Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Roberto Bolaño’nun son romanı ‘2666’ iskemleye mahkum ve görece daha yaşlı Morini’yi seçer. Bölüm de böylece sonlanır. AMALFITANO’YLA İLGİLİ BÖLÜM Birinci bölümün sonlarında Pelletier ve Mendoza, Arcihmboldi’nin izine dair aldığı bir haber üzerine Meksika’nın Santa Teresa şehrine yollanır (Liz Norton’dan veda mektubu eposta aldıkları yer de burası). İkili burada hayranı olduğu yazarı bulmak amacıyla araştırma yaparken Santa Tresa Ünivesitesi’nde felsefe profösörü Oscar Amalfitano’yla tanışır. Amalfitano, Rosa adlı yetişkin kızıyla Meksika’da yaşayan Şilili bir göçmendir. (Bolaño’nun da Şilili bir göçmen olarak bir dönem Meksika’da Mexcico City’de yaşamış olduğu bilgisini hemen ekleyelim.) Oscar Amalfitano, bu bölümün ana karakteri. Roman onun ve kızı Rosa’nın günlük yaşamları üzerine odaklanır. Ardından İspanya’da yaşamakta olan Lola’nın öyküsü gelir. Biricik kızları Rosa’nın annesi olan Lola onları terk ederek İspanya’ya göçmüş ve orada eğitimsiz bir Latin Amerikalı göçmenin bulabileceği işlerde çalışmaktadır. Lola’nın öyküsünde Kuzey Amerikalı yazar Curt Vannegut JR’ın iyi bir roman için öne sürdüğü beş ilkeden birinin uygulamasını görür gibiyizdir: “Kahramanın başına öyle şeyler gelmeli ki okur dehşete kapılsın” Bolaño’nun uygulamasında uyuşturucunun batağına düşmek, AIDS’e yakalanmak ve korkutucu bir ikon olan deli bir şairle yaşanan aşk var. (Şairin, Leopoldo Maria Panero olduğunu kestirebiliriz. Onun da yaşamı Mondrogan tımarhanesinde son bulmuştur. Burada okurlar için çizgi dışı bir not daha düşelim: Okurlar bu isim için Google’a başvursunlar; oradaki portre bu bölüm için müthiş bir dış efekttir ve yine bu portreyi bir başka gizemli yazar olan Kuzey Amerikalı Salinger’in bilinen son fotoğrafıyla karşılaştırsınlar!) Günümüzün büyük edebiyat eleştirmenlerinden biri olan Claudio Magris, artık edebiyatın ulusal sınırlarda değil, psikolojik sınırlarda vücud bulduğunu ifade etmiştir. Bolaño, Amalfitano öyküsüyle daha da fazlasını yapar: Evrensel bir klinikte geçen edebi bir indirgeme. Amalfitano başta olmak üzere tüm kişilikler hızla deliliğe doğru giderler... Cesaretle söylemek gerekirse Bolaño, 2666’yla bir edebi tımarhane yaratmıştır. FATE HAKKKINDAKİ BÖLÜM Bu bölüm sıkı bir polisiye parodisi. Asıl adı Quincy Williams gazeteci Oscar Fate (Fate, İng. “kader”), çalıştığı New York’taki Kara Şafak gazetesince Santa Teresa’ya bir boks maçını izlemeye gönderilir. Tüy sikletler Amerikalı Count Pickett ile Meksikalı Merelino Fernandez kapışacaktır. Oscar Fate burada yerel gazete ve radyo için çalışan muhabir Chucho Flores’le tanışır. Bu Chucho Flores, bir önceki bölümün kahramanı olan Oscar Amalfitano’nun kızı Rosa’nın sevgilisidir. (2666’daki paralel kurgulardan birinin içine düşülmüştür.) Geniş eksende ayrı bir paralel kurgu olarak da Santa Teresa’daki kadın cinayetleri konu olarak belirecektir. Sonunda olaylar Fate’in Rosa’yı Meksika’dan kaçırmasına kadar varır. Bolaño, İkinci Dünya Savaşı öncesi Kuzey Amerika kirli gerçekçiliği ve polisiyesinin afili edalarını kullandığını hissettirir. Yine Amerikan çizgi romanlarının bazı edebi indirgemelerine rastlarız. ? Hatta bir süre Quentin Tarantino Bir roman heyulası ? ile mü müphe hissetti bir şey; leri akl Peaks ( lümün gerçekt la. Bu g kurgu” SUÇL Geld bütünü doğrus cinayet 1997’n Ciudad işlenmi Santa T dir.) Sa rel mez anlatılır ğu kad desidir lümde liptik a tarz bir hale ge klinik e rıyla ak yosuna 2666 ya ğukkan Roberto Bolaño 2666‘yla Kuzey Meksika’dan Nazi Almanyası’na, Stalin’in Moskovası’na, Drakula’nın kalesine ve denizlerin derinliklerine uzanan çarpıcı bir edebi labirent oluşturuyor. Bolaño, ölümle yarıştığı kitapta, kötülüğün en yalın halini günümüz Meksika’sında bir gazete haberinden esinlenerek anlatıyor. Hikâyenin geçtiği Santa Teresa sadece cehennem olmakla kalmıyor, aynı zamanda “sürekli işe yaramaz bir değişim içinde olan zengin ve yoksul Amerika’nın” hüzünlü bir ayna olma özelliği taşıyor. ? Adnan ÖZER 5 Temmuz 2003’te, henüz 50 yaşında karaciğer yetmezliğinden yaşamı son bulan Şilili yazar Roberto Bolaño’nun (*) 2666 adlı romanı Türkçe’ye kazandırıldı. Bu, Türkiye’de son günlerin en önemli edebiyat olaylarından. Yayınevini ve çevirmenini kutlamak gerekiyor. Her iki taraf bakımından da cesaret isteyen bir girişim olduğunu söylemeliyiz. 2666, bir New York Times Bestseller’ı değil, öyle olmadığı gibi şu sıralar moda olan profesyonel bir gayretle yazılmış romanslardan da. 2666, tutkulu bir projenin, hiçbir ölçüye sığmayacak denli edebi özellikleriyle vücud bulmuş halidir. Şüphesiz ki bir romandır, hem de Latin Amerika’dan gelen son büyük bir roman. Onu en iyi tanımlayacak metaforu yine Şilili bir akademisyen, Serena Üniversitesi’nden Carlos Cuevas Guerrero kullanmıştır: Mamut roman. Yine Guerrero’nun ifadesiyle o “muazzam bir vasiyet”tir (**). Roberto Bolaño, Türk okurları için yeni bir yazar değil; Katil Orospular, Uzak Yıldız ve Vahşi Hafiyeler adlı romanları daha önce Türkçe’de yayımlandı. 2666, Bolaño etkisini sağlamlaştıracağa benziyor. Beş bölümlük ürkütücü, bir o kadar kışkırtıcı haliyle bir okuma iddiası yayıyor gibi. ELEŞTİRMENLERLE İLGİLİ BÖLÜM 2666’nın birinci bölümü ucuzundan bir “akademik piyes” havasında. Yazarın bu bölümde içeriği bilerek ucuzlaşSAYFA 10 ? 12 TEMMUZ 1 tırdığını söyleyebiliriz: Acınası bir meİsveç Akademisi’ne bir mesaj verilmeklodram içindeki dört akademisyen ve tedir... (Tabii aslolan bu “mesaj” değil, dahası Fransız aşk romanları ve sinemaBolaño kendi durumuyla ilgili olarak sında sıkça işlenmiş üçlü ilişki; bir aşk bir ironi yapar. O, bu eseri kaleme aldıüçgeni. (Fransız) JeanClaude Pelletier, ğı yıllarda bazı çevrelerce Nobel Edebi(İspanyol) Manuel Espinoza, (İtalyan) yat Ödülü için aday adayı gösterilmesiyPiero Morini ve (İngiliz) Liz Norton gile ilgili olarak böyle bir trük kullanmışzemli Alman yazar Benno von Archimtır. Yazdığı onca romana rağmen hâlâ boldi’nin peşinde. Pelletier ve Espinoza “gizemli bir yazar” olarak BarceloLiz Norton’la aşk yaşar. na’nın otellerinde resepsiyonist olarak Bolaño, kahramanlarını şöyle bir kurçalışmaktadır.) guda karşılaştırır: “Pelletier, Morini, Kahramanlara dönecek olursak aşk Espinoza ve Norton birbirlerini ilk defa üçgeni sürprizle sonuçlanır: 30’lu yaşla1994 yılında Bremen’de düzenlenen ra yaklaşan güzel ve soğukkanlı İngiliz Çağdaş Alman Edebiyatı Konferası’nda akademisyen Liz Norton’un Pelletier ve gördü. Pelletier ve Morini, Doğu AlMendoza’dan hangisini seçeceği üzerinmanya’nın can çekiştiği 1989 yılında Lede düşünürüz. Buradaki gerilim daha ipzig’de düzenlenen Alman Edebiyatı çok erkekler üzerinden yürür, o da ayrı. Semineri’nde tanışmıştı ve aynı yılın Yunan mitolojisinde kadıntanrıça figüaralık ayında Manheim’da düzenlenen rü ve Rilke, Nietzsche, Mayakovski giAlman Edebiyatı Sempozyumu’nda bilerinin kaderi üzerine düşünmemiz (kötü oteller, kötü yemekler ve berbat gerekir... Velhasıl güzel Liz, tekerlekli bir organizasyonla hatırlanacak tam bir felaket) yeniden karşılaşmışlardı. 1990 yılında Zürih’te düzenlenen bir Modern Alman Edebiyatı Forumu’nda Pelletier ve Morini, Espinoza’yla tanıştı” (s .23). Burada “değişkenler”e bakmamız gerek, temalar ve toplantı biçimleri değişiyor. Borges ve Woddy Allen karışımı bir ironi tarzı zaman zaman karşımıza çıkacaktır. Kurgudaki baş oyunu keşfetmemiz uzun sürmez: Kahramanlar, Benno von Archimboldi üzerine geliştirdiği tezlerle bir Roberto Bolaño, Türk okurları için yeni bir yazar değil; Katil Orospular, Uzak Yıldız ve Vahşi Hafiyeler adlı roedebiyat miti yaratır. Bu nokta manları daha önce Türkçe’de yayımlandı. 2666, Bolaño dan Nobel Edebiyat Ödülü için etkisini sağlamlaştıracağa benziyor. 2012 Bolaño’n ölümünd şılması s tığı akl Bolañ tajda, “ dektifi “Suçlar suna uy dan bir Juarez koyduğ ruyla b ror) de “Suç us Haa bu bilg man ka tutukla çimleri ño, Kla başlaya liklere b Haas’ın ya’dan miştir. olay seb kimlik izler. ARC Bölü zarın ya Benno CUMHURİYET KİTAP SAYI 1169 CUMH