Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
John Niven’dan ‘Arkadaşlarını Öldür’ Psikopatın denetimsiz görevi fına fırlatmışlığım var. Emrimde çalışanları, bana satış rakamları ileride milyonları bulacak parçalar dinletme küstahlığında bulunduğu için paylayıp aşağılamışlığım var. Birinci sınıf fiyasko kategorisine girmesi kaçınılmaz üç dört parçayı alkışlamam işten bile değil. Biz, şirket olarak geriye dönüp baktığımızda hiç kimsenin dinlemek istemeyeceği grup ve şarkıcıları sözleşme altına alıp geliştirmek için milyonlarca pound harcadık.” Stelfox’un bu tavrı biraz da isyan içeriyor ama daha çok piyasanın kendisine bir giydirme. Batık ve berbat grup ve müzisyenleri er meydanına sürüyor. Pek çok hayalperestin demosu da çuvallarda “istenmeyen” etiketiyle sürünüyor. Stelfox gibilerinin işi hayal avcılığı yapmak. Hızla yükselttikleri bir sürü coşkulu yeni yetmenin daha hızlı düşürülmesi olayı yani: Parlatılan, borçlandırılan ve plak şirketlerinin vur kaç tekniğiyle cebini doldurması böylece çok kolay. Niven’ın anlattığı olaylar silsilesi, Stelfox gibilerinin daldan dala konan, sarsak ve vatoz gibi adam çarpan kişiliğinin açığa çıkarılışı bir ölçüde. Kıyıdan köşeden buldukları pek işe yaramaz isimlerin iliğini kemiğini emme operasyonu. Arada denk geldiğinde de turnayı gözünden vurma oyunu. Elbette karanlık hamleler de var, bu yüzden Stelfox’un hanesine cinayet de yazılmalı: “Gerçekten ağlıyor gibi olmalıyım. Daha sonra yedi sularında, herkes evine gittikten sonra, Waters’ın ofisine girip koltuğuna oturuyorum. Onun her gün dokunduğu ve gördüğü şeylerle bilgisayararı, ajandası, telefonu ve müzik seti kuşatılmış olarak orada oturup nasıl ‘lütfen’ dediğini düşünmek tuhaf bir duygu. Duvarda çerçevelenmiş olarak Waters’ın sözleşme yaptığı tek başarılı işten gelen altın plak duruyor. Masasının üzerinde ve raflarda muhtelif Yıldız Savaşları ürünleri de var (...) Müzik endüstrisinde çalışan yirmili yaşların sonunda, otuzların başında pek çok adam gibi Waters da Yıldız Savaşları’nın hastasıydı. Kasvet verici oyuncaklara bakmak bile geri zekâlıyı öldürmeyi haklı kılıyor.” Gayet psikopatça. Waters’ın katili olarak onun cenaze töreninde hazır bulunmak, en az cinayet kadar manyakça. Üstüne bir de Stelfox’un törene katılanlara alıcı gözle ba2013 ? Ali BULUNMAZ er sektörün kendine özgü bir kokuşmuşluğu ve işleyişi var. Buraların yine kendine has orospulukları ya da güzellikleri de. Onları ayıklayıp önümüze süren adamlar var. Bunlara cin mi yoksa aptal mı demeliyiz? “Ne gerekiyorsa” veya “Hedefe ulaşmak için her yol geçerli” diyerek herkesin kıçına bir tekme atmaya programlanmış kafalar hiçbir zaman eksik olmayacak, ne gerçek hayatta ne de romanlarda. Midemiz bulanadursun, bu adamlar istediği yere, hatta düşlediğinden de yükseğe tırmanacak. John Niven’ın Arkadaşlarını Öldür’deki Steven Stelfox karakteri, kariyer hırsıyla yanıp tutuşan ve her yana psikopatça saldıran, müzik sektörüne öyle veya böyle yön veren adamlardan biri. Niven, Stelfox karakteriyle hem müzik piyasasında dönen dolaplara hem de beyni sulanmış kimi müzik tüketicilerine el atıyor ve bu endüstriye sıkı eleştiriler getiriyor. ÇUVALLAR DOLUSU İSTENMEYEN Her sektörün her köşebaşında bekleyen psikopat ve aşağılıkları olduğunu baştan kabul etmeli. O zaman daha kolay ilerleyebiliriz. Bir de buna tatminsizliği eklediniz mi tadından yenmez. İngiltere’nin o buğulu ve kasvetli ortamı, bu tür adamlar yaratmasıyla ünlü. Fonda müzik, manzaranın tam ortasında o müziğin yayıldığı piyasa ve herkesi, her şeyi yiyip bitirmeye hazır canavarlar. Steven Stelfox’un denetimsiz görev düsturunun işleyişi bu bir bakıma. Ama Stelfox olaya biraz da tersten girmiş anlaşılan: “Şimdi megastar konumunda bulunan, sizin de albümlerine sahip olduğunuz grupların demo kayıtlarını gülmekten ağlayarak odanın karşı taraSAYFA 8 ? 25 NİSAN H karak yaptığı yorumlara toslamak da acayip: “Kilisede etrafıma bakınıyorum, Waters’ın birlikte büyüdüğünü düşündüğüm insanlara. Kızların alayı, sırf cenaze için gelmiş olan müzik endüstrisinin fahişelerini saymazsak kaknem. Çoğunun otuzlu yaşlarında olduğunu tahmin ediyorum, Waters’ın yaşında. Fakat Tanrım, emekli insanları andırıyorlar; yüzleri kırışmış, iri memeleri sarkmış, kıçları patlak kum çuvalına dönmüş. Yirmi bir yaşında, giderlerini yitiren türden işçi sınıfı domuzları. Yanlarındaki adamlara bakıyorum, biz yaşlardalar (fakat yoksul ve başarısızlar) ve masum görünüyorlar. Olan bitenden haberleri yokmuş gibi. Biçimsiz canavarlarla evlenmiş olduklarının farkında değillermiş gibi. Yani bu adamlara baktığınızda biraz utanç görmeyi beklersin. Durumlarına dair bir farkındalık en azından. Ben onlardan biriyle evli olsam yanımdaki canavarı işaret edip ‘Kusura bakma dostum, aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum’ demeden bir yabancının yüzüne bakamazdım.” Tüm bu sıvamalardan sonra Stelfox’un şu yorumu tüyü dikiyor: “Vay canına, diye geçiriyorum içimden: Waters’ın son nefesini verirkenki spastik ifadesini hatırlayarak birini öldürüp bunları yaratmak az iş değil.” “NE GEREKİYORSA” Düdükleme ve kokain partilerinden fırsat buldukça “iş” yapmaya uğraşan Stelfox, yolculuklarla yaşamını renklendiriyor. İngiltere’den İrlanda’ya, oradan da ABD’ye yollanan Stelfox, buralarda da tantanalı yaşamına devam ediyor. Bir yandan da aklından etrafındaki insanlarla ilgili hoş (!) düşünceler geçiyor: “Sık sık Woodham gibi insanların nasıl bir hayat yaşadığını merak ederim. Polisleri değil, anlamsız gruplarda yıllarca kıçını yırtıp hiçbir yere gelemeyen ve sonunda kaknem karının tekini hamile bırakan dangalakları kastediyorum. Sen de onlardan biri misin? Bunu nasıl kanıtlarsın? Arkanı dönersin ve güm! neredeyse otuz yaşındasın ve cumartesi sabahı dokuzda boktan bir B&Q (bir ev dekorasyon mağazası) kuyruğundasın ve korkunç kaknem bir kadın elini tutarken beş yaşındaki oğlun ortalığı yıkarak koşturuyor, diğer veledin de sırtındaki bebek taşıyıcısından kulağına bağırmak ta. Banka hesabında ay sonuna kadar idare etmek zorunda olduğun iki yüz elli pound ya var ya yok. Yani ilmiği boynundan, jileti damarlarından uzak tutan nedir? Sevgi mi? Güldürme lan beni. Nasıl yaşadığına bir bak.” Stelfox, piyasada kaybetmiş, kaybetmekle ilgili herhangi bir sorunu da olmayan ama on atıştan iki tanesini tutturan bir isim. Bu ona yetiyor mu? Hayır. Sadece birilerinin kıçını tekmelemesi için gerekli fırsatı veriyor. Saldırganlığı ve çalışma konusundaki agresifliğini de körüklüyor. Bu da bir çeşit psikopatlık mı? Evet. Niven’ın çizdiği tablo, Tom Arnold’un “Gösteri dünyasının doğası gereği bu alanda çalışan insanlar , başkası başarısız olduğunda bir çentik ilerlediği duygusuna kapılır” ya da Casablanca Records’ın düsturu olan “Ne gerekiyorsa” sözünü doğruluyor. Stelfox açısından anormal bir durum yok. Gerektiğinde rahatlıkla “burada bu işler böyle yürür birader” diyebilecek bir mideye sahip. Bir bakarsın yeni bir grup yakalanmış ve paralar söğüşlenip buruşturup atılmışlar, bir bakarsın elde bir odun adamın birinin beyni kendi salonunun ortasında uçmuş. Önemli olan arkaya bakmamak, işler güçler böyle hallediliyor. Niven anlattıklarıyla müzik piyasasının kirini pasını ortaya döküyor ama iş gelip insan ilişkilerine dayanıyor ister istemez. Stelfox karakteri etrafında dönen pis kokulu hikâye onun sakat, tiksinç, gözükara, umursamaz, kendini beğenmiş, kaybeden ve yer yer egosantrik kişiliğine vurgu yapıyor. Stelfox karakteri hiç sırıtmıyor çünkü zamanında kendisi de yetenek avcılığına soyunan Niven’ın, girip çıktığı yerlerdeki adamlara benziyor. Zaten kitap, Niven’ın yaşadığı pek çok şeyden izler taşıyor. Yeteneksiz ama başarılı müzisyenler, dönen dolaplar, yapımcıların ayak oyunları, tüketicinin avanaklığı ve her türlü kokuşmuşluk, Niven’ın kimi zaman karanlık kimi zaman da ışıltılı koridorlardaki deneyimlerinden yalnızca birkaçı. alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Arkadaşlarını Öldür/ John Niven/ Çeviren: Avi Pardo/ Aylak Kitap/ 308 s. Niven anlattıklarıyla müzik piyasasının kirini pasını ortaya döküyor... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1210