18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Başka Yollar/ Enis Batur/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 240 s. Enis Batur Başka Yollar’da şöyle diyor: “Bazı yolculuklarımı Gece’ye benzetiyorum ben. Kendi karanlığımın, ama bir başkasının uykusunun içinde başlayan, gelişen seferler onlar. Kaybolmaktan, kayboluştan sözetmiyorum tam; aramanın, yaklaşıyor olma duygusunun çekirdeğinden eksik olduğu birkaç yolculuğun yanından geçtiğim oldu, ama hiçbirini Gece’yle, gecelerle örtüştürmedim bu nedenle: Karanlığın günışığıyla doğrudan bağlantısı yok gerçekte; içeride o, en içeride bir yerde, ola ki doğumumu önceleyen, varoluşumu, buraya çıkıp gelişimi hazırlayan aylara ait bir ışık, ışıksızlık kesiti: Dönüp, dönenip duruyorum olduğum yerde; gövdem, sıkıştığı köşede güç bela hareket ediyor, görmeyi henüz bilemiyorum gerçi, gene de yavaş yavaş sertleşen kafatasımın dibindeki bir ekrandan hiçbirini teşhis edemediğim görüntüler ölçüsüz bir hızla akıyor.” Sicilyalı Amcalar/ Leonardo Sciascia/ Çeviren: Neyyire Gül Işık/ Yapı Kredi Yayınları/ 227 s. Elimizdeki kitap İtalyan edebiyatının en çarpıcı kalemlerinden Leonardo Sciascia’nın renkli dilinden dört hikâyeyi bir araya getiriyor. “Hem kitap da bir şeydir, insan onu masanın üstüne koyup bakmakla yetinebilir ya da masa tepeleme doluysa kaldırıp birinin kafasına fırlatmak için kullanabilir ama açıp da okuyacak olursan bir dünya serer önüne; öyleyse neden bir şey açılıp okunmasın ve önümüze bir dünya sermesin?” diyor Sciascia. Öyleyse yalnızca kitapları değil, herşeyi, insanın başına gelen bütün olayları özellikle de dehşet ve acı verenleri açıp “okumak” gerekir. Lâli GülBoğazın Yakutu/ Hristina Aleksandrou/ Çeviren: Zeynep Albayrak/ Literatür Yayınları/ 285 s. Adına yakışın güzel bir kadının, aynı zamanda yazarın büyük büyükannesinin gerçek öyküsü elimizdeki. Öyküyü anlamlı kılansa, Lâli Gül’ün Sultan Abdüaziz’le yaşadığı aşktır. Lâli Gül gerçek adıyla Lili Vitali 19. yüzyılın ortalarında Girit Ayaklanması sırasında nişanlandığı akşam evinden kaçırılır, Dolmabahçe Sarayı’na getirilir. Lâli Gül kısa sürede göz doldurur ve Sultan Abdülaziz’le karşılaşır. Öykü, saray entrikalarına alışkın okuyucuyu bile şaşırtacak gelişmeler ve nefes kesen bir anlatımla Lâli Gül’ün öyküsünü aktarır bize. Son İnsan/ Mary Shelley/ Çeviren: Belkıs Korkmaz/ Can Yayınları/ 610 s. Mary Shelley 1826’da yayımlanan ‘Son İnsan’la gotik SAYFA 20 ? 30 MAYIS 2013 geri dönülecek noktanın çoktan aşıldığının da farkında. Kitap İçin 3/ Selçuk Altun/ Sel Yayıncılık/ 290 s. Selçuk Altun’un Cumhuriyet Kitap ekinin vazgeçilmezleri arasında yer alan ‘Kitap İçin’ başlıklı yazılarını 2001 3000 maddelerini bir araya getiriyor ‘Kitap İçin 3’. Aforizma, Alıntı, Alkış, Anı, Bilgi, Eleştiri, Günlük, Gözlem, Haber, Kıssa, Kinaye, Nükte, Öneri, Polemik, Sor(g)u, yanıt başlıkları altında toplayabileceğimiz bu maddelerin amacı okuru iyi yapıtlara ve iyi edebiyata yönlendirmek, edebiyat beğenilerini geliştirmek amacını taşıdığını unutmamak gerekiyor. Birikimli bir okur kitlesi oluşturduğunu bildiğimiz bu yazıları topluca el altında bulundurmak ve arada bir karıştırmak bile iyi bir tat ve iyi bir edebiyat kokusu bırakacaktır sizlerde. Cehennem/ Dan Brown/ Çevirenler: Petek Demir, İpek Demir/ Altın Kitaplar/ 574 s. Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır... Dan Brown’ın merakla beklenen kitabı, bu beklentiyi boşa çıkarmayacak bir kitap. Bilge Karasu’yu Okumak/ Hazırlayan: Doğan Yaşat/ Metis yayınları/ 231 s. Bilge Karasuyu Okumak Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi’nde düzenlenen “Altı Ay Bir Güz” ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde düzenlenen “Bilge Karasu’yu Okumak” sempozyumlarının sunumlarından derlenmiş bir seçki. Farklı disiplinlerden 21 kişi uzmanlık alanlarına göre, kâh edebiyat eleştirisi alanından, kâh müzik, sinema, fotoğraf, resim gibi alanlardan yola çıkan yazılarıyla, Bilge Karasu’ya kendi okumalarını getiriyorlar. Alain Mascarou, Aron Aji, Berna Yıldırım, Deniz Göktürk, Doğan Yaşat, Ender Keskin, Engin Kılıç, Fatih Özgüven, Hilmi Tezgör, Kıvılcım Yıldız Şenürkmez, Laurent Mignon, Levent Kavas, Mehmet ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1215 edebiyata özgü bilimkurgunun alt türü olan apokaliptik romanın ilk modern örneğini veren ve bu türün önde gelen yazarı oldu. Apokaliptik romanlar salgın hastalık, nükleer savaş, sibernetik ayaklanma, doğaüstü olaylar, ekolojik felaketler yüzünden uygarlığın sonunun gelmesini irdeler. ‘Son insan’ bugün sıradan sayılabilecek kadar yaygınlaşmış bin konuyu, insanlığın yok oluşunu ele alan ilk romandır. Shelley, bir salgının etkilerini romantik dönemin akıcı üslubuyla, dramatize ederek zıt karakterler eksenindeki kurguyla aktarıyor. Küçük Cennet Kuşu/ Joyce Carol Oates/ Çeviren: Kıvanç Güney/ Kirmızı Kedi Yayınları/ 419 s. Küçük bir taşra kentinde bir cinayet sonrası altüst olan yaşamları anlatıyor Oates. Büyük hayalleri olan güzel şarkıcı, öldürülmüş olarak bulunur. Cinayetin iki süphelisi vardır. Biri terk ettiği kocası, ikincisi ise evli ve çocuklu sevgilisi. Şüphe ve öfke, çaresizlik ve sorumluluk, özlem ve büyüme durmadan yer değiştirerek romanın iki ana karakterini taşranın acımasız ortamında erkenden olgunlaştıracaktır. Amerikan taşrasının kasvetini ve sıradan insanların yaşamlarını ustaca aktaran Joyce Carol Oates’ten ayakta durmayanlarla ilgili tutku dolu bir melodram. İbret Taşı/ İsmail Kadare/ Çeviren Yaşar Avunç/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 197 s. Arnavutluk’taki Osmanlı geçmişinin izlerini süren İsmail Kadare, İbret Taşını yazdığı 1970’li yıllardaki komünist düzenle de alegorik bağlar kurarak, Kafka’yı aratmayan fantastik bir kâbus bürokrasisi yaratıyor. Duraklama dönemindeki Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’ya yöneldiği modernleşme sürecinde gerçekten yaşanan olaylar üzerine oturttuğu romanında devletlerin idarecilerine, memurlarına ve halklarına dair hep geçerli zorbaca yaklaşımların minyatürünü işliyor. Osmanlı’nın derin izler bıraktığı Arnavutluk’un yaşayan en büyük yazarından önemli bir dönem romanı. Jilet Sinan/ Gönül Kıvılcım/ Ayrıntı Yayınları/ 161 s. Sokaktakiler... Fark ettiğimizde kaldırım değiştirdiğimiz, yüzleri kansızlıktan karaya çalmış tinerciler, sefil ve perişan yaşayanlar... Kısacası, en diptekiler... Gönül Kıvılcım ‘Jilet Sinan’da işte bu kimliksiz, evsiz ve sevgisiz yaşayan, daha doğrusu yaşamaya çalışan çocukların yırtıcı dünyasına, geceye, gecenin en karanlık, en soğuk ve acımasız atmosferine davet ediyor okurunu. Şunu da eklemek gerek; Gönül Kıvılcım yoksulluk ve sefalete güzelleme düzmediği gibi, sistemin dışına fırlatılmış bu insanlar için
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle