Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Predrag Matvejevic’den ‘Ekmeğimiz’ Ekmeğin hikâyesidir bu... Predrag Matvejevic’in kaleme aldığı ve Meryem Mine Çilingiroğlu çevirisiyle Türkçeye kazandırılan Ekmeğimiz bize ekmeğin binlerce yıllık hikâyesini anlatıyor. ? Nisan YENİGÜN dan düştüğünde, algılanamayacak kadar hafif bir ses çıkarır ama belki bu da bir işarettir. Ekmeğin kutsallığı ta çocukluğumuzdan bilincimize işlemiştir. Hatırlayın; annelerimiz ‘Ekmeği yerden almak lazım’ der, çocukları onu öpmeye sevk ederdi. EKMEK VE DİN Ekmek ve dinlerin birbiriyle olan bağı da tarih boyunca hep güçlü olmuştur şüphesiz. Matvejevic birçok örnek veriyor. İşte İncil’den bir bölüm: Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz (…) Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek (…) Gökten inmiş olan diri ekmek Ben’im (…) Size doğrusunu söyleyeyim, gökten inen ekmeği Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir…” Burada Musa’ya yapılan gönderme ile Yahudilik ile Hıristiyanlık arasındaki kopuşa dikkat çekiyor yazar. İslam dininde ise ramazan ayı örneği veriliyor: “Gündüz, gün ışığında oruç tutulur. Günbatımından sonra, karanlık çöker çökmez, yemek yeme ritüeli, iftar başlar. Müminlerin önünde boş mideye iyi gelen ve bedeni şölene hazırlayan yumuşak pide vardır.” Matvejevic Türkiye’ye gelenlerin lezzetli ekmekler yeme arzusuyla karşılaşacaklarını söylüyor. üllerin, taşın üstünde doğmuştur. Ekmeğin ardında; yazıdan, kitaptan daha uzun geçmiş yatar. Ona verilmiş ilk isimler artık var olmayan dillerde kil tabletlere kazınmıştır. Mazisinin bir kısmı harabeler arasında kalmıştır. Tarihi; topraklara, halklara dağılmıştır. Ekmeğin efsanesi geçmişin, tarihin içine dalmıştır. Geçmişe de tarihe de, ne biriyle ne de diğeriyle özdeşleşerek eşlik etmeye çalışır…” Evet, ekmek. İnsanın tarihi kadar eski ve her zaman kutsal. Hem barışın hem de savaşın nedeni olabilmiştir. Umudu da umutsuzluğu da tarih boyunca üzerinde taşıyabilmiştir. Kutsaldır. Onun kutsallığı karşısında yeminler edilir. El üstünde tutulur. Düştüğü zaman, yaralı bir serçeyi usulca İNSANLIK VE EKMEK yerden alıyormuşçasına narin davranılır, Kitabın son bölümünde yazar zihnimizi öpüp alına konulur. Günahları affeden aydınlatıyor ve ekmeğin her anlamda kutama açlık insan bedenini kemirmeye başlasallığını yeniden gözler önüne seriyor. Didığında günaha sevk edendir ekmek… Her yor ki; “Doğup büyüdüğümüz ülke, bize şeyiyle kutsal. Yokluğu ölüm demektir; ekmeğin tadını vermiştir. Kader bizi başka 2013 yılında bile… bir toprağa sevk ya da sürgün ettiğinde, bu Predrag Matvejevic’in kaleme aldığı ve tadı beraberimizde, içimizde götürürüz. Meryem Mine Çilingiroğlu çevirisiyle Bu tadı yitiren, kendi ülkesinden ve kenTürkçeye kazandırılan ‘Ekmeğimiz’ bize dinden bir şeyler yitirir.” ekmeğin binlerce yıllık hikâHaklı ama şu notu da çok yesini anlatıyor. Ekmek ve önemli: “Bu sayfaları kaleme Beden, Yollar, İnançlar, Yedi aldığım şu sırada; dünyada, Kabuk, Tohum, İmge ve Göekmeği hiç duyulmamış hızrüntüler, Gerekçeler ve Sonda yere seren, onu beklensöz adlı bölümlerden oluşan medik tehditlerle karşı karşıkitap okuruna farklı ve tarihya bırakan bir kriz hâkim. sel bir okuma deneyimi sunuOn yıllar sonra insanlık nüyor. İlk bölümde Hıristiyanlıfusu sekiz milyara ulaşacak ğın ilk dönem düşünürü ve yapılan hesaplamalara ve Nyssalı Gregorius’un insan öngörülere göre, dünya nübedeni ile ekmek arasındaki fusunun dörtte birinin ekbağlılığa dair görüşü dikkat meksiz kalma ihtimali olaçekici. Düşünür “Ekmekte Predrag Matvejevic caktır…” sahiden bedeni görebiliriz – Kutsanan, uğruna can kıçünkü ekmek bedene girdiyılan, onsuzluktan ölünen ekmek… İnsanğinde, gerçekten insan bedenine dönüşür” lık tarihi kadar eski. Savaş meydanlarında, diyor. Matvejevic’e göre ekmekle bedenisaraylarda, her halükarda en fakirinden en mizin beş duyusu da sürekli ilişki içerisinzenginine herkesin en büyük kavgası ve ihdedir. Nasıl mı? Ekmeğin benzersiz kokutiyacı ekmek… Yazarın son cümlesi aslınsu burun deliliklerimizden bütün bedenida her şeyin özeti: “İnsanlık ekmek yokken mize temas edip ardında yıllarca unutmadoğmuştur ve ekmeği kalmadığı için yok yacağınız izler bırakır. Anayurdumuz çoolabilir…” ? cukluğumuz, doğduğumuz topraklar, ailemiz bile bu izler içindedir. Yazara göre ekEkmeğimiz/ Predrag Matvejevic/ Çevimek sessiz, dilsizdir. Patırtı yapmaz gürülren: Meryem Mine Çilingiroğlu/ Yapı Kretü yapanlar ekmeğin etrafında toplananlardi Yayınları/ 184 s. dır sadece. Ekmek dilimi elden ya da masaCUMHURİYET KİTAP SAYI 1210 “K 25 NİSAN 2013 ? SAYFA 11