22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fernando Pessoa’dan ‘Bulmaca Meraklısı Quaresma’ Pessoa’nın sandığından çıkan ruhu Edebiyat tarihinin en ilginç dedektif karakterlerinden biri olma potansiyelini taşıyan Doktor Abílio Quaresma, akıl yürütmeyi baş tacı eder, satranç ve mantık problemlerine meraklıdır. Polisin ve adli makamların çözemediği vakalara müdahil olup suç dünyasının bulmacalarını çözmekten kendini alıkoyamaz. Bu ilginç karakter hakkındaki eskiz notları da Pessoa’dan kalan taslaklar arasındaydı. Taslaklardan hareketle bir araya getirilen Doktor Quaresma’nın dedektiflik maceralarından seçilen üç tanesi, okurlara Lizbon malikâneleri ve sokaklarında çözülecek gizemler sunar. Polisiye bir öykünün nasıl yazılabileceği üzerine bir ders haline gelen bu öykülerde Quaresma sahneye çıktığı anda Pessoa’ya özgü zihinsel yetenekler göz kamaştırmaya başlayacaktır. ? Mert TANAYDIN azı çocuklar yazıyla tanışınca gizemli bir mikrobun etkisi altına giriyor sanki: İçinde bulunduğu ortamdan okuduklarıyla uzaklaşabileceğini, başkalarını takip edebileceğini, eline tutuşturulan kalemlerle kâğıtların üzerinde kendi hayallerine şekil verebileceğini öğrendiği, kimi zaman sayrılı geçen bir hastalık gibi etkiliyor okuma yazma. Nasıl oluyorsa çocukların yüzde doksan dokuzunda geçiyor bu hastalık, bağışıklık kazanmalarına sebep oluyor, tıpkı kızıl ya da suçiçeği gibi sayrılı dönemi atlattıktan sonra normal hayatlarına devam ediyorlar, büyüyorlar ve yazıyla ilgileniyor olsalar bile, mantıklı, hedefleri ulaşılabilir, ortaya koydukları anlaşılabilir, marazi yanı az yapıtlar ortaya koyup sağlıklı bir hayat sürüyorlar. Ender de olsa hastalığı bünyesinden atamayanlar, içinde oluşturduğu ateşli heyecanla ömrü boyunca başa çıkmaya çalışan, krizler halinde kendisini yazıya hasreden, ortaya koyduklarını açık etmekle bile uğraşmayan, yazı üzerinde yaşamaya mahkum insanlar haline geliyorlar. Bu hastalığın iyi yanlarından biri, normal şartlarda kişiye ve etrafındakilere zarar vermemesi, hasta iyi bakıldığı ve istediği gibi yazıyla haşır neşir olmasına imkân sağlandığı takdirde uzun bir ömür sürdürebilmesi; ama hastanın yazıyla ilişkisini engelleyen bir çevrede bulunması, etrafında bulunanlar tarafından kuduzmuş gibi görülmesi durumunda, ruhunu kemirmeye başlayan illet muazzam acılara sebep oluyor ve çoğu vakada hasta kendini acılardan kurtarmak için canına kast edecek boyutlarda teşebbüslere girişebiliyor. Bu açıdan, eğer kendinizde ya da sevdiklerinizde ılımlı seviyeye gerilememiş bir yazı hastalığı bulunduğundan şüphe ediyorsanız, endişe etmeyin ve hastalığın kökünü kazımak için radikal yöntemler denemek yerine, hastalıkla yaşamayı öğrenin ve hastalık vasıtasıyla ortaya konacak yan etkilerden (şiirler, öyküler, romanlar, denemeler) faydalanmaya gayret gösterin. YAZI GİZEMLERİNİN AZİZİ: FERNANDO PESSOA Portekiz’in en önemli edebiyat azizlerinden Fernando Pessoa bana kalırsa bünyesine yerleşmiş olan yazı hastalığını atamayan, her daim çocuk kalmış insanlardan biridir. Çocukluğunun üzüntüleri (babasını, kardeşini kaybedişi, annesinin yeniden evlenmesi, yeni ailesiyle birlikte Afrika’da bir İngiliz kolonisinde geçirdiği yıllar) ruhunun travmalarına ve hastalıklara açık olmasına yol açmış olabilir, bu nedenle de okul yıllarında parlak bir kalem olarak arkadaşları ve öğretmenleri tarafından tanınan yirminci yüzyıl başı gencinin ömrü boyunca yazıyı, gizemi sonradan çözülemeye başlayacak giriftlikte bir hastalık boyutunda yaşadığı, ölümünden sonra ailesinin Portekiz hükümetine teslim ettiği bir sandık dolusu (yirmi beş bin den fazla sayfa) farklı türlerde yapıt kaleme aldığı taslaklarından anlaşıldı. Üstelik Pessoa’nın hastalığını ağırlaştıran, sağlıklı yazarlar gibi roman kahramanları yaratması değil, yazarlar ve şairler yaratmış olması: Seksen farklı isime ulaşan, kalabalık bir kabileyi içinde yaşatmış, yazdırmış, kâğıttan dünyalar kurdurtmuş, kimisinin döneminin dergilerinde şiirleri yayımlanan, Portekiz edebiyatının önemli isimleri (Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Ricardo Reis) olmasını sağlamış. 1935 yılında sirozdan öldüğünde sadece 47 yaşındaydı Pessoa. Ömrünün büyük bir kısmını ticari bir işletmede çalışarak geçirmiş, edebiyatla sadece şair ve eleştirmen olarak ilgilenmiş gözüküyordu. Zamanla anlaşıldı ki, yüzeyin altında muazzam bir oluşum söz konusuymuş. Yıllar içinde ardında bıraktıkları üzerinde çalışan uzmanlar, Pessoa’nın kendisinden oyduğu yeni bir yazarın yapıtını tamamlıyor, önce Portekizce, zamanla da diğer dillerde yayımlanmasını sağlıyorlar. Şiirlerinden sonra en önemli yapıtı sayılan Huzursuzluğun Kitabı mesela Bernardo Soares adıyla yazdıklarını derlediği bir dosyayken, dünya edebiyatı raflarının vazgeçilmezlerinden biri haline geldi. Son yıllarda doğrudan kendi notlarını da paylaşıyorlar, Türkçe olarak da Işık Ergüden çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından bu buluntular yayımlanıyor. İlk önce Pessoa’nın kendisi hakkında yazdıklarından oluşan bir derleme Pessoa Pessoa’yı Anlatıyor yayımlanmıştı, şimdi de Bulmaca Meraklısı Quaresma dedektiflik öyküleri alt başlığıyla raflarda yerini aldı. Bir yazı hastasının evreleri hakkında azımsanmayacak bir örnek vaka notları böylece dilimizde Fernando Pessoa, bünyesine yerleşen yazı hastalığıyla her daim çocuk kalmış insanlardan biridir. de ulaşılabilir hale geliyor. BULMACA MERAKI POLİSİYENİN HİZMETİNDE “Yaşama, bilmece çözen birinin ilgisiyle bakıyorum.” Pessoa’nın kendisi hakkındaki notlarında belirttiği bu ifade, Abilio Quaresma altkimliğinin de anahtarı aslına. Quaresma, mesleğini yapmayan bir doktor, vaktini bulmacalar çözerek, bilmeceler peşinde geçiriyor, daha çok akıl yürütmesiyle tanınıyor. Sıradan ve hatta sıkıcı kişiliğini polise yardım ettiği vakalarda, suç teorisi oluştururken ve motifleri tümevarım ya da tümdengelim yöntemlerinin eleğinden geçirerek, parmağını kıpırdatmadan, aksiyona atılmadan, bulunduğu yerden çözüyor. Elbette bu kadar başarılı olmasının nedeni, aslında bir yazı icadı olması: Pessoa söz konusu olduğunda kaçınılmaz olarak gerçeklerden uzak, yazı düzleminin insanlarıyla karşı karşıya kaldığımızın bilincini idrak ediyoruz hep. Bir yazı hastasının okuduklarından, düşündüklerinden ve kimi zaman da nerelere temas ettiğini bilemediği derinliklerinden çıkarttığı yazılarını okuduğumuzu hatırlamalıyız. Şiirlerini çevirdiği Edgar Allan Poe’nun Auguste Dupin’inden ve Sir Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes’undan esinlenerek kendi süper akıl yürütücüsünü yaratmış anlaşılan Pessoa. Yapıtın taslak olduğunu, kitaptaki üç öyküde de asıl vakanın karakalem oluşturulduğunu, ama Dokto Abilio Quaresmo devreye girdiğinde yazılanların Pessoa’nın kaleminden neredeyse aktığını, suç psikolojisiyle ilgili saptamaların neredeyse çağladığını belirtmek gerekir. Böylece tam teşekküllü bir polisiye roman okumakla yetinmek yerine, nitelikli bir yazarın polisiye anlatıyı nasıl adım adım geliştirdiğini görmek mümkün oluyor. Yazıyla ilgilenen okurun, yazı hastalığına yakalanmış bir dehayı, iş üstünde inceleyebilmesine yarayacak bir çalışma olarak değer kazanıyor. ? Bulmaca Meraklısı Quaresma/ Fernando Pessoa/ Yayına Hazırlayan ve Çeviren: Işık Ergüden/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 208 s. B CUMHURİYET KİTAP SAYI 1210 25 NİSAN 2013 ? SAYFA 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle