30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

dir” dedi. Katılan da oldu, katılmayan da… Siz ne düşünüyorsunuz? İlber Ortaylı hocamdı Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden, muhtemelen hatırlamayacaktır. Birçok Türk aydını aforizmalarla, ilginç deyişlerle konuşmayı ve bunları dinlemeyi seviyor. Çetrefil konuları çok yönlü biçimde ve karşılıklı olarak konuşmaya yönelik bir davet içermeyen bir tarz bu. Lâtifeyle şöylece bir dokundurup geçmek. Otoriter kültürlerde öyle oluyor. Dini kıssalara, hadislere, emirnamelere ya da bir liderin vecizelerine benzeyen yani bir ucundan bir doğruyu vurgularken aslında bir başka şeyi ima eden aforizmalar rağbet görüyor. Ben, hocamın o dediğiniz cümlesini bilemiyorum, şimdi bu dediklerimi genel anlamda söylüyorum, televizyon izleyemiyorum pek. Böyle bir tartışmadan haberim yok. Gazetelere de internetten bir göz atıyorum. Hangi bağlamda söylemiştir o sözlerini bilemiyorum, mutlaka bir gerekçelendirmesi vardır kendi içinde. Türkçe edebiyatta şiirin konumuna ya da dünyadaki tanınırlığına ilişkin bir edebi gündem yaratma endişesiyle mi söylemiştir? Yoksa uluslararası bir görünürlük kazanmaya başlayan Türkiye romanına taze bir eleştirel bakış için mi? Şayet öyle değilse şimdi kalkıp “Fakat Tanpınar Nobel’i hak ediyordu’ gibi bir karşılık vermek çok yersiz. Nobel ödülü birey olarak şair ve yazarlara mı veriliyor yoksa ulusdevletlere mi, yoksa dolaylı biçimde bir ulusun veya ülkenin temsilcisi sıfatıyla ortaya atılan şair ve yazarlara mı? Yani küresel dünyada bir yazarın veya bir dilin ne derece bir devletle özdeşleştirilebileceği ya da belli bir ulusun temsilcisi olarak görüleceği kuramsal açıdan tartışılabilir. Ama alıntıladığınız sözlerin, böyle bir kuramsal gündeme açılıp açılmadığını anlayamadım. Burada hâlâ ulusal gelenek ve merkezi dil birliği arayışını sürdüren, yazarlarına da Aydınlanma döneminin misyonlarını yükleyen modernist bir edebiyat anlayışı hâkim. Zaten her şeyi genellikle gecikmeli izlediği içindir ki periferi muamelesi görüyor edebiyatımız... Türkiye’de baştan beri Nobel edebiyat ödülü Eurovizyon şarkı yarışmasıymış, Türk yazarları da yanlış sahne alan şarkıcılarmış gibi bir hava var. Tabii bir de dış görünüş Türkiye’de çok önemsendiğinden, Türkiye Cumhuriyeti devletini Batı Avrupalılara doğru tanıtmak etrafında bir konsensüs var. Hakikaten bu ruh halini tam olarak anlayamıyorum ve değerlendirme yapabilecek bir yetkiye sahip değilim. Başka yazarların söylediği sözler, hele aldığı ödüller üstünden konuşmak bana düşmez. Çünkü aktardığınız cümleyi, Türkiye’deki birçok insan, ‘Nobel Ödülü Orhan Pamuk yerine Hilmi Yavuz’a verilmeliydi’ anlamında da okuyabilir. O zaman da ben, bir röportaj sorusuna genel görüş belirttiğimi sanırken ikisi de birbirinden değerli bu şairimiz ile romancımız arasındaki meselelere taraf edilmiş olurum. Beni mazur görünüz. Kendi poetikamı başka meslektaşlarıma karşıt olmak üzerine kurmak ya da başkaları arasındaki tartışmaya tutunup görüş açıklamak rahatsız edici. ¥ ÖDÜL ALMAK ÖNEMLİ Mİ? Nobel ödülü için gönlünüzde yatan sizden önceki kuşaklardan bir Türk şairi yok muydu? Türkiye’den kimin ödül aldığı bu kadar önemli mi? İster bir şair, isterse bir romancı ya da başka edebi türlerde yazan birileri dünyada önemsenen herhangi bir edebiyat ödülünü alsın da kim isterse olsun Türkçe yazan bu kişiler. Yani yeter ki Türkçe yazılmış yapıtlar dünyada daha çok dikkat çeksin ve Türkçe yazan yazarlar da dünyada yaşadıklarını daha çok fark etsinler. Ama doğrusunu isterseniz, konuya buradan yaklaşmak bana tuhaf geliyor. Olay iyi bir şairin öne çıkması değil mi? Biz sanki burada ‘iyi bir Türk’ seçmeyi konuşuyoruz. Uluslararası bir edebiyat ödülüne, yerli malları satış haftasının ya da Türk’ten Türk’e kampanyalarının konseptiyle mi yaklaşacağız? Benim gönlümde yatan şair, şimdi ilk aklıma gelen, Anne Carson. Metis’ten çıkan Türkçe çevirisini okuyanlar, niçin özellikle bu şairi beğendiğimi anlamayabilir tabii. Uluslararası arenadaki edebiyat toplantılarına sık sık katıldığınızı biliyorum. Birkaç hafta önce Londra Kitap Fuarı’ndaydınız. Türkiye’nin ‘odak ülke’ olmasının yayıncılığımıza, edebiyata nasıl bir etkisi olur sorusu üzerinde çok tartışma var. Türkiye ne yaptı Londra’da? Gözlemleriniz ne yönde? Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’ndan kalma yüzyıllık paradigmalara bağlı bir siyasi ve kültürel sistemi sürdürmekte ısrar ettiği sürece, yapılan güzel işler hep bu engele takılıp ters tepecek gibi görünüyor. Londra Kitap Fuarı önemli bir girişimdi ve resmi olsun, sivil olsun birçok kişi ve kurum emek verdi. Edebiyat ve yayıncılık açısından bakınca, harcanan onca emeğin ve paranın karşılığı alınabilecek mi? Bu kuşkulu. Kültür Bakanı, ‘Türkiye’nin ne kadar demokratik, yaratıcılığı ve kültürel çeşitliliği teşvik eden bir ülke’ olduğunu anlatırken, arka fondaki televizyon ekranında, düşünce ve duygularını bir şiire atıfta bulunarak açıklayan bir Türk müzisyenine on yıl hapis cezası verildiği haberi beliriyor. Böylece, Londra Kitap Fuarı’ndaki odak ülke Türkiye birdenbire oyun kâğıtlarından bir kale gibi çöküveriyor. Sayın Bakan’ın güzel konuşması ise çevredeki yabancıları gülümseten bir reklam retoriğine dönüşüyor. Yazarlarını, düşünce açıklayan insanlarını hapse atan ve hâlâ Kürtlerle, Ermenilerle, Rumlarla olan meselelerini çözemeyen 1914’e takılıp kalmış bir Türkiye’yi günümüz dünyasına pazarlayabilmek mümkün değil. İşin hazin yanı, fuarın ilk günündeki konuşmamda, Batılılar, Türk şair ve yazarlarını oryantalleştiriyor, bizden ‘Müslüman Doğu’daki baskıları anlattığı ölçüde otantik sayılan yapıtlar istiyorlar diye eleştiride bulunmuştum. Ama bakıyorsunuz ki, Batı Avrupa’dan Türk edebiyatına yansıtılan oryantalist aynayı tutan esasında Türkiye’deki devlet kurumlarıymış. Eğer siz hâlâ en temel insan haklarına saygı göstermezseniz, o zaman edebiyatınızı da öyle ‘Müslüman Doğu’daki baskılarla cebelleşen ikincil bir kategoriye’ sokarlar. Ekonomik potansiyeline rağmen yasaklarla kıstırılmış bir sektör olduğu için ciddi bir üretim yapabileceğine inanılmayan yayıncılığımıza beklediğimiz uluslararası ilgi gösterilmiyor diye yakınmaya devam ederiz biz de. ? Evden Kaçan Çocuk/ Mehmet Yaşın/ Yapı Kredi Yayınları/ 80 s. 6 HAZİRAN 2013 ? SAYFA 13 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1216
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle