19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aydın Afacan’dan ‘Binbir Deniz’ Hayata şiirle açılan bir geminin yolcusu Binbir Deniz şiirin ve bir şairin yolculuğu. İlkin ve öncelikle böyle okumak gerek. Ama kıymeti yalnızca burada aranmamalı. Gılgamış’tan bu yana tüm cesur serüvencilerin de yolculuğu satır aralarına gizlenmiş durumda. Onlarla tanışmak, deryayı bilmek, kendi yolculuğuna hazırlanmak, yolculuk arkadaşları seçmek için de okunmalı bu şiirler. ? Asuman SUSAM azı kitapları okumaya kapaklarından başlanır. Aydın Afacan’ın Kırmızı Yayınları’ndan çıkan ‘Binbir Deniz’i de öyle kitaplardan. Adının katmanlı çağrışımlarına işaret eden, okurunu yolculuğa ısındıran bir kapak. Suda başlayan, suyun döngüsünde bir hayatı imliyor. Şiirlerle buluşma heyecanınız başka bir durakta, başka bir gerilim noktasıyla karşılaşıyor: bu kitabın esinleri ve alıntıları için durağında bir süre yolculuk hazırlığı yapmanız gerekiyor. Neden Binbir Deniz Afacan’ın şiirleri yola çıkmadan anlıyorsunuz. Gılgamış’tan Homeros’a; Feridüddini Attar’dan Fuzuli’ye, Şey Galib’e; Bach’tan Coleridge’e, Poe’ya,Baudelaire’e; Rimbaud’dan Rilke’ye; Yahya Kemal’den Haşim’e, Asaf Halet’e; Tzara’dan Eisenstein’a, Ritsos’a, Elitis’e; Nâzım’dan Cansever’e, Hilmi Yavuz’a şiirin ve hayatın türlü katmanlarında, iç denizlerinde kaybolma vaadiyle güzel bir oyuna çekiliyorsunuz. Vaat edilenin, Binbir Deniz’in yolculuğuna tanıklıktan öte tehlikeli sularda, en eski olandan şimdiye insanın yolculuğuna, kendi yolculuğunuza derin bir bakış olduğunu biliyorsunuz. HER DAMLA KENDİNİ DERYA Kitabın ilk bölümü damladan deryaya… kitabın ilk şiiri olan soru deryada şiiri bize bu yolculuğun yanıtlar peşinde bir serüven olmadığını anlatıyor. Baştan sona lirik anlatımını ben üzerine kuran şiirler, sorgulamanın, sorular bırakmanın, sorular yoluyla itirazların modern bir Odeseus gözünden anlatıldığı şiirlerdir. Yolcunun ve yolculuğun bıraktığı sorular, kumdaki izler, şişedeki mektuplar, balıklara söylenen lirikler … yeni bir dünya önermesi ve arzusunu da taşıyorlar: (…)/ben bir hayâl… oldum da olmadım da/nerden baksam o tirşe bakışlı gemi/bir mektup şişesinde bulunmuş izim/ mektup sanki yazılmamış daha/hep barksız bir kırlangıç gibi dolaştım/da…şiir boyunca de/da bağlacıyla kesilen anlam yaşananın ardındakine dair sorular bırakmamıza olanak tanıyor. Macera da’ların ardındakini görme macerası oluyor biraz. Şişedeki mektup şiiridir şairin. Sanki’deki mütereddit hal, tamamlanmamış bir yolculuğun ve nasıl bir sıfır noktasından çıkıp nasıl bir geleneğin gemisini yüzdürmekte olduğunun ağır sorumluluğunun duygusunu da verir daha ilk dizelerden. Şair, lirik metinlerin uyuşturan yumuşaklığında soruların es geçilmesine izin vermez de. Kalbi bir tüm me rin bir mümkü arzusun ğerlerin çabasın luk üçg serüven rine ba nin alan Afacan linden tinlerar ni bozm anlamlı çağırma B yolculuğun yedeğinde akıl ona eşlik eder. Diyonissos ve Apollon’un uyumlu arkadaşlığıyla kusursuz denge arayışının gayreti baştan sona kendini hissettirir şiirlerde. Belleği biçen boşluk, kaskatı kesilen oluş, bahçeler belleğimiz, belleğin arıları şairler, tenin sesidir oluş, acı bellek, boşluk, bakış, hayal, rüya, uyku, akış... bu sözcük ve tamlamalar özellikle bu bölümde sıkça kullanılmış olsalar da kitabın bütününde neredeyse izleklerin belirleyeni olmuş durumdalar. Bu sözcükler, özellikle kitabın ana izleği olan deniz yolculuğunun DİLİN ARA Öyle değil d doğrula elbette dır. Söy gelen iç tirilmiş bu soru dir. O n kez de tin sağl Kalp ge muş ‘ka der, do ki düny İkinc Anlaşıl minde sanesi’n denizin nin anf deryayı cuları… ki,/den Orhan Tüleylioğlu’nun şiirleri Yüzey Bilgisi Araştırma