04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

rmana görnanla sanın işte m Dacak bilecedece oldubir hiüyor. hayatı r deuyor. ve yıkıncak sinde her tabın nüşenonlakitaba anım zadiyela sağ a kucio, inara kkat megöre yor ve nemndirilieşe keserhoş bir şey ma’ degülm de lenin ir! Suinsanni olana’ya Lutaplasinde ünse yan, n yalrana‘nasıl hastanin de en yaşamaktadır. Sürekli okuma, okuduklarını paylaşma bir bakıma Lucio’nun düşüncesini iletmesi için adeta kaçınılmaz olan süreçlerdir. Onun için yaşam kitapların, kitaplar ise yaşamın birer izdüşümü demektir. Okumalar için kurgulanan her ne varsa aslında gerçek hayatın yansımasından ibarettir. Bundan ötürü de okuduklarımız bizi bize anlatmakta, bizim kim olduğumuzu göstermektedir. Yaşam dünyamızın nelerle, nasıl ve kimlerle kuşatılmış olduğunu ancak edebiyatın içinde kalarakyer alarak öğrenilebiliriz. Roman okundukça anlaşılıyor ki yazar David Toscana, okumayı yaşamının içselliğine taşıyan kişileri okur olarak nitelendiriyor. Ona göre okuma; kişinin bilgilenmesi ve öğrenmesinin ötesinde bir tür mutlu olma halidir. Bir diğer ifadeyle okuma, yaşam düzleminde hayata anlam katma boyutunda gerçeğin bilindik, alışıla gelen sınırlarının üstünde yükselebilme başarısıdır. Hayat ile hayal, yaşam içerisinde her ne kadar zenginlik oluştursa da yazara göre okuma bunların kurgu çeşitliliğini arttıran en büyük erdemdir. Ve bu erdemin insan yaşamında başka şeylerle yerinin doldurulması olası değildir. Bir gerçek okur için okumak bir tür farklılaşma, farklı olma biçimidir. Özellikle okumayı yaşam önceliği olarak benimsemeyenlerin yaygın olduğu bir çevrede, gerçek okur kitabın kapağında da resmedildiği gibi okumasıyla kendini görünmez kılar, adeta sanallaşır. Başkaları için böylesi bir durum ne ifade ediyor olursa olsun gerçek okur, kitap ile olan bu karşılaşmanın sonucunda hem etken hem de edilgendir. Ayrıca belirtmek gerekir ki okur olma durumu ister bilinçli isterse rastlantısal olsun genel anlamda bir tercihin sonucudur. Büyük kalabalıkların çok farklı bağımlıbağımsız değişken tercihleri söz konusu olsa da okumayı seçen bir gerçekson okur; başkalarının seslerine kulak veren, onların seslerini anlamayıanlamlandırmayı becerebilen, kendiyle bir başına ama yazarlarla baş başa olan ve adeta yalnızlık ikliminde yaşayan kişidir. Bu bağlamda okuma şimdiburada olgusunu olağanca geniş bir perspektife taşıma serüvenidir. Okudukça ? kilerden çok farklı bir dünyada anlamkavram şimdiden geniş zamanlara erişmekte, burada olduğu düşünülen olaydurum ise orada olmasına karşın mekânının ötesine taşmaktadır. Bir bakıma okurun kütüphanesi ise giderek okurun hapishanesine dönüşmekte; içinden çıkılmaz labirentleri ve kimselerin göremediği yüksek duvarlarla örülü, okurun vakit geçirmekten kendini alıkoyamadığı bir hazhüzün çıkmazı olmaktadır. Şüphesiz, zamanın izdüşümünde kaydedici, birikimci, iletici ve imleç olan tek şey kütüphanedir. Kütüphane, her defasında yeni bir dünyanın keşfini sağlayan, sahip olduğu kitaplarınseslerin çekip okuru içine aldığı bir dünyada daha da okuru büyütendir: okurun önüne açtığı her kitapla çıktığı yolculuklar ve okudukça kitaplarla yol boyunca süren dostlukları sonucudur ki bilgelik dolu bir varoluş biçimi böylece anlam kazanabilir… Yaşam olanağının edebiyatı olası kılması gibi edebiyatın bir getirisi olmaktadır yaşam. İşte bu bağlamda okuyan her insan için sahip olunan kütüphanenin derin serinliklerinden yükselen sesleri duymak, canlı yani sağ olma halinin bir göstergesidir. Çünkü kütüphane, yaşamın öz sesini içinde barındırmakta ve insanın buradan ayrı düşmesinin yitikliğe neden olacağını dışa vurmaktadır. Özellikle de kütüphaneyi kendisine yurt edinenlerin bu yaşam özlerinden kolay kolay kopamaması bunun bir işaretidir. Son Okur romanındaki okumaların kusursuzluğu, alıntıların genişliği yazar adına adeta edebiyatın değil zihnin övünmesidir denilebilir. Yazar Toscana, romanında, okuduğu yazarlar gibi konuşuyor, okudukça onlar gibi düşünüyor ve her zaman yaşamdan daha fazla kitap oldukça karar ile kaderin aynı şey olmayacağına dikkatleri çekiyor. Son okurgerçek okur için denilebilir ki bir yazar bir eserinde ne pahasına olursa olsun kendini saklı, örtük, gömülü kılmaya çalışıyor olsa da okuru yazara en uzak, kendisine en yakın yerinden anlatılanı yakalama olanağı bulduğunda hem yazar hem okur müthiş bir sürprizle karşılaşıyor.? Son Okur/ David Toscana/ Çeviren: Pınar Savaş/ Kırmızı Kedi Yayınevi/ İstanbul/ 163 s. kuyan, ını ete e ? 1179 David Toscana, romanında, okuduğu yazarlar gibi konuşuyor, okudukça onlar gibi düşünüyor ve her zaman yaşamdan daha fazla kitap oldukça karar ile kaderin aynı şey olmayacağına dikkatleri çekiyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1179 20 EYLÜL 2012 ? SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle