03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 26 HAZİRAN SALI ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER değil; çünkü daha sonra Batı karşısında eğildikçe onların sözcüklerini kendimize uydurmaktan çekinir olduk. “Spor” sözcüğü de bir dönem “sipor, ispor” diye yazılmaya çalışıldı. Bugün ise “spor”ların “sport”a dönüştürülme çabasında siyasal duruşun etkisi olmadığı söylenebilir mi? Bugün yazımda, benimsenmiş, yerleşmiş kurallara uyuyoruz. Bu kuralların dışındaki kullanımları “yazarların tercihi” saymak benim içime sinmez doğrusu. Yazarların dilin geçerli yazım kurallarını dikkate almamak gibi bir özgürlüğü olabilir mi? İngilizce, Fransızca yazarken kılı kırk yaran, bu dillerin kurallarıyla ilgili nutuklar atanların iş, kendi dillerine geldiğinde kural dışı kullanımları “özgürlük, tercih” vb. saymaları Türkçeye haksızlık olmaz mı? Dile en başta saygı göstermesi gereken kişi yazar değilse kimdir? 28 HAZİRAN PERŞEMBE “Medyada ‘birkaç, birçok’ gibi yerine göre sıfat ya da belgisiz zamir olarak kullanılabilen sözcüklerin birbirinden ayrılarak yazıldığını görüyoruz: ‘bir çok, bir kaç’ gibi. Bu sözcükleri böyle kullanmanın yazım yanlışı olup olmadığını size sormak isterim. Eğer bu sözcükler artık bu şekilde yazılıyorsa ‘bir kaç’ veya ‘bir çok’ derken sözcüklerin boşluk bırakılarak okunması gerekmiyor mu? O zaman iş büsbütün çığırından çıkıyor diye düşünüyorum.” demiş Tarık Kaya. Şimdi buna da yazarların tercihi, yazar özgürlüğü falan mı diyeceğiz? Olmaz ki! “Medya”da o sözcükleri ayrı yazanlar, yüksek yüksek okullar bitirdiler; kapı gibi diplomalar aldılar; ama o sözcüklerin bitişik yazılacağını, neden bitişik yazılmaları gerektiğini öğrenememişler demek ki! O sözcükler ayrı yazılmıyor, hayır! O sözcükler daima bitişik yazılıyor. Bunun nedeni, bileşik sözcük oluşturmaları ve oluşturdukları bileşik sözcüğün artık tek sözcük gibi işlem görmesi gerektiği. Bileşik sözcüğün oluşup oluşmadığının en kolay denetlenme yolu da sözcüklerin tek başınayken taşıdıkları anlamı hâlâ taşıyor olup olmadıklarına bakmak. Şunu diyorum: “Kaç” sözcüğü tek başınayken “Kaç?” diye yazılan bir soru sözcüğü değil midir? “Birkaç”taki “kaç” bu anlamda mı? Değil. O zaman bileşik sözcük oluşturmuş; yani, tek sözcük olmuş. Demek ki “birkaç” diye yazılması gerek. “Birçok”taki “bir” ve “çok” da artık kendi anlamlarını taşımıyor; demek “birçok” da bir bileşik söz cük, o da bitişik yazılacak. Bir de kendi anlamını yitirmemiş sözcükleri bitiştirmeye kalkanlar var. Yapmayın! Sözcüklerin de bağımsızlık hakları var. Durup dururken onları başka bir sözcüğün kuyruğuna takıp bağımsızlıklarına son veremezsiniz. Bu türdeki yanlışlar en çok “her” ve “bir”in yanına küçük sözcükler geldiğinde yapılıyor. Şöyle bir liste işe yarar mı acaba? Daima bitişik yazılacaklar: herkes (herkez değil) herhangi (bir şey) hiçbir birkaç biraz Daima ayrı yazılacaklar: her şey her an her gün bir şey bir an bir gün arih Üzerine Söyleşi adlı kitaptan daha önce söz etmiş miydim? Oliver Stone’un sorduğu soruları Tarık Ali’nin yanıtladığı bir söyleşinin kitabı bu. Pınar Arpaçay Türkçeye çevirmiş. “İki muhalif, Amerikan bayrağını bir dart tahtasının üzerine gerip sallıyorlar oklarını. Hedef bir ülke değil elbette. Hedef, Birleşik Devletler’in II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu küresel imparatorluğun dünya coğrafyasındaki tarihsel seyri. Ve bu tarihin insanların yaşamlarını tümüyle değiştiren ‘asla kaybolmayacak’ izleri” Bu kitap gibi, Alfa Tarih dizisinden çıkan bir başka kitap da Kapitalizm Tarihi alt başlıklı Amansız Devrim. “Kitabın başlıca savlarından biri, kapitalizmin doğuşunun engellenemez, kaçınılmaz bir olgu ya da kader olmadığı.” Joyce Appleby’nin yazdığı, Ali Cevat Akkoyunlu’nun dilimize çevirdiği Amansız Devrim, “…önüne çıkan her şeyi yutarak büyüyen bu acımasız sistemin çarpıcı öyküsünü” anlatıyor. 27 HAZİRAN ÇARŞAMBA Giovanni Scognamillo‘nun, Halit Refiğ’e gönderdiği mektupta “film” kelimesini “filim” diye yazdığına dikkat çekmiştim. Orçun Üçer, sözcüğü Enis Batur’un da “filim” diye yazdığını anımsamış, “Eskiden de edebiyatımızda böyle bir kullanım var mıydı (ki, okunduğu gibi yazılan dönemler olduğunu eski kitaplarda görüyoruz: Descartes’ı ‘Dekart’ yazmak gibi. Dolayısıyla, var demektir bu), yoksa, yazarların tercihleri mi?” diye sormuştu. Arapçadan ve Farsçadan Türkçeye sözcüklerin aktarıldığı Osmanlı döneminde o dillerle aynı alfabe kullanıldığı halde, yazım sorunları vardı; ama bugünkünden epey farklıydı. Fransızcadan sözcük alınmaya başlandığında bir bocalama yaşandı. O sözcükler, özellikle de özel adlar nasıl yazılacaktı? Alfabe değişmeden önce bir süre, Arap yazısının içinde Fransızca sözcükler, Fransızcadaki yazılışlarıyla yer aldı. Alfabe değişikliğinden sonra Fransızca sözcükleri (özel adlar da dahil) Fransızcada yazıldığı gibi değil, söylendiği gibi yazma başarısını gösterdik. Böylece bu sözcükler kendiliğinden Türkçeye uydurulmuş oldu. Bunun Batı karşısında onurlu ve dimdik durduğumuz bir döneme denk gelmesi bence rastlantı T 30 HAZİRAN CUMARTESİ Ercan Dalkılıç, “Sanırım üç noktanın art arda kullanılması gerektiği hallerde, iki nokta kullanılabiliyor üç nokta yerine ya da ben öyle anladım Vüs’at Bener’in metinlerinden... Başka yerde kullanımını görmedim çünkü. Aydınlatabilirseniz beni çok mesut olurum.” diye yazıp Vüs’at O. Bener’de gördüğü yan yana iki noktanın (..) kullanımını sormuştu. Yan yana iki nokta (..) diye bir işaret hiçbir yazım kılavuzunda yer almaz. Eğer cümle bitmişse nokta (.) konur; bitmemişse, duygu devam ediyor ya da başka örneklerin varlığı sezdirilmeye çalışılıyorsa üç nokta (...) konur. Yan yana iki nokta diye bir işaret YOK. Yan yana iki nokta kullanımına ne yazık ki pek çok köşe yazarında da rastlanıyor ve gazetelerde görüldükçe böyle bir işaret olduğu sanılıp yaygınlaşıyor. 1 TEMMUZ PAZAR Torunum farkında olmadan bana dil kullanımının çocukta nasıl geliştiğini gözleme fırsatı veriyor. Aras şu anda konuşmuyor. Konuşmuyor mu dedim? Yanlış! Konuşuyor, hem de durmadan konuşuyor. Biz sormadan Birleşik Arap Emirliklerinin başkentini söylüyor; sık sık De Gaulle’den söz ediyor. Sesleri art arda dizip sözcükler oluşturuyor. Demeç verir gibi elini kolunu sallıyor. Sesinin tonunu kâh sorar gibi, kâh şaşar gibi değiştirerek soru ve ünlem tümceleri kuruyor. Ne var ki bu konuşma, bilinen dillerin hiçbirine uymuyor. Uzakdoğu dillerini andırdığını söyleyenler ya da Çeçenceye benzetenler var; ama şimdiye dek ne dediğini tam olarak anlayanımız yok.? [email protected] [email protected] www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru 2003 Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından dizeler, şairin adı ve yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. 9 E 10 N 11 20 D 21 F 22 1 A 2 H 3 N 4 A 5 F 6 E 7 L 8 J Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU [email protected] H 12 G 13 E 14 H 15 M 16 G 17 A 18 M 19 B J. Kaz Dağları’nın mitolojik dönemlerdeki adı. E 23 B 24 D 25 K 26 C 27 K 28 E 29 A 30 C 72 68 8 K. “Tılsımlı …” (Honore de Balzac’ın bir romanı. 31 N 32 E 33 A 34 E 35 A 36 L 37 A 38 L 39 E 40 E 49 69 27 25 41 E 42 C 43 F 44 E 45 A 46 E 47 I 48 G 49 K 50 G 51 A 52 L 53 E 54 M 55 D 56 E 57 H 58 A 59 B 60 E 61 C L. “… Kongar” (Türk Toplumbilimciler adlı incelemesini 2012’de yayımlayan toplumbilimci). 38 7 36 52 62 E 63 I 64 I 65 B 66 E 67 D 68 J 69 K 70 E 71 E Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Enis Batur’un, deneme kitapları serisinin adı. 72 J 73 A 74 M 75 A 76 M 77 E 78 A M. “ ... Hidayet” (Başyapıtı Kör Baykuş olan İranlı yazar). 37 17 1 45 35 75 29 73 58 78 51 33 4 B. “Kızıl …” (Tom Clancy’nin 1984’te yazdığı, teknogerilim türündeki romanı). 17 74 54 15 76 E. Feride Çiçekoğlu’nun ünlü romanı. 16 50 12 48 H. “Yaşamak bir … gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine” (Nâzım Hikmet Ran). N. Erkek eşin karısına yanaşmaması için yemin etmesi. 44 34 41 70 28 9 6 39 13 23 59 19 65 C. “… Savul” (Ece Ayhan’ın bir şiir yapıtı). 3 10 31 1168. sayının çözümü: A. ODA, B. NAHAK, C. ULYSSES, D. RAK, E. CADDE, F. ASİMOV, G. YÜKSEL, H. MALİK AKSEL, I. AKIŞI, J. ZÜHTÜ, K. HASSAS, L. EVET, M. RIHTIMI, N. AKLISELİM. Şiir: “sev ince hastalık sev eski hastalık soluk hastalık/ kesmedim sakallarımı üşüdüm/ oysa yazdı... Hera” 71 66 40 62 46 32 77 56 22 60 53 F. “Yedi kapılı … şehrini kuran kim? / kitaplar yalnız kralların adını yazar / yoksa kayaları taşıyan krallar mı?” (Bertolt Brecht). 30 26 61 42 D. “Mutlu Olmak İçin” adlı şarkıyı da söyleyen müzik grubu. 2 14 11 57 I. Bir yazının doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret. 5 21 43 G. “… Mektupları” (Oya Baydar’ın bir romanı). 47 63 64 12 24 55 20 67 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1169 TEMMUZ 2012 ? SAYFA 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle