Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y ahvenin, yaşamımızdaki anlamı, hiç kuşkusuz, bugün dünyada sudan sonra en fazla tüketilen içecek olmasının çok ötesinde. Kaldı ki, kahvenin günümüz dünyasında sudan sonra en fazla tüketilen içecek olmasının ardında da, tadında, renginde, kokusunda, aura’sında barındırdığı pek çok şey yatıyor: Keyif… sohbet… güne başlayış… dostluk… gündelik koşuşturmadan şöyle bir uzaklaşıp soluklanma... fal... Ne ki, kahvenin geçmişinde, özellikle devlet yöneticilerinin gözünde, bir “isyankârlık” da yatmakta. Bugün, bir kahve sohbetine oturan kaçımızın aklına, bir zamanlar III. Murat döneminde kahvenin yasaklandığı, IV. Murat döneminde kahve içtiği saptananların asıldığı geliyor? Bir vakitler vaizlerin kahvenin yasaklanması için çaba gösterdiklerini, devletin başındakilerin işsiz güçsüz takımının kahve bahanesiyle bir araya gelip fitne çıkardıklarına inandıklarını, bu yüzden tıpkı tütün ve içki gibi kahveyi de zaman zaman yasakladıklarını, bugün kaç kahve tiryakisi anımsıyor? Yalnız Osmanlı’da mı? Kahve, 1675’te, II. Charles döneminde “kahve eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Emine Gürsoy Naskali’nin hazırladığı “Kahve” kitabı kahveye farklı disiplinlerden bakıyor Kırk yıllık hatırın kitabı K 19. yüzyıldan kalma bu karikatürde görüldüğü gibi, Avrupalılar için kahve çoğu zaman Şark imgesiyle birleşiyordu. hanelerin hükümete karşı kötü fikirler, yalan iddialar besleyen kişilerin toplandığı ve halkın huzuru için zararlı yerler olduğu” gerekçesiyle İngiltere’de de yasaklanmış. Kuşkusuz, vergi sorunu da var işin içinde; ama kahvenin geçmişte dünyanın hemen her yerinde zaman zaman yasaklanmış olmasına bakılırsa, ege menlerin gözünde hep bir “asilik”, bir “fesatlık” içermiş kahve… Demek, kahve, kimine huzur ve keyif, kimine tedirginlik ve ürküntü vermiş. Bugün İstanbul’da, özellikle Beyoğlu’daki kahve ve meyhanelerin iç mekânlardan “sokağa taşmasının” yasaklanmasına baktıkça, kahve ve içki içenlerin geçmişte yaşadıkları geliyor insanın aklına. Günümüz ekonomi dünyasında, özellikle çokça tüketilen bu tür şeyleri doğrudan yasaklamak o kadar kolay değil. Ama “hiç değilse fazla göz önünde olmasın” diye düşünen yöneticilerin sayısı gittikçe artıyor sanırım. Emine Gürsoy Naskali’nin hazırladığı Kahve: Kırk Yıllık Hatırın Kitabı’ında (Yapı Kredi Yayınları), yaşadığımız toplumda, geleneği göreneğiyle, alışkanlıkları ve keyifleriyle onsuz edilemez bir yer edinmiş olan kahve pek çok yönüyle ele alınıyor. Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Kemalettin Kuzucu’nun “Kahvehaneden Kıraathaneye Geçiş ve İlk Kıraathaneler”, Çankaya Üniversitesi’nden Nur Ayalp’in “Geleneksel Türk Kahvehanesinin İç Mekânları”, 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakülte si’nden İrem Çalışıcı Pala’nın “Osmanlı Dönemi’nde Saray Kahve Sunumunda Kullanılan Pişmiş Toprak Formlar”, Koleksiyoncu Raşit Koçak’ın “Kahve Kutuları”, Marmara Üniversitesi Türk Dili Bölümü’nden Yasemin Özdemir Bulut’un “Telve”, yerel tarih araştırmacısı ve tarih öğretmeni Necat Çetin’in “Osmanlı Nüfus Kütüklerinde ‘Kahveci’ Kayıtları”, Marmara Üniversitesi’nden Nurten Günal’ın “Kahve (Coffea L.) Tarımının Coğrafi Yayılışı”, Marmara Üniversitesi’nden Erkan Demir’in “Çocukluğumuzdan Yadigâr Bir Tembih: Kahve İçme Arap Olursun!” ve Koç Üniversitesi’nden Evren Kutlay’ın “Johann Sebastian Bach’ın ‘Kahve Kantatı’nda Osmanlı İzleri” başlıklı incelemeleri, kahve kültürüne tarih, sanat tarihi, folklor, etimoloji, müzik tarihi gibi farklı disiplinler bağlamında ilginç yaklaşımlar getiriyor. Kahve kitabında, hemen anlaşılacağı gibi, “kahve” ile ilgili pek çok bilgiye ulaşılabileceği gibi, “toplum”umuzun yaşantıları, alışkanlıkları, gelenekleriyle ilgili birçok saptamayı da bulmak olası. Kitap, sözünü ettiğim kapsamlı incelemelerin yanı sıra, kahve, kıraathaneler, kahve takımları, kahve kutularıyla ilgili zengin bir görsellik sunuyor okuyucuya. Yalnız, kimi minyatürlerin kullanılışının beni rahatsız ettiğini belirtmeden geçemeyeceğim. Görebildiğim kadarıyla, minyatür, fazla büyültülerek verildiğinde, kendi içindeki bütünlüğünden çok şey yitiriyor. Hele, ayrıntı alınarak büyültüldüğü zaman, neredeyse “acemi işi” imiş gibi bir görüntü veriyor. Sanırım, minyatürleri, kitaplarda en fazla gerçek boyutlarıyla vermek gerekiyor. ? MÜREKKEBİ KURUMADAN Bir kahve içelim mi? mine Gürsoy Naskali’nin hazırladığı Kahve: Kırk Yıllık Hatırın Kitabı, kahvenin farklı yönlerini ele alan, kahveye değişik açılardan yaklaşan incelemelerden oluşuyor. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nden Erkan Demir’in “Çocukluğumuzdan Yadigâr Bir Tembih: Kahve İçme Arap Olursun!” başlıklı incelemesi de, bir zamanlar çocukları kahveden uzak tutmak için söylenen sözlerden yola çıkarak, kahvenin kültürümüzdeki ve geçmişteki yerine ilişkin pek çok bilgi veriyor: “İsmi, içimiyle müsemma. Böylesi bir içeceğe bundan daha iyi bir isim konulamazdı. Nedir o? Kahve. Sert bir giriş sonrasında yumuşak bir geçiş ve başlangıcındaki tüm sertliğe rağmen tüy gibi bir bitiş. Ağzı, genzi ve mideyi ürpertmeden vuslata erdiren… ‘Gönül ne kahve ister ne kahvehane / Gönül sohbet ister kahve bahane…’ Bir dost bir dostla konuşacağı zaman hep ‘bir kahve içelim mi?’ diye soruyor. Karşısındaki anlıyor ki konuşulacak bir şey var. Belki ortaya dökülecek dertler, belki de paylaşılacak sevinçler; ama var bir şeyler, yani kahve bahane. Komşuların sabah kahvesine gelmekten muradı, bir acı kahve içmekten ziyade dostlarla sohbet etmek, arkadaşlarla birlikte olmanın keyfini kahvenin köpüğünü höpürdeterek çıkarmak. Sorulsa; kahve bahane, muhabbet şahane. SAYFA E (…) Ancak kahvenin içindeki kafeTürk kahvesi çekilmesi, pişirilmein, ilk başta demir olmak üzere si, sunumu, hatta falıyla hiçbir kahvücuttaki birçok minerali de göve kültürüne benzemeyen bir seretürür. Bunun yanı sıra tansiyonu moniyle hazırlanır ve tüketilir. Birartırması, bütün damarların kasıbirinden özel fincanlar ve cezvelerle lıp daralmasına neden olması, ekipmanı tamamlanan kahveyi piçarpıntı yapması, bağımlılık yaşirmeden önce ‘kahvenizi nasıl içerratması gibi olumsuz etkileri de siniz’ diye sorulur. Kimi sade, kimi vardır. orta şekerli… Zaten az şekerli ve şe(…) kerli de eklenince seçenekler dörDin bilginleri ise ‘kötülükler dün üzerine çıkar. yuvasıdır, kahveye gitmektense Türk kahvesi öyle hemen çabumeyhaneye gitmek daha iyi olur’ cak da pişmez. Cezvede karıştırılıp diye laflar söylüyorlardı. Özellikle ateşe sürülen kahvenin tiryakilere vaizler kahvenin yasak edilmesi yaraşır olanı, çok kısık ateşte 1520 için çok çaba gösterdiler. Müftüdakikada hazırlanır. Kabaran köler de ‘Yanarak kömür haline gepük fincana dökülüp bir taşım daha len şey düpedüz haramdır’ diye pişirilir ve fincana boşaltılır. Yanınfetva verdiler. da bir bardak su, isteğe göre fincaYöneticiler de işsiz güçsüz takının tabağında küçük bir lokum ile mının kahve bahanesiyle bir araikram edilir. ya gelip fitne çıkardığına inandıGiovanni Brindesi’nin Elbisei Atika’sından bir sayfa. Fal bakmadan Türk kahvesinin ğından, devlet adamlarının kahtadı çıkmaz: İyi niyetler, denizatları, veden ziyade kahvehanede toplayunuslar, gözyaşı döktüren haberler, üç vakte kadar nan halka karşı olan tutumları yüzünden, kahve zaman olacak hayırlı işler… zaman yasaklanır. İstanbul’a kahve getiren bazı gemilerin yükleri denize dökülür. (…) Kahvenin insan sağlığı üzerinde olumlu ve olumsuz Bazen de keyif verici bir madde olduğundan ağır etkileri vardır. Şeyh Ömer bin ElŞâzili, kahvenin, vergiler alınır kahveden. Tüm bu sebeplerden ötürü, ‘Tıpkı zemzem gibi ne niyetle içilirse ona yaradığını’ karaborsaya düştüğünde halka ‘kahvenin fiyatına zam söyler. Hazmı kolaylaştırır, hayali geliştirir, hafızaya yapanlar kahve gibi azap çeksin, önce kahve gibi kavgüç verir, gevşekliği giderir, kalp gücünü artırır, insana rulsun da yüzü simsiyah olsun, sonra da suya batıp bocanlılık verir. ğulsun’ dedirtecek kadar kahve kıtlığı yaşanmıştır…” ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1150 6 ? 1 MART 2012