alanında hazırladığı özgün kitaplarla son yıllarda yaşanılan nice acıyı, nice ölümü, her türlü haksızlığı ve acımasızlığı sergileyen Orhan Tüleylioğlu’nun yeni dizeleri Yüzey Bilgisi adıyla okura ulaştı. ? Ahmet ÖZER rhan Tüleylioğlu’nun bir fısıltı gibi kendi içinde gizemini taşıyan yeni şiirleri, Yüzey Bilgisi şiirseverlerle buluştu. Şiirleri okurken bunca yoğunluğun bilincimizde boy verdiği bir ortamda, insanın kendi içine yaptığı bu yolculuğun böyle gürültüsüz oluşuna şaşırıyor. Yüzey Bilgisi‘nde Tüleylioğlu, kimi sözcükleri biraz daha öne çıkarıyor. Bir deniz kenti insanının yaşamını biçimleyen sözcükler, “yüzey bilgisi”nde “anlamın ortası”na dalıyor. Çoğu kez sandaldan, balıkçıdan, denizden, uykunun dalgalarından, gemiden, mavi sudan ve limandan söz ediliyor. Deniz ve dalga başat iki sözcük olarak pek çok şiirde öne çıkıyor. Deniz kentinde doğanlar iyi bilir deniz, onlar için bir özgürlüktür, yaşama sevincidir, düş zenginliğidir, kendinden kaçıştır, arayıştır, özlemdir ve kavuşmadır. Bu saydıklarımız şiirin içeriğinden çok biçimini yönlendiren anlama gönderme yapıyor. Yapıtın asıl dokusu günübirlik yaşamın içinde, zamansız ve uzamsız bir ufka doğru yapılan yolculuktur: “Zamanın vaatlerle dolu/ yasasına uydum.” İki dizede insan, zamanla hesaplaşmanın içinde buluyor kendini. Tanpınar’ınkilerle söylersek: “Ne içindeyim zamanın/ ne de büsbütün dışında” der gibi bir söylemin ardına takılıyor şair. Tüleylioğlu günübirlik dilden, şiir dili2012 mektedir. Bu anlatımın imgesel söylemi şiirin içindeki gizli dille konuşmasını bilmektir. Evet, “her şey her şeyden uzaktır” bu önerme tersini de çağırmıyor mu? Her şey her şeye yakındır. Tüleylioğlu, Yüzey Bilgisi’nde bir yanıyla felsefi söylemden yararlanıyor, bir yanıyla bu söylemi imgenin gizil gücüyle birleştiriyor ve özgün bir dize bırakıyor önümüze: “Günün paletinde yalnızca mavinin tonları vardı.” FARKLI SESLER Yazın dünyasının şairlerine, yaşadıklarını dönemi düşünerek baktığımızda, onların aynı gökyüzünün altında farklı seslerin ardından sürüklendiğini görürüz. Onlar, çağının sesi olmasına karşın, dizelerinde birbirine yakın olmayan anlamlar gezdirir. Bu aşkta da ölümde de hüzünde de özgürlük arayışında da böyledir. Seslerimiz ve yüzlerimiz gibi duygu ve düşlerimiz, düşünce ve eylemlerimiz de kendi içinde mayalanır durur. Bu noktada Tüleylioğlu’nun bütün kitaba ses olabilen bir dizesini aşk tahtına oturtuyorum: “Benden yazmamı istediğin şiirdesin.” Ne diyordu Nâzım: “Ve sana söylemek istediğim en güzel söz/ henüz söylememiş olduğum sözdür.” Belki de söylenenin değil de söylenmeyenin içindedir aşk. Hani kimilerini anlatan bir sözle iç içeyiz çoğun. Oradaki insan sustukça konuşur. Bu nasıl bir şeydir? İnsan sustukça konuşuyor. İşte “anlamın ortası”ndaki görüntünün zenginliği budur. İnsanın düşlerine yaslanarak bütün bir insanlığı sorgulaması. Aynı konumda, “yaz ortasında O 16 ne yaptığı yolculukta yalın söylemi iyi kullanıyor. Yazın dilinin olagelen benzetmelerini şiirin diliyle derinlikli kılıyor: “Bir mektuptu sabah/ özenle okudum/ ve önemli anlar için/ sakladım onu.” Tüleylioğlu’nun şiirinin belirgin durağı “an.” Bir yapıtı da “Anların Tetiği” adını taşır. Bu “an”ın içinde, bütün bir yaşam gizlidir. Savaşıyla, barışıyla, hüznüyle sevinciyle, sevgisiyle, nefretiyle… Sabah mektup olunca, kadın da çantasına dalgaları konuk et güzü bakm diyal ğil m Ay rinlik “yaşa boya dizgi kesin yıllar nın g lardı lan: “ birka bir v Ya kavr sında Kesi şıdığ bir y ması atmo önüm Tü mayı gerek sa di ğanın akıp zersi Kar göğü ginle nide bilgi “Söz ye ba Tü SAYFA ? 9 AĞUSTOS CUMHURİYET KİTAP SAYI 1173 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle