Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş Ü iir Atlası CEVAT ÇAPAN Giovanni PASCOLI Şiirler / Çeviren: Gülbende KURAY ULUSOY ‘Ben yaşamıyorum artık senin yüreğinden başka bir yerde...’ nlü İtalyan şairi, yazarı ve eleştirmeni Giovanni Pascoli (1855 San Mauro di Romagna 1912 Lucca), İtalyan edebiyatının ve Dekadantizm akımının en önde gelen isimlerinden biridir. 1867 yılında babası bilinmeyen kişilerce öldürüldü. Ertesi yıl annesi, bir kız kardeşi ve iki erkek kardeşi öldü. Daha çocukken yaşadığı bu büyük acılar ona yaşamın hep iyilik ve güzelliklerle dolu olmadığını, insan yazgısının, çocukluğunda düşlediğinin aksine, gerçekte hüzünlü olduğunu gösterdi. 1882’de, Bologna Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun Giovanni Pascoli olarak sırasıyla liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1898’den 1906’ya dek Messina ve Pisa üniversitelerinde edebiyat, gramer,Yunanca ve Latince dersleri verdi. 1906’da Bologna Üniversitesi’nde Giosuè Carducci’den boşalan İtalyan Dili ve Edebiyatı Kürsüsü’nde başkanlığa atandı. 1912 yılında, Castelvecchio di Barga (Lucca) kasabasında, bir süredir yaşadığı küçük bir kır evinde öldü. Pascoli şiirlerinde, ruhun derinliklerinde kalmış, ilk bakışta önemsiz görünen küçük heyecanları, gizemli, çapraşık, tam çözümlenemeyen duyguları, uyarıcı görüntüleri öne çıkararak ustalıkla işlemiştir. Yaşam anlayışı ve esin kaynağı, insanın gizemi üzerine kurulmuştur. Okuyucuda, geniş ve sessiz kır görüntüsünün büyüsüne kapılmış, yalnızca kendi kendisini dinlemekle kalmayıp, o yoğun sessizlikte nesnelerin anlamını, bilinmeyenin sırrını bulmaya çalışan yalnız bir ozan izlenimi bırakır. Pascoli’ye göre, her insanın içinde bir çocuk saklıdır. Şairin görevi, o çocuğun sesine kulak vermek ve gerçekleri onun gözüyle yansıtmak olmalıdır. Bu yüzden onun şiirinde hep bir özlem, geriye, çocukluk anılarına dönüş vardır. Bu eğiliminden dolayı Pascoli bir “anı şiiri” yaratmıştır denilebilir. Ozanın ortaya attığı ve İtalyan edebiyatına yerleşmiş olan ünlü “fanciullino” (çocuk) kavramı da bu düşüncelerinden doğmuştur. Giovanni Pascoli’nin başlıca yapıtları: Myricae (1891), Poemetti (1897), Canti di Castelvecchio (1903), Primi Poemetti (1904), Poemi Conviviali (1904), Odi e Inni (1906), Poemi Italici (1907), Poemi del Risorgimento (1908), Canzoni di re Enzio (1908), Nuovi Poemetti (1909), La mia scuola di grammatica (1911), Epos e Lyra (1911). ARABACI Arabacı, karanlık dağlardan inip yol alıyorsun, dingin. Gece boyunca kimbilir ne sarp geçitlerden, ne asma köprülerden geçtin; ne diyordu inleyerek uğuldayan soğuk kuzey rüzgârı, kayalıkları, uçurumları vururken? Ama sen uyukluyordun, kömür yükünün üstünde. Yaklaşıyordu yol boyunca fırtına getiren rüzgâr, yavaştan: oysa sen Noel’i görüyordun düşünde Noel gaydasının sesini dinliyordun, ağlatan. BENİM AKŞAMIM Gün şimşeklerle geçti; ama şimdi yıldızlar çıkacak, suskun yıldızlar. Kurbağaların vrak vrak sesleri kırlarda. Titrek yapraklarını kavakların hafif bir sevinç yalayıp geçiyor. Gündüz ne fırtınalar esti! Ne şimşekler çaktı! Oysa ne barışçıl akşam! Açmalı yıldızlar böyle sevecen ve canlı gökte. Orada, şen kurbağaların yanında, SAYFA 15 ? 25 NİSAN akmakta bir ırmak, tekdüze, hıçkırarak. O derin kargaşadan, o sert kasırgadan, kalmadı geriye başka bir şey nemli akşamda, bu tatlı hıçkırıktan. Hiç dinmeyecekmiş gibi esen kasırga, bitti işte güzel sesli bir ırmakta. Kırılgan yıldırımlardan geriye mor ve altın renkli bulutlar kaldı. Ah, yorgun sızı, dinlen artık! Günün en kara bulutu en son gecede gördüğüm en pembe buluttu. Nasıl da uçuşuyor kırlangıçlar etrafta! Ne çığlıklar sakin havada! Yoksul günün açlığından sonra uzun uzun besleniyor guruldayarak kuşlar. Şu azıcık yemi bile yuvalar gündüz vakti bulamadılar. Tıpkı benim gibi… ne uçuşlar, ne çığlıklar ve bana berrak gelen akşam! Dong… Dong… Uyu diyor bana çan! Şarkı söylüyorlar, Uyu! Çağıldıyorlar, Uyu! Fısıldıyorlar, Uyu! Orada, mavi karanlığın içinde sesler… bebekliğimin ninnisi gibi kulağımda, alıp beni çocukluğuma götürüyorlar… Annemi duyuyordum… sonra hiçbir şey… akşam olduğunda. 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1210