22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Salihli Şiir İkindileri’ni Zafer Keskiner başlamıştı Şiirin efendisine veda 27 yıldır “Salihli Şiir İkindileri” ile neredeyse tüm şairlerimizi ilçe halkıyla buluşturan efsanevi belediye başkanı Zafer Keskiner’i mayıs ayı başında yitirdik. Keskiner’i Habib Bektaş’ın yazısıyla anıyoruz. ? Habib BEKTAŞ nu nasıl anlatmalı bilmem ki! On gün olmuş gideli! Aynı gün, 5 mayısta denemiştim yazmayı, biraz da iç dökme belki, yazmanın merhametine sığınma. Olmadı, yazamadım. Sonra bir daha denedim, bir daha. Bugün yine deniyorum, ayın 15’i, ne kadar zor yazmak. Ölüm’le Zafer Keskiner’i yan yana koyamıyorum. 5 Mayıs’tı, şiir şöleniydi. Şölen dediğime bakmayınız, biz Şiir İkindileri diyorduk. İkindilerin Ege’de ayrıcalığı vardır: Mevsimlerden ilkbahar olur, güneş batıya devrilir, gölgeler uzar, içinde fesleğen, reyhan kokuları olan hoş bir serinlik kucaklar insanları. Tulumbalar çekilir, önce sebzeler sulanır, sonra toprak avlular... O nasıl bir toprak kokusudur... yükselir Bozdağlar’a doğru, gülüşlerimizi götürür uzaklara, hüzünlerimizi... ikindiler güzeldir Ege’de. Bu yıl kırkyedincisi yapılacaktı: Bahar’ 47. Yapıldı da, hüzünlerle harmanlanmış. Gülten Akın yollara düşmüştü şiir için... Doğan Hızlan da öyle... Ve Fatma Aras, Gökben Derviş, Hüseyin Peker, Mansur Balcı, Mustafa Ergin Kılıç, Dilek Altındaş ve nice güzel insan... Birkaç hafta geriye gidiyorum: Sevgili Tuğrul Keskin arıyor, şiir istiyor “İZ, Bahar’47” özel sayısı için. Birkaç şiir veriyorum, en başta da Salihli üzerine bir şiir, adı “yalnızlık.” Yalnızlık’ın altına şöyle demişim: Arif Keskiner Hayal 9AXwMKAQw O Her zamanki gibi masasının üstü: kitapları, gazeteleri, tütünü, kahvesi, ve yaşanan, ve yaşanmışlık. Söyleşiyoruz uzun uzun. Salihli’nin eski günlerine gidiyoruz. Bir ara “Abi,” diyorum, “iki hafta kalayım şurada, sen anlat, sadece anlat, notlar alayım...” Gülüyor gözlerimin içine bakarak, “Sen gene kal çiftlikte, ama, boşver o işi...” Duruşu, sanki biraz bıkkınlık; duruşu, unutulan inceliklere bir ağıt. “Ben gideyim artık,” diyorum, “izin istiyorum.” “Yüksel Bey’i (Pazarkaya) görürsen,” diyor, “çok selam söyle.” “Olur,” diyorum. Aşağıya iniyorum, bahçeye. Arabamı çalıştırıyorum. Bakıyorum ki çıkmış odasının önündeki merdiven yükseltisine. El sallıyor. Arabanın camını açıyorum, elimi sallıyorum. Nereden bilirdim son veda olduğunu: *MMHF:G`=:G?ILBDHEHCBD?;BK?KHF:G?%>K?s>R?=øKM? @ıG?B>KBLBG=>?HENRHK?O>?M>IA:GÁG?D:?:LÁ ??L:=><>? :R?D:sÁGÁ?ıK>M>G?;BK??:;KBD:?@B;B ? +>DB ?LBSBG?AB?:R?D:sÁGÁGÁS?O:K?FÁ “dost varsa/ veda bile” oluyor. 5 Mayıs günü. 47. Şiir İkindileri. Şiir Bayramı. Belediye’nin önüne geliyor Zafer Abi. Bu kez eller üstünde. Salihlililer ağlıyorlar. Bozdağların eteklerindeki topraklar kucaklıyor Zafer Abiyi. Mezarlıktan çıkıp şehre dönüyor binlerce insan. Orada boynu bükük bir Salihli buluyoruz. Ve herkes Şiir’e koşuyor. En başta Salihli Belediye Başkanı Mustafa Uğur Okay. Şiirin bayrağı elinde, Zafer Keskiner’den yadigâr, taşıyor Salihlililerle birlikte şiiri ve nice erdemi. Şiirler okunuyor hayata dair, hüzünlü. Hüzünlere de yer vardır şiirde. Belki de en çok hüzünlere. Şiirlerle uğurluyoruz Zafer Keskiner’i. Şiir orada elimizden tutuyor, şiir hepimizi ayağa kaldırıyor. Şiir İkindileri’ne kucak açan kent Salihli’de doğduğum için onur duydum hep, gönendim. Şiir İkindileri’ni bize armağan eden güzel insan Zafer Keskiner’in hemşerisi olduğum için de gönendim. Kroisos’un zenginliği ne ki, altınları... Zafer Keskiner şiirin zenginliğini öğretti bize. Türkçenin nice şair ve yazarını tanıdık onun sayesinde. Ve bildik; şiir iyi bir şeydir. Nur içinde yatsın öğretmenim, öğretmenimiz, şiirin efendisi Zafer Keskiner. ? “Merhaba/ merhaba güzel insan/ Zafer Keskiner!” Şiirin son iki dizesi de şöyle: “.../ dost varsa/ veda bile” Kimi zaman bazı şeyler hissediliyor mu? Hepimiz yollardaydık, yollara düşmüştük şiir için, Salihli’ye gidiyoruz, şiir’e. Ve o haber gelip buluyor bizi. Beni İzmir’de yakalıyor o acı haber. Telefonuma bir mesaj geliyor. Gönderen Zafer Keskiner. Şaşırıyorum. İlk kez telefonla mesaj gönderiyor Zafer Abi. Açıyorum ki, dedesinin telefonundan mesajı gönderen torunu Can: “Ben Can Keskiner, dedem Zafer Keskiner’i kaybettik...” Salihli’ye koşuyoruz. *** Ne zaman? Sanki dün. Birkaç hafta önceydi. Atlayıp gidiyorum çiftliğe. Bakıyorum Halil Abi yanında, her zamanki gibi, ve büyük oğlu Mehmet. Halil Abi’ye sataşıyorum; ne zaman gelsem buradasın! Gülüyor Halil Abi. Zafer Keskiner masasının başında, oturuyor, gövdesi hafif öne eğik, her an sıçrayıp kalkmaya hazır, bakışları da öyle, o hep öyle oldu, ya koşuyor hayatla omuz omuza, ya da her an koşmaya hazır... Yürüyüşü de öyleydi, çevik, bir ceylan hafifliğinde, akan bir su... 1118 2NG:GEÁ?R:S:K?.A:G:LBL?DKN;>EHLNG?D:E>FBG=>G ?"REıE`=>?ıDBS?dNE>E>K>?:KI:G?N:GÁG?BDB?s:GLEÁ? RHE<NLN?M>BLM?DNF:K;:S?.A:G:LBLE> ?(ıLEıF:G? #:MBF:GÁG?A:R:M?Fı<:=>E>LB?O>?:sDÁ www.hayalyayinlari.com 14 HAZİRAN 2012 ? SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1165
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle