Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA Yırtık Don Projesi”, Ertuğrul Özkök imzalı… İster lafını sakınmadan sıralanan kelamlar silsilesi olarak düşünün… İster kendi çalıp kendi söylemek diye… İster tef deyin, zil deyin, davul deyin… İsterseniz havai fişek… O, vuvuzela diyor… Hayli bireysel, bir o kadar ulusal, bir o kadar da kitlesel bir Türkiye senaryosu elimizdeki kitap. Memleketin geleceği, hali, ahvali üzerine “korkusuzca” bir geyik (!) dönüyor ki sormayın gitsin. Kendisi söylüyor bunu, hem de “geyik muhabbeti yapan idraksiz okey masası çocukları”ndan takdimimdir diyerek. Kitabının ana fikrinde hep ve ille de “demokrasi” var. Recep Tayyip Erdoğan’ın topluma biçtiği kitch modeli irdeliyor en önce… Örgütlenmelere neden karşı olduğunu, çağın bireyselleşme çağı olduğunu da… Özkök’le “Yedi Büyük GünahBir Yırtık Don Projesi” adlı kitabını konuştuk. Yüzakı şairimiz Şükrü Erbaş artık Kırmızı Kedi Yayınlarında. “Bağbozumu Şarkıları” Erbaş’ın yeni kitabı. Asuman Susam’ın yazısı da bu kitap için iyi bir kılavuz. Usta gazeteciyazar Yılmaz Özdil’in, başlı başına bir memleket doktorası, bir sosyolojik silsile, yurdum manzaraları niteliğindeki ilk kitabı “İsimŞehirHayvan”ın ardından yayımlanan ve yine bir o kadar vurucu ve düşündürücü yazılarından derlenen ikinci kitabı “İsimŞehirBitki” raflarda. Özdil, 19 Mayıs törenlerinin iptal edilmesinden ünlü dağcı ve AKUT kurucusu Nasuh Mahruki’nin vatan sevgisine, “Ak CHP” hükümetinin neler yapabileceğinden imam hatipler ve dindar gençlik tartışmalarına, 2020 Olimpiyatları Türkiye’de düzenlense neler olabileceğinden “Ancelina Coli”nin Suriyeli mültecilerin kampını ziyaretine kadar her dönemin güncel ve çarpıcı konularına dair düşündüren, hüzünlendiren, güldüren, sinirlendiren yazılarını çeşitli temalar altında okurlarla buluşturuyor. Özdil’le “İsimŞehirBitki” üzerine söyleştik. Bol kitaplı günler... “Yedi Büyük GünahBir P “A ervasız Pertavsız ENİS BATUR Audiographie udiographie” kavramına yeni rastladım; ayıpsa, benim ayıbım. “Konuşma”yla “yazı”yı buluşturan bileşik kelime, söz yoluyla ifade edilmiş olanın yazıya aktarılmasını karşılamak amacıyla t/üretilmiş. Önünüze çıkasıya, bu tür terimlerin eksikliğini duyduğunuzu anlamazsınız. Her zaman çok konuşulmuştur, hiçbir zaman bu çağdaki kadar konuşulmadı. Teknolojik gelişmeler kayıt araçlarını ve ortamlarını arttırmış, sözalma biçimlerini çeşitlemiştir: Konferans, açık ya da kapalı oturum, ders ya da seminer, söyleşi ve sorgulama, monolog ve diyalog: Taşkın bir söz yatağı. Yirmi dört saat kesintisiz hüküm sürüyor: Radyolar, televizyon kanalları, sanal siteler üstünden. “Audiographie”, Philippe Artières’in Foucault’nun sözlü üretimini kuşatan bir metninde önüme gelmeden önce, içeriğiyle hesaplaşıp duruyordum; sokulgan okur, kendi sözlü üretimimle, oradan yazı sahasına devşirilen örneklerle bir sorgulama alanını nicedir kat ettiğimi anımsayacaktır. SÖZ TAŞKINLIĞI Enikonu konuştum ben! Konferans, oturum, ders, seminer, söyleşi, radyo, ekran, salon mikrofonları, kayıtlar ve uçup gitmeler arası. 199697 dönemecinde, ‘söze öykünen yazı’nın gelenek zincirine bir halka daha, “söyleşidenemeler”e giriştiğimde, beni “Saga”ya ve “Faustus”a götürecek bir koridora daldığımın az çok bilincindeydim. ‘Az çok’ şundan: Arayış başladığında, hazzın kaynağını neler bulacağınızı henüz kestiremiyor oluşumuz yaratır. Karşı kefede korku bekler. Söz taşkınlığı, hele ki “gevezelik”, kapıldığımız girdapta bizi an gelir boğabilir. Bir aşamada hız kestim: Ders ve seminerlere ara verdim, konferans ve oturum önerilerini genellikle geri çevirdim, televizyondan hepten kopmayı seçtim, radyo programlarım kesildi. Buna karşılık, yabancı dilde “konuşmak”tan geri durmadımsa, yurtdışında “yeni bir ses” olduğum, kitaplarıma destek vermek zorunda kaldığım içindi Foucault kadar değil belki, gene de, yabancı dilde anadile oranla tutuk kalmanın masaya yüklemeleri oldu. Sonuçta, bugün yapılsa, “audiobiographie”m (bu kavrama henüz rastlamadım) yüzlerce maddeden oluşacaktır, biliyorum. Ne kadarı yazıya dökülmüş, sözlü dilden yazılı olana ‘çevril’miştir? Pek azı: “Diyalog”lar, birkaç uzun söyleşi. Üstünde çalışılmadan hiçbir metin yayımlanmamalı şiarı, sıcağı sıcağına o işi yapma zorluğu, çoğu örneğin “residua” kütlesine eklenmesine Maurice Roche yolaçıyor. Ayrıca, sözü yazıya geçirmek son TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr derece yıpratıcı bir işlem. Bir iki kez partönerlere bıraktım işi, sonuçtan mutsuz oldum. Yeni teknolojinin ürünlerine bırakılabilir “audiographie” verimi: CD, DVD, ekitap yollar açtı. Manguel’in benimle yaptığı söyleşi hem DVD, hem CD olarak yayımlandığında konuya açılmıştım. “Arşiv”imde, yüzlerce saatlık malzeme birikti. Toplayamadıklarımı toplayanlar olduğunu duydum. Geniş bir hammadde yığını. İleride, belgeselciler yararlanacaktır onlardan. Türkiye’de bir gün bunlarla ilgilenecek kurumlar oluşacak mı bilemiyorum, BNF ve İMEC şimdiden arşivimi toplamak istiyor. Önemli bu: Yazar öldüğünde, arşivini korumayı akıl eden ya da üstlenen pek az aile oluyor, çarçur ediliyor bu tür belgeler, belâya dönüşüyor kalanların gözünde. Kütüphanemde, “audiographie” kanalından belli sayıda ürün toplandı zaman içinde: Deleuze ve Foucault’nun sesli kasetleri (korsan!), Barthes ya da MerleauPonty’nin seminer kitapları, söyleşi derlemeleri, yazar DVD’leri vb. Söz CD’leri gitgide arttı raflarımda. Ekitap farklı olanaklar getiriyor bugün. Gelişmeler, üretim düzleminde de etkileyici oluyor ister istemez. Simenon’un, yazı yitimi döneminde “dikte”ye yönelişinden söz etmiştim. Zorunlu kalış başka. Seçerek ‘yapmak’tan dem vuruyorum burada: Kamerayı, kayıt aracını, bilgisayarı. Maurice Roche’un Opéra Bouffe romanını okuyorum, doğrusu ya bu tarz bir metni dinlemeyi yeğlerdim. “Çeşitlemeli korku”yu da. Ondandır UBUWEB benzeri bir kanalı nicedir kafama taktım. Unutmuyorum: Ben kendi “site”mi bile kapatmayı başarmış biriyim! Üniversiteler, kültür kurumları, vakıflar, genç kuşaklar: Yapılacak onca önemli iş beklerken çölü büyütüyoruz Türkiye’de. ? İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1165 14 HAZİRAN 2012 ? SAYFA 3