Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Etin Cinsel Politikası / Carol J. Adams / Çeviren: G. Tezcan, M. E. Boyacı / Ayrıntı Yayınları / 396 s. Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. İşte Carol J. Adams Etin Cinsel Politikası’nda, yukarıda sayılan olguları ve genel olarak ataerki ile et tüketimi arasındaki diyalektiği çözümlüyor. Haberini Alayım Yeter / Orlando Figes / Çeviren: Nurettin Elhüseyni / Yapı Kredi Yayınları/284 s. Haberini Alayım Yeter, Stalin Rusyası’nın kuzey ucundaki çalışma kamplarından birinde, Peçorada Gulag hükümlüsü olarak bulunan Lev Mişçenko ile Moskova’daki kız arkadaşı Svetlana İvanova’nın birbirlerine 1946 ile 1954 arasında gönderdikleri mektuplara dayanılarak yazılmış gerçek bir aşk ve hayatta kalma hikâyesi. Gulag sansüründen geçmeden çalışma kampına gizlice girip çıkan bu mektuplar, Stalin dönemi dehşetinin iki sıradan Rus’un yaşamını nasıl etkilediğine ve birbirlerine olan aşklarının onları nasıl ayakta tuttuğuna ilişkin benzersiz bir kayıt oluşturuyor. Haberini Alayım Yeter, kendi türünün en aydınlatıcı, en sıcak ve en ayrıntılı anlatımı. İki kişinin çaresizlik ve kötülük karşısındaki zaferinin ilham verici bir hikâyesi. Boyun Eğmeyenler / Özen Aşut / Yazılama Yayınevi / 318 s. Özen Aşut’un Boyun Eğmeyenler adlı romanı, 12 Eylül öncesini ve sonrasını konu alıyor. Romanın önemli bir bölümünde, Mamak Askerî Cezaevi’nin kadınlar koğuşunda yaşanan olaylar anlatılıyor. Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birini oluşturan 12 Eylül darbesinin tüm yönleriyle irdelenmesi önemli ve gerekli. Bu konuda çeşitli kitaplar yayımlanmış olmakla birlikte, dönemin doğrudan tanığı ve öznesi olanların içeriden yazdıkları oldukça sınırlı. Bu tanıklıklar, aradan otuz yılı aşkın bir süre geçtikten sonra yeni yeni gün ışığına çıkmaya başladı. Özen Aşut’un, belgesel roman türündeki Boyun Eğmeyenler kitabı, özgün bir deneme olarak, yazınsal dili ve kurgusuyla da anılan çalışmalar içinde ayrı bir yerde duruyor. S A Y F A 6 2 n 3 1 E K İ M 2 0 1 3 Bir Kara Çalma Öyküsü / Şerafettin Turan / Bilgi Yayınevi / 454 s. Şerafettin Turan, 1973’te Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’na bağlı mahkemede yargılandı. Yaklaşık bir buçuk yıl süren ve beraatla sonuçlanan bu dava, aslında ülkenin 12 Mart 1971’de başlayan dönemde içinde bulunduğu dalgalanmalardan, çatışmalardan, toplumsal tutarsızlıklardan ve 1940’larda başlayan ayrışmalardan kaynaklanan sürtüşmelerin sonucuydu. Tarih boyunca karşılaşılan ve bir türlü alt edilemeyen toplumsal iki büyük noksan ya da kusur var. Bunların ilki, cemaatlerden, tarikatlardan ya da siyasal ve maddi çıkarlardan kaynaklanan kutuplaşmalar, hizipleşmeler; ikincisi de, bir türlü üstesinden gelemediğimiz kıskançlıklara dayanan ve rakip görülen kişiler hakkında fırsat düştükçe yapılan ihbarlar. İhbarcılık ya da jurnalcilik, tarihimiz boyunca yenemediğimiz bir hastalık olarak devam ediyor. Bilindiği gibi II. Abdülhamid döneminde bu tür suçlamalar jurnalcilik adı altında bir tür resmi görev haline getirilmişti. İçinde bulunulan yıllarda da bunun ibret alınası örneklerini görüyoruz. Şerafettinm Turan yeni kitabında jurnalciliğin modern hallerini gözler önüne seriyor. Fırtınalı Denizin Yolcuları: Sedat Göçmen Kitabı / İlbay Kahraman / Ayrıntı Yayınları / 462 s. Fırtınalı Denizin Yolcuları, Zonguldak’ta maden işçileriyle omuz omuza direnenlerin, Fatsa’da “halk yönetimi” oluşturanların, Ordu’da, Giresun’da fındık mitinglerini örgütleyenlerin, Rize’de, Hopa’da “çayda sömürüye son” diyenlerin, Samsun’da, Artvin’de faşist saldırıları göğüsleyenlerin, Ünye’de, Pazar’da, Aybastı’da tefeciliği ve karaborsacılığı engelleyenlerin, Perşembe’de trolcülere karşı balıkçıların hakkını savunanların, resmi tarih kitaplarında yazmayan gerçek hikâyesi. Bu kitap, Devrimci Yol’un “fırtınalı bir denizde”, Karadeniz Bölgesi’ndeki mücadele serüveni. Fukaralığa Veda: Dünyanın Kısa İktisadi Tarihi / Gregory Clark / Çeviren: Egemen Demircioğlu / İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları / 440 s. Bu eser, yazarın deyişiyle “tarihe cesurca bir yaklaşım” benimserken kimi zaman dağınık ve bazen de çelişkili görünen birçok ampirik veri çerçevesinde insanoğlunun uzun tarihini çarpıcı gerçeklerle gözler önüne seriyor. Neden dünyanın bazı bölgeleri bu kadar zenginken diğer bölgeler sefalet çekiyor? Niçin Sanayi Devrimi ile gelen benzersiz ekonomik büyüme ve gelişme on sekizinci yüzyıl K İ T A P S A Y I 1237 C U M H U R İ Y E T