29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLA R A Günümüzde sazın önemli icracı ve öğreticilerinden Erol Parlak, yaşamını ve müziğini yakından izlediği Neşet Ertaş’ı iki ciltlik hacimli bir çalışmayla önümüze koydu. Kendisinden çok yararlandığı ustasını şu sözlerle aktarıyor bize Erol Parlak: “Derviş Abdallar soyundan, ömrü gariplik ile bülbüllük arasında geçmiş, son nefesinde; ‘sazımın emaneti’ diyerek yarattığı gönül mirasını teslim eden, ustalar ustası Muharrem Ertaş’ın benzersiz ozan oğludur Neşet Ertaş. Tıpkı babası gibi bir garip bülbül misali sürdürdüğü ömrü boyunca elinde sazı, dilinde sözü, yüreğinde aşkın közüyle korun içine çekilen ateş misali, emeğini ozan bilgeliğinin ardına gizleyerek hep hayatı havalandırdı, yaşadığını söyledi söylediğini yaşadı. Engin gönlü, yalınkat yüreğinden taşan hüzünlü ve yanık ifadesi ile havalandırdığı türküleri, Anadolu tarihi kadar derin, Anadolu toprağı kadar bereketli, Anadolu kültürü kadar zengin, Anadolu insanı kadar içten, sade ve cömert. O, Anadolu toprağının vicdanı, yüz akıdır. Varılacak menzili insan olarak gördüğü nice zorluklarla dolu çileli ömrünü katederken, arif kişiliği, sanatsal dehası ve yarattığı emsalsiz gönül mirası ile insanlığa hizmet yolunda ışık olmuş, yaşadığı çağa damgasını vurmuştur.” Erol Parlak’la Hatice Tuncer konuştu. 12 Eylül dönemi... Ülkenin her yerinde sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı var. Bülent Ecevit, darbenin karanlığına bir mum ışığı yakmak için bir avuç yürekli, özverili aydınla birlikte Arayış dergisini çıkarıyor. Nahit Duru da o derginin Yazı İşleri Müdürü. Duru, “Arayış” adlı kitabında, 12 Eylül darbesinin henüz birinci yılında, çok zor koşullar altında verilen bir demokrasi ve basın özgürlüğü mücadelesini anlatıyor ve yakın tarihin pek bilinmeyen bir yönünü, Ecevit’in özel notlarıyla, Ertuğrul Özkök’ten Aydın Doğan’a, Murat Yetkin’den Oruç Aruoba’ya kadar, bugünden bakıldığında okura çok şaşırtıcı gelecek isimlerin çabalarına da yer vererek aydınlatıyor. Nahit Duru’yla Arayış kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bol kitaplı günler... P Son Dönem dward Said’in son, ölmeden belki de biraz alelacele kitap formuna soktuğu, günışığına çıkışına yetişemediği, “olgun dönem üretiminin ayırıcılığı”na ilişkin çalışmasıyla tanıştım ama hakkını verecek biçimde okumaya henüz girişmedim gene de, yılların okurluk deneyimi yanıltıcı değilse, seçtiwği örnekler üzerinden en azından, Said’le türev yorumlarımız pek kesişmeyeceğe benziyor; ana yorum bağlamında koşutluklarımız yabana atılacak gibi olmasa da. “Olgunluk dönemi”ni kesin bir çerçeveye oturtmak güç. Çağdan çağa fiziksel süresi bile değişiyor, ortalama insan ömrünün bir yüzyılda ne denli uzadığı sır sayılmaz bugün. Geçmişin örnekleri üzerinde konaklarken hesaba katılması gerekli ölçütlerin başında geliyor bu. Bir de, ele avuca sığmaz durumlar çıkıyor karşımıza: 35’inde enikonu olgunlaşanlar, 90’ında olgunlaşamayanlar. Sözün özü, kuramlaştırmaya gelmeyen, kurallara direnen sorun türüne sokulabilir kolaylıkla, “olgun dönem üretimi”, istisnaların sayıca çokluğu gözardı edilemez. Konunun gövdesinin yanı başındaki bir anadalda yer alan “Ölesiye Sanat”ın bir anadalı üzerinde oyalanacağım burada. ‘KUĞUNUN SON ŞARKISI’ Resim, desen, obje: Klee’nin ortalama yıllık üretimi, kendi eliyle ve marazî titizlikle tuttuğu katalog kayıtları tanık, 200 ‘yapıt’ dolaylarındaymış. Onu uzatmadan ölümüne taşıyan ayrıksı hastalığı 193536 kavşağında ortaya çıkmış, bu dönemde hemen hiç üretememiş, 1937’den sonra, son üç yılını kapsayan olağandışı bir verimlilik göstermiş, 1940 yılı üretimi 1253 yapıta erişmiş Grohmann ve Osterwold gibi Klee uzmanları, ‘kuğunun son şarkısı’yla ilgili olarak, patlamanın yalnızca sayısal olmadığını, niteliksel düzlemde de sanatçının güçlü bir aşama/aşma eğrisi içinde ürettiğini vurguluyorlar; paylaşmamak güç. Tanıklara güven duyulacak olursa, son dönemece gelesiye, Klee, hastalığının ölümcül yanını bilmemiş. 60’ına yaklaşmış, olgunluk dönemine girmişti. Ölüm düşüncesine sokulmamış olması bana kalırsa olanaksızdı: 1936 tarihli “Das Tor Zur Tiefe/ Uçuruma Açılan Kapı” başka ne’yi imliyor olabilirdi? İsviçre’ye sürgünü başladığında, ressam, Avrupa’nın ağır hastalandığının bilincindeydi. Üstüne, gövdesini kuşatan illetle yüzleşecekti. Olgunluk dönemi diye de, son dönem diye de tanımlansa, görkemli bir açılışın içindeydi. Bu büyük son ayracı ervasız pertavsız ENİS BATUR E [email protected] [email protected] TURHAN GÜNAY eposta: ne hastalığından, ne ölüm düşüncesinden soyutlamak elde bana kalırsa. Bir yıl sonra, az biraz güneyde, Lyon hastanesine bağırsak kanseri tanısıyla yatırıldı Matisse. Azraili mi, kurtarıcı meleği mi olacağını bilemediği, bilemeyeceği hekimine, ameliyata girmeden “sizden dört yıllık bir uzatma talep ediyorum: Erdirmem Klee’nin ortalama yıllık üretimi, kendi eliyle ve marazî titizlikle tuttuğu gereken işlerim var” de katalog kayıtları tanık, 200 ‘yapıt’ dolaylarındaymış. diğine başka bir yazımda de karşısına dikilmiştir. Ters çevrilip bir değinmiştim: 71 yaşındaydı ressam, belâsı seferliğine kalan zamanı göstereceğini duağırdı, gelgelelim dileği yerine gelmişti: Kolyuran kum saatının önünde, sanatçı, üstüne tukta ya da yatağında, yarıyarıya malul, on üstlük hastalığın kendisinden yonttuğu sağbeş yıl boyunca serpilip genişleyen yepyeni lığı hesaba katarak çalışmak durumundadır. bir aşamasına tırmanmıştı, sanatının dileyen, son döneminin ürünlerini topluca suADRENALİN PATLAMASI nan kaynaklara zorlanmadan ulaşabilir. Son dönem, bir bakıma, yarışlarda sporÖnce tırmalıyor hastalık, yaratıcı serüveni cunun son evrede kullandığı aşırı gücün bir süreliğine kesintiye uğratıyor, bir dönem yatağı. Bir âna değil de, daha geniş bir geri çekiliyor sinsi stratejisiyle, ardından zaman dilimine etkisi yayılan adrenalin pattırpanlamak üzere yeniden harekete gelamasının benzeri, karşılığı. çiyor: Hangi hastalık, hangi yıldırı üslubu, Akıl yürütme yoluyla harekete geçirilen bir örnekten örneğe savrulabiliriz; yoklamaya, enerji kaynağı olmadığını gösteren örneköğrenmeye kalkışırsak. lerin başında, Alzheimer’in pençesine düşKlee’yi ve Matisse’i durduramamış, yatükten sonra olağanüstü bir verim temposu vaşlatamamış hastalık; tersine, yenilenme geliştiren De Kooning geliyor. Hastalık, yave yeğinleşme ölçülerini olumlu yönde ratma güdüsünü kamçılayan irrasyonel bir dönüştürmüş. Olgunlaşma çağının bütün çaba mı doğuruyor? Yoksa, Ham Sanat’ın getirilerini, eriştikleri ustalık katında kullanbüyük temsilcilerini gözönünde tutarsak, malarını, iki sanatçıya da zalim engeller, yaratıcı eğilim zaten irrasyonel bir tabakasınırlar dayatmaktan geri durmaksızın kodan mı alıyor hızını? laylaştırmış. Kişileştirdiğimin farkındayım, Yorgun bünye, kişiyi “yapacağımı yaphastalığı. Bireyin içinden doğmuştur, hem tım” duygudüşüncesine taşıyabilir. Yorgun, yıpranmış, örselenmiş gövdenin içinde diri ve dolu bekleyen bünye, öyle anlaşılıyor ki hamleye hazır: Koşulları hiçesayarak, düğümleri (bir süreliğine de olsa) çözerek yolunu sürdürüyor, giderek onu genişletebiliyor da. Katmerli, çifte kavrulmuş bir olgunluk dönemi tanımı çıkıyor önümüze, bu soy örneklerde. Bir erme, erişme, eşik atlayış hizası geçerli orada. Simyacının imbiğinin altındaki ateşi öldürmeden, bir evreden ötekine, madde ve tin eksenlerinde geçişi tamamlaması gibi.w Klee’nin 19371940, Matisse’in 19421956 yılları arası ortaya koydukları yapıtlara yönelirken, bakan ve görmeye çalışan gözün sahibi içyükünün yetersizliğini algılayacaktır. Bu noktada, denklik sağlamanın yolu var mıdır? Yoksa, bütün yapabileceğimiz, yaklaşma sınırlarımızı zorlamak mı? n Hastalık Matisse’yi durduramamıştı... İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1218 20 H A Z İ R A N 2013 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle