına ilişkin eleştiri ve incelemelerini içeren yazılar, bugün de aydınlarımız ve eğitimcilerimiz tarafından ilgiyle okunabilecek birer kaynak değerindedir. Kitabın başlangıcında yer alan, 1992’de “Türk Eğitim Derneği Eğitim Hizmet Ödülü”nü aldığı gün yaptığı konuşma, anadili eğitimi konusundaki görüşlerini geniş bir biçimde yansıtır. “Anadilini kullanmayı öğrenme, bu öğretim içinde öğrencinin etkin olmasını gerektirir; başka deyişle öğrenci anadilini konuşarak, okuyarak, yazarak öğrenir, işte en zayıf yönümüz budur: Anadili dersi ilk ve orta dereceli okullarımızda büyük bir çoğunlukla Türkçe ve Edebiyat kitapları içinde kalmaktadır. Oysa bu kitaplar aşılmalıdır. Öğrenci, konuşma, kendisini anlatma fırsatı bulmalıdır. Türkçe ve Edebiyat kitaplarında tanıdığı yazarların eserlerini okuyup değerlendirmeye alışmalıdır. Hele sık sık yazma etkinliği içinde bulunmalıdır. Öğrenciler bu etkinlikler içinde yetişmediği için, üniversite ‘gençler okuduklarını anlamıyorlar’ diye Türkçe dersi koyuyor. Toplum ise, gençlerin bir dilekçe yazmayı beceremediklerinden yakınıyor.” Beşir Göğüş dilin özleşmesi ve yeni sözcüklerin okullarda öğrenilmesi konusunda çok duyarlıdır: “Anadili eğitimi, bir bakıma dilin ulusallaşması demek olan dil devrimine yabancı kalmamalıdır. Dilimize kazandırılmış yeni sözcüklerin kullanılması gibi, okullarda öğretilmesi de, günümüzde engellenmeye çalışılıyor. Oysa Türkçede yeni sözcükler yapılması, kişilere ve kurumlara bağlanabilecek bir istek değildir, tarihimizde bir uygarlık zorunluluğu olarak doğmuştur… Anadili öğretiminde bir ilke vardır: Çağın dilini öğretmek… Eğitimin bu bilimsel ilkesini kimse yadsıyamaz, görmezlikten gelemez çünkü eğitim, yeni kuşakları bu çağda yaşamak için yetiştirir, geçmiş çağlarda değil… Yeni Türkçe, terimleri ve birçok konudaki yeni sözcükleriyle okul kitaplarına girmiştir ve yıllardan beri öğretilmektedir. Yıllarca sonra bu yolu değiştirmek ya da sınırlamak, ulusal kültür amaçlarına aykırı olmaktan başka, bize olanak dışı gözükmektedir. Öğrencilerimize günümüzün gittikçe kendine dönen, durulaşan Türkçesini öğretelim; işte o zaman anadillerini öğretmiş, onları, açık düşünmeye, ne dediklerini denetlemeye alıştırmış oluruz.” “Ardında Kalan Belgeler”de, büyük Atatürk’ün eğitim, Dil Devrimi ve öğretmenlere ilişkin görüşlerini yansıtan yazılar ve “Atatürk ve Türk Devrimi” yazısı, İsmet İnönü’nün eğitim hakkındaki görüşlerini, Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi önemli eğitimcileri anlatan yazılar da yer almıştır. “Türk Harflerini Nasıl Öğrendik” ve “70. Yılı Dolayısıyla Elifba Raporu” adlı yazılar, Harf Devrimi’ni anlatan önemli belgelerdir. “Aydın” başlıklı denemesinde,“Aydın tutucu, gerici olamaz. Bizde ilk belirtisi Atatürkçü olmasıdır. Aydın çok yönlü, sorumluluk duygusu taşıyan, etken bir insandır. Aydın olmayan bilginler, siyasetçiler vardır. Bunların görüşleri dar ya da kopya edilmiştir, kararları ömürsüz, tutumları taraflı ve çıkarcıdır” demektedir. “Kişinin Öz Eseri” adlı denemesinde de şöyle der: “Kendimizi yapma yolunda dogmalardan; donmuş düşünce ve kanılardan, gelenek ve göreneklerden sıyrılmış olmalıyız. Sürekli bir arama, düşünme ve seçme içinde bulunmayanlar tama eremezler. İnsanın en önemli ve özgün eseri kendisidir.” ? Düğümler, Düşünceler, Anılar/ Beşir Göğüş/ Dil Derneği Yayınları/412 s. Ardında Kalan Belgeler (Yazıları,denemeleri, konuşma metinleri)/ Beşir Göğüş/ Dil Derneği Yayınları/348 s. 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1216
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle