Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 25 TEMMUZ ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER lar getirildiğine inanıyorum. Kendi soyadımda da ‘oğlu’ var. Çoğu yazar arkadaşım bile aynı hatayı yaparak ‘Çınaroğlu’na, Çınaroğlu’ndan’ biçiminde yazar. Oysa sizin de belirttiğiniz gibi bu bir bileşik sözcük ve üstelik bir özel ad. Yani ‘oğlu’ sözcüğünün anlamı burada gerçek değil. Ne ben bir çınarın çocuğuyum ne de bir oğlanım. Ses uyumu öne sürülüyorsa eğer, diyelim soyadım Çınaroğlu değil de Çınardoğu olsaydı, herhalde Çınardoğu’ya, Çınardoğu’dan diye takı alacaktı. Çınaroğlu’nun da Çınaroğlu’ya Çınaroğlu’dan diye takı alması gerekir.” dedikten sonra, “Bilmem yanılıyor muyum?” diye soruyor Ayla Hanım. Hayır, yanılmıyorsunuz. Benim de yıllardır savunduğum bu! Bileşik sözcükler adı üstünde, bileşmiştir; yazarken nasıl tek sözcük olarak yazılıyorsa ek getirilirken de tek sözcük olduğu düşünülerek ek getirilmeli. “Oldukça” sözcüğünün “çok” anlamına gelmediğini de ne çok yazdık. Bu konuya da değinmiş Ayla Hanım: “…bugün aldığım bir ilacın prospektüsünde, ‘... kullanımı oldukça kolay ve güvenlidir.” yazıyor. Burada anlatmak istediği, ilacın kullanımının kolay ve güvenli olduğu. Oysa işin içine ‘oldukça’ sözcüğü girince, hiç de öyle tam kolaylık ve güven ifade etmiyor. ‘Oldukça’, ‘çok’tan azdır. Yani diyelim ‘oldukça güzel’, ‘güzel’den daha az güzeldir. ‘Oldukça güvenli’, ‘Güvenli’den daha az güvenlidir, ‘oldukça kolay’ da ‘kolay’dan daha az kolaydır.” “Oldukça güzel” anlatmamış, çok güzel anlatmış Ayla Hanım “oldukça”nın anlamını. “… artık bunlara da yerleşmiş, kabullenilmiş yanlışlar olarak mı bakmalıyız?” sorusuna ise “evet” demeye içim elvermiyor; ama o kadar yaygınlaştı ki bu kullanım, geri dönüş pek olası görünmüyor. yanıta geçeyim: Çekim ekleri geldiğinde “Hasan Amca’dan, Fatma Hala’ya” diye kesme ile ayırarak yazacağız. Ancak “aile” anlamı kattığı için yapım eki sayılan “lar, ler” gelirse kesme kullanmayacağız. “Fatma Halalar, Hasan Amcalar” olacak o zaman. anju İzbek’i Milliyet’te çalıştığı günlerden beri, aşağı yukarı 30 yıldır tanırım. Cunda’da Ayna’ya, bana verilmek üzere bir kitap bırakmış. Tam kızımızla torunumuzu uğurlamak üzere İstanbul’a gitmek üzereydik. Dönüşte okurum, diye düşündüm; ama şöyle bir karıştırmak için elime aldığımda “noktası konmuş hayatların virgüle hasret bakışları” dizesiyle karşılaşınca elimden bırakamadım. Hiçliğimizin İnkârı adlı bir şiir kitabı bu. Hüseyin Kaplan yazmış, Kibele Yayınevi basmış. “Çocuk İmgemiz” adlı ilk bölümde çocuk temalı şiirler var: “çocuk / uğradığımız istismarların tatmini / konu mankenimiz, / anne/baba dediğinde başımızı gökyüzüne / değdiren küçük ilahımız, / yetişkin olduğumuzun kanıtı / hayat imtihanımız”. Neden çocuk, sorusunun yanıtı kitabın başındaki “Aydın Kaplan’ın Sevgili Anısına (19731983)” notundan anlaşılıyor. 10 yaşında bir oğul yitirmiş bir baba demek ki Hüseyin Kaplan. “Yüreğimizin devre mülkü, ruh çürüğümüzün estetik dolgusu, hiçliğe bıraktığımız sandal” diye başka bölümleri de var kitabın; ama ben ikinci şiiri de ilk bölümden seçeceğim: “çocuk / aşk yaşayamamanın telafisi / kimilerinin gecelik faizi / hayattan almaya çalıştığımız bakiye. / çocuk / ‘ortak bir şeyleri olmayanların ortaklığı’ / günahlarımızı saklayan masumiyet perdesi”. T 28 TEMMUZ CUMARTESİ Akrabalık adlarının, sanlar ve takma adların nasıl yazılacağı, eski yazı söz konusu olduğunda soru olmaktan çıkıp sorun durumuna gelebiliyor. Bilindiği gibi eski yazıda harfler başta, ortada, sonda bulunmalarına göre değişik biçimlerde yazılır; ama büyük harf, küçük harf ayrımı yoktur. Atatürk’ün Bursa ziyaretleri ile ilgili yazıları eski gazetelerden izleyip kitaplaştırma uğraşı içinde olan Nezaket Özdemir, 1928’e kadarki eski harfli haberleri çevirirken karşılaştığı sorunu, “Özel isimlerin yanındaki unvanlar, bazen de sadece unvanlar nasıl yazılmalı?” diye sordu. “Başvekil, vilayet mutemedi, heyeti idare reisi, beyler, seryaver” gibi sözcüklerin; ama özellikle “birkaç özel isimden sonra gelen ‘beyler’ sözcüğünün” nasıl yazılacağını öğrenmek istedi. Ada bağlı olan rütbeler, unvanlar büyük harfle başlanarak yazılır; ama özel adın önünde bulunmayan, tek başına olan unvanlar büyük harfle başlamamalı. Her ne kadar bütün gazeteler, yazının içinde, nerede geçerse geçsin “Başbakan” diye büyük harfle başlatarak yazıyorlarsa da öyle olmamalı. Özel adın yerini tutan sözcüklerin büyük harfle başlatılmasının sonu yok. Tümcenin ortasında “Babam” diye yazana, “Başbakan önemli; ama senin baban önemsiz” mi diyeceğiz o zaman? Birden çok özel isimden sonra gelen “beyler”in büyük harfle başlaması gerekmez. Çok kişiye ait olduğu için böyle bir kullanımda “bey” sözcüğü, varlığı tek olana işaret etmiyor; başka bir deyişle özel ad kapsamından çıkıyor. 29 TEMMUZ PAZAR Kaç yıldır yazlarını Ayvalık’ta geçirdiğini bilmiyorum; 1980 Şubat’ından beri Berlin’de yaşadığını “Şiirlere Sarın Beni” alt başlıklı Kardeş Günlükler’inden öğrendim. Gültekin Emre’den söz ediyorum. Kaç kez niyetlenmiş günlük tutmaya, kimileyin başarmış, kimileyin başaramamış. Bence Kitap Yayınevinden çıkan elimdeki kitap başardığının kanıtı. Kitabına Kardeş Günlükler adını koyması da yüce gönüllülüğünün göstergesi. “Onca usta günlükçünün yanında çırak durmayı başarmak isterdim Kardeş Günlükler’le; şiirlere, dizelere, kitaplara sarılarak gömülmek istediğim gibi.” diyor kitabın “Günün Gününü Görmek” adını taşıyan ilk yazısında. Öteki yazıların tümü şiir yüklü; ama ben Ayvalık’ta tutulan günlüklere bayıldım. Neden, diye sorulur mu hiç! ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com 26 TEMMUZ PERŞEMBE Adıma açılmış www.feyzahepcilingirler.com sitesini kızım ABD’den kurduğundan olmalı, o adresin posta kutusu yazışmalarında Türkçenin harflerini kullanamıyorum. Her seferinde ı yerine i, ü yerine u yazmaktan, ğ, ç, ş harflerini g, c, s ile göstermekten nefret ettiğim için, en sık bakmam gereken adres olmasına karşın çok az bakıyorum o posta kutusuna. Bu yüzden birçok iletiyi yanıtlamakta gecikiyorum, Sözgelimi Zühal Çankaya’nın son derece içten yazılmış, benden yazım konusunda yardım isteyen mektubunu yitirdim. Üç yıl öncesine kadar gidip bütün iletilere baktım, yok. Sildim mi yanlışlıkla, ne yaptım; bilmiyorum. O kadar içten bir mektup yanıtsız bırakılmazdı. Çok ayıp! Ayla Çınaroğlu’dan gelen iletiyi de aynı nedenlerle haftalar sonra gördüm. “Bu ‘oğlu’lu soyadlarına çoğunlukla yanlış takı 27 TEMMUZ CUMA “Ali Amca, Hülya Halam, Vanya Dayının, Burhan Amcadan diye sanlandırırken, buradaki ‘san’lar büyük harfle mi yoksa küçük harfle mi yazılmalı?” demişti Fevzi Günenç. “Sözünü ettiğim ‘san’lar özel isim gibi büyük harfle yazılmalıysa üst virgül konulmalı mı konulmamalı mı?” diye bir soru daha sormuştu. Ben ikinci soruyu yanıtlamayı unutunca O. Yavuz Ataman anımsattı: “Ahmet Amca yazacağız, tamam. Üst virgül sorusuna yanıt vermediniz galiba. Ahmet Amcadan mı, yoksa Ahmet Amca’dan mı?” İşaretin doğru adının “kesme” olduğunu söyledikten sonra BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şairin dizeleri ortaya çıkacaktır. 6 J 7 E 8 D 9 G 10 B 11 A 17 C 18 I 19 B 20 B 1 B 2 C 3 G 4 K 5 K Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU mumcuogluilker@gmail.com 12 C 13 H 14 D 15 A 16 B keltıraş). 21 A 22 G 23 C 24 G 25 I 45 13 61 59 40 I 26 E 27 J 28 F 29 B 30 A 31 G 32 A 33 E 34 K 35 I. “… Topaloğlu” (Divane adlı şiir kitabı da olan şair). 36 I 37 E 38 F 39 A 40 H 41 E 42 C 43 J 44 K 45 H 35 25 36 18 55 46 D 47 B 48 C 49 B 50 C 51 F 52 J 53 F 54 L 55 I J. “Kara …” (bir av kuşu). Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Benden selam olsun Bolu beyine” diyen halk ozanı. 56 C 57 B 58 C 59 H 60 E 61 H 62 C 63 A 64 F 52 6 43 27 K. Eski Mısır inanışında, ana tanrıça. 65 D 66 B 67 D 68 D 69 L 21 30 11 39 63 32 15 B. Nâzım Hikmet’in, “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin …” diye sorduğu ressam. 4 5 44 34 D. “… Göre İncil” (Enis Batur’un bir şiir kitabı). daklarım kurudu çatladı sensiz / Bir buse ver desem verir misiniz?” dizelerini yaratan şair). L. Bir nota. 69 54 1172. sayının çözümü: A.OYNATMAYA AZ KALDI, B. LOŞ AYNA, C. MİŞİMA, D. ATAÇ, E. SN, F. AHAR, G. MİM, H. EŞLİK EDEN, I. KAR, J. TNR, K. UZMAN, L. BN, M. URGAN, N. NİGARİ Şiir: “Yitirilmiş zamanlar yeniden yaşanmaz ki / geç kaldıktan sonra arama boşa – Murathan Mungan” 49 1 20 47 66 57 19 29 16 10 8 65 67 68 14 46 E. John Le Carre’ın bir romanı. 64 38 53 51 28 G. Neşriyat. C. “Cennete gitmek isterdim otostopla / Cinnete kadardı tüm yollar oysa” diyen, 2011’de yitirdiğimiz şair. 60 41 26 33 7 37 31 22 9 24 3 H. “Gürdal …” (2004’te yitirdiğimiz hey9 50 48 17 2 42 12 62 23 56 58 F. “… Bozkurt” (“Ahh sevgili / Susayan du CUMHURİYET KİTAP SAYI 1173 AĞUSTOS 2012 ? SAYFA 27