13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL NİLAY YILMAZ ÇİĞDEM GÜNDEŞMAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU KONUK HARFLER Çocuk edebiyatının bireysel gelişmedeki rolü üzerine Bugüne kadar çocuğun bireysel gelişiminde edebiyatın hatırı sayılır bir katkısı oluyordu. Ancak “ insanlığın daha önce hiç deneyimlemediği “, genç kuşağa özgü, teknolojinin güdümünde ilerleyen denetimsiz bir toplumsallaşmanın bireysel gelişime sekte vuracağı ortadadır. lamalarını, zihinsel yaşamının gelişimini olumsuz yönde etkilediğine işaret ediyor. Sözgelimi görüntüye dayalı hızlı iletişim teknolojilerini kullanmanın rahatlığına alışmış olan bu kuşak, kitap okumak gibi sabır ve süreklilik gerektiren bir uğraştan sıkılıyor. Nasıl olsa teknoloji elimin altında rahatlığı, doğaldır ki düşünme edimine de gereksinim bırakmıyor. Oysa bilindiği üzere düşünce, söz’de ortaya çıkar. Dolayısıyla düşüncenin gelişmesi dil’in gelişmesine bağlıdır. Edebiyat söze dayalı bir sanattır, aynı zamanda da muhalif bir sanattır, her ne kadar günümüzde bu özelliği unutturulmaya çalışılsa da. Bugüne kadar çocuğun bireysel gelişiminde edebiyatın hatırı sayılır bir katkısı oluyordu. Ancak “ insanlığın daha önce hiç deneyimlemediği ”, genç kuşağa özgü, teknolojinin güdümünde ilerleyen denetimsiz bir toplumsallaşmanın bireysel gelişime sekte vuracağı ortadadır. Özellikle sanal dünyaya kapanıp kalındığında, gerçek dünyadan gelen sorunlar ile baş edebilecek bir benliğin inşa edilmesi kolay olmayacaktır. Eğitim çevrelerinden de çocuğun okuduğu metni eleştirel bir gözle incelemekte zorlandığı yakınmaları geliyor. Denilebilir ki, dönüşü olmayan bir yola girdik. Dijital çağı, devlet tarafından denetlenme, sansür v.b. arazlara karşın bir demokratikleşme olanağı olarak kabul edersek ve dijital çağın gerçeklerine mesafeli yaklaşırsak, yüksek teknolojinin yaratıcılığı besleyeceğini umabiliriz. Kuşkusuz, yaratıcılık insanlığı bunalımdan çıkaracak gücün de kaynağıdır. Sorun, bireyin kendi yaratıcı potansiyelinin farkında olup olmamasıdır. Edebiyat/ çocuk edebiyatı da değişen koşullarda okur ile yeni ilişkiler kurmak ve iletişim kanalları açmak gibi yeni bakış açıları geliştirecektir. Ancak yaratıcılığın önündeki çeşitli engelleri, özellikle ülkeler arası farklılıklar açısından görmek gerekir. Sözgelimi din, tüm dünyada politik iktidara hizmet etmek üzere araçsallaştırıldı. Bizim gibi “Batılı” olmayan toplumlarda kamusal alanda güçlenerek devlet yönetiminde etkili olmaya başladı. Aslında biz, dogmaları dışlayan, bilimsel temellere dayanan, eleştirel düşünmeyi, sorgulamayı destekleyen bir eğitim sistemini hiçbir zaman gerçekleştiremedik. Küreselleşmenin ideolojisi postmodernizm ile birlikte Batı’da akıl ve akıl tarafından üretilen kuramlara güven sarsıldı ama bizdeki dinsel muhafazakârlaşma, demokrasinin görece yerleşik olduğu Batı toplumlarında görülenden farklı bir yön izliyor. Okullarda felsefe derslerinin kaldırılması ise üstüne tuz biber ekti. Oysa felsefe eğitimi almış bir çocuk, öğrendiklerini sorgular. Eğitim sistemimizde alınan son kararlar ile dinsel ideolojinin bireyin yazgısını biçimlendirmede önemli bir rol oynayacağının işareti verildi. Serbest piyasanın rekabetçi, bireyci, teknoloji bağımlısı, öte yandan bununla uyumlu, farklı bir dindarlık anlayışını benimsemiş bir kuşağın yetiştirilmesi hedefleniyor. Eğitimin metalaşması ve dinselleşmesinin çocuk üzerinde yaratacağı en önemli sorun ise çocuğun, tüketim toplumuna özgü yaşam pratiğiyle, dinsel dünya görüşü arasındaki çelişkilerle yüzleşecek eleştirel bir bakış açısını geliştirememiş olmasıdır. (Nerede kaldı bireysel gelişme!) ? Tülin TANKUT B ireysel gelişmede, kendini ve dünyayı tanımada edebiyatın rolü tartışılmaz. Ancak sanatın/ edebiyatın birey ve toplum üzerindeki dönüştürücü etkisi azalmaya başladı. Bunun bir nedeni de yeni teknolojinin ve onun yaydığı kültürün toplumsal yaşam üzerindeki etkisinin artması olabilir mi? Öyle ya, çocuklara ait televizyon kanalları var; özellikle kentlerde cadde, sokak, alışveriş merkezi, metro ekrandan geçilmiyor; adeta ekranosferde soluk alıp veriyoruz. 2006 yılında yapılan araştırmalar, kitap ve sanal ortamın birbirini dışlayan değil, tamamlayan ortamlar olduğunu, birçok ülkede internetin yaygınlaşmasının kitap okuma alışkanlığını geriletmediğini gösteriyordu. Yakın bir tarihte yapılan araştırmalar ise dijital kültürün, teknolojinin içine doğan kuşağın başka bir deyişle 1990 sonrası kuşağının algı Bundan böyle devlet destekli İslami çocuk yayınlarında büyük bir artış gözlenecek, demektir. Kuşkusuz serbest piyasaya tabi olan edebiyat dünyasında yayın çeşitliliği, edebiyatı tektipleşmeden korur. Dinsel izlekler de neden edebiyatın konusu olmasın ? Batı edebiyatı bunun örnekleri ile doludur. Bilgilendiriciöğretici aynı zamanda da okura estetik haz veren yapıtlar bizde de üretilebilir. Ancak yapıt ırk, din, dil, cinsiyet vb. ayrımcılık karşısında sorgulamadan kaçınıp sessiz kalıyorsa, ki bu edebiyatın geneli için geçerlidir, çocuğun bireysel gelişimini desteklemek şöyle dursun köstekleyecektir. İslami çocuk yayınları bu bağlamda, özellikle iki cinsin yakınlaşmasına getirilen ahlaki kısıtlamalar ile dikkat çekiyor. Unutmayalım ki, Batı’dan yalnızca tüketim toplumunun değerlerini ithal etmiyoruz. Laiklik, demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, insan hakları v.b. insani gelişimin olmazsa olmazı bu değerlere sahip çıkmak, yazarın da sorumluluğundadır. Ortak bir dünyayı paylaşıyoruz. Ülkemizi teslim alma yolunda hızla tırmanan kültürel çatışmadan kurtulmak istiyorsak, İslamın bize dayatılan egemen söyleminin, özellikle erkek egemen yorumunun da tartışılması gerekir. (Artık İslam coğrafyasında da toplumun önünün açılması için bu tür tartışmalar yapılıyor.) Sonuç olarak, geleceğin edebiyatı/çocuk edebiyatı ile ilgili değerlendirmelerde, moda deyimle söylersek bütünü görmek gerekiyor. Tüketici kimliği ırk, din, dil, etnisite , cinsiyet vb. ayrımlardan bağımsız olarak günümüz toplumunda vazgeçilmez bir unsur haline gelmişse, bu etkiden hiçbir çocuk kaçamayacaktır; eleştirel bakış açısına sahip olmadıkça da ister ekran bağımlısı olsun ister ekran yüzü görmemiş olsun tümü, toplumsallaşma sürecinde aynı kertede savunmasızdır. Eleştiri kurumu ortadan kaldırıldığı için edebiyat da savunmasız bırakılmıştır. Bu nedenle öncelikle yapılması gereken, kanımca eleştiri kurumunun, gidişata direnerek edebiyata sahip çıkan çevrelerin de katkıları ile yeniden işlevine kavuşturulmasıdır. ? RENKLİ HABERLER Nilay Yılmaz ÖDÜLLER... İsol, ALMA Ödülü İsveç Kraliyet ailesinin desteği ile İsveç Sanat Konseyi tarafından Astrid Lindgren adına verdiği ALMA ödülünü bu yıl Arjantinli çizer İsol aldı. Mustafa Delioğlu ALMA adayı olarak Türkiye’yi temsil etti. 2014 ALMA adayımız Behiç Ak olacak. Yarışma ve İsol hk. bilgi için: http://www.alma.se/en/ İsmet Kür, PEN Yazarlar Derneği Ödülü Ocak ayında aramızdan ayrılan İsmet Kür’e mart ayında PEN Yazarlar Derneği tarafından ödül verildi. Ödülü, annesi adına Pınar Kür aldı. Serpil Ural, Ortadoğu İsmet Kür Kitap Ödülü MEOC (Middle East Outreach Council) resimli kitap dalında Serpil Ural’ı ödüllendirdi. mak için neler vermezdi” cümlesinden yola çıkarak yazılacak öyküler 15 Mayıs’a kadar Günışığı Kitaplığı’na gönderilebilir. 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin katılabileceği yarışma ve şartname hakkında bilgi almak isteyenler için: http://gunisigikitapligi.com/projeler/zeynepcemalioykuyarismasi/zeynepcemalioykuyarismasi2013/ Andersen Ödülü Adayları 2014 Andersen adayı olarak Türkiye’yi yazar Serpil Ural ve çizer Saadet Ceylan temsil edecek. http://sirincemasallarfestivali.blogspot.com/p/festivalhakkinda1.html FESTİVALLER... Şirince Masallar Festivali 57 Nisan’da Şirince’de I. Uluslararası Masallar Festivali gerçekleşti. Festivale, İtalyan, Alman, Azeri, Türk ve Yunan masal anlatıcıları katıldı. Festival boyunca anlatıcılar farklı anlatım tekniklerini kullanarak masal anlattılar. Festival hk. bilgi için: YARIŞMALAR... Zeynep Cemali Öykü Yarışması (Son katılım 15 Mayıs) Günışığı Kitaplığı’nın Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın bu yılki teması “arkadaşlık” olarak belirlendi. Yazarın, “Gül Sokağı’nın Dikenleri” kitabındaki “Onların arasında ol16 ? 25 NİSAN 2013 İsol 9. Küçük Hanımlar Küçük Beyler Uluslararası Çocuk Tiyatro Festivali, Ankara (2429 Nisan) Bu yıl festivale Hollanda, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Brezilya, İsrail, Singapur, Sırbistan, Macaristan, Çin ve Polonya’dan 12 yabancı grup katılacak. Yerli oyunlarla birlikte festival boyunca 24 değişik oyun 72 kez sahne alacak. Festival kapsamında, 29 Nisan’da uçurtma yapım atölyesi ve uçurtma şenliği de gerçekleştirilecek. Festival programı hakkında bilgi almak için: http://www.devtiyatro.gov.tr/haberler378kucukhanimlarkucukbeyler uluslararasicocuktiyatrolarifestivali.html www.nilayyilmaz.com SAYFA CUMHURİYET KİTAP SAYI 1210
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle