22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

iti Mehmet Semih Söylemez’le ‘Duygusal Sermaye’ üzerine ‘Bir sinerjiyi anlatıyorum’ Dünyanın en büyük mobilya parçaları üreticilerinden biri olan AGT firmasının CEO’su Mehmet Semih Söylemez’in Duygusal Sermaye isimli çalışması, başarıyı yakalamak isteyen şirketler için önemli bir yol haritası özelliği taşıyor. ? Onur ÖZTÜRK ehmet Semih Söylemez’den bize biraz bahseder misiniz? Nelere değer verir, sosyal ve kültürel anlamda nelerden beslenirsiniz? 1969 doğumluyum. İş yaşamına, babam ve kardeşim ile birlikte kurduğumuz işyerinde, nispeten küçük sayılabilecek bir yaşta adım attım. O günden bu yana, yani yaklaşık otuz yıldır üretimin içinde yer alıyorum. Halen AGT A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi ve CEO’su olarak görev yapıyorum. Sürekli okuyan, araştıran bir insanım. Aynı zamanda, danıştığım birkaç danışmanım ve dostum var. Uğraştığımız alanlara faydalı olabilecek tüm disiplinlerin etkinliklerini fırsat buldukça izlemeye çalışırım. Önemli sergileri, filmleri, konferanslar yakından takip ederim. Dostlarıma ve aileme çok değer veririm. Babam ve kardeşimden çok besleniyorum. Babam, fizik mühendisi olduğu için analitik bir zihne sahip, kardeşiminse önsezileri çok kuvvetlidir. Duygusal Sermaye isimli kitabınızla işadamı kimliğinizin yanı sıra artık yazar kimliğinizle de tanıyacağız sizi. Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz? Üretim içinde yer almak, “bütüncül” bakabilmeyi gerekli kılıyor. Bu bütüncül bakışı edinebilmek için psikoloji, felsefe, sanat gibi disiplinler daima ilgi alanım içinde yer aldı. Öte yandan uzun yıllar boyunca iş hayatında aktif rol alınca insan ister istemez hayata çok farklı açılardan bakmaya başlıyor. Çünkü üretimin içindeyken sorunlarla karşılaşıyor ve çözümler üretmek, bu çözümleri formüle etmek durumunda kalıyorsunuz. Ben de kültürel anlamda beslendiğim şeyleri çalışma hayatında edindiğim tecrübelerle harmanladım ve bilginin paylaştıkça değer kazandığına inandığım için bunları yazılı hale getirmek, paylaşmak istedim. Yakın dostlarımın bu konudaki teşviki de Duygusal Sermaye’yi yazmamda önemli rol oynadı tabii. Kitabınızda okurlara yeni pencereler açacak pek çok yeni kavram var. Şüphesiz, bunlardan en önemlisi de kitaba adını veren “duygusal sermaye” kavramı. Bu kavramdan biraz bahseder misiniz? Üretim hayatının en önemli unsuru, son derece karmaşık bir varlık olan insandır ve insanın söz konusu alanlarda özne olarak konumlandırılmasını çok önemli buluyorum. İşte öznesi insan olan “duygusal sermaye” kavramı, tüm çalışanların duygularının bütününü ve bu bütünlüğün ortaya çıkardığı “sinerji”yi temsil ediyor. Ben de Duygusal Sermaye’de iş hayatında edindiğim deneyimlerden ve AGT’nin gelişim sürecinden çeşitli örneklerle duygusal sermaye kavramının önemine dikkat çekmeye çalıştım. Kitabım, hem kurumlar nezdinde hem de ülkemizdeki üretim hayatındaki olumlu gelişmelere en ufak bir katkı sağlarsa benim için amacına ulaşmış olacak. Duygusal Sermaye’de yöneticiler için hayal kurmanın da bir “iş” olduğunu savunuyorsunuz. Bunu biraz daha açabilir misiniz? Yöneticiler elbette bugüne dair konularla ilgilenmek zorundadırlar; asli işlerinin başında da bu gelir. Ancak diğer taraftan geleceğe dair öngörüler ve uzgörülerde de bulunmak zorundadırlar. Bu yüzden “hayal kurmak”, iş yaşamının önemli bir parçasıdır ve çok ciddi bir iştir. Gelecek üzerine zihinsel tasarımları olmayan birinin yönetici olma ihtimali sıfıra yakındır. Yönetici, bugün başkalarının yapabileceği işleri kendisi yapmaya kalkıyorsa, hayal kurmaya pek vakit bulamaz. Hayal kurmanın birinci adımı, vazgeçilmez olmadığınızı kabul etmenizdir, bununla yüzleşmenizdir. AGT bir aile şirketi. Bugünlere gelmesinde aile geleneğiniz nasıl bir rol oynadı? Kurum içi ve aile içi ilişkilerin dengesini nasıl sağladınız? AGT’nin bugünlere ulaşmasında en önemli etken; babamın, kardeşimin ve benim farklı özellikte insanlar olmamızdır. Her birimiz farklı özelliklere sahibiz ve yan yana geldiğimizde daha büyük bir enerji üretebiliyoruz. Birbirimize benzeyen özelliklere sahip olsaydık bugünlere gelebilir miydik, emin değilim. Aile içi dengeleri sağlayan şey ise birbirimizle her konuyu açıklıkla konuşabilmemiz oldu. Bence, aile şirketlerini batıran etkenlerin başında, aile bireylerinin birbirleri ile konuşamamaları ve aile hiyerarşisinin aynen, olduğu gibi işyerine taşınması gelir. Biz fabrikanın, AGT’nin kapısından içeri girdiğimiz andan itibaren, aile hiyerarşisini kapının dışında bırakırız ve herhangi bir şirkette ortaklar birbirlerine nasıl davranıyorlarsa biz de birbirimize öyle davranırız. AGT büyürken yönetim kadrosu ve çalışanlarınızla olan iletişiminizde değişiklikler oldu mu? Görev tanımları, çalışma alanı ve ürünler değişirken bu akışı sağlıklı biçimde yürütebilmek için neler yaptınız? Zamanın ruhunu temsil eden tüm iletişim düşüncelerini ve unsurlarını kullanmaya çalışıyoruz. Zamanın ruhunu temsil etmeyen bir iletişim biçimine sahip bir kurumun başarılı olma ihtimali çok ama çok düşüktür. İletişim yapılanmamız yatay bir nitelik taşır. Tüm çalışanlarımız iletişim yapılanması içinde aynı düzlemdedir. Her birey, herkese ulaşabilir. Metaforik bir ifadeyle, “herkes birbirine dokunabilir.”? M mirel Duygusal Sermaye/ Mehmet Semih Söylemez/ Final Yayınları/ 246 s. Yapı Kredi Yayınları 1148 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1155 5 NİSAN 2012 ? SAYFA 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle