24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K UR LA R A Bir ‘Öykü Günü’nün ardından... İkinci Dünya Savaşı’nın yok luk yılları içinde, Bakırköy’e bağlı Osmaniye köyünde bir kız bebek dünyaya gelir. Sakinlerinin bir kısmı ekip biçip hayvan besleyerek, bir kısmı da yakındaki Sümerbank fabrikasında çalışarak geçinen küçük, kendi halinde bir köydür burası. Şemsa ilkokulda özellikle Türkçe ve matematikteki başarılarıyla parlar. Aralıksız okur. Eve kadar gelen öğretmeninin ricasıyla “İlçe”deki ortaokula kaydedilir. Yeni okulunda İngilizcedeki başarısıyla parlar. Köydeki komşularından farklı akranlarıyla tanışır, Osmaniyelilere benzemeyen insanlarla dolu Bakırköye alışır. Ortaokulda vermeye başladığı özel İngilizce dersleri İstanbul Kız Lisesi’nde de devam eder. Cağaloğlu’nda yayın dünyasının yakınında olmanın tadını çıkarır. İngilizcesini geliştirmek için başladığı mektup arkadaşlığı yeni dünyaların kapısını açar ona. Derken kardeşinin düğününü yapmak için okula ara verip çalışmaya başlar. İş hayatı evliliğin ve ABD’den Kongo’ya uzanan bir aile hayatının kapılarını da açar. Şemsa Yeğin 1940’lardan 70’lere uzanan bütün bu olaylar arasında kendisini, duygu dünyasını, dış dünyayı, kadınerkek ilişkilerini keşfinin hikâyesini ve 70’e yakın çeviriye imza atmış bir çevirmenin varoluş öyküsünü sunuyor ‘Hayal Molaları’nda. Şemsa Yeğin ile Feridun Andaç konuştu. Gökben Derviş genç bir şair. Şiirlerini edebiyat dergilerinden, şiir üzerine yazılarını ise yine hem dergilerden hem de dosyaları ile aldığı ödüllerden tanıyoruz. Şiirimizin iki önemli şairi Veysel Çolak ve Sina Akyol, Derviş’le şiiri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. TURHAN GÜNAY Leylâ Erbil’de öykünün sesi (*) Leylâ Erbil öyküsünde, öykü estetiği açısından, özgün bir biçemle yoğrulmuş, romana oranla kısa, özlü, anda odaklanan bir yazı etkinliği akla gelir. Leylâ Erbil’in öyküsünde de kısa bir ana (şimdiki zamana) yerleşmiş özlü bir anlatım dikkat çeker. Çoğunlukla birbirini izleyen farklı parçalardan oluşan bir bütündür öykü. r Prof. Dr. Nedret ÖZTOKAT (**) lemcidirler, anlatının hemen berisinde bize yakın bir yerde dururlar, soluk alıp verişlerini duyarız; bazen de mesafelidirler, anlatının ötesinden gözlemlerini aktarırlar, onların düşüncelerinin akışına fazla katılmayız, izlemekle yetiniriz. Birçok öyküde “biz” diye kendilerini dile getirirler, bir mahallenin, bir sokağın, bir kentin insanlarıyla kurulan ortak bir söylemin öznesidirler. Öykülerden gelen sesler arasında en baskın olan ses kadının sesidir. Bastırılmış, baş kaldıran, özgürlüğe oynayan, birey olmaya çalışan, bunu başaran ve başaramayan kadının sesi. Şunu da belirtelim, hepimizden parçalar taşıyan öykü kişilerinin söylemlerinin gerisinde son derece eleştirel bir ses kendini açık seçik duyurur. Gelmekte ve geçmekte olana bir türlü göz yumamayan duru bir bilincin varlığı bu öykülerden yansıyan o keskin ve acıtan ışığı hep diri tutar. Bu öyle bir bilinçtir ki, Kalan adlı uzun anlatıyı (bazı kaynaklarda roman diye anılsa da uzun anlatıdır) başından sona kesintiye uğratır, “yazıyorsun”, “anlatıyorsun”, “anlatıp duruyorsun” diye kendi kendisiyle hesaplaşıp durmasıdır anlatıcının; ya da “Vapur” adlı öyküde olduğu gibi, “Ey bu bilinci ben ne yapayım, nasıl doyurayım” diye ironik bir haykırışa dönüşür. Yazarın sesidir bu. ÖZLÜ ANLATIM... Öykü estetiği açısından bakıldığında, bilindiği gibi “çarpıcı etki”, “bütünlük etkisi” vurgulanır genellikle. Leylâ Erbil’in öykülerinde çarpıcı etki bazen başka metinlerin araya katılmasıyla elde edilir: “Çekmece” adlı öyküde bir karıkocanın yazışması bir gazete haber kupürüyle tamamlanır; “Tanrı” öyküsü, bir kartpostalla. Metinler, yazılar öykünün anlamsal katmanını destekleyecek biçimde ana yapıya katılır. Heterojen bir metin yapısı dikkat çeker. Metinlerin anlatıya yerleşmesinin yanı sıra başka teknikleri de Leylâ Erbil başarıyla kullanır. Yine öykü estetiği açısından, özgün bir biçemle yoğrulmuş, romana oranla kısa, özlü, anda odaklanan bir yazı etkinliği akla gelir. Leylâ Erbil’in öyküsünde de kısa bir ana (şimdiki zamana) yerleşmiş özlü bir anlatım dikkat çeker. Çoğunlukla birbirini izleyen farklı parçalardan oluşan bir bütündür öykü. Her bir parçanın konusu, anlatıcısı, zamanı ve uzamı vardır. Genelde, bir ana sığdırılan, şimdiki zamanda ve burada gerçekleşmekte olan bir öykülemenin içine, çok bir geniş zamana yayılan birden çok olay yerleşir. Leylâ Erbil’in yapıtlarına adlarını veren iki önemli öykü, “Gecede” ve “Eski Sevgili” bu yapıyı örnekler. “Gecede” öyküsünde bir erkeğin bir kadına içinden yönelttiği soru ve kadının düşünceleri arasındaki kısacık zaman yerleşir iki kahramanın tüm geçmişine. “Eski Sevgili”yi oluşturan uzun örgü ise, anlatıcı Nigar’ın uykuyu tutturmaya çalıştığı bir gecenin sabaha erdiği süreye yerleşir. Sıklıkla roman olarak nitelendirilen, ancak kurgusu ve estetiğiyle uzun anlatı diye adlandırılması daha doğru olabilecek Kalan ise kapsayan anlatı ve kapsanan anlatı yapısının en yetkin örneğini sunar. Bizans’tan Osmanlı’ya, Cumhuriyet’in ilk yıllarından darbelere uzanan geniş bir zaman ekseninde, toplumsal kırılmalar, çatışma ve savrulmaların hikâyesi Lahzen’in Zeyyat’ı beklediği o kısa süreye yerleşir. Yalnız “Gecede” ve “Eski Sevgili”de değil, çoğu öyküde kadın erkeğe bakmaktadır, erkek de kadına; Leylâ Erbil’in öyküsü, işte bu birbiriyle buluşmaya çalışan, gerçekte ise bir türlü buluşamayan, yanlış yer ve zamanda randevulaşmış bakışların anlattığını seslendirir. 2013 PEN Öykü Ödülü’ne değer görülen Leylâ Erbil, çoksesli öykü dili, esnek biçemi ve toplumsal nabzımızı tutan konularıyla öykü alanına çağdaş bir soluk getirmiş, yenilikçi tavrıyla öykünün yeni anlatım damarları bulmasına öncülük etmiştir. n (*) Bu yazı 14 Şubat 2013 Öykü Günü dolayısıyla Fransız Kültür Merkezi’nde yapılan törende sunulan bildirinin elden geçirilmiş halidir. (**) İstanbul Üniversitesi Bol kitaplı günler... turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr eposta: ürk öykücülüğü çağdaş yazınımızın en canlı damarlarından biridir kuşkusuz. Usta yazarların yanı sıra, genç yazarların, edebiyata gönül vermiş meraklıların birbirinden değişik renklerde ve tonlarda dokuduğu öyküler zengin bir okuma evreni sunar okuyucuya. Kiminin kişileri bize tanıdık gelir; kiminin uzamları, bazen yitirdiğimiz eviçlerine, bazen de bilmediğimiz semtlere götürür bizi; kiminin olay örgüsü tanıdık gelir, bizi çeker, kendimizden bir şeyler buluruz. Usta işi öyküler ise her şeyden önce ve her şeyden çok, yazınsal bir söylemle (öykü diliyle), bir anlam evreninin birbiriyle örtüştüğü, birinin diğerini dengeli biçimde taşıdığı sağlam yapılarıyla biz okurları kendisine çeker. Bu öyküleri bir kez okuduktan sonra, belleğimizde sık sık döneriz anlattıkları evrene. Hallaç, Gecede ve Eski Sevgili başlıklarıyla yayımlanan yapıtlarındaki öykülerde, kendine özgü yazınsal söylemi, özgün kurgusu ve biçemiyle, titiz bir aydın bilincinin topluma ve bireye tuttuğu aynadan yansıyan alabildiğine devingen bir dünyayı bizlere aktaran Leylâ Erbil çağdaş Türk öyküsünün önemli bir sesidir. Bu ses bize neyi anlatır, diye soracak olursak, yanıt çok nettir: Bize bizi anlatır, ülkemizin Cumhuriyet serüvenini anlatır, kentleşmeyi, kentleşememeyi, günü yakalarken geçmişi yok etmeyi ve tüm bu dönüşüm ve değişimlerin ruhlarda açtığı boşluğu ve yaraları, aydınımızın açmazını, değerlerin yozlaşmasını, kısaca evrilmekte olan bize ait bir dünyayı anlatır. Tüm bunları nasıl anlatır, diye soracak olursak, bu toplumun savrulmuş kişilerini konuşturarak; kadına, çocuğa, devrimciye, okumuş insana, özlemlerinden uzağa düşmüş, yarım kalmışlıkların küçük kahramanlarına söz vererek, onların algısından, karmakarışık ve düzensiz bir gidişi aktarır bu öyküler. Leylâ Erbil’in anlatıcıları farklı farklı konumlarla yerleşmişlerdir öykü yapısına. Bazen çocuk kimliğiyle, birer tanık, birer göz T İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1219 27 H A Z İ R A N 2013 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle